ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

A’RAF

33

قُلْ إِنَّمَا حَرَّمَ رَبِّيَ الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا

بَطَنَ وَالإِثْمَ وَالْبَغْيَ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَأَن تُشْرِكُواْ بِاللّهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهِ

سُلْطَاناً وَأَن تَقُولُواْ عَلَى اللّهِ مَا لاَ تَعْلَمُونَ

 

33. De ki: "Rabbim, ancak hayasızlıkları, onların açık olanını, gizli olanını, bununla beraber günahı, haksız isyanı, Allah'a -hakkında asla bir delil indirmediği- her hangi bir şeyi ortak koşmanızı ve Allah'a bilmediğiniz şeyleri isnad etmenizi haram kılmıştır."

 

Bu buyruğa dair açıklamalarımızı tek başlık halinde sunacağız;

 

Ayetin Nüzul Sebebi ve Ayette Yasaklanan Hususlar:

 

el-Kelbi der ki: Müslümanlar, elbiselere (yerine göre ihrama) bürünüp Beytullah'ı tavaf edince, müşrikler onları ayıpladılar. Bunun üzerine bu ayet-i kerime nazil oldu.

Ayet-i kerimede geçen "el-Fevahiş (hayasızlıklar)" açığa çıkanı ile gizlisiyle aşırı derecede çirkin olan işler demektir. Ravh b. Ubade, Zekeriya b. İshak'dan, o, İbn Ebi Necih'den, o da Mücahid'den şöyle dediğini nakl etmektedir: "Açık olanını" buyruğundan kasıt, cahiliye döneminde annelerle nikahlanmaktır. "Gizli olanını" ile kasıt da zinadır.

 

Katade ise, gizli olanı ve açık olanı diye açıklamıştır. Ancak bu açıklama su götürür. Çünkü daha sonra Yüce Allah, "günahı" (el-ism) ve "haksız isyanı" (el-bağy) da zikretmiştir. Dolayısıyla "hayasızlıklar'' ile bunların bir bölümünü kastettiği ortaya çıkmaktadır. Durum böyle olduğuna göre, "hayasızlıklar (el-Fevahiş)"den kastın zina olduğu ortaya çıkar. Doğrusunu en iyi bilen Allahtır.

 

"Bununla beraber günahı" buyruğu hakkında el-Hasen der ki: Bundan kasıt içkidir. Nitekim şair şöyle demektedir: "Ben, ism'i (şarabı) içtim, ta ki aklım kayboluncaya kadar İşte ism (şarap) bu şekilde aklı alıp götürür."

 

Bir başka şair şöyle demektedir: "Açıkça içeriz ism'i (şarabı) büyük kaselerle Ve sen miski aramızda elden ele dolaşır görürsün."

 

"İsyan (el-Bağy)": Zulüm ve zulümde haddi aşmaktır ki, buna dair açıklamalar daha önceden geçmiştir. Sa'leb de der ki: Bağy, kişinin bir başkasını ağzına dolayarak onun hakkında ileri geri konuşması ve hak olmayan şekilde ona haksızlık etmesidir. Ancak, haklı olarak ondan intikam alması hali bundan müstesnadır. Yüce Allah'ın burada günahı ve haksızlığı, hayasızlıkların kapsamında olmakla birlikte ayrıca zikretmesi ise, bunların günah olarak büyüklükleri ve çirkinlikleri dolayısıyladır. Onları ayrıca zikretmesi, durumlarını daha bir te'kid etmek ve onlardan vazgeçirme kastıyladır. Aynı şekilde; "Allah'a ... ortak koşmanızı ve bilmediğiniz şeyleri isnad etmenizi" yasaklar da böyledir. Bu iki cümle ise, öncekilere atf yoluyla nasb mahallindedir.

 

Bir topluluk da "ism: günah" kelimesinin içki anlamına gelmesini kabul etmemektedir. el-Ferra der ki: İsm (günah) haddi gerektirmeyen daha aşağı suçlar ve insanlara haksızlık yapmalarıdır. en-Nehhas der ki: Günahın (elism) şarap anlamında kullanılması ise bilinen bir husus değildir. Günah, gerçek anlamı itibariyle bütün masiyetleri kapsamına alır. Şairin dediği gibi: "Gerçekten ben, İşin en doğrusunun Allah'tan korkmak (takva) olduğunu gördüm. En kötüsü ise günahtır (el-İsm)."

 

İbn el-Arabi de bu anlama gelmesini kabul etmeyerek şöyle demektedir: Daha önce geçen beyitte bu anlama geldiğine dair bir delil yoktur. Çünkü o, (isim kelimesi yerine) zenbi içtim. Yahut vizri içtim demiş olsaydı yine bu anlama gelecekti. Onun söylediği bu söz, zenbin ve vizrin şarabın isimlerinden biri olmasını gerektirmediği gibi, ism kelimesini kullanması da böyledir. Bu şekilde açıklamalara iten ise, dili bilmemek ve manalarda delillendirme yolunu bilmemektir.

 

Derim ki: Biz bu açıklamayı el-Hasen 'den de nakletmiş idik. el-Cevheri ise "es-Sıhah"da şöyle demektedir: Hamr (şarap), bazan ism diye de adlandırılır. Sonra da daha önce naklettiğimiz buna dair beyiti zikreder.

 

el-Herevi ise, bu beyiti şarabın ismin kendisi olduğuna dair gerekçe olarak "el-Garib" adlı iki eserinde (Garibu'l-Kur'an ve Garibu'l-Hadis'te) nakletmektedir. O bakımdan ism'in lügat itibariyle hem bütün masiyetler hakkında, hem de şarap hakkında kullanılması uzak bir ihtimal değildir. O takdirde bu kullanımda da bir çelişki yoktur.

 

Bağy ise zulümde haddi aşmaktır. Fesadda haddi aşmak olduğu da söylenmiştir.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

A’raf 34

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR