MUKADDİME
A'şar (onda birlik
bölüm işaretleri)ın Konulması:
İbn Atiyye der ki: Tarihlerden
birisinde gördüğüme göre, Abbasi halifelerinden Me'mun bunu emretmiştir. Bu işi
yapanın Haccac olduğu da söylenmiştir. Ebü Amr ed-Dani
"Kitabu'l-Beyan" adlı eserinde Abdullah b. Mes'ud'dan, onun
mushafların on ayetlik bölümlere ayrılarak işaretlenmesi'ni mekruh gördüğünü ve
bu işaretleri gördüğünde onları kazıdığını nakletmektedir.
Mücahid'den rivayet
edildiğine göre o, mushafın ta'şirini ve kokulanmasını hoş görmezdi. Eşheb der
ki: Ben Malik'e, sahifelerde kırmızı ve başka renklerle aşirler (onar ayetlik
bölümler) arasında konulan işaretlere dair soru sorulduğunu duydum. Bu işten
hoşlanmadığını ifade etti ve şöyle dedi: Mürekkeple mushafın ta'şir edilmesinde
sakınca yoktur. Her bir surenin sonunda o surede bulunan ayet sayısını belirten
ifadelerin yazılı olduğu mushaflara dair sorulan soruya da şu cevabı vermiştir:
Ben ana mushaflara herhangi bir şeyin yazılmasını veya şekillendirilmesini
(hareke konulmasını) hoş görmüyorum. Çocukların Kur'an okumayı öğrendikleri
mushaflara gelince, onlar için bu açıdan bir sakınca olduğu görüşünde değilim.
Eşheb der ki: Daha sonra
bize dedesinden kalma bir mushaf çıkarıp gösterdi. Bunu Hz. Osman mushafları
yazdığı sırada yazmış. Orada (sure) sonlarında satır boyunca zincir şeklinde
mürekkepten işaretler gördük. Ayrıca yine mürekkep ile ayetlerin noktalı
harflerinin noktalanmış olduğunu da gördük.
Katade der ki: Önce işe
nokta koymakla başladılar. Sonra beşer bölümlere ayırdılar, işaretlerini
koydular, daha sonra da onar ayetlik bölümlere ayırıp işaretlerini koydular.
Yahya b. Ebi Kesir der
ki: Kur'an-ı Kerim önceleri Mushaflarda başlıbaşına idi. Bu konuda ilk ihdas
edilen şey, Te ve Be harfleri üzerine nokta koymak oldu ve bunda mahzur yoktur,
Kur'an için bu bir nurdur, dediler. Daha sonra da ayetlerin sonlarında nokta
koyma işini ihdas ettiler. Sonra da surelerin baş taraflarında ve sonlarında
yeni şeyler yazdılar.
Ebu Hamza'dan şöyle
dediği rivayet edilmektedir: İbrahim en-Nehai, benim mushafımda şu şu surenin
baş taraflarını gördü ve bana şöyle dedi: Sen bunu siL. Çünkü Abdullah b.
Mes'ud şöyle demişti: Allah'ın Kitabına ondan olmayan bir şeyi karıştırmayınız.
Ebu Bekr es-Serrac'dan
rivayetle dedi ki: Ben Ebu Rezin'e şöyle dedim: Mushafıma şu, şu suredir, diye
yazayım mı? Bana dedi ki: Ben bu ayrı yazacağın şeylerin ne olduğunu bilmeyen
ve dolayısıyla bunu Kur'an'dan zannedecek bir neslin ortaya çıkacağından
korkuyorum.
ed-Dani (Allah ondan
razı olsun) dedi ki: Bütün bu haberler, Kur'an-ı Kerim'in ta'şirinin,
tahmisinin, sure başları ile ayet başlarının işaretlenmesinin ashab-ı kiramın
yaptığı bir iş olduğunu göstermektedir. Bu gibi işleri yapmaya onları götüren
ictihadları olmuştur. Aralarından ve başkalarından bu işi hoş görmeyenler
gördüğüm kadarıyla kırmızı, sarı ve buna benzer renklerle bu işaretlemelerin
yapılmasından hoşlanmamıştır. Ayrıca diğer bölgelerde yaşayan müslümanlar, ana
mushaflarda olsun, başkalarında olsun, bunun caiz olduğu ve bu işaretlemelerin
kullanılabileceği üzerinde ittifak etmişlerdir. Zorluk ve hata yapma
ihtimalinde ise, Allah'ın izniyle ittifakla yaptıkları şeyler hususunda
(sorumluluk) üzerlerinden kaldırılmıştır.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN
Kur'an'ın Harf
ve Cüzlerinin Sayısı