İSRA 64 |
وَاسْتَفْزِزْ
مَنِ
اسْتَطَعْتَ مِنْهُمْ
بِصَوْتِكَ
وَأَجْلِبْ
عَلَيْهِم
بِخَيْلِكَ
وَرَجِلِكَ
وَشَارِكْهُمْ فِي
الأَمْوَالِ
وَالأَوْلادِ
وَعِدْهُمْ
وَمَا
يَعِدُهُمُ
الشَّيْطَانُ
إِلاَّ غُرُوراً |
64. "Onlardan
gücünün yettiği kimseleri sesinle yerinden oynat. Onlara karşı atlılarınla,
piyadelerinle gürültü çıkararak baskın düzenle. Mallarına, evlatlarına ortak
ol. Onlara vaadlerde bulun." Fakat şeytan onlara bir aldatıştan başka ne
vaad eder?
Bu buyruğa dair
açıklamalarımızı altı başlık halinde sunacağız:
1- Şeytanın Sesine Kulak Verenler:
2- Şeytanın Sesi:
3- Şeytanın Atlıları ve Piyadeleri:
4- Mal ve Evlatlarda Şeytanın
Ortaklığı:
5- Şeytanın Boş Vaadleri:
6- Çalgı Aletleri, Şarkı ve Eğlence:
1- Şeytanın Sesine
Kulak Verenler:
"Yerinden
oynat" anlamındaki kelime, ayağını bulunduğu yerden kaydır, onu hafife al,
demektir. Asıl anlamı, kesmektir. Nitekim; "Kumaş parçalandı" ifadesi
de buradan gelmektedir. Sen onu, haktan koparmak suretiyle yerinden kaydır,
demektir." (...): Korku, o kimseyi hafife aldı" anlamındadır.
"Rahat olmayan bir şekilde oturdu" demektir.
Buradaki "yerinden
oynat" emri, aciz bırakmak içindir. Yani senin gücün kimseyi saptırmaya
yetmez, kimsenin üzerinde herhangi bir otoriten sözkonusu değildir, istediğini
yap.
2- Şeytanın Sesi:
"Sesinle"
buyruğundaki şeytanın sesinden kasıt, -İbn Abbas'tan gelen açıklamaya göre- Yüce
Allah'a isyan etmeye çağıran herbir sebeptir. Mücahid'e göre ise şarkı,
zurnalar (çalgı aletleri) ve eğlencedir. ed-Dahhak'a göre Zurna (ve çalgı)
sesidir. Adem (a.s), Habil'in oğullarını dağların üzerine, Kabil'in çocuklarını
da alt taraflarına yerleştirmiştİ. Aralarında güzel kızlar da vardı. Mel'un
şeytan zurnaya üfleyerek onları neşelendirdi. Kendilerini tutamayarak yoldan
saptılar ve zina ettiler. Bunu el-Gaznevı nakletmektedir.
"Sesinle"
buyruğunun, vesvesenle anlamında olduğu da söylenmiştir.
3- Şeytanın Atlıları
ve Piyadeleri:
"Onlara karşı
atlılarınla, piyadelerinle gürültü çıkararak baskın düzenle" buyruğundaki;
(...)'ın asıl anlamı, sürenin gürültülü bir şekilde önündekileri sürmesi,
demektir. "Sesler" demektir. Şeddeli olarak; "Sesler çıkardılar,
bağırıştılar" tabiri de burdan gelmektedir. "Bir şeyi kendime
çektim" ile; "Onu kendime çektim" aynı anlamdadır. "Düşmana
karşı (güç, kuvvet) topladı" demektir.
Buyruğun anlamına
gelince: Sen, onlara karşı gücün yettiği kadarıyla her türlü hileni bir araya
getir. Müfessirlerin çoğunluğu da şöyle demektedir: Bununla, ister binek
üzerinde olsun, ister piyade olsun Allah'a isyan yolunda yürüyen herkes
kastedilmektedir. İbn Abbas, Mücahid ve Katade şöyle demektedirler: Şeytanın,
cin ve insanlardan atlıları ve piyadeleri vardır. Allah'a isyan uğrunda savaş
veren binekli, bineksiz herkes İblis'in atlıları ve piyadeleri arasında yer
alır.
Said b. Cübeyr ve
Mücahid de İbn Abbas'dan şöyle dediğini rivayet ederler: Allah'a isyan uğrunda
yol alan bütün atlılar ile Allah'a isyan uğrunda yol alan bütün piyadeler,
haramdan kazanılmış her bir mal ve her fahişenin çocuğu şeytana aittir.
"Piyadeler"
kelimesi, "Piyade" kelimesinin çoğuludur. "Arkadaşlar"
kelimesinin; (...)'ın çoğulu olduğu gibi.
Hafs bu kelimeyi,
"cim" harfini esreli olarak okumuştur ki, ("cim" harfinin
sakin okunuşu ile birlikte) iki ayrı söyleyiştir ve "piyade"
anlamında; (...) ile (...) denilir. İkrime ve Katade ise, çoğul olarak; (...)
diye okumuşlardır.
4- Mal ve Evlatlarda
Şeytanın Ortaklığı:
"Mallarına,
evlatlarına ortak ol." Yani, bu hususta kendine ortaklık sağla. İblis'in
mallarda ortaklığı, Allah'a masiyet uğrunda harcanmalarıdır. Bu açıklamayı
el-Hasen yapmıştır.
Şöyle de açıklanmıştır:
Bunlar, helal olmayan yollardan ellerine geçirdikleri mallardır. Bu açıklamayı
Mücahid yapmıştır. İbn Abbas der ki: Bundan kasıt, haram kıldıkları Bahire,
Saibe, Vasile ve Ham diye bilinen develerdir. Katade de böyle açıklamıştır.
ed-Dahhak ise maksat, putlarına kestikleridir, diye açıklamıştır.
Çocuklar ile ilgili
olarak da bunların zina mahsülü çocuklar oldukları söylenmiştir ki, Mücahid,
ed-Dahhak ve Abdullah b. Abbas böyle demişlerdir. Yine İbn Abbas'tan
nakledildiğine göre bunlar, öldürdükleri ve haklarında türlü cinayet ve
günahlar işledikleri çocuklardır. Ondan nakledilen bir başka açıklama da, bu
çocuklara Abu'l-Haris, Abdu'l-Uzza, Abdu'l-Lat, Abdu'şŞems ve buna benzer
isimler vermeleridir. Bir diğer açıklamaya göre, çocuklarını küfür boyasına
boyamalarıdır. Nihayet çocuklarını yahudi ve hristiyan yaptılar. Tıpkı
hristiyanların çocuklarını özel sularına batırmaları (vaftiz) gibi. Bu
açıklamayı Katade yapmıştır. Beşinci bir görüş, Mücahid'den rivayet edilen
açıklamadır: Kişi, hanımı ile cima ettiğinde Allah'ın adını anmayacak olursa,
cinni, onun organı üzerinde katlanır ve onunla cima eder. İşte Yüce Allah'ın:
''Bunlara onlardan önce ne bir insan dokunmuştur" ne de bir cin
"(er-Rahman, 56, 74) buyruğu bunu kastetmektedir ki, ileride gelecektir.
Aişe (r.anha)'dan
rivayet edilen hadiste şöyle dediği kaydedilmektedir:
Rasulullah (s.a.v.)
buyurdu ki: "Sizin aranızda yabancılaşmış kimseler vardır." Ben: Ey
Allah'ın Rasulü! Yabancılaşmış kimseler ne demektir? diye sordum, şöyle
buyurdu: "Bunlar, cinlerin de kendilerinde ortak olduğu kimselerdir."
Bunu, et-Tirmizi
el-Hakim, "Nevadiru'l-Usul'' adlı eserinde rivayet etmiştir.
el-Herevı der ki:
"Bunlara yabancılaşmış kimseler (muğarribin)" denilmesinin sebebi,
bunlarda yabancı bir damarın bulunmasından dolayıdır. et-Tirmizi el-Hakim de şöyle
demiştir: Cinlerin de çeşitli hususlarda Ademoğlu ile yarışmaları ve
karışmaları sözkonusudur. Cinler arasından Ademoğulları ile evlenenler de
vardır. Sebe' kıraliçesi Belkıs'in ebeveyninden birisi cinlerden idi. İleride
bunun açıklaması inşaallah gelecektir.
5- Şeytanın Boş
Vaadleri:
"Onlara vaadlerde
bulun." Yani, sen onları yalan ve asılsız kuruntulara boğ. Kıyamet yoktur,
hesap yoktur, telkinlerinde bulun. Eğer hesap da cennet de, cehennem de varsa
bile başkalarına göre sizin cennetlik olmanız daha önceliklidir. Yüce Allah'ın:
"(Şeytan) onlara vaadlerde bulunur, olmaya cak kuruntulara düşürür. Oysa
şeytan kendilerini aldatmaktan başka bir şey vadetmez" (Nisa, 120) buyruğu
da bunu pekiştirmektedir ki, buradaki "aldatma"dan kasıt, batıl ve
asılsız vaadler demektir.
"Onlara vaadlerde
bulun" buyruğunun, onlara kötülük yapmak istiyenlere karşı yardım vaadinde
bulun, anlamında olduğu da söylenmiştir.
Bu da şeytana tehdit ve
azap ile korkutmak üzere verilmiş bir emirdir. Bunun, şeytanın da ona uyanların
da hafife alınması anlamında bir emir olduğu söylenmiştir.
6- Çalgı Aletleri,
Şarkı ve Eğlence:
Ayet-i kerimede,
zurnaların (çalgı aletlerinin), şarkı ve eğlencenin haram olduğuna delil olacak
ifadeler vardır. Çünkü Mücahid'in açıklamasına göre, "onlardan gücünün
yettiği kimseleri sesinle yerinden oynat, onlara karşı ... gürültü çıkararak
baskın düzenle" buyruğu bunu anlatmaktadır. Şeytanın sesi, yahut fiili ve
onun hoş ve güzel gördüğü şeylerden uzak durmak vaciptir. Nafi'in, İbn Ömer'den
rivayetine göre o, bir seferinde bir zurna sesi işitmiş, bunun üzerine
parmaklarıyla kulaklarını tıkamış, devesini, ey Nafi' ey Nafi', işitiyor musun
diye yolun dışına çıkartarak sürmüştü. Nafi' diyor ki: Ben evet dedikçe o aynı
şekilde yoluna devam etti, nihayet ona hayır deyince ellerini indirdi ve tekrar
devesini yola çevirerek; ben Resulullah (s.a.v.)'ı, bir çobanın zurna sesini
işitip de benim yaptığım gibi yaptığını gördüm, dedi.
İlim adamlarımız der ki:
İtidal sınırları dışına çıkmayan bir sese karşı uygulamaları bu olduğuna göre,
ya bugünün insanlarının şarkı ve çalgılarına karşı tavırları ne olabilirdi?
İleride Yüce Allah'ın izniyle Lukman Suresi'nde (6, ayet, 3. başlıkta) daha
geniş açıklamalar gelecektir.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN