ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

BAKARA

240

وَالَّذِينَ يُتَوَفَّوْنَ مِنكُمْ وَيَذَرُونَ أَزْوَاجاً وَصِيَّةً لِّأَزْوَاجِهِم مَّتَاعاً إِلَى الْحَوْلِ غَيْرَ إِخْرَاجٍ فَإِنْ خَرَجْنَ فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْكُمْ فِي مَا فَعَلْنَ فِيَ أَنفُسِهِنَّ مِن

مَّعْرُوفٍ وَاللّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ

 

240. İçinizden geride eşler bırakarak vefat edecekler, eşlerine; çıkarılmayarak bir yılına kadar faydalanmalarını vasiyet etsinler. Şayet çıkarlarsa, artık onların kendileri hakkında maruf bir şekilde yaptıklarından dolayı size bir vebal yoktur. Allah Azizdir, Hakimdir.

 

Bu buyruğa dair açıklamalarımızı dört başlık halinde sunacağız:

 

1- Bu Ayet-i Kerime ışığında Kocası Vefat Etmiş Hanımın iddeti:

2- Eşlerine Vasıyette Bulunsunlar:

3- Bu Zaman Zarfında Kadın Evinden Çıkarılmaz:

4- Kendileri Çıkacak Olurlarsa ..

 

1- Bu Ayet-i Kerime ışığında Kocası Vefat Etmiş Hanımın iddeti:

 

Yüce Allah'ın: "İçinizden geride eşler bırakarak vefat edecekler .... " buyruğu ile ilgili olarak bir grup müfessir şu kanaattedir: Kocası vefat etmiş olan kadın, vefat edenin evinde bir yıl süreyle oturur ve evden çıkmadığı sürece kocasının malından ona nafaka verilirdi (ihtiyaçları karşılanırdı). Şayet evden çıkıp ayrılırsa o kadına verilen nafakayı kesmekte mirasçılar için bir vebal sözkonusu olmuyordu. Daha sonraları bu bir yıllık süre, dört ay on gün iddet tesbitiyle neshedildi. Ona verilen bir yıllık nafaka ise Nisa suresi'nde (12. ayette) dörtte bir ve sekizde bir pay ile neshedilmiştir. Bu açıklama İbn Abbas, Katade, ed-Dahhak,  İbn Zeyd ve er-Rabi'e aittir.

 

Sükna hususunda ise ilim adamlarının görüş ayrılığı vardır. Buharı'nin rivayetine göre İbn ez-Zübeyr şöyle demiştir: Ben Osman'a Bakara Suresi'nde yer alan: "İçinizden geride eşler bırakarak vefat edecekler, eşlerine çıkarılmayarak bir yılına kadar faydalanmalarını vasiyet etsinler" ayetini diğer ayet-i kerime neshetmiş bulunmaktadır. Niye onu yazdın? Dedi ki: Kardeşimin oğlu, onu olduğu gibi bırakmalısın. Çünkü ben Kur'an'dan hiçbir şeyi yerinden değiştirmem.

 

et-Taberı de Mücahid'den şöyle nakletmektedir: Bu ayet-i kerime muhkemdir. Onda nesh sözkonusu değildir. İddet önceleri dört ay on gün olarak sabit olduktan sonra Yüce Allah, kadınlar lehine erkek tarafından yedi ay ve yirmi gün daha bir sükna hakkını vasiyet olarak emir buyurmuştur. Kadın arzu ederse bu vasiyeti gereği meskende kalır, arzu ederse çıkar gider. İşte Yüce Allah'ın: "Çıkarılmayarak ... şayet çıkarlarsa artık onların kendileri hakkında ... yaptıklarından dolayı size bir vebal yoktur" buyruğu da bunu ifade etmektedir.

 

İbn Atiyye de der ki: Bütün bunların hükmü ittifakla kabul edilen nesh ile kalkmış bulunmaktadır. Ancak Taberi'nin Mücahid'e söyledi diye isnad ettiği bundan müstesnadır. Allah ikisine de rahmet buyursun. Ancak bu konuda Taberi'ye itiraz sözkonusudur.

 

Kadı Iyad da der ki: Bir senenin neshedildiği ve (kocası vefat etmiş kadının) iddetinin dört ay on gün olduğu hususunda icma gerçekleşmiştir.

 

Başkaları da şöyle demektedir: Yüce Allah'ın: "Vasiyet etsinler" buyruğunun anlamı şudur: Yani bu, Yüce Allah tarafından kadınlar hakkında kocalarının vefatından sonra tam bir sene evden çıkmamak üzere vacip kılınmıştır. Daha sonra bu hüküm neshedildi.

 

Derim ki: Taberi'nin Mücahid'den naklettiği sahih ve sabittir. Buhari, kaydettiği rivayetinde şöyle demektedir: Bize İshak anlattı, dedi ki: Bize Ravh anlattı, dedi ki: Bize Şibl, İbn Ebi Necih'ten anlattı o da Mücahid'den naklederek: "İçinizden geride eşler bırakarak vefat edecekler" buyruğu hakkında dedi ki: Kadının kocasının akrabaları nezdinde beklediği bu iddet vacip idi. Yüce Allah: "İçinizden geride eşler bırakarak vefat edecekler ... size bir vebal yoktur" buyruğunu indirdi. Dedi ki: Allah bu kadın lehine yedi ay ve yirmi günü daha ilave ederek tam bir yılı vasiyet olarak tesbit buyurmuştur. Artık kadın dilerse kendisine yapılan bu vasiyet gereğince meskende sakin olur; dilerse oradan çıkar. İşte Yüce Allah'ın: "Çıkarılmayarak.. şayet çıkarlarsa .. size birvebal yoktur" buyruğunda kastedilen de budur.

 

Şu kadar var ki birinci görüş daha üstündür. Çünkü Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: "Bu (iddet) topu topu dört ay on gündür. Cahiliyye döneminde sizden herhangi bir kadın sene bitiminde tezeği atardı .... "

 

İşte Rasülullah (s.a.v.) bununla şer'i hüküm varid olmadan önce kocaları vefat etmiş bulunan kadınların durumunu haber vermektedir. İslam gelince Yüce Allah onlara önce bir sene boyunca evlerden çıkmamalarını emretti. Daha sonra da bu dört ay on gün ile neshedildi. Ahad haberlerle nakledilegelen sabit sünnette bu durum açık olmakla birlikte bu hususta müslüman alimlerin icmaı da vardır ve bu konuda görüş ayrılığı yoktur. Bunu Ebu Ömer (İbn Abdi'l-Berr) söylemiştir. O der ki: Ayetin sair kısımları da böyledir. Yüce Allah'ın: "İçinizden geride eşler bırakarak vefat edecekler eşlerine çıkarılmayarak bir yılına kadar faydalanmalarını vasiyet etsinler" buyruğu ilim adamlarının cumhuruna göre bütünüyle neshedilmiştir.

 

Daha sonra bir sene boyunca hanımlara sükna vasiyeti neshedilmiştir. Bundan tek istisna İbn Ebi Necih yoluyla Mücahid'den gelen şazz, terkedilmiş ve arkasından gidilmemiş bir rivayet vardır. Ashab-ı kiramdan olsun, tabiinden olsun, onlardan sonra gelenlerden olsun bildiğim kadarıyla müslüman alimlerden herhangi bir kimse, dört ay on günden fazla bir süreyi söylemiş bir kimse bilmiyorum. Ayrıca İbn Cüreyc, Mücahid'den sair insanları benimsediği görüşe benzer bir nakilde de bulunmuştur. Böylelikle icma gerçekleşmiş ve konu ile ilgili görüş ayrılığı ortadan kalkmış olmaktadır. Başarımız Allah'tandır.

 

2- Eşlerine Vasıyette Bulunsunlar:

 

Yüce Allah'ın: "Vasiyet" buyruğunu Nafi, İbn Kesir, el-Kisai ve Ebu Bekr yoluyla gelen rivayette Asım, mübteda olmak üzere merfu olarak okumuşlardır. Haberi ise "eşlerine" buyruğudur. (Buna göre anlamı eşlerine vasiyette bulunurlar şeklinde olur). Bunun: "Vasiyette bulunmakla görevlidirler" anlamına gelme ihtimali de vardır. O takdirde "eşlerine" buyruğu sıfat olur.

 

Taberi der ki: Bazı nahivciler şöyle derler: Bu buyruğun anlamı: "Onlara vasiyette bulunmaları (farz olarak) yazıldı" şeklindedir. Buna göre "eşlerine" buyruğu da sıfat olur. (Devamla) der ki: Nitekim Abdullah b. Mesud'un kıraatinde de bu böyledir.

 

Ebu Amr, Hamza ve İbn Amir ise mansub olarak okumuşlardır. Bu ise bir fiil takdirine göre böyle okunur. Yani (mealde de olduğu gibi): Vasiyet etsinler, demek olur. Diğer taraftan ölü vasiyette bulunamaz. Ancak burada ölüme yaklaştıkları takdirdeki halleri kastedilmiştir. (O bakımdan mealde: "Vefat edecekler" diye verilmiştir).

 

Bu okuyuşa göre de "eşlerine" kelimesi sıfat olur. Bunun anlamının: Allah şöylece vasiyette bulunmuştur şeklinde olduğu da söylenmiştir.

 

"Faydalanmalarını" buyruğu, onları metalandırın (faydalandırın), anlamındadır. Yahut Allah bunu onlar lehine bir meta' olarak takdir buyurmuştur, demektir. Çünkü ifadEbunu göstermektedir. Bu kelimenin hal veya "vasiyet"ten ibaret olan masdar ile mansub olması da mümkündür. Yüce Allah'ın: "Yahut açlığın çok olduğu bir günde bir yetime .. yemek yedirmektir" (Beled, 14-15) buyruğunda olduğu gibi. Burada sözü geçen "meta"dan (faydalandırılma'dan) kasıt kadının bir yıllık nafakasıdır.

 

3- Bu Zaman Zarfında Kadın Evinden Çıkarılmaz:

 

Yüce Allah'ın: "Çıkarılmayarak" buyruğunun anlamı şudur: Ölünün velileri ile o evin mirasçılarının o kadını evden çıkarmak hakları yoktur. Buradaki (...) kelimesi el-Ahfeş'e göre masdar olarak nasbedilmiştir. Adeta; çıkarmak yoktur, denilmiş gibidir. "Meta" kelimesinin sıfatı olduğundan dolayı nasbedildiği de söylenmiştir. Vasiyyet edenlerin halini belirtmek üzere nasbedildiği de söylenmiştir. Yani onları çıkartmaksızın o kadınları faydalandırınız. Bunun: "Çıkarmaksızın faydalandırınız" anlamına geldiği de söylenmiştir.

 

4- Kendileri Çıkacak Olurlarsa ..

 

Yüce Allah'ın: "Şayet çıkarlarsa .. " buyruğunun anlamı sene bitmeden önce kendi seçim ve tercihleriyle çıkarlarsa demektir. "Size birvebal yoktur." Yani veli, hakim veya onlardan başka herhangi bir kimse için bir zorluk yoktur. Çünkü bir sene boyunca kocasının evinde kalması onun için vacip değildir. Bunun; o takdirde kadınların nafakasını kesmekte bir vebal yoktur ya da kendileri ile evlenmek isteyen erkeklere görünmelerinde o kadınlar için vebal yoktur, anlamına geldiği de söylenmiştir. Çünkü artık ey mirasçılar; sizin o kadınlar üzerindeki gözeticiliğiniz sona ermiştir. Diğer taraftan kadın bir senelik iddet bitmeden önce evlenmemekle yükümlüdür. Veya iddetin sona erişinden sonra onların evlendirilmesinde vebal yoktur anlamına geldiği de söylenmiştir. Çünkü Yüce Allah: "Marufbir şekilde" diye buyurmaktadır ki bu da şeriata uygun olan şey demektir.

 

"Allah Azizdir." Bu, bu mes'ele ile ilgili olarak haddi aşarak, çıkmak istemediği halde kadını evden çıkartmak suretiyle emre muhalefet eden kimseler için tehdidi gerektiren bir sıfattır.

"Hakimdir", kullarının işleri arasından dilediklerini sapasağlam, muhkem kılar .

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Bakara 241-242

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR