ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

NİSA

75

وَمَا لَكُمْ لاَ تُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الرِّجَالِ

وَالنِّسَاء وَالْوِلْدَانِ الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْ هَـذِهِ الْقَرْيَةِ

الظَّالِمِ أَهْلُهَا وَاجْعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ وَلِيّاً وَاجْعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ نَصِيراً

 

75. Size ne oluyor ki Allah yolunda ve: "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan şu şehirden çıkar, katından bize bir sahip gönder, nezdinden bize bir yardımcı yolla" diyen mustaz'af erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?

 

Bu buyruğa dair açıklamalarımızı üç başlık halinde sunacağız:

 

1- Mustaz'aflar Uğrunda Savaşa Teşvik:

2- Mustaz'aflar:

3- Halkı Zalim Olan Şehir:

 

1- Mustaz'aflar Uğrunda Savaşa Teşvik:

 

Yüce Allah'ın: "Size ne oluyor ki Allah yolunda ... savaşmıyorsunuz?" buyruğu cihada bir teşviktir. Aynı zamanda bu buyruk, mustaz'af kimseleri, mustaz'aflara en kötü ve ağır azapları yapan, onları fitneye düşürerek dinlerinden çevirmek isteyen müşrik kafirlerin elinden kurtarmayı da ihtiva etmektedir.

 

Yüce Allah kelimesinin yükseltilmesi, dinin üstün kılınması ve kulları arasında zayıf mü'minlerin kurtarılması için -bu uğurda canlar telef olacak olsa dahi- cihadı farz kılmıştır. İster savaşarak, ister mallar ödeyerek esirlerin kurtarılması, müslümanlar cemaatine vaciptir. Mallarla bunun gerçekleştirilmesi daha bir vaciptir. Çünkü canlardan daha aşağıdır. Zira mal candan daha bir önemsizdir. Malik der ki: Müslümanların bütün mallarını vererek dahi olsa, esirleri fidyeyle kurtarmaları vaciptir.

 

Bu hususta görüş ayrılığı yoktur. Çünkü Peygamber (s.a.v.): "Ve esiri kurtarınız" diye buyurmuştur. Bu hususa dair açıklamalar daha önce el-Bakara Süresi'nde (85. ayetin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır. Aynı şekilde İslam alimleri şöyle demişlerdir: Onlara iyi davranmaları da gerekmektedir. Çünkü iyi davranıp onları gözetlemek, fidyelerini verip kurtarmaktan da daha aşağı bir mertebedir. Şayet esir zengin ise, fidye vererek onu kurtaran kişi rücu edip fidyesini ondan geri alır mı? Bu hususta ilim adamlarının iki görüşü vardır. Sahih olan görüşe göre ondan fidyesini geri alabilir.

 

2- Mustaz'aflar:

 

Yüce Allah'ın: "Mustaz'af erkekler" buyruğu, aziz ve celil olan Allah'ın ismine atfedilmiştir. Yani ve mustaz'aflar yolunda ... demektir. Çünkü mustaz'afların kurtarılması Allah yolunda cihadın bir parçasıdır.

 

ez-Zeccac'ın tercih ettiği açıklama şekli budur, ez-Zühri de böyle demiştir. Muhammed b. Yezid ise şöyle demektedir: Ben bunun anlamının:

 

"Ve mustaz'aflar yolunda, şeklinde olmasını tercih ediyorum. Böylelikle bu, "Allah yolunda" buyruğuna atıf olur. Yani onları kurtarmak için mustaz'aflar uğrunda ... demek olur. Çünkü bu iki yol, ayrı yollardır.

 

Mustaz'aflardan kasıt ise, Mekke'de Kureyş kafirlerinin zelil kıldığı, kendilerine işkence ve eziyet ettiği mü'minlerdir. Bunlar da Hz. Peygamber'in: "Allahım, el-Velid. b. el-Velid'i, Seleme b. Hişam'ı, Ayyaş b. Ebi Rebia'yı ve mustaz'af mü'minleri kurtar" hadisinde kastettiği kimselerdir.

 

İbn Abbas da der ki: Ben ve annem mustaz'aflardan idik. Buhari'de de İbn Abbas'tan: "Mustaz'af erkekler, kadınlar ve çocuklar" buyruğu hakkında şöyle dediği nakledilmektedir: Ben ve annem, Allah'ın özür sahibi saydığı kimselerdendik. Ben çocuklardan, annem de kadınlardan özür sahibi kimseler arasındaydı.

 

3- Halkı Zalim Olan Şehir:

 

Yüce Allah'ın: Burada; "Halkı zalim olan şu şehirden" buyruğunda kastedilen şehir, bütün tefsir alimlerinin icmaı ile Mekke'dir.

 

Her ne kadar zulmetmek fiili o şehrin ahalisi hakkında sözkonusu ise de, Yüce Allah, burada zulmü şehrin sıfatı olarak zikretmiştir. Buna sebep ise aradaki zamir ilişkisidir.

Bu, şöyle demeye benzer: "Evi geniş, babası cömert, cariyesi güzel adama uğradım. Adamın bu şekilde nitelendirilme sebebi ise, aralarındaki lafz! ilişki olan zamir dolayısıyladır. Şayet: (...) Cömert adama, Amr'a uğradım, diyecek olsak uygun düşmez. Çünkü cömertlik Amr'ın bir sıfatıdır.

 

Bunun arada bir zamir ile ilişkisini kurmadan adamın sıfatı olarak zikredilmesi mümkün değildir. Ayrıca bu sıfatın tesniyesi de olmaz, çoğulu da gelmez. Çünkü bu sıfat mlin yerini tutmaktadır. Buna göre buyruğun anlamı şöyle olur: Halkı zulmeden şehirden, demektir. Bundan dolayı "zalimler" anlamına gelen (...) denilmemiştir. Yine günlük konuşmada şöyle denilir: (...): Babaları cömert, cariyeleri güzel iki adama uğradım, babaları cömert, cariyeleri güzel adamlara uğradım. "Katından bize bir sahip" bizi kurtaracak kimse "gönder, nezdinden bize bir yardımcı" onlara karşı bize yardım edecek kimseler "yolla!"

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Nisa 76

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR