YUNUS 78 |
قَالُواْ
أَجِئْتَنَا
لِتَلْفِتَنَا
عَمَّا
وَجَدْنَا
عَلَيْهِ آبَاءنَا وَتَكُونَ
لَكُمَا
الْكِبْرِيَاء
فِي الأَرْضِ
وَمَا
نَحْنُ
لَكُمَا
بِمُؤْمِنِينَ |
78. Dediler ki:
"Sen bizi atalarımızı üzerinde bulduğumuzdan döndürmek ve yeryüzünde de
büyüklük ikinizin olsun diye mi bize geldin(niz)? Biz size inanmıyoruz."
"Dediler ki: Sen
bizi atalarımızı üzerinde bulduğumuzdan" putlara tapmaktan
"döndürmek" bizim yüzümüzü başka tarafa çevirmek, başka yöne
yönelmemizi sağlamak. .. için "mi bize geldin?" Birisini başka bir
tarafa yönlendirdiği zaman; "Onu yönlendirdi, döndürdü, döndürür"
denilir.
Şair de der ki:
"Kabilenin bulunduğu tarafa doğru dönüp durdum, öyle ki kendimi Dönüp
kulak vermekten dolayı boynumu ve boynumun yan tarafındaki damarımın ağrıdığını
gördüm."
Bir kimsenin yönelmiş
olduğu cihetten vazgeçip başka bir tarafa yönelmesi anlamındaki;
"Yöneldi" ifadesi de buradan gelmektedir.
" ... ve
yeryüzünde" yani Mısır topraklarında "de büyüklük" azamet,
hükümdarlık ve saltanat "ikinizin olsun diye mi bize geldi(niz)?"
Mülke ve hükümdarlığa da; büyüklük (kibriya) denilir. Çünkü dünyada elde
edilmesi istenen şeylerin en büyüğü hükümdarlıktır.
"Biz size
inanmıyoruz." İbn Mes'ud, el-Hasen ve başkaları "Olsun ... diye"
kelimesini "te" harfi yerine "ye" ile okumuşlardır. Çünkü
"kibriya: Büyüklük" kelimesi hakiki müennes değildir. Ayrıca, (nakıs
fiil ile onun ismi arasına) başka bir kelime ile fasıla da girilmiş
bulunmaktadır. Nitekim Sibeveyh de; "Bugün hakimin huzuruna iki kadın
geldi" diye (fiilde te'nis alameti olmaksızın) bir kullanım
nakletmektedir.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN