ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

HAC

1

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ

يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ إِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَيْءٌ عَظِيمٌ

 

1. Ey İnsanlar! Rabbinizden sakının! Çünkü kıyametin sarsıntısı büyük bir şeydir.

 

Tirmizi'nin kaydettiği rivayete göre İmran b. Husayn: "Ey insanlar! Rabbinizden sakının, çünkü kıyametin sarsıntısı büyük bir şeydir ... fakat Allah'ın azabı pek şiddetlidir" (1 ve 2. ayetler) buyruğunun nüzülü hakkında şunları söylemiştir: Bu ayet-i kerime ona yolculukta iken nazil oldu ve:

 

"Bunun hangi gün olduğunu biliyor musunuz?" diye sordu. Ashab: Allah ve Rasülü daha iyi bilir, deyince şöyle buyurdu: "Bu Yüce Allah'ın Adem'e şu sözleri söyleyeceği gündür: Ey Adem! Haydi cehenneme gidecek olan kafileyi gönder. O: Rabbim, cehenneme gidecek kafile de ne oluyor? diye soracak. (Yüce Allah) şöyle buyuracak: Dokuz yüz doksan dokuz kişi cehennem ateşine, bir kişi ise cennete!" Müslümanlar ağlamaya koyuldular, bunun üzerine Rasülullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Aşırılıktan uzak durunuz, orta yolu tutunuz. Çünkü ne zaman bir nübuvvet dönemi başlamış ise mutlaka ilerisinde bir cahiliye olmuştur. -(Devamla) buyurdu ki-:

 

Cahiliye'ye mensub olanlardan belli bir sayı alınır, eğer bu tamamlanırsa mesele yok, aksi takdirde münafıklardan tamamlanır. Sizin (sayınız itibariyle) misaliniz ile sair ümmetlerin misali ancak bir bineğin ön ayağında tüy bitmeyen sertçe, yuvarlak yahut ta devenin böğründeki bir ben gibisiniz. Sonra şöyle buyurdu-: "Ben sizin cennetliklerin dörtte birini teşkil edeceğinizi ümid ediyorum." Bunun üzerine ashab tekbir getirdiler. Daha sonra şöyle buyurdu: "Ben sizin cennetliklerin üçte biri olacağınızı ümid ediyorum." Yine ashab tekbir getirdi. Devamla şöyle buyurdu: "Ben sizin cennetliklerin yarısı olacağınızı ümid ediyorum." Bunun üzerine tekbir getirdiler. (İmran b. Husayn) dedi ki: üçte ikisi (olacağınızı ümid ediyorum) dedi mi, demedi mi bilemiyorum. Tirmizi dedi ki: Bu hasen, sahih bir hadistir. Bu ayrıca el-Hasen'den, o İmran b. Husayn ... yolu ile başka şekilde de rivayet edilmiştir.

 

Yine Tirmizi'deki bir diğer rivayette şöyle denilmektedir: Bunu duyanlar ümitsizliğe kapıldılar, öyle ki yüzlerinde tebessüm görülemedi. Resulullah (s.a.v.) bunu görünce şunları söyledi: "Siz amel ediniz ve size müjdeler olsun, nefsim elinde olana yemin ederim ki, sizler iki yaratık türü ile birlikte olacaksınız ve bunlar kiminle birlikte olurlarsa mutlaka onun sayısını çoğaltırlar. Bunlar ise Ye'cuc ve Me'cuc ile Ademoğullarından ve İblis'in çocuklarından ölenlerdir." (İmran) dedi ki: Bunun üzerine duydukları o sıkıntı kısmen gitti. Daha sonra şöyle buyurdu: "Siz amel ediniz, size müjdeler olsun ki; Muhammed'in canı elinde bulunana yemin ederim. Siz (sayınız itibariyle) insanlar arasında ancak devenin böğründeki bir ben; gibi yahut bineğin ön ayağındaki tüy bitmeyen sert benek gibisiniz." (Tirmizi) dedi ki: Bu hasen, sahih bir hadistir.

 

Müslim'in Sahih'inde de Ebu Said el-Hudri'nin şöyle dediği kaydedilmektedir: Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Yüce Allah: Ey Adem! diye buyuracak. O, buyur Rabbim huzurundayım. Her türlü hayır Senin ellerindedir. (Peygamber) buyurdu ki: Şöyle buyuracak: Cehennem ateşine gidecek kafileyi çıkart. o: Cehennem ateşine gidecek kafile ne oluyor? diyecek. Yüce Allah şöyle buyuracak: Her bin kişiden dokuz yüz doksan dokuz kişi. (Peygamber) buyurdu ki: İşte küçük çocuğun saçlarının ağarıp ihtiyarlayacağı, gebe olan herbir annenin yavrusunu bırakacağı, insanlar sarhoş olmadıkları halde kendilerini sarhoş göreceğin vakit budur.

 

Çünkü Allah'ın azabı pek çetin olacaktır." (Ebu Said) dedi ki: Bu onlara (ashab-ı kirama) çok ağır geldi ve dediler ki: Ey Allah'ın Resulü! Bizden hangimiz o kişi (yüzde bir arasına giren kişi) olabilir ki? Şöyle buyurdu: "Size müjde olsun ki Ye'cuc ile Me'cuc'dan bin kişi ve sizden bir kişi.'' Bundan sonra da hadisin geri kalan bölümlerini az önce geçen İmran b. Husayn hadisine benzer bir şekilde tamamladı.

 

Ebu Ca'fer, en-Nehhas dedi ki: Bize Ahmed b. Muhammed b. Nafi' anlattı, dedi ki: Bize Seleme anlattı dedi ki: Bize Abdu'r-Rezzak anlattı, dedi ki:

 

Bize Ma'mer, Katade'den haber verdi. Katade, Enes b. Malik (r.a)dan dedi ki:

"Ey İnsanlar! Rabbinizden sakının, çünkü kıyametin sarsıntısı büyük bir şeydir ... Fakat Allah'ın azabı pek şiddetlidir" buyruğunu okuduktan sonra dedi ki: Bu Peygamber (s.a.v.)a bir yolculukta bulunduğu sırada nazil oldu. Bunu yüksek sesle okudu ve sonunda ashabı onun etrafında gelip toplanınca, dedi ki: "Bugünün hangi gün olduğunu biliyor musunuz? Bu aziz ve celil olan Allah'ın Adem (a.s)a: "Ey Adem! Kalk, cehennem ehli olacak olan kafileyi gönder. Her bin kişiden dokuz yüz doksan dokuz kişi cehennem ateşine, bir tanesi de cennete." Bu müslümanlara çok ağır geldi, bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Siz bütün işlerinizde aşırılıktan kaçının ve orta yolu takip edin. Size müjdeler olsun ki, nefsim elinde olana yemin ederim. Siz sair insanlar arasında ancak devenin böğründeki bir ben yahut ta eşşeğin ön ayağında tüy bitmeyen sertçe bir benek gibisiniz. Sizinle birlikte iki grub yaratık bulunacak ki bunlar ne ile birlikte bulunurlarsa mutlaka onu çoğaltırlar: Ye'cuc ve Me'cuc ile helak olmuş cin ve insan kafirleri."

 

"Ey insanlar! Rabbinizden sakının!" buyruğundaki bu nidadan kasıt bütün mükelleflerdir. Yani O'nun size vermiş olduğu emirleri terketmekten, yasaklarını da işlemek cesaretini göstermekten korkunuz, çekininiz.

 

İttika (sakınmak, korkmak); hoşlanılmayan şeyden korunmak demektir.

Buna dair yeterli açıklamalar daha önceden el-Bakara Suresinin baş taraflarında (1-2. ayetler, 4. başlıkta) geçmiştir, tekrara gerek yoktur.

 

Buyruk: O'na itaat etmek suretiyle, O'nun cezalandırmasından korununuz, sakınınız demektir.

 

"Çünkü kıyametin sarsıntısı büyük bir şeydir." Sarsıntı (zelzele); ileri derecede hareket etmek demektir. Yüce Allah'ın: "Ve öyle sarsıldılar ki, hatta peygamber kendisine iman edenlerle birlikte ... derlerdi. "(el-Bakara, 214)

 

Kelimenin aslı; "Bir yerden ayrıldı, hareket edip uzaklaştı", kökünden gelmektedir. "Allah onun ayağını sarstı, hareket ettirdi", demektir. Bu kelime bir şeyin dehşetini anlatmak için kullanılır.

 

Bu "sarsıntı"dan maksadın kıyamet gününden önce dünyada gerçekleşecek ve kıyametin alametlerinden birisi olan bilinen, büyük sarsıntı (zelzele) olduğu da söylenmiştir. Hatta cumhurun görüşü budur. Denildiğine göre bu sarsıntı, ramazan ayının ortalarında olacak, ondan sonra ise güneş batıdan doğacaktır. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Hac 2

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR