ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

AL-İ İMRAN

16

/

17

 

الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا إِنَّنَا آمَنَّا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ {16}

 

الصَّابِرِينَ وَالصَّادِقِينَ وَالْقَانِتِينَ  وَالْمُنفِقِينَ وَالْمُسْتَغْفِرِينَ بِالأَسْحَارِ {17}

 

16. Onlar ki: "Rabbimiz, biz gerçekten iman ettik. Artık günahlarımızı bize bağışla ve o ateş azabından bizleri koru" diyenler;

17. Sabredenler, doğru olanlar, gönülden ibadet edenler (Allah yolunda) infak edenler ve seherlerde Allah'tan mağfiret dileyenlerdir.

 

"Onlar ki" buyruğu Yüce Allah'ın; "Takvaya erenler" buyruğundan bedeldir. Bunu mef'ul de kabul edebiliriz. Yani; "Onlar ... diyenlerdir." Övmek suretiyle nasb olarak da kabul edilebilir.

 

"Ey Rabbimiz biz gerçekten iman ettik" tasdik ettik. "Artık günahlarımızı bize bağışla." Bu, günahların bağışlanması için Allah'a yapılan bir duadır. "Ve o ateş azabından bizleri koru." Buna dair açıklamalar Bakara Süresi'nde (201. ayet 2. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır.

"Sabredenler" masiyetlere ve arzularına karşı direnenler. İtaatlere devam edenler diye de açıklanmıştır.

 

"Doğru olanlar" yani davranışlarında, sözlerinde samimi olanlar: "Gönülden ibadet edenler" itaat edenler "infak edenler" Allah yolunda mallarını harca yanlar.

 

Yine Bakara Süresi'nde bu hususlara dair açıklamalar eksiksiZ bir şekilde geçmiş bulunmaktadır. Yüce Allah, bu ayet-i kerimede kendilerine cennetlerin vadolunduğu takva sahiplerinin durumlarını açıklamaktadır.

 

Yüce Allah'ın: "Ve seherlerde Allah'tan mağfiret dileyenlerdir" buyruğunun anlamı hususunda farklı açıklamalar yapılmıştır.

 

Enes b. Malik der ki: Burada sözü geçenler, Allah'tan mağfiret dileyenlerdir. Katade ise, sözü geçenler namaz kılanlardır, demektedir.

 

Derim ki: Bu görüşler arasında bir çelişki yoktur. Çünkü bunlar hem namaz kılarlar, hem Allah'tan mağfiret isterler. Özellikle "seher vakti"nin söz konusu edilmesi duanın vakti olması ve isteklerin karşılanma ihtimali yüksek bir zaman olmasıdır. Resulullah (s.a.v.) Yüce Allah'ın Hz. Yakub'un çocuklarına söylediğini naklettiği: "Sizin için Rabbimden mağfiret dıleyeceğim" (Yusuf, 98) buyruğunu açıklamak üzere şöyle buyurur: "Yakub onların bu mağfiret isteklerini seher vaktine erteledi." Bu hadisi Tirmizi: rivayet etmiştir. İleride gelecektir.

 

Peygamber (s.a.v.) da Hz. Cebrail'e: "Gecenin hangi vaktinde yapılan dua kabule şayandır?" diye sorunca Hz. Cebrail: Bilemiyorum, şu kadar var ki Arş seher vaktinde sarsılır" diye cevap verdi.

 

"Seher" denildiği gibi "sehr" de denilir. ez-Zeccac der ki: "Seher" gecenin geçip ikinci fecrin çıktığı vakte kadarki zamandır. İbn Zeyd ise, bu vakit gecenin sonuncu altıda biridir, demektedir.

 

Derim ki: Bundan daha sahih olanı, hadis imamlarının Ebu Hureyre'den naklettikleri şu hadis-i şeriftir: Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: "Aziz ve Celil olan Allah, her gece gecenin ilk üçte biri geçince dünya semasına iner ve der ki:

 

Ben melik olanım. Ben melik olanım. Var mı Bana dua eden? Ben de onun duasını kabul edeyim. Var mı Benden dilekte bulunan? Ben de ona istediğini vereyim? Benden mağfiret isteyen var mı? Ben de ona mağfiret edeyim. Ve bu tan yeri ağarıncaya kadar böyle devam eder, gider." Müslim'in bir rivayetinde ise "sabah fecr ağarıncaya kadar" şeklindedir. Lafız Müslim'indir.

 

Bu buyruğun te'vili hakkında farklı görüşler vardır. Buna dair yapılan açıklamaların en uygunu Nesai'nin Kitabında müfesser olarak gelen şu rivayettir: Ebu Hureyre ile Ebu Said'den (Allah ikisinden de razı olsun) rivayete göre şöyle demişlerdir: Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Şüphesiz aziz ve celil olan Allah gecenin ilk yarısı geçinceye kadar mühlet verir. Sonra bir münadiye emrederek şöyle der: Dua eden var mı? Duası kabul olunacak. Mağfiret isteyen var mı? Ona mağfiret olunacak. İstekte bulunan var mı? İstediği ona verilecek." Ebu Muhammed Abdulhak bunun sahih olduğunu ifade etmiştir. İşte bu hadisteki ifadeler bir önceki hadisteki müşkilliği kaldırmakta ve her türlü ihtimali açıklamaktadır. Birinci hadisteki ifadeler muzafın hazfedilmesi kabilindendir. Yani Rabbimizin meleği iner ve der ki ... anlamındadır. Yine buradaki "iner" kelimesi "indiriliı''' şeklinde de rivayet edilmiştir ki, bu da bizim sözünü ettiğimiz hususa açıklık getirmektedir. Başarımız Allah'tandır. Buna dair açıklamalarımızı da "el-Kitabu'l-Esna fi Şerhi Esmaillahi'l-Hüsna ve Sıfatihi el-Ula" adlı eserimizde zikretmiş bulunuyoruz.

 

Allah'tan Mağfiret Dilemenin Hükmü:

 

Allah'tan mağfiret dilemek mendubtur. Yüce Allah bu ayet-i kerimede olsun, başka ayetlerde olsun mağfiret dileyenlerden övgü ile söz etmiştir. Başka bir ayet-i kerimede: "Seherlerde de onlar mağfiret dilerler''(ez-Zariyat, 18) diye buyurmaktadır. Enes b. Malik der ki: Biz seher vakti yetmiş defa istiğfar getirmekle emrolunduk. Süfyan es-Sevri der ki: Bana ulaştığına göre gecenin ilk bölümü oldu mu bir münadi kanitun (Allah'a dua edip de yalvaranlar)ın kalkması için seslenir. Onlar da bu şekilde kalkarlar ve seher vaktine kadar namaz kılarlar. Seher vakti oldu mu yine bir münadi: Nerde mağfiret isteyenler? diye seslenir. Bunun üzerine onlar da mağfiret isterler. Başkaları da kalkıp namaz kılar ve onlar da bunlara katılırlar. Tanyeri ağardı mı yine bir münadi şöyle seslenir: Haydi gafiller kalksın. Bunlar da kabirlerinden diriltilen ölüler gibi yataklarından kalkarlar.

 

Enes'ten rivayet edildiğine göre o şöyle demiş: Peygamber (s.a.v.)'ı şöyle buyururken dinledim: "Şüphesiz Yüce Allah buyuruyor ki: Ben yeryüzü halkını azab etmek istiyorum da mescidlerimi imar edenlere, Benim rızam için birbirlerini sevenlere, teheccüd kılanlara, seher vaktinde mağfiret isteyenlere bakınca; onlar sebebiyle yeryüzü halkından azabı defederim."

 

Mekhul der ki: Bir ümmet arasında her gün yirmibeş defa Allah'tan mağfiret dileyen onbeş kişi varsa Allah herkesi azab etmek suretiyle o ümmeti helak etmez. Bunu Ebu Nuaym "el-Hilye'' adlı eserinde zikretmektedir.

 

Nafi' der ki: İbn Ömer bütün geceyi ihya eder sonra ey Nafi' seher vakti geldi mi? diye sorardı. Ben de kendisine: Hayır derdim. Bu sefer yine namaz kılmaya devam eder sonra aynı soruyu sorardı. Ben kendisine: Evet dediğim vakit oturur, Allah'tan mağfiret dilerdi.

 

İbrahim b. Hatıb babasından şöyle dediğini rivayet etmektedir: Seher vakti mescidin bir kenarında bir adamın şöyle dediğini işitirdim: Ya Rabbi, Sen bana emrettin, ben de Sana itaat ediyorum. İşte bu bir seher vaktidir, bana mağfiret buyur. Kim olduğuna baktım, onun İbn Mes'ud olduğunu gördüm.

 

Derim ki: İşte bütün bunlar istiğfarın, kalbin huzuru ile birlikte dil ile mağfiret dilemek olduğunu göstermektedir. Yoksa İbn Zeyd'in dediği gibi, burada mağfiret isteyenlerden kasıt, sabah namazını cemaatle kılanlar değildir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

Lokman, oğluna şöyle demiş: "Oğulcuğum, horoz senden daha akıllı olmasın. Sen uykuda iken o seher vakitleri seslenmesin."

 

İstiğfarda söylenecek sözler arasından tercih edilenler Buhari"nin Şeddad b. Evs'ten yaptığı şu rivayette zikredilenlerdir. Buhari'nin el-Cami' es-Sahih'inde (Şeddad'ın) bundan başka bir rivayeti de yoktur. Buna göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "İstiğfarın başı şöyle demendir:

 

"Allah'ım, Sen benim Rabbimsin, Senden başka ilah yoktur. Beni Sen yarattın ve ben Senin kulunum. Gücüm yettiğince Sana olan ahdim Sana olan va'dim üzereyim. Yaptıklarım kötülüklerinden Sana sığınırım. üzerimdeki nimetlerini itiraf ederim. Günahlarımı itiraf ederim. Bana mağfiret buyur. Şüphesiz günahları Senden başka mağfiret edecek yoktur." (Devamla) buyurdu ki: "Her kim gündüzün bunu inanarak söyler de o gün akşamı etmeden ölürse cennet ehlindendir. Her kim bunu geceleyin buna inanarak söyler de sabahı etmeden o gece ölürse cennet ehlindendir. "

 

Ebu Muhammed Abdulgani b. Said, İbn Lehia'dan, o Ebu Sahr'dan o Ebu Muaviye'den, o Said b. Cübeyr'den o Ebu's-Sahba el-Bekrı'den o Ali b. Ebi Talib (r.a)'dan rivayet ettiğine göre Resulullah (s.a.v.) Ali b. Ebi Talib (r.a)'ın elinden tuttuktan sonra şöyle buyurdu: "Sana günahların, karınca adımları sayısınca -veya ufak karıncaların adımları sayısınca- olsa dahi, Allah'ın günahlarını -ki sana mağfiret olmuştur ya- mağfiret etmesini sağlayacak sözler öğreteyim mi?

 

Allah'ım, Senden başka hiçbir ilah yoktur, Seni her türlü eksiklikten tenzih ederim, ben kötülük işledim, nefsime zulmettim, bana mağfiret buyur. Çünkü günahları Senden başka mağfiret edecek yoktur. ''

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Al-i İmran 18

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR