ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

EN’AM

32

وَمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلاَّ لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَلَلدَّارُ الآخِرَةُ خَيْرٌ لِّلَّذِينَ يَتَّقُونَ أَفَلاَ تَعْقِلُونَ

 

32. Dünya hayatı bir oyundan, bir oyalanmadan başka bir şey değildir. Ahiret yurdu ise; takva sahipleri için elbette daha hayırlıdır. Hala akıllanmayacak mısınız?

 

Bu buyruğa dair açıklamalarımızı iki başlık halinde sunacağız:

 

1- Dünya Hayatının Gerçek Mahiyeti:

2- Dünyada Ahiret için Yapılan işler Oyun ve Oyalanma Değildir:

 

1- Dünya Hayatının Gerçek Mahiyeti:

 

Yüce Allah'ın: "Dünya hayatı bir oyundan bir oyalanmadan başka bir şey değildir" diye buyurması süresinin kısalığından dolayıdır. Nitekim şair şöyle demiştir: "Şunu bil ki dünya, uyuyanın gördüğü rüyaya benzer. Daimi olmayan bir hayat hayırlı bir hayat olamaz. Dün tadıp da tükettiğin bir lezzeti düşün: Gerçekten bir rüya gibi gelmiyor mu sana?"

 

Bir başka şair de şöyle demektedir: "Ağır ağır çalış, şüphesiz sen öleceksin. Ve ey insan, kendin için de çabala Geçip gittiği için olmuş olan adeta olmamış gibidir Ve olacak olan bir şey de sanki oldu gibi."

 

Şöyle de denilmiştir: Buyruk; dünya hayatının metaı, oyun ve oyalanmadır, anlamındadır.

Yani, dünyada arzu edip canlarının çektiği birşeyin iyi bir sonucu yoktur. Oyun ve oyalanma gibidir. Süleyman b. Abdulmelik aynaya bakıp: Ben genç bir hükümdarım deyince, bir cariyesi ona şöyle demiş: "Sen en iyi bir meta'sın eğer kalıcı olsaydın Şu var ki, insan için kalıcılık yoktur.

 

Gördüğümüz kadarıyla biz, insanlarda gördüğümüz bir kusuru sende bulamadık. Ama ne var ki, sen de fanisin."

 

"Oyun ve oyalanma"nın batıl ve aldanış anlamına geldiği de söylenmiştir. Nitekim Yüce Allah bir başka yerde şöyle buyurmaktadır: ''Dünya hayatı bir aldanış metaından başka birşey değildir. "(Al-i İmran, 185)

 

Ayetten kasıt, kafirlerin: "Bu, ancak dünya hayatımızdır" şeklindeki sözlerini yalanlamaktır. Oyunun ne demek olduğu bilinmektedir. Çokça oyun oynayan kimseye; (...) denilir. Oyun oynama yerine de; (...) denilir. Fiil olarak; (...) şeklinde gelir.

 

Oyalanma (lehv)'in de ne demek olduğu bilinmektedir. Seni meşgul eden herşey, seni oyalamış olur. Bunun asıl anlamının bir şeyden alıkoymak anlamına geldiği de söylenmiştir. Arapların bu anlamda; (...): Ondan alıkoydum, şeklindeki ifadelerinden gelmektedir.

 

el-Mehdevi der ki: Ancak bunun böyle olması uzak bir ihtimaldir. Çünkü, yüzçevirmek anlamına gelen fiilin "lam" harfi (üçüncü son harfi) "ya"dır. Buna delil ise, onların bu anlamdaki fiilden (...) şeklindeki kullanımlarıdır. Birincisinin "lamu'l-fiili" ise "vav"dır.

 

2- Dünyada Ahiret için Yapılan işler Oyun ve Oyalanma Değildir:

 

Dünyada ahiret için yapılan işler oyun ve oyalanma kabilinden sayılmazlar. Çünkü, oyunun gerçek mahiyeti kendisinden yararlanılmayan, oyalanmanın mahiyeti ise kendisiyle oyalanılan şeydir. Ahiret için yapılan ise, bu ikisinin de dışında kalır. Adamın birisi, Ali b. Ebi Talib (r.a)'ın huzurunda dünyayı yerdi. Bunun üzerine Hz. Ali şöyle dedi: Dünya, ona karşı doğru davrananlar için doğruluk yurdudur. Ondan anlaması gerekeni anlayan için kurtuluş yurdudur. Oradan azık edinen kimseler için de zenginlik yurdudur.

Mahmud el-Verrak da der ki: "Başına musibet gelse dahi, dünyanın ve onun değişip duran günlerinin ardından yergi gönderme. Çünkü, ahiretin dünya ile kazanılması, onun şeref ve faziletini ortaya koyar."

 

Ebu Ömer b. Abdi'l-Berr de Ebu Said el-Hudri'den şöyle dediğini rivayet etmektedir: Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Dünya da mel'undur, ondaki herşey de mel'undur. Ancak ondaki Allah'ı zikretmek, veya Allah'ı zikretmeye götüren şey müstesnadır. Alim ve ilim öğrenen ecirde ortaktırlar. Sair insanlar ise sıradan ayak takımıdır, onlarda hayır yoktur." Bunu, Tirmizi de Ebu Hureyre'den rivayet etmiş ve: Hasen, garib bir hadistir demiştir. 

Peygamber (s.a.v.)'dan şöyle dediği de rivayet edilmiştir: "Allah'a yalnızca dünyada asi olunması ve Allah'ın nezdinde bulunan mükafatlara ancak dünyayı terketmekle nail olunması, dünyanın Allah nezdinde ki basit değerinden kaynaklanmaktadır."

 

Tirmizi Sehl b. Sa'd'dan şöyle dediğini rivayet etmektedir: Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Eğer dünya Allah nezdinde bir sivri sinek kanadı kadar bile değer taşıyor olsaydı ordan bir kafire bir içim su dahi içirmezdi." Şair de şöyle demektedir: "Eğer kararlı bir kimse isen işit günlerin ne dediğini: Çünkü onlar sana ya bir şeyi emretmekte, ya da bir şeyi yasaklamaktadır. Dünya eğer bir kişinin dinine zarar vermezse

 

Artık eline geçiremediği hiçbir şey için üzülmeye değmez. Bir sivrisinek kanadına dahi denk değildir dünya Ne de bir uçan kuşun kanadındaki küçük bir tüy ağırlığında Mü'min için sevap olarak Allah dünyayı kabul etmediği gibi Yine kafir için bir ceza olarak kabul etmemiştir."

 

İbn Abbas da der ki: Bu (dünya hayatının ayette belirtildiği gibi oluşu), kafirin hayatıdır. Çünkü o, aldanış ve batıl içerisinde dünyanın günlerini sürdürüp gider. Mü'minin hayatı ise salih ameller kapsar. O bakımdan onun hayatı oyun ve oyalanma olamaz.

 

Yüce Allah'ın: "Ahiret yurdu ise elbette daha hayırlıdır" buyruğunda kastedilen ise, bekası dolayısıyla cennettir. Ona ahiret denilmesi ise, bizden tehir edilmesi, yani sonraya kalmasıdır. Dünyaya bu ismin verilmesi ise bize deni (yakın) oluşundan dolayıdır.

 

İbn Amir "lam" ile (...} Ahiret yurdu ise''" diye okumuştur. Bu buyruktaki (ahiret yurdu) izafette ise muzafın hazfi mukadder olup, asıl sıfat muzafın yerine ikame edilmiştir. İfadenin takdiri de: "Ahiret hayatı yurdu" şeklindedir. Cumhurun kıraati olan (...) kıraatinde ise "lam", lam-ı ibtida'dır. "Yurt," mübteda olduğu için merfu'dur. "Ahiret" onun sıfatıdır.

 

Haberi; "... leri için elbette daha hayırlıdır" buyruğudur. Bunu da Yüce Allah'ın şu buyrukları pekiştirmektedir: "işte Biz ahiret yurdunu ... '' (el-Kasas, 83); "Ahiret yurdu ise şüphesiz ki asıl hayat yurdu orasıdır.'' (el-Ankebut, 65) Bu iki buyrukta da "ahiret" kelimesi "Yurt" kelimesine sıfat olarak gelmiştir.

 

"Takva sahipleri"nden kasıt şirkten sakınanlardır. "Hala akıllanmayacak mısınız" anlamındaki; (...) buyruğu, hem "te" ile, hem de "ye" ile (hala akıllanmayacaklar mı anlamında) okunmuştur. Yani, durumun böyle oluduğunu akledip de dünyaya karşı zahidane hareket etmiyecekler mi?

 

Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

En’am 33-34

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR