ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

BAKARA

46

 

الَّذِينَ يَظُنُّونَ أَنَّهُم مُّلاَقُوا رَبِّهِمْ وَأَنَّهُمْ إِلَيْهِ رَاجِعُونَ

 

46. Onlar ki gerçekten Rablerine kavuşacaklarını ve sonunda gerçekten yalnız O'na dönücü olduklarını zannederler (bilirler).

 

Burada "Onlar ki .. zannederler" buyruğu "haşi'ler"in sıfatıdır. Burada "zannetmek" çoğunluğun görüşüne göre; yakin yani kesin olarak bilmek anlamındadır. Yüce Allah'ın şu buyruklarında da böyledir: "Ben zaten muhakkak hesabıma kavuşacağımı zannetmiş idim (kesinlikle biliyordum). "(Hakka, 20) "Günahkarlar ateşi görünce içine düşeceklerin kendileri olacaklarını zannedeceklerdir (bileceklerdir)." (el-Kehf, 53) Dureyd b. esSımme de der ki: "Onlara: Silahlar kuşanmış soyluları, sık örülmüş zırhlar giyinmiş Atlılardan ibaret olan iki bin kişi hakkında zannınızı söyleyiniz, dedim."

 

Ebü Davud da der ki: "Borçluların nice kederlerini açıp giderdim Nice gizlilikler vardır ki onları zanlarla açığa çıkardım."

 

Bu ayet-i kerimede "zan" kelimesinin, asıl anlamında kullanılmış olması da uygundur, denilmiştir. O takdirde bu ifadeler arasında "günahlarıyla" kelimesi de takdiren kastedilmiş olur. Yani onlar, Allah'ın huzurunda günahlarıyla karşılaşacaklarını ve bu halleriyle O'na döneceklerini umarlar. Bu açıklamayı el-Mehdevi ile el-Maverdi zikretmiştir.

 

İbn Atiyye ise bu konuda şöyle der: Böyle bir açıklamada zorlama vardır. el-Ferra'nın iddiasına göre ise "zan", yalan anlamına da kullanılır. Ancak Basralılar böyle bir anlamını bilmemektedirler.

 

Zannın aslı ve temeli, iki taraftan birisine meyletmekle birlikte, şek ve şüphe etmektir. Kimi zaman yakin anlamında kullanıldığı da olur. Bu ayet-i kerime ve başkalarında olduğu gibi. Fakat duyu organları ile hissedilecek seviyeye gelmiş olan şeyler hakkında kullanılmaz. Araplar hazırda bulunan, görülen bir adam hakkında; "bunun bir insan olduğunu zannediyorum" demezler. O bakımdan henüz duyu organlarının kapsamına girmemiş şeyler hakkında bu kelimenin kullanıldığı görülmektedir. Bu ayet-i kerimede ve şiirlerde görüldüğü gibi. Ayrıca Yüce Allah'ın: "içine düşeceklerin kendileri olacaklarını zannedeceklerdir" (el-Kehf, 53) buyruğunda da olduğu gibi.

 

Yakin (kesin bilgi ve kanaat)in zan anlamına kullanıldığı da olur. Buna dair açıklamalar sürenin baş taraflarında geçmişti. Günlük konuşmalarımızda: Onun hakkında kötü zan besledim, onun hakkında kötü zanda bulundum anlamında "zan" kelimesinin başı el if lam'sız ve elif lam'lı da kullanılır.

 

"Rablerine kavuşmak"tan kasıt, Rablerinin amellerine vereceği karşılıkları görmektir. Ondan sonra gelen "ona" kelimesindeki zamirin "Rablerine" ait olduğu söylendiği gibi, onun amellerine vereceği karşılığa döneceklerdir, anlamında olduğu da söylenmiştir.

 

"Dönücü olduklarını zannederler" buyruğu, öldükten sonra dirilişi, amellerin karşılığını görmeyi ve en Yüce hükümdarın huzuruna çıkmayı ikrar etmek demektir.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Bakara 47

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR