ENBİYA 110 / 112 |
إِنَّهُ
يَعْلَمُ
الْجَهْرَ
مِنَ
الْقَوْلِ
وَيَعْلَمُ
مَا
تَكْتُمُونَ {110} وَإِنْ
أَدْرِي
لَعَلَّهُ
فِتْنَةٌ لَّكُمْ
وَمَتَاعٌ
إِلَى حِينٍ {111} قَالَ رَبِّ
احْكُم
بِالْحَقِّ
وَرَبُّنَا
الرَّحْمَنُ
الْمُسْتَعَانُ
عَلَى مَا
تَصِفُونَ {112} |
110.
Şüphe yok ki O, sözün açığa vurulanını da bilir, gizlediğinizi de bilir.
111.
"Bilmiyorum, belki de o sizin için bir imtihandır, bir süreye kadar bir
faydalanmadır."
112.
Dedi ki: "Rabbim hak ile hükmet! Bizim Rabbimiz Rahman'dır.
Sizin
niteleyegeldiklerinize karşı yardımı istenen O'dur."
"Şüphe yok ki O,
sözün açığa vurulanını da bilir, gizlediğinizi de bilir."
Saklayıp açıklamadığınız
şirki de bilir. Bunun cezasını verecek olan da O'dur.
"Bilmiyorum, belki
de o" size süre verilmesi "sizin için bir imtihandır."
Kendisi her şeyi en iyi
bilen olduğu halde, sizin ne şekilde amel edeceğinizi ortaya çıkarmak için bir
sınamadır.
"Bir süreye
kadar" sürenin sona ermesine kadar, diye de açıklanmıştır.
"Bir
faydalanmadır."
Rivayet edildiğine göre
Peygamber (s.a.v.) rüyasında Umeyyeoğullarının insanları yönettiklerini gördü.
el-Hakem onun yanından çıkıp bu hususu Umeyyeoğullarına haber verdi. Ona: Dön,
bu işin ne zaman gerçekleşeceğini ona sor, dediler. Bunun üzerine Yüce Allah:
"Size vaad olunan yakın mıdır, uzak mıdır? bilemiyorum." buyruğu ile:
"Bilmiyorum, belki de o sizin için bir imtihandır. Bir süreye kadar bir
faydalanmadır" buyruklarını indirdi. Yani peygamberine onlara bunu söyle,
diye emretti.
"Dedi ki: Rabbim,
hak ile hükmet!" Yüce Allah bu sureyi Peygamber (s.a.v.)a işi kendisine
havale etmesini, kurtuluşu da kendisinden beklemesini emretmekle sona
erdirmektedir. Yani benimle şu yalanlayıcılar arasında hükmet, onlara karşı
bana yardım et, bana zafer ver!
Said, Katade'den şöyle
dediğini rivayet etmektedir: Peygamberler: ''Rabbimiz, bizimle kavmimiz
arasında sen hak ile hükmetl" (el-A'raf, 89) diye dua ederlerdi.
Peygamberi Muhammed (s.a.v.)'e da: "Rabbim, hak ile hükmet" demesini
emretti. O bakımdan o, düşmanı ile karşılaştığında kendisinin hak üzere,
düşmanının da batıl üzere olduğunu bilerek: "Rabbim, hak ile hükmet"
yani hak gereğince hükmünü ver, onu yerine getir, diye dua ederdi.
Ebu Ubeyde dedi ki:
Burada sıfat (hak), mevsufun yerine ikame edilmiştir. ifadenin takdiri: Rabbim
hak olan hükmünle hükmet, şeklindedir.
"Rabbim"
kelimesi nasb mahallindedir. Çünkü muzaf olan bir nidadır. Ebu Ca'fer b.
el-Ka'ka' ve ibn Muhaysın: "Rabbim, hak ile hükmet" buyruğunu; (...)
şeklinde "be" harfini ötreli olarak okumuşlardır.
en-Nehhas dedi ki: Bu
nahivcilere göre bir lahn (yanlış)dır. Onlara göre; "Ey adam gel"
demek caiz değildir. Bunu demek için; (...) şeklinde veya buna benzer bir
şekilde kullanmak gerekir.
ed-Dahhak, Talha ve
Ya'kub ise; (...) şeklinde "elif"i kat' ile, "kaf" harfini
üstün, "mim" harfini de ötreli olarak okumuşlardır ki, şu demektir:
Muhammed dedi ki: Rabbim her bir hükmedenden daha çok hak ile hükmedendir.
el-Cahderi ise; (...) diye
okumuştur ki bu da; hak ile işleri muhkem kılmış (sağlamlaştırmış) olandır,
demek olur.
"Bizim Rabbimiz
Rahman'dır. Sizin niteleyegeldiklerinize" O'nu küfür ve yalanlama türünden
nitelendirmelerinize "karşı yardımı istenen O'dur."
el-Mufaddal ve es-Sülemı
"niteleyegeldiklerinize karşı" anlamındaki buyruğu; (...) şeklinde
haber olmak üzere "ya" ile ("niteleyegeldiklerine ... "
anlamında) okumuşlardır. Diğerleri ise hitab olarak "te" ile
"niteleyegeldiklerinize" anlamında okumuşlardır.
ENBİYA SüRESİ'NİN ve ON
BİRİNCİ CİLDİN SONU
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN