YUSUF 81 |
ارْجِعُواْ
إِلَى
أَبِيكُمْ
فَقُولُواْ
يَا
أَبَانَا
إِنَّ
ابْنَكَ
سَرَقَ وَمَا
شَهِدْنَا
إِلاَّ
بِمَا
عَلِمْنَا وَمَا
كُنَّا
لِلْغَيْبِ
حَافِظِينَ |
81. Siz babanıza dönün
ve deyin ki: "Ey Babamız! Gerçek şu ki oğlun hırsızlık etti. Biz ancak
bildiğimize göre şahidlik ediyoruz, gaybın bekçileri de değiliz. "
Yüce Allah'ın: "Siz
babanıza dönün" sözlerini: 'Katiyyen bu yerden ayrılmam" diyen kişi
söylemişti. "Ve deyin ki: Ey Babamız! Gerçek şu ki oğlun hırsızlık
etti."
İbn Abbas, ed-Dahhak ve
Ebu Rezin; "Gerçek şu ki oğlun hırsızlık etti" buyruğunu;
"Gerçek şu ki oğlun hırsızlık yaptı diye itham edildi" diye
okumuşlardır.
en-Nehhas der ki: Bana
Muhammed b. Ahmed b. Ömer anlattı, dedi ki: Bize İbn Şazan anlattı, dedi ki:
Bize Ahmed b. Ebi Sureye el-Bağdadi anlattı, dedi ki: Ben el-Kisai'yi: "Ey
babamız! Gerçek şu ki oğlun hırsızlık etti, diye itham edildi" şeklinde
"sin" harfini ötreli ve şeddeli, "ra"yı da esreli olarak
meçhul bir fiil şeklinde okudu. Yani hırsızlığa nisbet edildi ve hırsızlık
yaptığı ithamı altında tutuldu. Nitekim bir kimseyi hainlik, fasıklık veya facirlik
gibi hasletlere nisbet ettiğini anlatmak isteyen bir kimsenin; (...) demesi de
bunun gibidir.
ez-Zeccac der ki:
"Hırsızlık etti diye itham edildi" ifadesinin iki anlama gelme
ihtimali vardır. Birincisi onun hırsızlık yaptığı bilindi şeklinde, diğeri ise
hırsızlık yapmakla itham edildi şeklinde. el-Cevheri der ki: (...) şeklinde
"ra" harfinin esreli okunması, çalınan şeye addır. (Mazisinde üstün,
muzariinde esreli olan) ra harfinin mastarında esreli olarak,
"Çalmak" şeklinde gelir.
[ - ]
Yüce Allah'ın: "Biz
ancak. bildiğimize göre şahitlik ediyoruz" buyruğu ile ilgili olarak
açıklamalarımızı dört başlık halinde sunacağız:
1- Bilgiye Dayalı Şahitlik:
2- Bilgiye Dayanarak Yapılan Şahitlik:
3- Yoldan Geçerken Görülen ve
Duyulanlara Dair Şahitlik:
4- Bir Kimsenin Muhtemel Olmayan Bir
Hususa Dair Şahitliiği:
1- Bilgiye Dayalı
Şahitlik:
Yüce Allah'ın
(söylediklerini bildirdiği): "Biz ancak bildiğimize göre şahitlik
ediyoruz" buyruğu ile şunu anlatmak istemişlerdir: Biz hep bildiğimiz şeye
şahitlik ettik. Şimdi ise zahire göre şahitlik ediyoruz, gaybı bilmiyoruz.
Sanki onlar Bünyamin'in: Sizin yükleriniz arasına bedellerinizi gizlice kim
koydu ise, bu su kabını da benim eşyam arasına o koymuştur, sözü dolayısıyla
kendilerini itham altında hissetmişlerdi. Bu anlamdaki açıklama İbn İshak
tarafından yapılmıştır. Anlamın şu olduğu da söylenmiştir: Biz Yüsuf'un
nezdinde hırsızlık yapanın köleleştirileceğine dair şahitliğimizi ancak senin
dinine dair bildiğimize göre yaptık. Bu açıklamayı da İbn Zeyd yapmıştır.
"Gaybın bekçileri
de değiliz." Yani biz onu senden aldığımız sırada hırsızlık yapacağını
bilmiyorduk, bilseydik almazdık.
Mücahid ve Katade der
ki: Biz senin oğlunun köleleştirileceğini ve işimizin bu noktaya geleceğini
bilmiyorduk. Biz gücümüz yettiğince kardeşimizi koruyacağımızı söylemiştik.
İbn Abbas der ki: Onlar
bu sözleriyle; kendileri uykuda iken kardeşlerinin geceleyin hırsızlık
yaptığını kastetmişlerdi. Çünkü gayb Himyerlilerin lehçesinde gece demektir.
Yine ondan nakledildiğine göre biz gece, gündüz, giderken ve gelirken neler
yaptığını bilmiyorduk. Şöyle de açıklanmıştır: Bizim gözümüzün önünde olduğu
sürece tatsız hiçbir şeyolmadı, fakat önümüzden kaybolup gittikten sonra
durumları bize gizli kaldı.
Anlamın şu olduğu da
söylenmiştir: Çalınan mal onun eşyası arasından çıkarılmıştı. Hatta bizim
gözümüz önünde, biz ona bakar dururken, eşyası arasından biz çıkardık, ancak
gaybı bilmiyoruz, belki de onlar kendisi hiç çalmamış olduğu halde çaldı diye
itham etmiş olabilirler.
2- Bilgiye Dayanarak Yapılan
Şahitlik:
Bu ayet-i kerime hangi
yolla bilinirse bilinsin, şahitlik yapmanın caiz olduğu hükmünü ihtiva
etmektedir. Çünkü şahitlik aklen ve şer'an bilgi ile alakalıdır. Bilgisi
olmayanların şahitliği dinlenmez ve ancak konuyu bilenlerden şahitlikleri
dinlenir. Bütün şahitliklerde asl olan budur, bundan dolayı (mezhebimiz
mensubu) ilim adamlarımız şöyle demişlerdir: Amanın şahitliği caizdir,
kulakları duyanın şahitliği caizdir, dilsizin şahitliği işaretiyle ne demek
istediği anlaşıldığı takdirde caizdir. Aynı şekilde yazıya dair şahitlik de -o
yazının kendisine ait olduğundan veya filana ait olduğundan kesinlikle emin
olması şartıyla- sahih bir şahitliktir.
Buna göre herhangi bir
şeye dair kendisinde bir bilgi husule gelen herkesin ona dair şahitlikte
bulunması caizdir, isterse aleyhinde şahitlik yapılacak kişi (o işe dair) onu
şahit tutmamış olsun. Nitekim Yüce Allah da şöyle buyurmaktadır: "Bilerek
hak ile şahitlik edenler müstesna.'' (ez-Zuhruf, 86) Rasulullah (s.a.v.) da
şöyle buyurmaktadır: "Size şahitlerin en hayırlılarını haber vereyim mi?
Şahitlerin en hayırlıları kendisinden istenmeden önce şahitliğini yerine
getiren kimsedir." Bu hadis-i şerif daha önce el-Bakara Suresi'nde (282.
ayet, 41. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır.
3- Yoldan Geçerken
Görülen ve Duyulanlara Dair Şahitlik:
Geçiş halindeki
şahitliğe dair İmam Malik'in görüşleri farklı gelmiştir. Geçiş halindeki
şahitlik bir kimsenin: Ben filanın yanından geçerken, onun şöyle dediğini
duydum, diye yapılan şahitliktir.
Konuyla ilgili iki
görüşünden birisine göre böyle bir kimse eğer söylenen sözü tamamiyle kavramış
ise şahitlik edebilir. Bir diğer görüşüne göre şahitler; kendisini bu hususta
şahit tutmadıkça şahitlik etmez.
Sahih olan ise konuyu
iyice kavraması halinde şahitlik edebileceğidir. İlim adamlarından bir topluluk
da bu görüştedir, doğrusu da budur. Çünkü bu şekilde istenen hasıl olmuş ve
muayyen olarak konu ile ilgili bilgiyi elde etmiş bulunmaktadır. Dolayısı ile
lehine şahitlik yapılan kimseye durumu bildirmesi halinde şahitlerin en
hayırlısı olur, gizlemesi halinde de şahitlerin en kötüsü olur.
Doğrusunu en iyi bilen
Allah'tır.
4- Bir Kimsenin
Muhtemel Olmayan Bir Hususa Dair Şahitliiği:
Bir adam hiçbir şekilde
olaya şahit tutulması ihtimali bulunmayan bir şeye tanık olduğunu iddia edecek
olursa, o şahitliği reddolunur. Çünkü o batıl bir iddiada bulunmuştur ve
görünen durum da açıktan açığa onun yalancı olduğunu ortaya koymaktadır.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN