YUNUS 10 |
دَعْوَاهُمْ
فِيهَا
سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ
وَتَحِيَّتُهُمْ
فِيهَا سَلاَمٌ
وَآخِرُ
دَعْوَاهُمْ
أَنِ
الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ
الْعَالَمِينَ |
10. Oradaki duaları:
"Sübhaneke Allahumme" sözüdür. Oradaki tahiyyetleri ise selamdır.
Dualarının sonu da: "Elhamdülillahi rabbi'l alemin"dir."
Yüce Allah'ın:
"Oradaki duaları: Sübhaneke Allahumme = Allah'ım seni tenzih ederiz, sözüdür"
buyruğundaki; "Duaları" demektir. "Dava" kelimesi ise,
"Dua etti, eder, çağırdı, çağırır" kelimesinin mastarıdır. Tıpkı
"şekva" kelimesinin; "Şikayet etti, eder"in mastarı olduğu
gibi. Yani, onların cennetteki duaları: "Allah'ım Seni tenzih ederiz"
sözüdür.
Şöyle de açıklanmıştır:
Bir istekte bulunmak istedikleri vakit, bu isteklerini tesbih lafzı ile
birlikte zikrederler ve hamd ile nihayete erdirirler. Şöyle de açıklanmıştır: Onlar,
hizmetçilere diledikleri şeyleri getirmeleri için seslenirler, sonra da Allah'ı
tesbih ederler.
Bir diğer açıklama da
şöyledir: Buradaki dua temenni anlamındadır. Nitekim Yüce Allah: ''Orada size
dava ettiğiniz her şey vardır"(Fussilet, 31) diye buyurmaktadır. Temenni
edip dilediğiniz her şey vardır, demektir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Yüce Allah'ın:
"Oradaki tahiyyederi ise selamdır" buyruğuna gelince, Allah'ın onlara
tahiyyeleri yahut meleğin tahiyyesi, ya da birbirlerine tahiyyeleri selam diye
verilir. en-Nisa Suresi'nde (86. ayet, 1. başlık ve devamında) tahiyye
(selam)'ın anlamına dair yeterli açıklamalar geçmiş bulunmaktadır, Yüce Allah'a
hamd olsun.
[ - ]
Yüce Allah'ın:
"Dualarının sonu da: Elhamdülillahi rabbil alemin'dir" buyruğuna dair
açıklamalarımızı da dört başlık halinde sunacağız:
1- Cennetliklerin Dileklerinin Başı ve
Sonu:
2- Tesbih, Hamd ve Tehlil de Bir
Duadır:
3- Yeyıp içmenin Sünnetlerinden:
4- Duanın Müstehaplarından:
1- Cennetliklerin
Dileklerinin Başı ve Sonu:
Denildiğine göre, cennet
ehlinin gözleri önünden kuş geçip de canları onu çekecek olursa,
"Allah'ım, Seni tenzih ederiz" derler, melek canlarının çektiğini
onlara getiriverir. Yedikten sonra da Yüce Allah'a hamd ederler. Buna göre
onların istekleri tesbih lafzı ile, isteklerinin sonu ise hamd lafzı ile
gerçekleşecektir. Ebu Ubeyd, bu buyrukta; (...)'in şeddesiz okunarak ve ondan
sonraki kelimenin de ref' edilişinden başka bir şekil nakletmeyerek şöyle
demektedir: Onların (kıraat alimlerinin) bunu tercih ettiklerini ve bunun ile
Yüce Allah'ın: "ŞüphesizAllah'ın laneti ... "(en-Nur, 7) ile:
"Şüphesiz Allah'ıngazabı ... "(en-Nur, 9) buyrukları arasında fark
gözetmişlerdir. Çünkü bu ayet-i kerimede Yüce Allah'a "elhamdülillah"
denilmesinin anlatımı kastedilmektedir.
en-Nehhas der ki:
el-Halil ve Sibeveyh'in görüşüne göre, buradaki (...) şeddelisinden
hafifletilmiştir. Anlamı ise, "O, elhamdülillah ... dır" şeklindedir.
Muhammed b. Yezid de der ki: Bununla birlikte; "Muhakkak hamd
Allah'ındır," şeklindeki okuyuş da caizdir. Ve bu, şeddelisinin
hafifletilmiş olanıdır. Ancak, "hamd" kelimesinin merfu olması kıyasa
daha uygundur.
en-Nehhas der ki: Ebu
Hatim'in naklettiğine göre Bilal b. Ebi Burde ayetin bu bölümünü;
"Dualarının sonu da muhakkak elhamdilillahi rabbilalemin"dir diye
okumuştur.
Derim ki: Bu aynı
zamanda İbn Muhaysın'ın kıraatidir. Bunu el-Gaznevi nakletmektedir. Çünkü
el-Gaznevi İbn Muhaysın'dan nakleder.
2- Tesbih, Hamd ve
Tehlil de Bir Duadır:
Tesbih, hamd ve tehlil
de dua diye adlandırılabilir. Müslim ve Buhari'nin, İbn Abbas'dan rivayetlerine
göre Rasulullah (s.a.v.) sıkıntılı hallerinde şöyle derdi;
"Azim ve Halim olan
Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. Büyük Arşın Rabbi Allah'tan başka hiçbir ilah
yoktur. Göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve şerefli Arşın Rabbi olan Allah'tan başka
hiçbir ilah yoktur. ''
Taberi der ki; Selef, bu
duayı yapar ve buna "sıkıntı (kerb)" duası adını verirlerdi.
İbn Uyeyne'ye buna dair
soru sorulduğunda şöyle cevap vermiştir: Sen, Yüce Allah'ın şöyle buyurduğunu
bilmiyor musun: "Kulumun beni övüp durması, eğer onu meşgul edip benden
istekte bulunmasına fırsat vermeyecek olursa dilekte bulunanlara verdiklerimin
en üstününü veririm. ''
Bu hususta tartışmayı
sonuca bağlayan ve -dua anlamını hiçbir şekilde ihtiva etmemekle beraber
yalnızca Yüce Allah'ın tazimi ve O'nun övgüsü olmakla birlikte- Ona
"dua" adının verileceğini belirten delil, Nesai'nin naklettiği şu
rivayettir: Sa'd b. Ebi Vakkas'dan, dedi ki: Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki;
"Zünnun (balık sahibi, Yunus -a.s-)'in balığın karnında dua ettiği
esnadaki duası şuydu: "Senden başka hiçbir ilah yoktur, seni
noksanlıklardan tenzih ederim. Şüphesiz ben zalimlerdendim. Herhangi bir
hususta bir müslüman bunlarla dua edecek olursa, mutlaka onun duası kabul
olunur. "
3- Yeyıp içmenin
Sünnetlerinden:
Yemek yiyen ve bir
şeyler içen bir kimsenin -cennet ehline uyarak- başlarken Allah'ın adını
anması, bitirirken de O'na hamd etmesi sünnettir. Müslim'in Sahih'inde de Enes
b. Malik'ten şöyle dediği nakledilmektedir: Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki:
"Şüphesiz Allah kulun bir şey yiyip de bundan dolayı kendisine hamd
etmesinden, yahut bir şey içip de kendisine hamd etmesinden hoşnut kalır.''
4- Duanın
Müstehaplarından:
Dua eden bir kimsenin,
duasının sonunda cennetliklerin söylediği gibi: "Dualarının sonu da:
Elhamdülillahi rabbilalemin'dir" diyerek alemlerin Rabbi Allah'a hamd
etmesi müstehaptır. Yine, es-Saffat Suresi'nin sonunu (yani, 180-182. ayetleri)
okuması da güzeldir. Çünkü bu buyruklar, Şanı Yüce Allah'ın, kendisine nisbet
edilen şeylerden tenzih edilmesini, peygamberlere selam getirmeyi ve alemlerin
Rabbi Allah'a hamd ile bitirmeyi ihtiva etmektedir.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN