ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

NUR

63

لَا تَجْعَلُوا دُعَاء الرَّسُولِ بَيْنَكُمْ كَدُعَاء بَعْضِكُم بَعْضاً قَدْ يَعْلَمُ اللَّهُ الَّذِينَ يَتَسَلَّلُونَ مِنكُمْ لِوَاذاً فَلْيَحْذَرِ الَّذِينَ يُخَالِفُونَ عَنْ أَمْرِهِ أَن تُصِيبَهُمْ فِتْنَةٌ أَوْ يُصِيبَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ

 

63. Peygamberin çağrısını aranızda birbirinize çağırdığınız gibi bellemeyin. Aranızda birbirinizin arkasına gizlenerek, gizlice sıvışıp gidenlerinizi muhakkak Allah bilir. Artık O'nun emrine muhalefet edenler kendilerine bir mihnet veya acıklı bir azabın isabet etmesinden çekinsinler.

 

"Peygamberin çağrısını aranızda birbirinize çağırdığınız gibi bellemeyin" buyruğu ile uzaktan: Ey Ebe'l-Kasım (Peygamber efendimizin künyesidir) diye bağırmasın, demektir. Aksine onu ta'zim ederek ona sesleniniz. Nitekim el-Hucurat'ta şöyle buyurmaktadır: "Muhakkak ki Resulullah'ın huzurunda seslerini alçaltanlar ... ''(el-Hucurat, 3)

 

Said b. Cübeyr ve Mücahid dediler ki: Buyruğun anlamı: Yumuşak bir şekilde: Ya Resulallah deyiniz, yüksek sesle ve kaba bir üslupla; ya Muhammed, demeyiniz demektir.

Katade de şöyle demiştir: Onun şerefini ortaya koyan ve onu tazim eden bir surette davranmalarını emretmektedir.

 

İbn Abbas da şöyle demiştir: Allah Resulünün size beddua etmenize sebeb teşkil edecek bir iş yapmayınız, çünkü onun duası kabul edilen bir duadır.

 

"Aranızda birbirinizin arkasına gizlenerek gizlice sıvışıp gidenlerinizi muhakkak Allah bilir" buyruğunda geçen: "Gitmek" çıkmak demektir. "Gizlenerek sıvışmak" da, (...) den gelir ve görülmek korkusu ile bir şeyin arkasından gizlenmek halini ifade eder. Münafıklar cuma namazından böylece sıvışıp, giderlerdi.

 

"Gizlice sıvışmak" lafzı bu buyrukta hal konumunda bir mastardır, yani gizlenerek, sıvışarak gidenler anlamındadır. Bu da birinin diğeri arkasından saklanmasını ifade eder. Resulullah (s.a.v.) tarafından görülmesin diye biri ötekinin arkasına geçerdi. Çünkü münafıklar için cuma gününden ve hutbeyi dinlemek için hazır olmaktan daha ağır bir iş yoktu. Bunu en-Nekkaş nakletmiştir. Buna dair açıklamalar daha önceden de geçmiş bulunmaktadır.

 

Bir diğer açıklamaya göre, onlar biri diğerinin arkasına saklanarak geri dönmek maksadıyla cihattan Slvışıp kaçıyorlardı. el-Hasen dedi ki: Burada sıvışıp gitmekten kasıt, cihaddan kaçıp gitmektir. Hassan'ın şu beyiti de bu anlamı dile getirmektedir: "Kureyş ise sıvışarak önümüzden kaçmaktadır, Yerini koruyamıyor, onların akılları oldukça hafiftir."

 

"Sıvışıp gitmek" anlamındaki kelimenin "vav" harfinin sahih bir harf gibi telaffuz edilmesi; "Gizlenerek sıvışıp gitti" fiilinde harekeli oluşundan dolayıdır. Bu fiilin mazi, müzari ve mastarı: (...) şeklinde de, (...) şeklinde de kullanılır. Mastarında "vav"ın, "ya" harfine dönüşmesi i'lal halinde tabi kılmak suretiyle makablinin kesreli oluşundan dolayıdır. Şayet mastarı; (...) diye gelirse, o takdirde i'lal yapılmaz. Çünkü bu ve zinde i'lal caiz değildir.

 

"Artık onun emrine muhalefet edenler ... sakınsınlar." Bu ayet-i kerimeyi fukaha emrin vücub ifade ettiğine delil göstermişlerdir. Bunun delil olma şekli de şöyle açıklanır: Şanı Yüce Allah, emrine muhalefet etmekten sakındırmakta ve böyle bir muhalefet dolayısıyla cezaya çarptırılmanın söz konusu olacağını: belirterek "kendilerine bir mihnet veya acıklı bir azabın isabet etmesinden çekinsinler" diye tehditte bulunmaktadır. O halde ona muhalefet haramdır, buna göre emrine uymak da vacibtir.

 

Burada sözü edilen "mihnet (fitne)"den kasıt, İbn Abbas'a göre öldürülmektir. Ata ise sarsıntıya uğramak ve çeşitli dehşetli hallerdir, demektedir. Ca'fer b. Muhammed de: Onlara musallat kılınacak zalim bir yöneticidir, diye açıklamıştır. Bunun Rasülullah (s.a.v.)'e muhalefetin uğursuzluğu sebebiyle kalplerin mühürlenmesi olduğu da söylenmiştir. "Onun emrine" buyruğundaki zamirin Yüce Allah'ın emrine ait olduğu söylenmiştir ki, bu Yahya b. Selam'ın görüşüdür. Katade'ye göre ise Rasülullah (s.a.v.)'in emrine raci' dir.

 

"Artık onun emrine muhalefet edenler" buyruğu onun emrinden yüz çevirenler demektir. Ebu Ubeyde ve el-Ahfeş yer alan; (...): ... den, dan" burada zaiddir, demektedir.

el-Halil ve Sibeveyh ise: Bu zaid değildir, manası: O emir verdikten sonra emrine muhalefet edenler, demektir, demişlerdir. Şairin şu mısraında olduğu gibi: " ... Ve uyanırken (uyandıktan sonra) kuşak bağlamaz."

 

Yüce Allah'ın: "Rabbinin emrinden dışarı çıkmıştı" (Kehf, 50) buyruğu da bu türdendir. Rabbinin emrinden sonra fasıklık etti, demektir.

 

"İsabet etmesi" anlamındaki buyruğun başına gelen; (...): ... ve" lafzı daha önce geçen "çekinsinler" anlamındaki fiil dolayısıyla nasb mahallindedir. Çoğu nahivcilere göre (harf-i cersiz olarak) Zeyd'den korktu, anlamında; (...) demek caiz değildir. Ancak bu edatın kullanılması ile birlikte caizdir, çünkü bu edat ile beraber cer harfleri hazfedilir.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Nur 64

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR