ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

KEHF

71

/

73

فَانطَلَقَا حَتَّى إِذَا رَكِبَا فِي السَّفِينَةِ خَرَقَهَا قَالَ أَخَرَقْتَهَا لِتُغْرِقَ أَهْلَهَا لَقَدْ جِئْتَ شَيْئاً إِمْراً {71}

 

 قَالَ أَلَمْ أَقُلْ إِنَّكَ لَن تَسْتَطِيعَ مَعِيَ صَبْراً {72}

 قَالَ لَا تُؤَاخِذْنِي بِمَا نَسِيتُ وَلَا تُرْهِقْنِي مِنْ أَمْرِي عُسْراً {73}

 

71. Bunun üzerine ikisi yola koyuldular. Nihayet bir gemiye bindiklerinde o bu gemiyi deliverdi. "İçindekileri suda boğmak için mi onu deldin? Andolsun ki sen büyük bir iş yaptın" dedi.

72. O: "Ben sana benimle beraber olmaya asla dayanamazsın demedim mi?" dedi.

73. "Unuttuğum şeyden dolayı bana çıkışma, şu işimde de bana güçlük çıkarma" dedi.

 

Yüce Allah'ın "Bunun üzerine ikisi yola koyuldular. Nihayet bir gemiye bindiklerinde o bu gemiyi deliverdi" buyruğu ile ilgili açıklamalarımızı iki başlık halinde sunacağız:

 

1- Allah'ın ilmine Nisbetle insanın Bilgisi:

2- Hızır'ın Bu Uygulamasından Çıkartılan Fıkhı Hükümler:

 

1- Allah'ın ilmine Nisbetle insanın Bilgisi:

 

Müslim'in, Sahih'inde ve Buharı'de şöyle denilmektedir: " ... Denizin kıyısında yürümeye koyuldular. Bir gemi geçti, kendilerini gemiye almak üzere sahipleriyle konuştular. Hızır'ı tanıdıklarından ondan ücret almaksızın gemiye bindirdiler. Gemiye bindikten sonra, Musa bir de baktı ki Hızır, gemi tahtalarından birisini keserle yerinden söküp çıkarmış. Musa ona dedi ki: Bunlar bizi ücretsiz olarak taşıdılar, sen kalktın içinde bulunanlar suda boğulsun diye onların gemilerini deliverdin: "Andolsun ki sen büyük bir iş yaptın. o:

 

Ben sana benimle beraber olmaya asla dayanamazsın, demedim mi? dedi. (Musa) Unuttuğum şeyden dolayı bana çıkışma, şu işimde de bana güçlük çıkarma, dedi"

 

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: Bu birincisi Musa'nın unutmasının bir neticesi idi. Derken bir kuş gelip, geminin kenarına (harfine) kondu Gagasını bir defa denize sokup, çıkardı. Hızır ona dedi ki: Benim de bilgimin, senin de bilginin Allah'ın ilmine göre durumu ancak bu kuşun bu denizden eksilttiğine benzer.

 

ilim adamlarımız derler ki: "Geminin kenarı" onun kıyısı ve en dışta ki yanı demektir. Dağın kenarı (harfi), sivri olan zirve kısmıdır. Burada ilim ma'lum (bilinen şey) anlamındadır. Yüce Allah'ın: "Onun ilminden hiçbir şey kuşatam azlar " (el-Bakara, 255) buyruğunda olduğu gibi; onun malumatından yani bildiği şeylerden hiçbir şey kuşatamazlar, demektir. Hızır'ın bu ifadesi bir temsildir. Yani benim bildiklerimle, senin bildiklerinin Allah'ın ilmi karşısında sözü edilmez. Tıpkı kuşun bu denizden aldıklarından denizin suyuna nisbetle hiçbir etkisinden söz edilemeyişi gibi. Bu hususu denizi örnek göstererek anlatmasının sebebi ise, bizim gördüklerimiz arasında en çok miktarı en çok olanın deniz oluşundan dolayıdır. Burada "eksiltme" lafzı da temsil ve kavratma kastı ile kullanılmış bir mecazdır. Zira Allah'ın ilminde eksilme söz konusu olmadığı gibi, onun bildiklerinin (ilminin) de sonu olmaz. Bu hususu Buhari açıklamış ve şöyle demiştir: Allah'a yemin ederim, benim de bilgimin, senin de bilginin Allah'ın ilmi karşısında durumu, ancak bu kuşun gagasıyla denizden aldığı gibi olabilir.

 

Tefsir'de Ebu'l-Aliye'den şöyle dediği nakledilmektedir: Hızır'ın gemiyi delmesini Musa'dan başka kimse görmedi. Çünkü Hızır ancak Yüce Allah'ın göstermeyi dilediği kimsenin gözüyle görülebilen birisiydi. Eğer gemi sahipleri onu görmüş olsalardı, gemiyi delmesini engellerlerdi.

 

Şöyle de denilmiştir: Gemi sahipleri bir adaya çıkmışlar, geride Hızır kalmış ve gemiyi o vakit delmişti.

 

İbn Abbas der ki: Hızır gemiyi deldiğinde Musa bir kenara çekildi ve kendi kendisine şöyle dedi: Ben bu adamın arkadaşlığını ne yapayım? İsrailoğulları arasında sabah-akşam onlara Allah'ın Kitabını okuyor, onlar da bana itaat ediyorlardı. Hızır ona, ey Musa dedi. İçinden neyi geçirdiğini sana haber vermemi ister misin? O, evet deyince, Hızır şunları şunları içinden geçirdin, dedi. Musa da, doğru söyledin, diye cevap verdi. Bunu da es-Sa'lebi ''el-Arais'' adlı eserinde zikretmektedir.

 

2- Hızır'ın Bu Uygulamasından Çıkartılan Fıkhı Hükümler:

 

Gemiyi delmesinde, yetimin velisinin uygun görmesi halinde, yetimin malını eksiltebileceğine delil vardır. Mesela yetimin malına bir zalimin göz dikmesinden korkacak olursa, onun bir kısmını tahrip edebilir. Ebu Yusuf der ki: Yetimin malının geri kalanını korumak maksadıyla, yetimin velisinin, malın bir bölümünü yöneticinin gönlünü hoş etmek için vermesi caizdir.

 

Hamza ve el-Kisai "suda boğasın diye" anlamındaki kelimeyi "nun" harfi yerine "ya" harfi ile; (...) şeklinde ve "lam" harfi mansub olan "içindekileri" anlamındaki kelimeyi fiilin faili olarak; (...) şeklinde merfu okumuşlardır. ("İçindekiler boğulsun diye" anlamına gelir).

Çoğunluğun kıraatine göre; "Suda boğmak için" buyruğundaki "lam" meal (akibet ve sonuç) ''llam" ıdır. Yüce Allah'ın: "Çünkü sonunda onlara bir düşman, bir tasa olacaktı''(el-Kasas, 8) buyruğundaki "lam"a benzemektedir. Hamza'nın kıraatine göre ise burdaki "lam", "key lam'ı"dır (. .. için anlamını verir).

 

Musa (a.s); beni suda boğman için, demedi. Çünkü o halde diğer insanlara karşı duyduğu şefkat ve onların haklarına riayet daha baskındı.

 

"Büyük" kelimesi hayret edilecek, şaşılacak anlamındadır. Bu açıklamayı el-Kutebi yapmıştır. Münker (görülmedik) bir iş diye de açıklanmıştır ki bu da Mücahid'in açıklamasıdır. Ebu Ubeyde ise bu kelime pek büyük bir musibet demektir der ve şu beyiti delil gösterir:

 

"Benim akranlarım benden görülmedik, alışılmadık Pek büyük ve pek müthiş bir musibetle karşılaştılar."

 

el-Ahfeş der ki: Bir iş şiddetli ve çetin bir hal aldığı vakit; (...) denilir. Bunun ismi de; (...) şeklinde gelir.

 

"Unuttuğum şeyden dolayı bana çıkışma ... dedi" buyruğunun anlamına dair iki görüş vardır. Birincisine göre İbn Abbas'tan şöyle dediği rivayet edilmiştir: Bu ta'riz (üstü kapalı) ifadelerdendir. Diğer görüşe göre; o unuttu ve bundan dolayı da özür diledi. Bu ifadede unutmanın sorumlu tutulmamayı gerektirmediğine, unutanın tekliften sorumlu olmadığına, talak ve daha başka hükümlerin unutmaya taalluk etmediğine delil vardır. Buna dair açıklamalar önceden geçmiştir. Eğer ikincisinde de unutsaydı, yine özür dileyecekti.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Kehf 74-76

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR