İSRA 53 |
وَقُل
لِّعِبَادِي
يَقُولُواْ
الَّتِي
هِيَ أَحْسَنُ
إِنَّ
الشَّيْطَانَ
يَنزَغُ بَيْنَهُمْ
إِنَّ
الشَّيْطَانَ
كَانَ
لِلإِنْسَانِ عَدُوّاً
مُّبِيناً |
53. Kullarıma de ki:
"En güzel olanı söylesinler. Çünkü şeytan aralarına ayrılık sokar.
Gerçekten şeytan insanın apaçık bir düşmanıdır."
"Kullarıma de ki:
En güzel olanı söylesinler" anlamındaki buyruğun i'rabına dair açıklamalar,
bundan önce (İbrahim, 31. ayetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır.
Ayet-i kerime, Ömer b.
el-Hattab hakkında inmiştir. Şöyle ki: Araplardan birisi ona sövünce, Hz. Ömer
de ona karşılık vermiş ve onu öldürmek istemişti. Az kalsın aralarında büyük
bir fitne başgösterecekti. Bunun üzerine Yüce Allah: "Kullarıma de ki: En
güzel olanı söylesinler" buyruğunu indirdi. Bunu, es-Sa'lebi ve el-Maverdi
ile İbn Atiyye ve el-Vahidİ zikretmişlerdir.
Bir başka açıklamaya
göre bu ayet-i kerime, müslümanların: Ey Allah'ın Rasulü! Onların bize
yaptıkları işkence uzun süredir devam edip gidiyor. Onlarla savaşmak için bize
izin ver, demeleri üzerine inmiştir. Hz. Peygamberin (s.a.v.), onların bu
isteklerine: "Henüz savaşmakla emrolunmadım" demesi üzerine Yüce Allah:
"Kullarıma de ki: En güzel olanı söylesinler" ayetini indirdi. Bunu
da el-Kelbi zikretmiştir.
Anlamın şöyle olduğu da
söylenmiştir: Benim kendilerinin yaratıcısı olduğumu kabul etmekle birlikte
puta tapan kullarıma, en güzel söz olan tevhidi ve nübüvveti ikrarı
söylemelerini söyle!
Tevhid hususunda
kafirlerle tartışan mü'min kullarıma, en güzel olan söz ne ise onu
söylemelerini emret, anlamında olduğu da söylenmiştir. Nitekim Yüce Allah şöyle
buyurmaktadır: ''Allah'tan başka yalvardıklarına sövme yiniz. Sonra onlar da
Allah'a bilgisizce söverler. "(el-En'am, 108)
el-Hasen de şöyle
demiştir: Bu, kafirin haddi aşarak konuşmasında aşırıya gittiğinde, Allah sana
hidayet versin, Allah sana merhamet buyursun demesidir. Bu şekildeki davranış,
onlara cihad emri verilmeden emredilmiştİ.
Bir başka açıklamaya
göre anlam şöyledir: Sen onlara, Allah'ın emrettiği şeyleri emretmelerini,
yasakladığı şeyleri de yasaklamalarını söyle. Bu açıklamaya göre; ayet-i kerime
hem mü'minler, hem de kafirler hakkında umumidir. Yani, sen bunları herkese
söyle demektir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Bir kesim de şöyle
demektedir: Yüce Allah bu ayet-i kerimede özel olarak mü'minlere, kendi
aralarında edebi elden bırakmamalarını, yumuşak söz söylemelerini, birbirlerine
alçak gönüllü davranmalarını, şeytanın dürtülerini bir kenara atmalarını
emretmektedir. Hz. Peygamber de: "Ve Allah'ın kulları! Kardeş olunuz"
diye buyurmuştur. Bu açıklama daha güzeldir ve buna göre ayet-i kerime
muhkemdir. "Çünkü şeytan aralarına" fesat, düşmanlığı bırakmak ve
azdırmak suretiyle "ayrılık sokar." el-A'raf Suresi'nin (200. ayet,
2. başlık) sonları ile Yusuf Suresi'nde (100. ayet, 3. başlıkta) geçmiş
bulunmaktadır. "Aramızı bozdu, ifsad etti" demektir. Bu açıklamayı
el-Yezidi yapmıştır. Başkası ise bunun, kışkırtmak, kötülüğe itmek anlamında
olduğunu söylemişlerdir.
"Gerçekten şeytan
insanın apaçık bir düşmanıdır. " Yani, düşmanlığı ileri derecededir. Yine
buna dair açıklamalar, önceden el-Bakara Suresi'nde (168. ayet, 4. başlıkta)
geçmiş bulunmaktadır.
Nakledilen bir haberde
de şöyle denilmektedir: Birtakım kimseler Yüce Allah'ı zikretmek üzere
oturdular. Şeytan, onların meclislerini kesmek kastıyla geldi, melekler onu
engellediler. Bu sefer şeytan onlara yakın bir yerde oturan ve Allah'ı anmayan
bir topluluğun yanına geldi, onları birbirlerine karşı kışkırttı. Bu sefer
karşılıklı laf atıştılar ve birbirlerinin üzerine yürüdüler. Allah'ı anan diğer
kimseler: Haydi kalkalım, kardeşlerimizin arasını düzeltelim deyip kalktılar ve
zikir meclislerini kesintiye uğrattılar, şeytan da buna sevinmiş oldu. İşte bu,
onun düşmanlığının sadece bir parçasıdır.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN