ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

BAKARA

33

 

قَالَ يَا آدَمُ أَنبِئْهُم بِأَسْمَآئِهِمْ فَلَمَّا أَنبَأَهُمْ بِأَسْمَآئِهِمْ قَالَ أَلَمْ أَقُل لَّكُمْ إِنِّي أَعْلَمُ غَيْبَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَأَعْلَمُ مَا تُبْدُونَ وَمَا كُنتُمْ تَكْتُمُونَ

 

33. "Ey Adem, onlara isimlerini haber ver" diye buyurdu. O da onlara isimlerini haber verdi. (Allah) buyurdu ki: "Size demedim mi ki gerçekten Ben göklerin ve yerin gizliliklerini de bilirim, açıkladıklarınızı da gizlediklerinizi de bilirim?"

 

Yüce Allah'ın bu buyruğuna dair açıklamalarımızı beş başlık halinde sunacağız:

 

1- Eşyanın isimlerini Haber Vermesi:

2- Ayete Göre Bilginin ve Bilginlerin Fazileti:

3- Melekler mi Daha Faziletlidir, Ademoğulları mı?:

4- Gayb Bilgisi:

5- Açıklanan ve Gizlenen Şeyleri Allah Bilir:

 

1- Eşyanın isimlerini Haber Vermesi:

 

"Onlara isimlerini haber ver" buyruğu ile Yüce Allah, isimleri meleklere arzettikten sonra eşyanın isimlerini meleklere bildirmesini emretmiştir. Böylelikle meleklerin, Yüce Allah'ın kendilerine sorduğu şeyler hakkında (Adem'in) daha bilgili olduğunu bilsinler ve bununla Adem'in faziletine, şanının yüceliğine, dikkatleri çekilmiş olsun. Yüce Allah, Adem'i meleklerin önüne geçirmek, Adem'e secde etmelerini sağlamak, onları Adem'in öğrencisi yapmak ve ondan öğrenmelerini emretmek suretiyle Adem onlardan daha faziletli olmuştur. Böylelikle Hz. Adem kendisine secde edilmek ve bilginin tahsis edilmesi suretiyle üstünlük ve büyüklük rütbesini elde etmiş oldu.

 

2- Ayete Göre Bilginin ve Bilginlerin Fazileti:

 

Bu ayet-i kerimede bilginin ve bilginlerin faziletine delil vardır. Hadis-i şerif te de şöyle buyurulmuştur: "Melekler, ilim taleb edene hoşnutlukları dolayısıyla kanatlarını (onun önüne) serer." Yani ona boyun eğip alçak gönüllülük gösterirler. Yüce Allah'ın diğer kulları arasından özellikle ilim ehline bunları yapmalarının sebebi, şanı Yüce Allah'ın, Adem (a.s) hakkında melekleri böyle bir tavır takınmak zorunda bırakmasıdır. Ondan bu yana melekler bu şekildeki bir davranışı kendilerine bir edep haline getirmişlerdir. İşte bundan dolayı, melekler ilme ve alimlere tazimleri dolayısıyla ilmin talebine ve ilimle uğraşmaya razı olduklarından dolayı bir insanın bilgi sahibi olduğunu gördükleri vakit, o kimseye karşı alçak gönüllülük gösterir, boyun eğer ve tezellül gösterirler. İnsanlar arasından ilim taliplerine karşı durumları bu olduğuna göre ya gerçekten büyük ilim sahiplerine ve aralarından rabbani olanlara karşı tavırları ne olur? Allah, bizleri bunlardan kılsın, bunlar arasında bulundursun. Şüphesiz ki O, büyük bir lütuf sahibidir.

 

3- Melekler mi Daha Faziletlidir, Ademoğulları mı?:

 

Burdan hareketle ilim adamları: Melekler mi daha faziletlidir, yoksa Ademoğulları mı daha faziletlidir, hususunda iki farklı görüşe sahip olmuşlardır.

 

Bir kesime göre, insanların arasındaki Resuller, meleklerin Resullerinden üstündür. İnsanların velileri, meleklerin velilerinden üstündür.

 

Diğer bir kesime göre Mele-i A'la daha üstündür. Melekleri daha üstün kabul edenler, Yüce Allah'ın şu buyruklarını delil gösterirler: "Melekler''- Allah'ın mükerrem kullarıdır. Sözleriyle O'nun önüne geçmezler ve O'nun emriyle amel ederler. "(el-Enbiya, 26-27); "Onlar kendilerine verdiği emirlerde Allah'a asla isyan etmezler. Ne emrolunurlarsa yaparlar. "(et- Tahrim, 6); "Mesih de Allah'a kul olmaktan asla çekinmez, mukarreb melekler de. "(en-Nisa, 172); "De ki: Ben size, benım yanımda Allah'ın hazineleri vardır, demiyorum. Ben gaybı bilirim, de demiyorum. Hiç şüphesiz ben bir meleğim de demiyorum. "(el-En'am, 50)

 

Buhari'de de şu ifade yer almaktadır: "Aziz ve celil olan Allah buyuruyor ki: Her kim beni bir topluluk arasında anarsa Ben de o kimseyi onun topluluğundan daha hayırlı bir topluluk arasında anarım." Bu ise bu konuda açık bir nastır.

 

Ademoğullarının üstün olduğunu söyleyenler ise, Yüce Allah'ın şu buyruğunu delil gösterirler: "iman edip salih amel işleyenler şüphesiz bunlar yaratılanların en hayırlılarıdır. "(el-Beyyine, 7) Peygamber efendimizin şu buyruğunu da delil gösterirler: "Şüphesiz melekler, ilim talep edenden hoşnutlukları kanatlarını (önüne) sererler." Bu hadisi Ebu Davud rivayet etmiştir. Ayrıca Yüce Allah'ın meleklere karşı Arafat'ta vakfe yapan hacılarla öğündüğünü belirten hadisleri de delil gösterirler. Ancak daha faziletli olanla öğünüleceği ise bilinen bir husustur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

Kimi ilim adamı da şöyle demiştir: Peygamberlerin meleklerden daha faziletli olduğunu kesin olarak söylemeye imkan olmadığı gibi, meleklerin de onlardan daha hayırlı olduğunu kesin olarak söylemeye imkan yoktur. Çünkü bu konuda kanaat belirtmenin yolu; Yüce Allah'ın ve Resulünün haberi veya ümmetin icma etmesidir. Bu hususta bunlardan herhangi bir delil bulunmamaktadır. Bu konuda Kaderiye'ye ve kadı Ebu Bekr (Allah'ın rahmeti üzerine olsun)'a muhalefet sözkonusudur. Çünkü bunlar: Melekler daha faziletlidir, demişlerdir. Kadı Ebu Bekir der ki: Bizim mezhep alimlerimizden ve Şia'dan: Peygamberler daha faziletlidir, çünkü Yüce Allah meleklere Adem'e secde etmeleri emrini vermiştir, diyenlere karşılık ise şu cevap verilir: Kendisine secde edilen, secde edenden daha faziletli olmayabilir. Çünkü Ka'be'nin önünde peygamberlerin secde ettiğini gördüğümüz gibi, bütün yaratıklar da onun etrafında ona doğru secde ederler. Şüphesiz peygamberler -ümmetin ittifakı ile- Ka'be'den hayırlıdır. Secdenin Allah'tan başka hiçbir kimseye yapılmayacağı hususunda da görüş ayrılığı yoktur. Çünkü secde etmek bir ibadettir. ibadet ise ancak Yüce Allah'a yapılır. Durum böyle olduğuna göre, herhangi bir tarafa secde etmek o cihetin secde edip ibadet edenden daha hayırlı olduğunu göstermez. Ve bu da açık bir husustur.

 

Bundan sonraki ayet-i kerimede buna dair ek açıklamalar gelecektir.

 

4- Gayb Bilgisi:

 

Yüce Allah'ın: "Gerçekten göklerin ve yerin gizliliklerini de Ben bilirim" buyruğunda Yüce Allah'ın -Peygamber gibi- bildirdiği kimseler veya Yüce Allah'ın bildirdiği kimselerin bildirdikleri dışında hiçbir kimsenin gaybı bilemeyeceğinin delili vardır. Buna göre (gaybı bilmek iddiasında bulunan) müneccimler, kahinler ve benzerleri yalancıdırlar. Buna dair etraflı açıklamalar Yüce Allah'ın: "Gaybın anahtarları O'nun yanındadır. Kendisinden başkası bunları bilmez." (el-En'am, 59) buyruğunu tefsir ederken gelecektir.

 

5- Açıklanan ve Gizlenen Şeyleri Allah Bilir:

 

Yüce Allah'ın: "Neyi açıklarsanız, neyi gizlerseniz yine de bilirim"; yani melekler: "Orada fesat çıkartacak ... bir kimse mi yaratacaksın?" şeklindeki sözlerini açığa vurmuşlardır. "Neyi açıklarsanız" buyruğu ile buna işaret edilmektedir. Bu açıklamayı Mekki ve el-Maverdi nakletmiştir. ez-Zehravi de der ki: Onların açığa vurdukları Hz. Adem'e vakit kaybetmeksizin secde etmeleridir. "Neyi gizlerseniz" buyruğundan kastedilen ise İbn Abbas, İbn Mes'ud ve Said b. Cübeyr'in açıklamalarına göre İblis'in kendi içinde gizlediği büyüklük ve masiyet kararıdır. İbn Atiyye de der ki: "Gizlerseniz" buyruğunun bu görüşe göre gizleyen tek bir kişi olmakla birlikte çoğul gelmesi, Arapların, bu konudaki üslupları ve gerektiğinde kuralları aşmalarıdır. Nitekim bir toplulukta bayağı bir kimse bir cinayet işleyecek olursa, o topluluğa: Bu işi siz yaptınız, denilir, ancak kastedilen: Bunu yapan kimse sizin aranızdan bir kimsedir, şeklindedir. Bu şekilde bir ifade azarlamak kasdıyla kullanılır. Nitekim Yüce Allah'ın şu buyruğu da bu türdendir: ("Muhakkak odaların arkasından sana seslenenlerin çoğunun akılları ermez." (el-Hucurat, 4) Halbuki onlar arasından Hz. peygamber'e bu şekilde seslenen sadece Uyeyne (b. Hısn el-fezari)'dir. Bir görüşe göre ise Akra' (b. Habis) dir.

 

Bir grup müfessir de şöyle demiştir: Burada sözü geçen açıklamak da gizlemek de onların tümünün bütün gizliliklerinin ve açıkladıklarının bilindiğini genel olarak ifade etmektedir.

 

Mehdi b. Meymun der ki: el-Hasen'in yanında bulunuyorduk. Ona el-Hasen b. Dinar, meleklerin gizlediği neydi, diye sorunca şu cevabı verdi: Yüce Allah, Adem'i yarattığında melekler hayret edilecek bir yaratık görmüş oldular. Sanki bundan dolayı içlerine birşey düşmüş gibidir. Devamla dedi ki:

 

Sonra biribirlerine döndüler ve bunu kendi aralarında gizli tutmaya çalışarak: Bu yaratık ne diye sizi endişelendirsin ki? Şüphesiz Yüce Allah, neyi yaratırsa yaratsın, mutlaka biz o yarattığından Allah katında daha üstün ve değerli olacağızdır, dediler.

 

"Neyi açıklarsanız" buyruğundaki "(...): Ne", "Bilirim" anlamındaki fiil ile nasb mahallinde olabilir. Bunun: "Bilen" anlamına ism-i tafdil olması ve "ne" anlamındaki edatın onunla mansup kabul edilmesi de mümkündür. O taktirde buyruk (bu yönüyle) "Allah'ın Evi'ni ziyaret edenler" tabirine benzer. Buna dair açıklamalar daha önceden (30. ayetin sonlarında) geçmiş bulunmaktadır.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Bakara 34

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR