YUNUS 4 |
إِلَيْهِ
مَرْجِعُكُمْ
جَمِيعاً
وَعْدَ
اللّهِ
حَقّاً
إِنَّهُ يَبْدَأُ
الْخَلْقَ
ثُمَّ
يُعِيدُهُ
لِيَجْزِيَ
الَّذِينَ
آمَنُواْ
وَعَمِلُواْ
الصَّالِحَاتِ بِالْقِسْطِ
وَالَّذِينَ
كَفَرُواْ
لَهُمْ
شَرَابٌ
مِّنْ
حَمِيمٍ
وَعَذَابٌ أَلِيمٌ
بِمَا
كَانُواْ
يَكْفُرُونَ |
4. Hepinizin dönüşü
ancak O'nadır. Bu, Allah'ın hak va'didir. İlkin yaratan şüphesiz O'dur. Sonra
da iman edip salih amel işleyenleri adaletiyle mükafatlandırmak için yaratmayı tekrarlayacak
olandır. Kafirlere gelince; onlara kafir olmalarından ötürü kaynar sudan bir
içecek ve acıklı bir azap vardır.
"Hepinizin dönüşü
ancak O'nadır" anlamındaki buyrukta yer alan; "Dönuşunüz yalnız
O'nadır" buyruğu, mübteda olarak merfu'dur. ''Topluca (mealde;
hepiniz)" ise, hal olarak nasb edilmiştir. "Allah'a dönüş" Onun,
amellere vereceği karşılığı görmek için dönüş demektir.
"Bu, Allah'ın hak
va'didir" buyruğunda iki mastar vardır.
Buyruğun anlamı da
şöyledir: Allah bunu kat'i olarak vadetti ve bunu gerçek bir vaad olarak
gerçekleştirdi. Bu, gerçek vaadin gerçekleşmemesi sözkonusu değildir. İbrahim
b. Ebi Able ise, yeni bir cümle (istinaf) olmak üzere; (...): Allah'ın vadi
haktır, diye okumuştur.
"ilkin"
topraktan "yaratan şüphesiz O'dur. Sonra da yaratmayı tekrarlayacak
olandır." Yani, yarattıklarını kendisine tekrar geri döndürecektir.
Mücahid der ki: O, insanı önce yaratır, sonra öldürür, sonra da Ba's için onu
tekrar diriltir. Yahut da onu önce sudan yaratır, sonra onu bir halden başka bir
hale çevirir. Yezid b. el-Ka'ka'; "Şüphesiz O" anlamındaki buyruğunda
hemzeyi üstün olarak okumuştur. O takdirde (...); şüphesiz, nasb mahallinde
olur. Yani, Allah size ilkin yaratanın O olduğunu ... va'detmiştir demek olur.
Bununla birlikte ifadenin; "Çünkü O" takdirinde olması da mümkündür,
yani çünkü O, ilkin yaratandır demek olur. Nitekim telbiyede; (...); denilmesi
de bu şekildedir. O takdirde anlamı; "hamd ve nimet yalnız senindir"
diye buyur Allah'ım," demek olur. Ancak, esreli okuyuş daha güzeldir.
Bununla birlikte el-Ferra (...) şeklindeki üstün okuyuşun, ref mahallinde
olacağını da kabul etmiştir ki, o takdirde bu isim olur. Ahmed b. Yahya der ki:
O vakit ifadenin takdiri "Onun ilkin yaratması bir gerçektir,"
şeklinde olur.
Yüce Allah'ın: "İman
edip salih ameller işleyenleri adaletiyle mükafatlandırmak için yaratmayı
tekrarlayacak olandır. Kafirlere gelince onlara, kafir olmalarından ötürü"
yani, küfürleri sebebiyle "kaynar sudan bir içecek" yani, sıcaklığı
son dereceye ulaşmış sudan bir içecek ... "Hamim" ile "hamime:
Son derece sıcak" demek olup aynı anlamdadırlar. "Suyu ısıttım,
ısıtırım," denilir, ısıtılmış olan suya da "hamim" denilir. O
halde bu, mef'ul anlamında "fail" vezninde bir kelimedir. Araplara
göre ısıtılmış, ısısı yükseltilmiş her şeye "hamim" denilir. "
... ve acıklı bir azap vardır." Acısı kalplerine kadar ulaşacak acıtıcı,
ızdırap verici bir azap vardır.
Kureyşlilerin büyük bir
çoğunluğu kendilerini yaratanların Allah olduğunu itiraf ve kabul ediyorlardı.
O bakımdan Yüce Allah bununla kendilerine karşı delil getirerek şöyle
buyurmaktadır: ilk olarak yaratmaya gücü yeten, yok ettikten sonra yahut da
parçalarının darmadağın edilişinden sonra onu tekrar yaratmaya da güç yetirir.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN