HUD SURE’SİNE DAİR:
el-Hasen, İkrime, Ata ve
Cabir'in görüşlerine göre Mekke'de inmiştir. İbn Abbas ve Katade ise tek bir ayet-i
kerime müstesnadır, (o Medine'de inmiştir), demişlerdir. Bu da Yüce Allah'ın:
"Gündüzün iki tarafında ... dosdoğru namaz kıl." (Hud, 114)
buyruğudur.
Ebu Muhammed ed-Darimi,
Müsned'inde senedini kaydederek Ka'b'dan şöyle dediğini rivayet etmektedir:
Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Cuma günü Hud Sure'sini okuyunuz.''
Tirmizi de kaydettiği
bir rivayetinde İbn Abbas'tan şöyle dediğini zikreder: Ebu Bekir (r.a): Ey
Allah'ın Rasulü! Saçların ağardı, dedi. Hz. Peygamber bunun üzerine: "Beni
Hud, Vakıa, Murselat, Amme yetesaelun (Nebe') ve İze'ş-şemsu kuvvirat (Tekvir)
sureleri ihtiyarlattı." (Tirmizi) der ki: Bu hasen, garib bir hadistir.
Bunun bir bölümü mürselolarak da rivayet edilmiştir.
Ayrıca bunu Tirmizi
el-Hakim Ebu Abdillah, "Nevadiru'l-Usul'' adlı eserinde şöylece rivayet
etmektedir: Bize Süfyan b. Veki' anlattı, dedi ki: Bize Muhammed b. Bişr
anlattı. O Ali b. Salih'den, o Ebu İshak'tan, o Ebu Cuhayfe'den naklen dedi ki:
Ey Allah'ın Rasulü! Saçlarının ağardığını görüyoruz, dediler. o: "Beni Hud
ve kardeşleri (benzeri diğer sureler) yaşlandırdı." Ebu Abdullah dedi ki:
Korku saçları ağartır, çünkü korku kişiyi dehşete düşürür ve vücuttaki nemi
kurutur. Her bir kılın dibinde bir su menbaı vardır ve insan oradan terler.
İşte korku bu kılların dibindeki yaşlılığı kurutacak olursa, bu menba'lar da
kurur. Bunun sonucunda da saç da kurur ve ağarır.
Nitekim ekin sulandığı
takdirde yeşildir, onun su alma imkanı ortadan kalktı mı kurur ve sararır.
Yaşlanan bir kimsenin saçının ağarmasına sebeb de vücudundaki nemin gitmesi,
derisinin kurumasıdır. İşte insan nefsi de Allah'ın tehdidi ve Allah'tan gelen
haberlerde söz konusu edilen dehşetli hallerin etkisi ile dehşete düşer, solar
ve bu tehdit ile bildirilen bu dehşetli haberler onun suyunu kurutur. İşte saçların
ağarması da bundan ötürüdür. Nitekim Yüce Allah da şöyle buyurmaktadır:
"Çocukların saçlarını ağartacak bir gün den kendinizi nasıl
koruyacaksınız." (el-Müzzemmil, 17) Çocukların saçları o günün dehşetinden
dolayı ağaracaktır.
Hud suresi geçmiş ümmetleri,
bu ümmetlerin dünyada iken başlarına gelen ilahi azabları söz konusu
etmektedir. Yakin sahibi kimseler bu sureyi okudukları takdirde kalpleri Yüce
Allah'ın mutlak egemenliği, saltanatı, düşmanlarını azab ile yakalama anlarını
görür gibi olur. Bu yakin sahibi kimselerin korkularından ölmeleri dahi
hayretle karşılanacak bir durum değildir. Ancak şanı Yüce ve mübarek olan Allah
bu gibi zamanlarda onlara lutfu ile muamele eder ki, O'nun kelamını
okuyabilsinler. Bu surenin benzeri ve yine bu kabilden olan el-Hakka,
el-Mearic, et-Tekvir, el-Karia gibi surelere gelince, bu surelerin okunması
sonucunda ariflerin kalpleri Yüce Allah'ın mutlak egemenliği, saltanatı ve azab
ile yakalamasını açıkça görürler. O bakımdan nefisler dehşete düşer ve bundan
ötürü saçlar ağarır.
Derim ki: Peygamber
(s.a.v.)in Hud suresi'nde yer alan ve saçlarını ağartan buyruk, ileride Yüce
Allah'ın izniyle geleceği gibi: ''Artık ... emrolunduğun gibi dosdoğru
ol." (Hud, 112) buyruğudur.
Yezid b. Eban dedi ki:
Resulullah (s.a.v.)ı rüyada gördüm, ona Hud Suresini okudum. Bitirdiğimde:
"Ey Yezid! Haydi bunu okudun, ya ağlamak nerede?" diye buyurdu.
İlim adamlarımız derler
ki: Ebu Ca'fer en-Nehhas dedi ki: "Bu Hud (Sure'si)dir" denilir. Bu
kelime sure adı olarak özel isim ve tenvin'siz zikredilir, çünkü bu kimse bir
kadına "Zeyd" adını verecek olursa bu kelime de munsarıf olmaz.
el-Halil ve Sibeveyh'in görüşü budur. İsa b. Ömer ise şöyle der: Burada
"Hud" kelimesi, surenin adı olmak üzere tenvin ile okunabilir.
Aynı şekilde bir kimse,
bir kadına "Zeyd" adını verecek olsa da durum böyledir, çünkü bu
kelimenin orta harfi sakin olduğundan dolayı kelimenin söylenişi hafif olur ve
munsarıf gelir. Eğer "sure" kelimesi hazfedilecek olursa, bütün
nahivcilerin görüşüne göre kelime munsarıf okunur. "Hud suresi" kastı
ile "bu Hud'dur" denilecek olursa, (tenvin'li gelir.) Sibeveyh der
ki: Buna delil de bir kimsenin; "Bu er-Rahman (Suresi)dir" demesidir.
Eğer bununla "bu er-Rahman suresi'dir" kastedilmiyor ise böyle bir
ifade elbette ki kullanılamaz.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN