ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

HİCR

92

/

93

 

فَوَرَبِّكَ لَنَسْأَلَنَّهُمْ أَجْمَعِيْنَ {92}

 عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ {93}

 

92. Rabbine andolsun ki, onların hepsine elbette soracağız.

93. Yapmakta oldukları şeyleri.

 

"Rabbine andolsun ki, onların hepsine elbette soracağız. " Yani, bu sözü geçen kimselere, dünyada neler yaptıklarını elbette soracağız. Buhari'de şöyle denilmektedir: İlim ehlinden pek çok kişi, Yüce Allah'ın: "Rabbine andolsun ki, onların hepsine elbette soracağız" buyruğunu "La ilahe illallah"a dair onlara soru soracağız, diye açıklamışlardır.

 

Derim ki: Bu, merfu' olarak da rivayet edilmiştir. et-Tirmizi el-Hakim rivayet ederek der ki: Bize, el-Carud b. Muaz anlattı, dedi ki: Bize, el-Fadl b. Musa anlattı, el-Fadl, Şerik'ten, o, Leys'ten, o, Beşir b. Nehik'ten, o, Enes b. Malik'ten, o, Resulullah (s.a.v.)'dan Yüce Allah'ın: "Rabbine andolsun ki, onların hepsine elbette soracağız. Yapmakta oldukları şeyleri" buyruğu hakkında "(Yani) La ilahe illallah sözü hakkında" (soracağız) demektir, diye buyurduğu rivayet edilmiştir.

 

Ebu Abdullah der ki: et-Tirmizi el-Hakim der ki: Bize göre bunun anlamı, La ilahe illallah'ın doğru ve samimi olarak söylendiğinden ve ona gereği gibi bağlı kalındığından sorulacaktır. Çünkü Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'inde ameli de sözkonusu ederek: "Yapmakta oldukları şeyleri" diye buyurmakta, söylemekte oldukları şeyleri diye buyurmamaktadır. Her ne kadar sözün de dilin ameli olarak kabul edilmesi mümkün ise de, bununla asıl kastedilen dilcilerin örfen kabul ettikleri sözün söz, amelin de amel olduğu şeklindedir. Resulullah (s.a.v.)'ın: "La ilahe illallah"tan diye buyurması, ona tam anlamıyla bağlı kalınmadığından ve söylenen o sözün muhtevasına samimiyetle bağlı kalındığından sorulacaktır, anlamındadır. Nitekim Hasan-ı Basri de şöyle demiştir: İman, hoş şeyleri temenni etmekle olmadığı gibi, din de temenni ile olmaz. Fakat o, kalplerde yer eden amellerin de doğruladığı şeydir. İşte, Resulullah (s.a.v.)'ın: "Kim ihlas ile la ilahe illallah diyecek olursa cennete girer" diye buyurduğunda, ashabın: Ey Allah'ın Resulü, bunun ihlaslı söylenmesi ne demektir, diye sormaları üzerine, o da: "Söylediği bu sözün onu Allah'ın haram kıldığı şeyleri işlemekten alıkoyup engellemesidir" diye cevap vermiş olması bundan dolayıdır. Bu hadisi de Zeyd b. Erkam rivayet etmiştir. Yine Zeyd b. Erkam'dan, dedi ki: Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Allah, bana ümmetimden la ilahe illallah deyip, ona (batıl) herhangi bir şey karıştırmamış olarak gelen herkese cennetin vacip olacağı ahdini vermiştir." Ey Allah'ın Resulü dediler, la ilahe illallah'a karıştırılacak şey nedir? deyince, şöyle buyurdu: "Dünyaya tutkunluk, dünya için toplamak ve dünya için vermekten uzak kalmak demektir.

Bunlar, peygamberlerin sözlerini söylerler, fakat zorbaların amelleri ile amel ederler." Enes b. Malik de şöyle demektedir: Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "La ilahe illallah, dünya ticaretlerini dinlerine tercih etmedikleri sürece kulları Allah'ın gazabından korur. Eğer, dünyalarının ticaretlerini dinlerine tercih edecek olurlar da, sonra la ilahe illallah diyecek olurlarsa, bu onlara geri döndürülür ve Allah: Yalan söylediniz der." Bu rivayetlerin hepsinin senedi de "Nevadürü'l-usul" adlı eserde Zikredilmektedir.

 

Derim ki: Ayet-i kerime, umumu ile insanların, kafirleri ile mü'minleri ile -hesapsız olarak cennete girenler müstesna- sorgulanacaklarına ve hesaba çekileceklerine delil teşkil etmektedir. ''-et-Tezkire" adlı kitabımızda açıkladığımız gibi.-

 

Kafir, sorgulanıp hesaba çekilecek mi diye sorulursa, buna: Bu konuda görüş ayrılığı vardır, deriz. Biz, buna dair açıklamaları "et-Tezkire"de kaydetmiş bulunuyoruz. Kuvvetli olan görüş kafirin sorgulanacağı şeklindedir. Hem bu ayet-i kerime dolayısıyla, hem de Yüce Allah'ın: "Ve durdurun on ları, çünküonlar sorgulanacaklardır. "(es-Saffat, 21) buyruğu ve: ''Şüphe yok ki dönüşleri yalnız bizedir, sonra da hesaplarını görmek de şüphe siz yalnız Bize aittir. "(el-Gaşiye, 25-26) buyrukları hesaba çekilip sorgulanmalarını gerektirmektedir.

 

Denilse ki: Yüce Allah, bir başka yerde: ''Suçlulara günahları sorulmaz." (el-Kasas, 78); ''O günde ne insana, ne cinne günahı sorulmayacak"(erRahman, 39); ''Allah, onlarla konuşmaz. "(el-Bakara, 174); ''Muhakkak ki onlar, ogünde Rabblerinden elbette perdelenmiş olacaklardır"(el-Mutaffifin, 15) diye buyurmaktadır biz de şöyle deriz:

Kıyamette değişik durumlar sözkonusudur. Kimi halde soru sorulacak, konuşulacak, kimi yerlerde de bunlar olmayacaktır. İkrime de şöyle demiştir:

 

Kıyametin durumunda yer yer farklı haller olacaktır. Kimi durumda sorgulama olacak, kimi durumlarda olmayacaktır.

 

İbn Abbas da şöyle demektedir: Yüce Allah'ın onlara soru sormaması, onlardan haber ve bilgi almak kastıyla soru sormayacağı anlamındadır. Siz böyle yaptınız mı, şöyle yaptınız mı diye sorulmayacaktır. Çünkü Yüce Allah, her şeyi bilendir. Ama Yüce Allah onlara, azarlama, yaptıklarını başlarına kakma anlamında soru soracak ve onlara: Niye Kur'an'ı Kerime karşı isyan ettiniz, bu konuda deliliniz nedir diye sorulacaktır. Kutrub da bu görüşü esas kabul etmiştir.

 

Yüce Allah'ın: "Rabbine andolsun ki, onların hepsine elbette soracağız" buyruğunun, mükellef mü'minlere soracağız, anlamında olduğu da söylenmiştir. Yüce Allah'ın: ''Sonra, andolsun o günde nimetlerden elbette sorula caksınız" (et-Tekasur, 8) buyruğu bunu açıklamaktadır.

 

Bununla birlikte ayetin umumi bir anlam ifade ettiği görüşünü kabul etmek, daha uygundur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Hicr 94-95

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR