NAHL 77 |
وَلِلّهِ
غَيْبُ السَّمَاوَاتِ
وَالأَرْضِ
وَمَا
أَمْرُ السَّاعَةِ
إِلاَّ
كَلَمْحِ
الْبَصَرِ أَوْ
هُوَ
أَقْرَبُ
إِنَّ
اللّهَ
عَلَى كُلِّ
شَيْءٍ
قَدِيرٌ |
77. Göklerin ve yerin
gaybı Allah'ındır. Saat hadisesi ise, ancak bir göz kırpma gibidir. Yahut o
daha da yakındır. Şüphesiz Allah, herşeye gücü yetendir.
"Göklerin ve yerin
gaybı Allah'ındır" buyruğunun anlamına dair açıklamalar, daha önceden
(Hud, 123. ayetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır. Bu da Yüce Allah'ın:
''Çünkü Allah bilir, siz bilmezsiniz" (en-Nahl, 74) buyruğu ile
alakalıdır. Yani, helal ve haramı tesbit ederek şeriat koymak, ancak, işlerin
akibetlerini ve maslahatlarını bilgisiyle kuşatana yaraşır. Siz ise ey
müşrikler! Bunları kuşatamazsınız. O halde ne diye (hakimiyet iddiasında
bulunarak) hüküm ve şeriat koymaya kalkışıyorsunuz?
"Saat hadisesi ise,
ancak bir göz kırpma gibidir." Ve siz o vakit amellerinizin karşılığını
göreceksiniz.
Saat, kendisinde
kıyametin kopacağı vakittir. Ona bu ismin veriliş sebebi, bütün canlıların, bir
tek sayha (çığlık) ile öleceği bir anda, insanların onunla ansızın
karşılaşmalarından dolayıdır.
Lemh (göz kırpmak) ise,
hızlıca bakmak demektir. Buyruğun açıklaması şöyledir: Kıyamet mutlaka
geleceğinden dolayı, yakınlığı, göz kırpmaya benzetilmiştir.
ez-Zeccac der ki: Bu
buyrukla, kıyametin bir göz kırpması kadar bir süre içerisinde geleceğini kastetmemiştir.
Burada, Yüce Allah'ın bunu gerçekleştirme kudretinin hızı, sür'ati
anlatılmaktadır. Yani, O, bir şeye ol der, o da derhal oluverir.
"Göz kırpma"
misalinin veriliş sebebinin, semanın yerden uzaklığına rağmen, kişinin semayı
görmesinden dolayı olduğu da söylenilmiştir.
Bunun, kıyametin
yakınlığının temsili bir ifadesi olduğu da söylenmiştir.
Mesela, bir kimsenin,
sene dediğin ancak bir andır demesi ve benzeri ifadeler de böyledir. Anlamın,
şöyle olduğu da söylenmiştir: Bu, Allah indinde böyledir. Yoksa yaratıklar için
böyle değildir. Yüce Allah'ın: "Çünkü onlar, onu uzak görürler. Biz ise
onu yakın görürüz" (el-Mearic, 6-7) buyruğu buna delildir.
"Yahut o daha da
yakındır" buyruğundaki "yahut", şüphe ve tereddüt için değil,
muhatap, hangisini isterse o örneği canlandırsın diyedir. Bunun, muhatabın
şüphesi dolayısıyla geldiği de söylenmiştir. Buradaki "Yahut" un,
"Hatta" anlamında olduğu da söylenmiştir.
"Şüphesiz Allah,
herşeye gücü yetendir." Bu buyruğa dair açıklamalar ise, bundan önce
(el-Bakara, 20. ayetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN