ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

NUR

45

/

46

وَاللَّهُ خَلَقَ كُلَّ دَابَّةٍ مِن مَّاء فَمِنْهُم مَّن يَمْشِي عَلَى بَطْنِهِ وَمِنْهُم مَّن

يَمْشِي عَلَى رِجْلَيْنِ وَمِنْهُم مَّن يَمْشِي عَلَى أَرْبَعٍ يَخْلُقُ اللَّهُ مَا يَشَاءُ

إِنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ {45}

 

 لَقَدْ أَنزَلْنَا آيَاتٍ مُّبَيِّنَاتٍ وَاللَّهُ يَهْدِي مَن يَشَاءُ إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ {46}

 

45. Allah, bütün canlıları sudan yarattı. Onlardan bazısı karnı üzerinde yürür, bazısı iki ayak üzere yürür, bazısı dört ayak üzere yürür. Allah dilediğini yaratır. Muhakkak Allah, herşeye güç yetirendir.

46. Andolsun ki Biz, açıklayıcı ayetler indirdik. Allah, dilediğini sırat-ı mustakime iletir.

 

"Allah, bütün canlıları sudan yarattı" anlamındaki buyruğu Yahya b. Vessab, el-A'meş, Hamza ve el-Kisai izafet yaparak; "Allah herşeyin ... yaratıcısıdır" diye okumuşlardır. Diğerleri de: " ... yarattı" diye fiil olarak okumuşlardır. Denildiğine göre: Her iki kıraatin de mana itibariyle anlamı doğrudur. Yüce Allah, iki hususu haber vermiş olmaktadır. Bununla ilgili olarak: İki kıraatten biri diğerinden daha sahihtir, demeyi gerektirecek bir durum yoktur.

 

Bir diğer açıklamaya göre "yarattı" ifadesi özel bir şey için kullanılır. "Yaratıcı" da genel anlamda kullanılır. Nitekim Yüce Allah, şöyle buyurmaktadır: "Yaratıcıdır, bari' (yoktan var eden)dir. "(el-Haşr, 24) Özel yaratmayı ifade etmek üzere de: ''Hamd gökleri ve yeriyaratan ... Allah'ındır. "(elEn'am, 1) diye buyurmuştur. ''Sizi tek bir candan yaratan ... O dur. " (A'raf, 189) buyruğu da böyledir. O halde: "Allah bütün canlıları sudan yarattı" buyruğunun da böyle olması gerekir.

 

Canlı (demek olan; ed-dabbe): Yeryüzünde hareket eden herbir canlı için kullanılır. "Hareket etti, debelendi, hareket etti, debelenir, hareket edici" denilir. Sondaki "he" (yuvarlak te) mübalağa içindir. Buna dair açıklamalar da daha önceden el-Bakara Süresi'nde (164. ayet, 8. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır.

 

"Sudan" buyruğunun kapsamına cinler ve melekler dahil değildir. Çünkü bizler onları görmediğimiz gibi, sudan yaratıldıkları da sabit olmamıştır. Hatta sahih hadiste şöyle denilmektedir: "Melekler nurdan yaratılmışlardır, cinler de nardan (ateşten) yaratılmışlardır." Bu hadis daha önceden de geçmiş bulunmaktadır. (Bk. el-Hicr, 27. ayetin tefsiri)

 

Müfessirler derler ki: "Sudan" buyruğu ile kastedilen nutfeden yaratıldıklarıdır. en-Nekkaş der ki: Bununla erkeklerin menileri kastedilmiştir. Akli ilimlerle uğraşanların çoğunluğu (cumhurun-nazara) derler ki: Bu buyrukla Yüce Allah'ın yaratmış olduğu herbir canlıda bir su bulunduğunu kastetmektedir. Adem (a.s)ı su ile çamurdan yarattığı gibi. Peygamber (s.a.v.)ın Bedir gazvesinde, kendisine: Siz kimlerdensiniz? diye soran yaşlı adama: "Biz su 'danız." cevabını verdiği hadiste buna göre açıklanır.

 

Bazıları da şöyle açıklamışlardır: Burada cin ve melekler müstesna değildir. Aksine herbir canlı sudan yaratılmıştır. Ateş de sudan yaratıldığı gibi, rüzgar da sudan yaratılmıştır. Zira Yüce Allah'ın kainatta ilk yarattığı şey sudur. Daha sonra da ondan herbir şeyi yaratmıştır.

Derim ki: Bu açıklamanın doğruluğuna Yüce Allah'ın: "Onlardan bazısı karını üzerinde yürür" buyruğu delil teşkil etmektedir. Karın üzerinde yürümek yılanlar ve balıklar ile onlara benzer kurtçuk ve diğerleri hakkındadır. İki ayak üzerinde yürümek insan ile yürümesi halinde kuşlar için söz konusudur. Dört ayak üzerinde yürümek de diğer canlılar içindir. Ubeyy'in Mushaf'ında da: (...): Aralarından daha fazlası üzerinde yürüyenler de vardır" fazlalığı da bulunmaktadır. Bu fazlalık yengeç ve yeraltında bulunan çeşitli haşeratın tümünü kapsamaktadır. Ancak bu icma' ile sabit olmuş Kur'an ifadesideğildir. Bununla birlikte en-Nekkaş şöyle demektedir:

 

Yüce Allah'ın buyruğunda "dört ayak" üzerinde yürüyenler söz konusu edilmekle daha fazla ayak üzerinde yürüyenlerin söz konusu edilmesine gerek duyulmayarak yetinilmiştir. Çünkü bütün hayvanların aslında esas dayandıkları dört ayaktır. Bunlar da onun yürümesinin esasını teşkil ederler. Bazılarında ayakların çokluğu yaratılışındaki bir fazlalıktır. O hayvan yürürken onların hepsine ihtiyaç duymaz.

 

ibn Atiyye der ki: Görünen şu ki, bu çok sayıdaki ayak boşuna yaratılmış değildir. Aksine hayvanın bir yerden bir yere gitmesinde onlara gerek duyulur. Hepsi de hayvanın hareketi halinde hareket ederler.

 

Kimisi de şöyle demiştir: Ayet-i kerimede dört ayak üzerinde yürümenin söz konusu olmadığını belirten bir ifade yoktur. Zira buyrukta aralarında dört ayaktan fazlası üzerinde yürüyenleri yoktur, denilmemiştir. ifadede hazfedilmiş sözler olduğu da söylenmiştir: "Onların arasından da dört ayaktan daha fazlası üzerinde yürüyenleri de vardır." Tıpkı Ubeyy'in Mushaf'ında olduğu gibi. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

"Dabbe (canlı)" kelimesi aklı eren ve ermeyen bütün varlıkları kapsar. Bu bakımdan akıl sahibi olan varlık, akıl sahibi olmayan varlıklarla birlikte bulunduğundan dolayı galib getirilmiştir (tağlib.) Çünkü muhatab olan ve kendisinden ibadet etmesi istenilen odur. Bundan dolayı Yüce Allah (akıl sahibi varlıklar için kullanılan zamir olan): "Onlardan bazısı" ile: "Yürür" diye buyurmuştur. Yüce Allah, bu farklılıkları söz konusu etmekle yaratıcının varlığını isbata işaret etmektedir. Yani eğer bütün bunları mutlak hür irade ve tercih sahibi bir yaratan olmasaydı, bunların arasında böyle farklılıklar olmazdı. Aksine hepsi tek bir tür olurdu, bu da Yüce Allah'ın şu buyruğunu andırmaktadır: "Hepsi bir su ile sulanır. Yine de onlardan bir kısmını lezzetlerinde, bir kısmından üstün kılıyoruz. Şüphesiz bunlarda da aklını kullananlar için ayetler vardır." (Ra'd, 4)

 

"Allah dilediğini yaratır, muhakkak Allah herşeye güç yetirendir." Dilediği herşeyi yaratma kudretine sahiptir.

 

"Andolsun ki Biz, açıklayıcı ayetler indirdik. Allah dilediğini sırat-ı müstakime iletir." Buna dair açıklamalar birden çok yerde daha önceden geçmiş bulunmaktadır.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Nur 47

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR