ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

TEVBE

3

وَأَذَانٌ مِّنَ اللّهِ وَرَسُولِهِ إِلَى النَّاسِ يَوْمَ الْحَجِّ الأَكْبَرِ أَنَّ اللّهَ بَرِيءٌ مِّنَ الْمُشْرِكِينَ وَرَسُولُهُ فَإِن تُبْتُمْ فَهُوَ خَيْرٌ لَّكُمْ وَإِن تَوَلَّيْتُمْ فَاعْلَمُواْ

أَنَّكُمْ غَيْرُ مُعْجِزِي اللّهِ وَبَشِّرِ الَّذِينَ كَفَرُواْ بِعَذَابٍ أَلِيمٍ

 

3. Ve (bu) hacc-ı ekber günü Allah ve Resulünden insanlara, Allah ve Resulünün, müşriklerden uzak olduklarına dair bir ilandır. Eğer tevbe ederseniz, o sizin için daha hayırlıdır. Yok, eğer yüz çevirirseniz, iyi bilin ki, siz Allah'ı aciz bırakamazsınız. o kafirlere can yakıcı bir azabı müjdele.

 

Bu buyruğa dair açıklamalarımızı üç başlık halinde sunacağız:

 

1- Hacc-ı Ekber Günü insanlara Yapılan ilan:

2- Hacc-ı Ekber Günü:

3- Allah da, Resulü de Müşriklerden Uzaktır:

 

1- Hacc-ı Ekber Günü insanlara Yapılan ilan:

 

Yüce Allah'ın: "Bir ilandır" buyruğundaki ilan anlamını veren (...) kelimesinin sözlük anlamının "bildirmek" olduğu hususunda görüş ayrılığı yoktur. Bu kelime de sürenin ilk kelimesi olan; "İlişkilerin kesilmesi" kelimesine atfedilmiştir. "İnsanlara" kelimesi, burada bütün insanları kapsamaktadır. "Hacc-ı ekber günü" anlamındaki ifade zarftır. Bunun amili de "bir ilandır" anlamındaki kelimedir. Her ne kadar "bir ilandır" anlamındaki kelime Yüce Allah'ın: "Allah ... dan" buyruğuyla vasfedilmiş ise de fiil kokusu varlığını sürdürmektedir ve bu kadarı da zarflarda amil olur. Bir diğer görüşe göre bundaki amil, "Rüsvayeden" kelimesi olup, "bir ilandır" anlamındaki kelime ise, sıfat alarak fiil hükmünden çıktığından dolayı amel etmesi sahih değildir.

 

2- Hacc-ı Ekber Günü:

 

İlim adamları "hacc-ı ekber" hususunda farklı görüşlere sahiptirler. Bu, Arefe günüdür denilmiştir. Bu görüş, Hz. Ömer, Osman, İbn Abbas, Tavus ve Mücahid'den rivayet edilmiştir. Ebu Hanife'nin görüşü de budur, Şafii de bu görüşü kabul etmiştir. Hz. Ali, yine İbn Abbas, İbn Mes'ud, İbn Ebi Evfa, el-Muğıre b. Şu'be'ye göre ise, kurban bayramının birinci günüdür. Taberı de bunu tercih etmiştir.

 

İbn Ömer'in rivayetine göre Rasülullah (s.a.v.) haccını yaptığı sırada kurban bayramı günü durarak şöyle dedi: "Bugün hangi gündür?" Yanında bulunanlar: Bugün Nahr (kurban bayramının birinci günü, kurban kesme) günüdür, dediler. Hz. Peygamber de: "Bu haccı ekber günüdür" diye buyurdu. Bunu da Ebü Davüd rivayet etmiştir.

 

Buhari Ebu Hureyre'den şöyle dediğini rivayet etmektedir: Ebu Bekr esSıddik (r.a) kurban bayramının birinci günü Mina'da ilan yapacak kimseler arasında beni gönderdi: Artık bu yıldan sonra hiçbir müşrik haccetmeyecektir ve çıplak bir kimse de Beytullahı tavaf edemeyecektir. Haccı ekber günü de Nahr günü (kurban bayramının birinci günü)dür. Burada (en büyük anlamına gelen) ekber deniliş sebebi, insanların el-Haccu'l-Asğar (küçük hac) demelerinden ötürüdür. Ebu Bekir de o yıl, insanlara antlaşmalarının bozulduğunu ilan etti. Peygamber (s.a.v.)'ın haccettiği Veda Haccı senesi de hiçbir müşrik hac yapmadı.

 

İbn Ebi Evfa da der ki: Kurban kesme günü (yevmü'n-nahr) hacc-ı ekber günüdür. O günde (kurbanların) kanı akıtılır, saç kesilir, o günde kirler giderilir ve (ihram dolayısıyla) haram olan şeyler o günde helal olur. Malik'in kabul ettiği görüş de budur. Çünkü, kurban kesme günü olan Nahr gününde haccın tamamı vardır. Zira hac için vakfe de onun (dokuzu ona bağlayan günün) gecesi yapılır. Taş atmak, kurban kesmek, tıraş olmak ve rükün tavafı da onuncu günün sabahı yapılır.

 

Birinci görüşü kabul edenler, Mahreme yoluyla rivayet edilen, Peygamber (s.a.v.)'ın: "Hacc-ı ekber günü Arefe günüdür" şeklinde rivayet ettiği hadisini delil gösterirler. Bu hadisi İsmail el-Kadı rivayet etmiştir.

 

es-Sevrı ve İbn Cüreyc derler ki: Hacc-ı ekber, Mina'da kalınan bütün günlerdir. Bu da Sıffin günü, Cemel günü, Buas günü demeye benzer. Bu ifadelerle ise, bizzat gün değil, bu olayların meydana geldiği zaman ve süre kast edilir.

 

Mücahid'den gelen rivayete göre ise hacc-ı ekber, hacc-ı kıran demektir, haccı asğar (küçük hac) ise, hacc-ı ifrad demektir. Ancak, bunun ayet ile hiçbir ilgisi yoktur. Yine Mücahid ve Ata'dan şöyle dedikleri rivayet edilmiştir:

 

Hacc-ı ekber, Arefe'de vakfe yapılan hacdır. Asğar ise umredir. Yine Mücahid'den gelen rivayete göre hacc-ı ekber, bütün hac günleridir.

 

el-Hasen ile Abdullah b. el-Haris b. Nevfel de derler ki: Ona, hacc-ı ekber günü adının veriliş sebebi, o yıl müslümanlarla müşriklerin birlikte haccetmeleri ve o günde yahudi, hıristiyan ve mecusıye mensub kimselerin bayramlarının da o güne denk düşmesinden dolayıdır.

İbn Atiyye ise şöyle demektedir: Böyle bir güne Yüce Allah'ın bundan ötürü hacc-ı ekber diye nitelendirmesi zayıf bir iddiadır.

 

Yine el-Hasen'den şöyle dediği nakledilmektedir: Bugüne, "ekber" sıfatının verilmesi, o günde Ebu Bekir'in haccetmesi ve antlaşmaların bozulduğunun ilan edilmesinden ötürüdür. Bunun, el-Hasen'in görüşü olma ihtimali daha kuvvetlidir. İbn Sirin de der ki: Hacc-ı ekber günü, Peygamber (s.a.v.)'ın Veda Haccını yaptığı ve onunla birlikte o günde diğer ümmetlerin de haccettiği gündür.

 

3- Allah da, Resulü de Müşriklerden Uzaktır:

 

Yüce Allah'ın: "Allah ve Resulünün, müşriklerden uzak olduklarına dair ... " buyruğundaki; (...) edatı nasb mahallinde ve (...) takdirindedir. Bunu esreli okuyanlara göre ifade; (...): Dedi ki: Muhakkak Allah ... diye, takdir ile okur. "Uzaktır" ifadesi de (Zıt )'in haberidir. "Rasülü" lafzı, "Allah" lafzının mahalline (merfu olarak) atfedilmiştir. Bununla birlikte "Uzaktır" kelimesindeki merfu' zamire de atfedilebilir. Her ikisi de güzeldir. Çünkü ifadeler arasında uzaklık vardır. Bununla birlikte haberi hazfedilmiş bir mübteda da kabul edilebilir. İfadenin takdiri de: "Ve Rasülü de onlardan uzaktır" şeklinde olur.

 

"Şeklinde nasb ile okuyanlara -ki el-Hasen ve başkasıdır- gelince; bunlar da "Allah" ism-i celalinin lafzına (mansub olduğundan) atf ile okumuşlardır. Şaz kıraatlerde ise "ve O'nun Rasülünün hakkı için ... " takdirinde yemin olmak üzere; (...) şeklinde de okunmuştur. Bu kıraat el-Hasen'den de rivayet edilmiştir. Bu okuyuşa dair Hz. Ömer'in başından geçen bir olay kitabın baş taraflarında (Kur'anın i'rabı ile ilgili açıklamaların verildiği bölümde) geçmiş bulunmaktadır.

 

"Eğer" şirkten "tevbe ederseniz, o sizin için daha hayırlıdır" daha faydalıdır. "Yok eğer" iman etmekten "yüzçevirirseniz, iyi bilinki siz, Allah'ı aciz bırakamazsınız" O'ndan kurtulamazsınız. Çünkü O, şüphesiz sizi kuşatandır ve cezasını size indirendir.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Tevbe 4

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR