ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

MAİDE

97

جَعَلَ اللّهُ الْكَعْبَةَ الْبَيْتَ الْحَرَامَ قِيَاماً لِّلنَّاسِ وَالشَّهْرَ الْحَرَامَ وَالْهَدْيَ وَالْقَلاَئِدَ ذَلِكَ لِتَعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ يَعْلَمُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ وَأَنَّ اللّهَ بِكُلِّ

شَيْءٍ عَلِيمٌ

 

97- Allah, Ka'be'yi, Beyt-i Haram'ı, Haram ayları, kurbanı ve boyunları gerdanlıklı kurbanlıkları da insanlar için bir kıyam sebebi kılmıştır. Bu da Allah'ın göklerde ve yerde olan herşeyi bildiğini ve Allah'ın her şeyi en iyi bilen olduğunu sizin de bilmeniz içindir.

 

Bu buyruğa dair açıklamalarımızı beş başlık halinde sunacağız;

 

1- Ka'be:

2- ''Kıyam'ın Anlamı:

3- Haram Aylar:

4- Gerdanlıklı ve Hediye Kurbanlıklar:

5- Bunlar, Bilesiniz Diye Böyledir:

 

1- Ka'be:

 

Yüce Allah'ın: "Allah Ka'be'yi ... kılmıştır" buyruğunda yer alan "kılmak", burada yaratmak anlamında olup buna dair açıklamalar daha önceden geçmiş bulunmaktadır.

 

"Ka'be"ye bu adın veriliş sebebine gelince, bunun dörtgen şeklinde olması dolayısıyladır. Arapların evleri ise çoğunlukla dairesel bir şekildedir. Ka'be'ye bu adın veriliş sebebinin onun tümsekliği ve ortada görünüşü dolayısıyla olduğu da söylenmiştir. Çünkü, tümsek olup, açıkta görünen her şeye "ka'b" denir. Bu, ister dairevi bir şekilde olsun ister olmasın farketmez. Ayağın topuğuna ka'b denilmesi mızı-ağın yüksek yerlerine "küub" (Ka'b'ın çoğulu) denilmesi de buradan gelmektedir. Memelerin göğüste belirginleşip görünür hale gelmesini ifade etmek için de bu kökten gelen fiil kullanılır. Beytullah'a bu ismin veriliş sebebi ise, duvarlarının ve tavanının oluşundan dolayıdır. İşte, içinde sakin bulunmasa dahi "beyt"in gerçek anlamı da budur. Şanı Yüce Allah'ın oraya, "haram" adını vermesi ise, onu haram kılması (saygıdeğer kılması) dolayısıyladır. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur; "Şüphesiz Mekke'yi Allah haram kılmıştır. Ama, insanlar onun haramlığına riayet etmemektedir. ''

 

Çoğunlukla bu açıklamalar daha önceden yeterli oranda geçmiş bulunmaktadır. Yüce Allah'a hamd olsun.

 

2- ''Kıyam'ın Anlamı:

 

Yüce Allah'ın; "İnsanlar için bir kıyam sebebi" buyruğu, insanların orada emniyet altında olmaları için (dolayısıyla) bir salah ve bir geçim yolu demektir. Buna göre "kıyam", orada ikamet edecekleri yer anlamında olur. "Kıyam"ın , onunla ilgili şer'i hükümleri yerine getirirler ifa ederler anlamında olduğu da söylenmiştir.

 

İbn Amir ve Asım bu kelimeyi, (...) diye okumuşlardır. Bu iki kelime de "vav"lıdır. Bu "vav" harfi önceki harf esreli olduğundan dolayı, "ya "ya dönüştürülmüştür. "Kıyam"ın (...) şeklinde okunduğu da söylenmiştir.

 

İlim adamları derler ki: Şanı Yüce Allah'ın, bu gibi şeyleri insanlar için kıyam sebebi kılışındaki hikmet şudur; Şanı Yüce Allah, insanları kıskançlık, birbirleriyle yarışmak, birbirleriyle ilişkilerini kesmek, birbirlerine sırt çevirmek, baskın, talan, öldürmek ve intikam gibi bir takım karakterlere sahip olarak yaratmıştır. O bakımdan, ilahi hikmet ve ezeli meşietin (durumun) devam etmesini sağlayacak ve güzel sonuca erişilmesini gerçekleştirecek şeyleri de takdir etmesi kaçınılmazdır. O bakımdan Yüce Allah: ''Şüphesiz ki Ben, yeryüzünde bir halife yaratacağım'' (el-Bakara, 30) diye buyurarak, onlara halifeliği emretmiş ve böylece işlerini yönetme yetkisini, kendilerini anlaşmazlıklardan alıkoyacak ve ilişkilerini koparmaktan vazgeçip birbirleriyle kaynaşmaya itecek, zalimi zulmetmekten alıkoyacak, herkesin meşru yoldan eline geçirdiği mülkiyetini kabul edip, korumasını gerçekleştirecek bir halifenin yönetimine vermelerini emretmiştir.

 

İbnü'l-Kasım der ki: Bize Malik'in anlattığına göre, Osman b. Affan (r.a) şöyle dermiş: "İmamın engel oldukları, Kur'an'ın engel olduklarından daha çoktur." Bunu Ebu Ömer (b. Abdi'l-Berr) -Allah'ın rahmeti üzerine olsun- nakletmektedir. Yöneticinin bir yıl zulmü, insanların bir anlık düzensiz ve anarşik ortam içerisinde kalmalarının verdiği rahatsızlıklardan daha azdır. İşte bu fayda dolayısıyla Yüce Allah halifeyi yaratmıştır. İşler onun görüşüne göre cereyan etsin ve Allah, onun vasıtası ile çoğunluğun yapmak istediği saldırganlıkları önlesin.

 

İşte bundan ötürü Yüce Allah Beyt-i Haram'ı kalplerinde gereği gibi ta'zim etmelerini istemiş, ruhlarına onun heybetini yerleştirmiş, Beyt'in kıymetini aralarında ta'zim etmiştir. O bakımdan ona sığınan, onun sayesinde güvenlik altına alınır, zulüm ve baskı gören orada bulunmakla himaye görür. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "insanlar, etraflarından kapılıp alınmakta iken, Bizim kendilerine emin bir Haram (belde) kıldığımızı görmediler mi.?" (Ankebut, 67)

 

İlim adamları derler ki: Ka'be, özel bir yer olup her mazlum oraya ulaşamadığından, korkuya kapılan herkes oraya varamadığından dolayı, Yüce Allah, Haram ayı bir başka sığınak olarak tesbit etmiştir. Bu ise, bir sonraki başlığımızın konusunu teşkil etmektedir.

 

3- Haram Aylar:

 

"eş-Şehru'l-Haram" bir cins ismidir. Bununla kastedilenler ise, arapların icma ile (haram ay) kabul ettikleri üç aydır. Yüce Allah, kalplerine bu aylara saygı duymayı yerleştirmişti. Bu aylarda, bundan dolayı hiçbir kimseyi korkutmaz ve hiçbir kanın intikamını almak istemez, bu aylarda intikam alınmasını da ummazlardı.

 

O kadar ki adam, babasının, oğlunun, kardeşinin katilini görür, fakat ona hiçbir eziyet vermezdi. Bu ayları haram kılmakla böylelikle zamanın üçte birini bir kenara çıkarmış oluyorlardı.

 

Bu ayların üçünü peşpeşe haram ay kabul ederek güven, rahat ve huzur içerisinde seyahat edebilmek için bir alan, rahatlayabilecekleri geniş bir zaman elde etmek istediler. Bu aylardan birisini de, saygınlığı iyice telafi etmek için senenin ortasında haram kabul ettiler ki, bu da Receb el-Asam veya Mudar'ın Receb'i diye bilinen aydır. Ona, Receb el-Asam denilmesinin sebebi ise, bu savaşta demir (silah) sesi işitilmediğinden dolayıdır. (el-Asam sağır demektir). Bu aya (silahların sivri uçlarının yerinden ayrılmasını sağlayan anlamında:) "Munsilu'l Esinne" adı da verilir. Çünkü onlar, bu ayda mızrakların uçlarındaki sivri demirleri çekip çıkarıyorlardı. Bu, Kureyş'in ayı idi. İşte Avf b. el-Ahvaz bu ay için şöyle demektedir: "O, Ümeyyeoğulları ile kanların boyayıp süslemiş olduğu halde Gönderilen hediye kurbanlıklarının ayıdır."

 

Peygamber (s.a.v.)'de bu aya "Şehrullah" adını vermiştir. Bu ise "Şehru lillah" anlamındadır. Çünkü Harem ehline " lillah" denilirdi. (Anlamı da: Allah'ın tesbit ettiği harem bölgesinde yaşayanların ayı şeklinde olur).

 

Bizzat Yüce Allah'ın ayını kastetmiş olması da muhtemeldir. Çünkü Yüce Allah, bu ayın hürmetini sağlamlaştırmış ve pekiştirmiştir. Zira, araplardan pek çok kimse bu ayın haram olduğu görüşüne sahip değildi. İleride et-Tevbe Süresi'nde (36. ayetin tefsirinde) (bu haram) ayların isimleri gelecektir.

 

Daha sonra Yüce Allah, onlara ilhamını kolaylaştırdı ve şerefli rasulleri aracılığıyla hediye kurbanlıkları ile gerdanlıklılar hakkındaki hükümlerini teşri buyurdu ki, bu da bir sonraki başlığın konusudur.

 

4- Gerdanlıklı ve Hediye Kurbanlıklar:

 

Araplar, bir deve aldıkları vakit, onu kan ile işaretler, üzerine bir ayakkabı asarlardı. Veya kişi bazan -bu sürenin baş taraflarında açıklanmış olduğu gibi- bizzat kendisine böyle bir surette gerdanlık takarsa kimse onu gördüğü yerde tedirgin etmez, korkutmazdı. Bu, kendisini takib eden, yahutta ona zulmeden ile kendisi arasına adeta bir set oluştururdu.

 

Nihayet, Yüce Allah İslamı gönderdi ve Muhammed (s.a.v.) vasıtasıyla hakkı beyan etti, Böylelikle din rayına oturdu ve hak hedefini buldu. Önderlik ona teslim edildi, insanlar için önderliğin (imam tayininin) vücubu da buna binaen farz kılındı. Bu da Yüce Allah'ın şu buyruğunda şöylece ifade edilmektedir: "Sizden iman edip salih amel işleyenleri Allah mutlaka onları yeryüzünde halife yapacağını vadetti ... '' (en-Nür, 55) Bakara Süresi'nde (30. ayet, 3. başlık ve devamında) imamlığın hükümlerine dair açıklamalar geçmiş bulunmaktadır. O bakımdan onları tekrarlamanın bir anlamı yoktur.

 

5- Bunlar, Bilesiniz Diye Böyledir:

 

Yüce Allah'ın: "Bu da ... sizin de bilmeniz içindir" buyruğundaki "bu" zamiri ile, Yüce Allah'ın bu işleri bir kıyam sebebi kılmasına bir işarettir. Yani, Yüce Allah bunları, şanı Yüce Allah'ın göklerin ve yerin durumları ile ilgili tafsilatı bildiğini ve ey insanlar, önceden de sonradan da sizin maslahatınıza olanı bildiğini bilmeniz içindir. O bakımdan, kafir olmalarına rağmen O'nun, kullarına ne kadar lütufkar olduğuna ibretle bakınız.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Maide 98

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR