ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

MAİDE

46

/

47

وَقَفَّيْنَا عَلَى آثَارِهِم بِعَيسَى ابْنِ مَرْيَمَ مُصَدِّقاً لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ التَّوْرَاةِ وَآتَيْنَاهُ الإِنجِيلَ فِيهِ هُدًى وَنُورٌ وَمُصَدِّقاً لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ التَّوْرَاةِ وَهُدًى وَمَوْعِظَةً لِّلْمُتَّقِينَ {46}

 وَلْيَحْكُمْ أَهْلُ الإِنجِيلِ بِمَا أَنزَلَ اللّهُ فِيهِ وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَا أَنزَلَ اللّهُ فَأُوْلَـئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ {47}

 

46. Ardlarından da izlerince, kendinden önceki Tevratı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa'yı gönderdik. Biz ona, içinde hidayet ve nur bulunan İncil'i de -kendinden önce inen Tevrat'ı doğrulayıcı, takva sahipleri için bir hidayet ve öğüt olmak üzere verdik.

47. İncil sahipleri de Allah'ın onda indirdiği ile hükmetsin. Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse, işte onlar, fasıkların ta kendileridir.

 

"Ardlarından da izlerince, kendinden önceki Tevratı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa'yı gönderdik." Yani Biz, İsa'yı onların izlerince gönderdik. Bunlardan kasıt ise, Allah'a teslim olmuş olan peygamberlerdir. Hz. İsa, kendisinden önce indirilmiş bulunan Tevrat'ı tasdik etmişti. Yani, Tevrat'ı hak bir kitap olarak kabul etmişti. Onu neshedici bir hüküm gelinceye kadar Tevrat gereğince amel etmenin vacib olduğunu kabul etmişti.

 

"Doğrulayıcı olarak" kelimesi, Hz. İsa'dan hal olmak üzere mansub'dur. "İçinde hidayet ... bulunan" kelimesi ise mübteda olmak üzere merfu'dur. "Ve nur" kelimesi ise ona atfedilmiştir.

 

"Doğrulayıcı olmak üzere" ise, iki şekilde anlaşılabilir. Bunun Hz. İsa'ya ait kabul edilerek, ilk geçen "doğrulayıcı olarak" kelimesine atfedilmesi mümkün olduğu gibi, İncil için hal olarak kabul edilmesi de mümkündür. O takdirde ifade şöyle anlaşılmalıdır: Biz ona, içinde hidayet ve nur bulunan ve doğrulayıcı olmak üzere İncil'i verdik.

 

"Bir hidayet ve öğüt olmak üzere" kelimeleri, daha önce geçen "doğrulayıcı" kelimesine atfedilmiştir. Yani, hidayete ileten ve öğüt olan (bir kitap) olarak.

 

"Takva sahipleri için" buyruğunda özellikle Zikredilmeleri öğüt ve . hidayetten yararlananların onlar olacağından dolayıdır.

 

"Hidayet ve öğüt" kelimelerinin daha önce geçen: "İçinde hidayet ve nur bulunan" buyruğuna atfedilmiş olmaları da mümkündür.

 

Yüce Allah'ın: "İncil sahipleri de Allah'ın onda indirdiği ne hükmetsin" buyruğundaki fiili, el-A'meş ve Hamza, baştaki "lam" harfini, "lam-ı key" olmak üzere mansub, diğerleri ise emir lam'ı olmak üzere fiili cezm ile okumuşlardır.

 

Birinci okuyuşa göre buradaki "lam", Yüce Allah'ın: "Biz ona. .. verdik" buyruğuna taalluk eder ve bu durumda durak caiz olmaz. Yani, Biz ona İncili, kendisine iman edenler, Allah'ın o İncil'de indirdikleri gereğince hükmetsinler diye indirdik, demek olur.

Baştaki bu "lam" harfini emir "lam"ı olarak okuyanların kıraatine göre ise, bu da Yüce Allah'ın: "Aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet" (el-Maide, 49) buyruğunu andırmaktadır. O bakımdan bu, yeni bir cümle (istinaf) gibi olup, bir yükümlülük ifade eder. Yani, İncil sahipleri, onunla hükmetsinler.

 

Bu da, o dönemde sözkonusu idi. Ama şimdi (yani Kur'anın nüzulünden sonra) o, nesh olmuştur.

 

Şöyle de denilmiştir: Bu, hıristiyanlara şu andan itibaren, Muhammed (s.a.v.)'a iman etmeleri için verilmiş bir emirdir. Çünkü İncil'de ona iman etmeyi vacip kılan hükümler vardır. Nesh ise, Usulu'd-Din'de (itikadi hükümlerde ), de fer'i hususlarda düşünülebilir.

Mekki der ki: Tercih edilen okuyuş, fiilin cezm ile okunmasıdır. (Yani, baştaki "lam"ın emir "lam"ı olmasıdır). Çünkü cemaat (çoğunluk) bu görüştedir. Diğer taraftan ondan sonraki tehdit ifadeleri de, Yüce Allah'ın İncil sahipleri için bağlayıcı bir emir verdiğine delalet etmektedir.

 

en-Nehhas der ki: Kanaatimce doğru olan her ikisinin de güzel birer kıraat olduklarıdır. Çünkü şanı Yüce Allah, ne kadar kitap indirmiş ise, mutlaka gereğinci amel olunsun diye indirmiş ve o kitabın içindeki hükümler gereğince amel edilmesini emretmiştir. Dolayısıyla, aynı anda her iki kıraat de sahihtir.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Maide 48

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR