NİSA 64 |
وَمَا
أَرْسَلْنَا
مِن
رَّسُولٍ
إِلاَّ لِيُطَاعَ
بِإِذْنِ
اللّهِ
وَلَوْ
أَنَّهُمْ
إِذ
ظَّلَمُواْ
أَنفُسَهُمْ جَآؤُوكَ
فَاسْتَغْفَرُواْ
اللّهَ
وَاسْتَغْفَرَ
لَهُمُ
الرَّسُولُ لَوَجَدُواْ
اللّهَ
تَوَّاباً
رَّحِيماً |
64. Biz, ne kadar
peygamber gönderdiysek, Allah'ın izniyle itaat edilsin diye gönderdik. Şayet
kendilerine zulmettiklerinde sana gelip de Allah'tan mağfiret dileselerdi,
Peygamber de. onlara mağfiret isteyiverseydi, Allah'ı elbette tevbeleri çokça
kabul eden, çok rahmet eden bulacaklardı.
Yüce Allah'ın: "Biz
ne kadar peygamber gönderdiysek" buyruğundaki (...) edatı tekid için zaid
(fazladan) olarak gelmiştir. "Allahın izniyle" Allah'ın ilmiyle,
demektir. Allah'ın tevfikiyle anlamındadır, da denilmiştir.
"İtaat edilsin
diye" verdiği emirlerde ve yasaklarda buyruğu kabul edilip yerine
getirilsin diye "gönderdik." " şayet kendilerine
zulmettiklerinde, sana gelip ... " buyruğu hakkında Ebu Sadık, Hz. Ali'den
şöyle dediğini rivayet etmektedir: Resulullah (s.a.v.)'ı defnedişimizden üç gün
sonra bir bedevi arap yanımıza çıkıp geldi. Kendisini Rasülullah'ın (s.a.v.)'ın
kabri üzerine attı. Toprağından başının üzerine saçmaya koyuldu. Şöyle dedi: Ey
Allah'ın Rasülü, sen söyledin biz de senin söylediğini dinledik. Sen Allah'tan
belledin biz de senden belledik. Allah'ın sana indirdiği buyruklar arasında da:
"Şayet kendilerine zulmettiklerinde ... " ayeti de vardır. Ben
kendime zulmettim. İşte sana, bana mağfiret dilemen için gelmiş bulunuyorum.
Kabirden ona: Sana mağfiret olundu, diye seslenildi.
Yüce Allah'ın:
"Allah'ı elbette tevbeleri çokça kabul eden, çok rahmet eden
bulacaklardı." Yani tevbelerini çokça kabul eden kimse".
bulacaklardı. Buradaki "tevbeleri çokça kabul eden, çokça rahmet
eden" buyrukları iki mef'uldür.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN