ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

A’RAF

197

/

198

وَالَّذِينَ تَدْعُونَ مِن دُونِهِ لاَ يَسْتَطِيعُونَ نَصْرَكُمْ وَلا

أَنفُسَهُمْ يَنْصُرُونَ {197}

 

وَإِن تَدْعُوهُمْ إِلَى الْهُدَى لاَ يَسْمَعُواْ وَتَرَاهُمْ يَنظُرُونَ إِلَيْكَ وَهُمْ لاَ يُبْصِرُونَ {198}

 

197. Sizin O'ndan başka taptıklarınızın, size de kendilerine de yardım etmeye güçleri yetmez.

198. Onları hidayete çağırsanız duymazlar. Onları sana bakarken görürsün, halbuki onlar görmezler.

 

Yüce Allah: "Sizin O'ndan başka taptıklarınızın" ifadesinin burada tekrarlanması, onların tapındıkları şeylerin fayda sağlayamadığını, zarar veremediğini açıklamak içindir.

"Onları hidayete çağırsanız" şart, "duymazlar" ise bu şartın cevabıdır.

 

"Onları ... görürsün" yeni bir cümledir. "Sana bakar" anlamındaki ifade de hal mahallindedir. Kastedilenler de putlardır.

 

Bakmak (en-Nazar); kendisine bakılana doğru gözleri açmaktır. Yani sen onları sana bakarmış gibi görürsün.

 

Bu putlar görmeyen cansızlar oldukları halde fiilin sonunda onlar için (akıllılar hakkında kullanılan) "vav" ile çoğul yapılarak haber veriliş sebebi ise, haberin aklı eren varlıkların yaptıkları fiillerden birisi kullanılarak zikredilişinden dolayıdır. Şöyle de açıklanmıştır: Bu putların mücevherattan yapılmış gözleri vardır. O bakımdan "onları sana bakar görürsün" diye buyurulmuştur.

 

Burada kastedilenlerin müşrikler oldukları da söylenmiştir. Onların, görmediklerini haber vermek suretiyle görme organlarından yararlanmadıklarını anlatmaktadır.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

A’raf 199

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR