ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

YUSUF

52

/

53

 

ذَلِكَ لِيَعْلَمَ أَنِّي لَمْ أَخُنْهُ بِالْغَيْبِ وَأَنَّ اللّهَ لاَ يَهْدِي كَيْدَ الْخَائِنِينَ {52}

 

وَمَا أُبَرِّئُ نَفْسِي إِنَّ النَّفْسَ لأَمَّارَةٌ بِالسُّوءِ إِلاَّ مَا رَحِمَ رَبِّيَ إِنَّ رَبِّي غَفُورٌ رَّحِيمٌ {53}

 

52. "Bu, gıyabında ona hıyanet etmediğimi ve Allah'ın hainlerin hilesini şüphesiz hidayete erdirmeyeceğini, onun da bilmesi içindi."

53. "Bununla beraber ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis şüphesiz var gücüyle kötülüğü emredicidir. Rabbimin rahmet edip esirgediği müstesna. Çünkü Rabbim günahları bağışlayandır, merhamet edendir."

 

"Bu gıyabında ona hıyanet etmediğimi ... bilmesi içindi." Sözlerini kimin söylediği hususunda görüş ayrılığı vardır. Bu sözlerin de Aziz'in karısının sözlerinin bir bölümü olduğu ve daha önce söylediği belirtilen: "Şimdi gerçek ortaya çıktı" (Yusuf, 51) sözlerinin devamı olduğu söylenmiştir. Yani ben doğruyu ikrar edip söylüyorum ki; gıyabında -yani ona yalan söyleyerek ona hainlik etmediğimi, yokluğunda ondan kötü bir şekilde söz etmediğimi, aksine doğru söyleyerek hainlikten uzaklaştığımı bilmesi içindi.

 

Arkasından: "Bununla beraber ben nefsimi temize çıkarmıyorum" dedi. Aksine ondan murad almak isteyen ben idim.

 

Bu açıklamaya göre Aziz'in karısı bu işi kimin yaptığını ikrar etmiş oluyor. Bundan dolayı da daha sonra: "Çünkü Rabbim günahları bağışlayandır, merhamet edendir" diye eklemiştir.

 

Bir diğer görüşe göre bu sözler Hz. Yusuf'un sözleridir. Yani Yusuf dedi ki: Benim elçiyi geri çevirmemin sebebi, Aziz'in benim kendisine gıyabında hıyanet etmediğimi bilmesi içindi. Bu açıklamayı el-Hasen, Katade ve başkaları yapmıştır.

 

"Gıyabında" ise o hazır değilken, o bulunmuyorken anlamındadır. Hz. Yusuf bu sözleri hükümdarın huzurunda söylemişti. "Bilmesi içindi" fiilini ise gaib olarak kullanması hükümdarı saymasından dolayı idi.

 

Şöyle de açıklanmıştır: Hz. Yusuf bu sözleri elçi kendisine henüz hapiste iken geri döndüğünde söylemişti. İbn Abbas dedi ki: Elçi, Hz. Yusuf'a durumu haber vermek için geldi. O sırada Cebrail onunla birlikte konuşuyordu. Bunun üzerine Hz. Yusuf: "Bu gıyabında ona hıyanet etmediğimi ve Allah'ın hainlerin hilesini şüphesiz hidayete erdirmeyeceğini onun da bilmesi içindi" dedi. Yani ben efendime gıyabında iken hıyanet etmedim. Bunun üzerine Hz. Cebrail ona şöyle dedi: Ey Yusuf! peştemalını çözdüğün ve erkeğin karısının önünde oturduğu gibi oturduğun zaman dahi de mi deyince, Hz. Yusuf da: "Bununla beraber ben nefsimi temize çıkarmıyorum" ayetinde sözü geçenleri söyledi.

 

es-Süddi der ki: Yusuf'a, ey Yusuf! sen şalvarının uçkurunu çözdüğün zamanda mı, diyen Aziz'in karısıdır. Bunun üzerine de Yusuf: "Bununla beraber ben nefsimi temize çıkarmıyorum" dedi.

 

Bir diğer görüşe göre "bu, gıyabında ... bilmesi içindi" sözleri Aziz'in sözlerindendir. Yani bu, Yusuf'un benim gıyabında ona hainlik etmediğimi ve benim onun güvenilir bir kimse oluşunun mükafatını vermeyi hiç hatırımdan çıkarmadığımı bilmesi içindi. "Allah'ın hainlerin hilesini hiç şüphesiz hidayete erdirmeyeceğini" buyruğu da, hiç şüphesiz Allah hileleri dolayısıyla hainleri hidayete erdirmez, demektir.

 

Yüce Allah'ın: "Bununla beraber ben nefsimi temize çıkarmıyorum" buyruğunun, kadının söylediği sözlerden olduğu söylenmiştir. el-Kuşeyri der ki: Zahir olan şudur: Yüce Allah'ın: "Bu ... bilmesi içindi" sözleri ile "bununla beraber ben nefsimi temize çıkarmıyorum" sözleri Hz. Yusuf'un sözlerindendir.

 

Derim ki: Eğer bu sözlerin kadının sözlerinden olma ihtimali varsa, Hz. Yusuf'u, peştemalını ve şalvarını çözmekten yana temize çıkarmak için bu görüşü kabul etmek daha uygundur. Eğer bu sözleri Hz. Yusuf'un söylediğini kabul edecek olursak, o takdirde bu önceden de Yüce Allah'ın: "O da ona meyletti" (Yusuf, 24) buyruğu hakkında tercih edilen görüşe işaret ettiğimiz üzere, sadece Hz. Yusuf'un hatırından geçen bir söz olarak kabul edilebilir.

 

Ebu Bekr el-Enbari der ki: İnsanlar arasında "bu, gıyabında ona hıyanet etmediğimi ... bilmesi içindi" buyruğundan itibaren "çünkü Rabbim günahları bağışlayandır, merhamet edendir" buyruğuna kadar nakledilen sözlerin, Aziz'in hanımının söylediği sözlerdendir, diyen kimseler vardır. Çünkü bu buyruklar Aziz'in karısının söylediği: "Ben ondan murad almak istemiştim. Şüphesiz o doğru söyleyenlerdendir" sözlerinden sonra gelmektedir. Hz. Yusuf'un meylettiğini kabul etmeyenlerin görüşü budur. İşte bu görüşte olanların kanaatlerini esas alanlar derler ki: Yüce Allah'ın: "Aziz'in karısı da şöyle dedi" buyruğundan itibaren "çünkü Rabbim günahları bağışlayandır, merhamet edendir" buyruğuna kadar birbirine bağlı sözlerdir. Bu sözler arasında gerçek anlamıyla tam bir vakıf yapılmaz. Ancak bizler bu görüşü tercih etmiyor ve bu kanaati benimseyemiyoruz.

 

el-Hasen der ki: Hz. Yusuf: "Bu, gıyabındaona hıyanet etmediğimi. .. bilmesi içindi" deyince, Allah'ın peygamberi kendi nefsini temize çıkarmaktan hoşlanmadığından, hemen akabinde "bununla beraber ben nefsimi temize çıkarmıyorum" deyiverdi. Çünkü kişinin nefsini temize çıkarması yerilmiş bir davranıştır. Yüce Allah da: ''Artık kendinizi temize çıkarmayın. "(Necm, 32) diye buyurmaktadır. Zaten biz bunu daha önce Nisa Suresi'nde (49. ayet, 2. başlıkta) açıklamış bulunuyoruz.

 

Bunun Aziz'in söylediği sözlerden olduğu da söylenmiştir. Yani ben Yusuf hakkında kötü zan beslemiş olmaktan nefsimi temize çıkarmıyorum, demektir.

 

"Çünkü nefis hiç şüphesiz var gücüyle kötülüğü emredicidir" kötülüğü arzu eder.

"Rabbimin rahmet edip esirgediği müstesna" buyruğu ise istisna olarak nasb mahallindedir. (...) ise "Kimse" anlamındadır. Yani Rabbimin rahmetiyle esirgeyip koruduğu kimse müstesna demektir. (...): Kimse" anlamında kullanılması, çokça görülen bir husustur. Nitekim Yüce Allah: "Size helal olan kadınlardan ... nikahlayınız" (en-Nisa, 3) buyruğunda da böyledir. Bu buyruktaki istisna munkatıdır. Çünkü Allah'ın koruması suretiyle merhamet eylediği kimseler kötülüğü emreden nefisten istisna edilmiştir.

Haberde nakledildiğine göre de Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

"Kendisine ikramda bulunup onu yedirdiğiniz ve giydirdiğiniz takdirde sizi alabildiğine kötülüğe götüren, buna karşılık kendisini küçük düşürdüğünüz, çıplak bıraktığınız, aç bıraktığınız takdirde ise sizi son derece ileri hayra götüren bir arkadaşınız hakkında ne dersiniz?" Onlar: Ey Allah'ın Rasulü! Bu yeryüzündeki en kötü arkadaştır, dediler. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Nefsim elinde olana yemin ederim, şüphesiz ki o böğürleriniz arasında bulunan nefislerinizdir. ''

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Yusuf 54

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR