A’RAF 134 / 136 |
وَلَمَّا
وَقَعَ
عَلَيْهِمُ الرِّجْزُ
قَالُواْ
يَا مُوسَى
ادْعُ لَنَا
رَبَّكَ
بِمَا
عَهِدَ
عِندَكَ
لَئِن كَشَفْتَ
عَنَّا
الرِّجْزَ
لَنُؤْمِنَنَّ
لَكَ
وَلَنُرْسِلَنَّ
مَعَكَ
بَنِي إِسْرَائِيلَ
{134} فَلَمَّا
كَشَفْنَا
عَنْهُمُ
الرِّجْزَ
إِلَى أَجَلٍ هُم
بَالِغُوهُ
إِذَا هُمْ
يَنكُثُونَ {135}
فَانتَقَمْنَا
مِنْهُمْ
فَأَغْرَقْنَاهُمْ فِي
الْيَمِّ
بِأَنَّهُمْ
كَذَّبُواْ
بِآيَاتِنَا
وَكَانُواْ
عَنْهَا
غَافِلِينَ {136} |
134.
üzerlerine bu azab çökünce: "Ey Musa, sana olan ahdi hürmetince bizim için
Rabbine dua et! şayet bu azabı bizden kaldırırsan, andolsun sana iman edeceğiz
ve İsrailoğullarını da mutlaka seninle birlikte göndereceğiz" dediler.
135.
Biz, kendisine erişecekleri bir süreye kadar üzerlerinden azabı giderince bir
de bakarsın ki onlar ahidlerini bozmuşlar bile.
136.
Artık Biz de ayetlerimizi yalanlamaları, onları umursamamaları yüzünden
kendilerinden intikam aldık ve hepsini denizde boğduk.
"üzerlerine bu azab
çökünce ... " buyruğundaki (...): Azab" kelimesi "ra" harfi
ötreli olarak da okunmuştur. İki ayrı söyleyiştir. İbn Cübeyr der ki: Sözkonusu
bu azab, taun (veba) idi. Kıptilerden bu azap dolayısıyla bir günde yetmişbin
kişi öldü. Burada azaptan kastın, daha önce sözü geçen mucizeler olduğu da
söylenmiştir.
"Sana olan abdi
hürmetince" buyruğundaki ''anlamındadır.
Yani, sana tevdi ettiği
ilim hürmetince, yahut da sana yerdiği özellik ve buna bağlı olarak sana verdiği
peygamberlik için ... Bunun. ona bir yemin verdirmek anlamında olduğu da
söylenmiştir. Yani onun, sana olan ahdi hakkı için mutlaka bizim için dua
etmelisin. Buna göre: (...): sıla olur.
"Şayet bu azabı
bizden kaldırırsan" bu azap üzerimizden kaldırılıncaya kadar ilahına dua
etmen suretiyle bu azap üzerimizden kalkacak olursa, "andolsun sana iman
edeceğiz." Getirdiklerinde seni tasdik edecek. doğrulayacağız. "Ve
İsrailoğullarını da mutlaka seninle birlikte göndereceğiz, dediler." Önceden
de geçtiği üzere İsrailoğullarını hizmetlerinde kullanıyorlardı.
"Biz kendisine
erişecekleri bir süreye kadar ... " Yani, suda boğulmak için kendilerine
tayin edilmiş vadeye kadar. .. "Bir de bakarsın ki onlar ahidlerini
bozmuştar bile." Yani, yerine getireceklerine dair yerdikleri sözleri bile
bozuyorlar. "Artık Biz de ayetlerimizi yalanlamaları, onları
umursamamaları yüzünden kendilerinden intikam. aldık ve hepsini denizde boğduk.
" Buradaki "onları umursamamaları" buyruğundaki "o"
zamiri intikam almaya aittir. (Onlar aldığımız intikamdan gafil idiler,
anlamına gelir). Buna da Yüce Allah'ın: "İntikam aldık" buyruğu delil
teşkil etmektedir. Zamirin "ayetlere" ait olduğu da söylenmiştir.
Yani onlar, ayetlerimizden gafiller oluncaya kadar onlara itibar etmediler,
onlardan ibret almadılar.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN