HUMEYDİ
181- Cabir b. Abdillah
(r.a.) Hadisleri
1256- ... Amr b. Dinar
ve Ebu Zübeyr (r.a.)'ın anlattıklarına göre onlar, Cabir ibn Abdullah'ın şöyle
dediğini işittiler: Bir adam kendi kölesinin hürriyetini kendisinin ölümüne
bağladı, kölesinden başka herhangi bir malı yoktu. O köleyi Nebi (s.a.v.) sattı
ve Nuaym ibn Neham adında biri satın aldı. Amr b. Dinar'ın söylediğine göre
Cabir şöyle dedi: O köle kıpti idi, ibn Zübeyr (r.a.)'in emirliğinden bir yıl
önce vefat etmişti. Ebu Zübeyr (r.a.) (kendi rivayetinde) kölenin isminin Yakub
el-Kıbti olduğunu ekledi.
Tahric: Buhari, Büyü':
2141; Müslim, İman: 997/59.
1257- ... Amr b. Dinar
ve Ebu Zübeyr (r.a.)'in söylediklerine göre onlar, Cabir ibn Abdullah (r.a.)'ın
şöyle anlattığını işitmişler: Adamın biri mescide girdi, o sırada Peygamber
(s.a.v.) minberde halka Cuma hutbesi veriyordu. Adamı gören Peygamber (s.a.v.)
ona:
- "Namaz kıldın
mı?" diye sordu. Adam da:
- Hayır, kılmadım,
cevabını verdi. Peygamber (s.a.v.) adama:
- "İki rekM namaz
kıl" buyurdular.
Süfyan şöyle dedi: Ebu
Zübeyr (r.a.) kendi aktardığı hadiste adamın adını, Süleyk ibn Amr el-Gatafani
olarak açıkladı.
Tahric: Buhari, Cum'a:
930; Müslim, Cum'a: 875.
1258- ... Hassan ibn
Ca'de anlatıyor: Ben Hasan ibn Ebu Hasan'ın Cuma günü Vasıt mescidine girdiğini
gördüm. İbn Hübeyre de minberde halka hitabediyordu. Hassan ibn Ebu Hasan iki
rekat namaz kıldı ve sonra oturdu.
Tahric: İbn Ebi Şeybe
1259- ... Amr b. Dinar
anlatıyor ve şöyle diyor: Ben Cabir ibn Abdullah (r.a.)'ın şöyle dediğini
işittim: Bizler Hudeybiye günü bin dört yüz kişi idik. Peygamber (s.a.v.)
bizlere: "Bu gün sizler, yeryüzü halkının en hayırlılarısınız"
buyurdular.
Cabir diyor ki:
Görebilseydim (gözlerim görseydi) sizlere ağacın yerini gösterirdim.
Tahric: Buhari, Megazi:
4154; Müslim, İmare: 1856.
1260- ... Humeyd ibn
Cübeyr ibn Şeybe anlattı ve şöyle dedi: Ben Muhammed ibn Abbad ibn Ca'fer
el-Mahzumi'nin şöyle dediğini işittim: Cabir ibn Abdullah el-Ensari Ka'be'yi
tavaf ettiği sırada ona:
- Peygamber (s.a.v.)
Cuma günü oruç tutmayı yasakladı mı? diye sordum. O da:
- Evet, şu Beyt'in
Rabbine yemin olsun ki yasakladı, diye cevap verdİ.
Tahric: Buhari, Savm:
1984; Müslim, Sıyam: 1143.
1261- ... Süfyan şöyle
anlattı: İbn Münkedir'le karşılaşmadan önce bize Amr b. Dinar anlattı ve şöyle
dedi: Ben Cabir ibn Abdullah (r.a.)'ın şöyle dediğini işittim: Bana Peygamber
(s.a.v.):
- "Oibir! Evlendin
mi?" diye sordular. Ben de: Evet, diye cevap verdim.
Peygamber (s.a.v.):
"(Aldığın hanını) bakire mi, dul nıu?" diye sordular. Ben de: DuL,
diye cevap verdim. Peygamber (s.a.v.): "Bir cariye alsaydın, karşılıklı
oynaşırdınız (daha iyi olmaz mıydı?)" diye sordular. Ben de:
- Ey Allah'ın elçisi!
Babam Uhud savaşında öldürüldü ve dokuz kız öksüz bıraktı. Onlar bana dokuz kız
kardeş oldular. Ben kendileri gibi deneyimsiz ve bilgisiz, ahmak bir cariyeyle
onları bir araya getirmek istemedim. Ancak onları tarayacak ve onlarla
ilgilenecek bir hanım daha uygun olur, diye düşündüm, cevabını verdim. Bu
cevabı alan Peygamber (s.a.v.): "Doğru düşünmüşsün" buyurdular.
Tahric: Buhari, Megazi:
4052; Müslim, Rada': 715/56.
1262- ... Süfyan şöyle
dedi: Daha sonra ibn Münkedir'le karşılaştık. Bana aynı hadisi aktardı ve ona
Amr'ın söylemediği bir cümlecik ekledi. Şöyle dedi: Cabir'in şöyle dediğini
işittim: Evlendiğim zaman Peygamber (s.a.v.) bana:
- "Cabir! Yaygı
(yatak yorgan) edindiniz mi?" diye sordular. Ben de:
- Ey Allah'ın elçisi!
Bizde yaygı nerede? diye cevap verdim. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.):
"Uyanık ol, yakında olacaktır" buyurdular.
Tahric: Buhari, Menakib:
3631; Müslim, Libas: 2083,
1263- ... Muhammed ibn
Münkedir anlattı şöyle dedi: Cabir ibn Abdullah (r.a.)'ın şöyle dediğini
işittim: Peygamber (s.a.v.) kendisinden istenen hiçbir şeye: "Hayır"
demedi.
Tahric: Buhari, Edeb:
6034; Müslim, Fedail: 2311.
1264- ... Muhammed ibn
Münkedir anlattı. O Cabir ibn Abdullah'ın şöyle dediğini işitmiş: Ben
hastalandım, Peygamber (s.a.v.) ve Ebu Bekir (r.a.) beni ziyarete geldiler.
Onlar yürürlerken bana baygınlık geldi, Peygamber (s.a.v.) su istediler, abdest
aldılar, sonra suyu benim üzerime serptiler. Bunu görünce ben:
- Ey Allah'ın elçisi!
Malımı ne yapayım? diye sordum. Peygamber (s.a.v.) sustular ve sonunda miras
ayeti indi.
Tahric: Buhari, Vudu:
194; Müslim, Feraiz: 1616,
1265- ... Süfyan'ın Ebu
Zübeyr (r.a.) kanalıyla Cabir'den aktardığına göre Cabir ibn Abdullah şöyle
dedi: Miras ayeti benim hakkımda indi. Ebu Bekir (r.a.) ise: Süfyan o sözü Ebu
Zübeyr (r.a.)'den işitmedi, demiştir.
Tahric: EbU Davud,
Feraiz: 2887; Beyhaki, Feraiz: VI/231.
1266- ... Muhammed ibn
Münkedir şöyle anlattı: Ben Cabir ibn Abdullah (r.a.)'ın şöyle dediğini
işittim: Hendek savaşı günü Peygamber (s.a.v.) halka hitaben birini casus
olarak görevlendirmek istediğni söyledi ve bu işi kimin yapmak istediğini
sordu. Zübeyr (r.a.) kendisinin yapmak istediğini söyledi. Peygamber (s.a.v.)
sorusunu üç kez tekrarladı, üçünde de Zübeyr (r.a.) kendisinin yapmak
istediğini söyledi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.): "Şu bir gerçek ki,
her peygamberin bir lIavari'si (yardımcısı) vardır, Benim yardımcım da
Zübeyr'dir" buyurarak iltifatta bulundular.
Süfyan diyor ki: Hişam
b.Urve kendi rivayetinde: "Ve halaoğlum" cümlesini eklemiştir.
Tahric: Buhari, Cihad:
2846; Müslim, Fedail: 2415.
1267- ... Muhammed ibn
Münkedir anlattı şöyle dedi: Ben Cabir ibn Abdullah (r.a.)'ın şöyle dediğini
işittim: Mahallede bir oğlan çocuğu doğdu, ana babası ona "Kasım"
adını verdiler. Babasına dedik ki: Biz seni ne "Ebu'l-Kasım" künyesiyle
çağırırız ne de bu yaptığını hoş karşılarız. Bunun üzerine çocuğun babası
Peygamber (s.a.v.)'e giderek durumu anlattı.
Onu dinleyen Peygamber
(s.a.v.) de ona: "Senin oğlunun adı Abdurrahman'dır" buyurdular.
Tahric: Buhari, Edeb:
6187; Müslim, Edeb: 2133.
1268- ... Muhammed ibn
Ali şöyle haber verdi: Ben Cabir ibn Abdullah (r.a.)'ın şöyle dediğini işittim:
Bana Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Cdbir! Bahreyn'in zekat malı
gelince sana şöyle şöyle şöyle vereceğim." Ardından Peygamber (s.a.v.)
vefat ettiler. Bahreyn'in zekat malı gelmedi. Ancak Ebu Bekir (r.a.) döneminde
geldi. Ebu Bekir (r.a.) Tellal'a: Kimin Peygamber (s.a.v.)'tan alacağı veya
Peygamber (s.a.v.) tarafından verilmiş sözü varsa gelsin, diye bağırmasını
emretti.
Cabir diyor ki: Ben Ebu
Bekir (r.a.)'e geldim, kendisine: Peygamber (s.a.v.) bana: "Cdbir!
Bahreyn'in zekat malı gelince sana şöyle şöyle şöyle vereceğim"
buyurdular, dedim. Ebu Bekir (r.a.) beni bir kez utandırdı ve sonra (birkaç
avuç para veya altın) verip onları say, dedi. Saydım ve beş yüz kadar
olduklarını gördüm. Bana: O kadar daha alabilirsin, dedi.
Tahric: Buhari, Kefalet:
2296; Mavsili: III / 459. No: 1961
1269-Süfyan şöyle dedi:
Sonra ibn Münkedir'i konuyu aktarırken dinledim. O, Cabir ibn Abdullah'ın
aynısını söylediğini dediğini işitmiş. Ancak o: Ebu Bekir (r.a.) beni üç kez
geri çevirdi, demiş. İbn Münkedir şunu ekliyor: Cabir şöyle dedi: Daha sonra
Ebu Bekir (r.a.)'e gelerek:
- Ey Ebu Bekir! Ben
senden istemeye geldim sen vermedin. Sonra tekrar istemeye geldim yine
reddettin. Şimdi ya verirsin ya da seni bana karşı cimri olarak bileceğim,
dedim. Bunu işitince:
- Bana karşı cimri
bileceğim mi dedin, cimrilikten daha kötü hangi hastalık vardır? Seni
reddettiği m her seferinde (içimden) sana vermek geldi, dedi (sonra bir avuç
avuçlayarak verdi).
Tahric: Buhari, Hibe:
2598; Müslim, Fedail: 2314.
1270- ... Ebu Zübeyr
(r.a.)'in anlattığına göre o, Cabir ibn Abdullah'ın şöyle dediğini işitmiş:
Peygamber (s.a.v.) (yemekten sonra) parmakları yalamayı ve kabı sıyırmayı
emrettiler. Bununla ilgili olarak da şöyle buyurdular: "Bereketin
hangisinde olduğu bilinmez."
Tahric: Müslim, Eşribe:
2033; ibn Ebi Şeybe, el-Akika: VIII / 296. No: 4507.
1271- ... Amr b. Dinar
anlattı şöyde dedi: Cabir ibn Abdullah (r.a.)'ın şöyle dediğini işittim:
Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Cennet'e girdim, orada bir köşk ya
da ev gördüm:
- Bu kimin? diye sordum.
Denildi ki:
- Bu Ömer ibn
Iiattab(r.a.)'ın. Senin kıskançlığın olmasa ey Ebu Hafs!
Mutlaka ona
girerdim." Cabir diyor ki:
Bunu işiten Ömer (r.a.)
ağladı ve:
- Ey Allah'ın elçisi!
Sana karşı hiç kıskançlık olur mu? dedi,
Tahric: Buhari,
F.Sahabe: 3679;; Müslim, F.Sahabe: 2394.
1272- .. .İbn Münkedir
anlattı, şöyle dedi: Cabir ibn Abdullah (r.a.)'ın şöyle dediğini işittim:
Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Cennet'e girdim, orada bir köşk ya
da ev gördüm, içinde gürültü işittim.
- Bu kimin? diye sordum.
- Kureyş'ten bir adamın,
denildi. Onun ben olabileceğimi umdum.
- Ömer ibn Hattab
(r.a.)'ındır, denildi. Ey Ebu Hafs! Eğer kıskançlığın ol-
masaydı mutlaka içine
girerdim."
Cabir diyor ki: Bunu
işiten Ömer (r.a.) ağladı ve: Ey Allah'ın elçisi! Sana karşı hiç kıskançlık
olur mu? dedi.
Tahric: Buhari,
F.Sahabe: 3679;; Müslim, F.Sahabe: 2394.
1273- ... Amr b. Dinar
anlattı şöyde dedi: Cabir ibn Abdullah (r.a.)'ın şöyle dediğini işittim:
Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Savaş bir hiledir."
Tahric: Buhari, Cihad:
3030; Müslim, Cihad: 1739.
1274-Bize Humeydi
anlattı, şöyle dedi: Bize Süfyan anlattı şöyle dedi: Amr ibn Dinar
"..." dedi, oysa Arap halkı: "..." diyorlar.
Tahric: Buhari, Cihad:
3030; Müslim, Cihad: 1739.
1275- ... Amr b. Dinar,
Cabir ibn Abdullah (r.a.)'dan şöyle işittiğini anlatıyor: Bir savaşta Nebi (s.a.v.)'le
birlikteydik, Mühacir'lerden biri Ensar'dan birine vurdu. Ensar'dan olan
- Ey Ensar (yardım
edin)! diye bağırdı. Mühacir'lerden olan da:
- Ey Mühacirler (yardıma
koşun)! diye bağırdı. Bu bağırmaları işiten
Peygamber (s.a.v.):
- Nedir bu? diye sordu.
Mühacir'lerden biri Ensar'dan birinin poposuna vurdu. Ensar'dan olan:
- Ey Ensar (yardım
edin)! diye bağırdı. Mühacir'lerden olan da:
- Ey Mühacirler (yardıma
koşun)! diye bağırdı, dediler. Bu sözü işiten Peygamber (s.a.v.):
- "Bu cahiliye iddiası
da ne oluyor? Bırakın onu, zira o kokmuş bir iddiadır" buyurdular.
Abdullah b. Selül şöyle dedi:
- Onlar böyle mi
yaptılar? Allah (c.c.)'a andolsun ki, Medine'ye dönersek, güçlü olanlar
(kendilerini kastediyor) zayıf olanları (müslümanları kastediyor) elbette
oradan çıkaracaktır.
Cabir dedi ki: Peygamber
(s.a.v.) Medine'yi teşrif ettiklerinde Ensar Mühacirlerden çoktu, ancak
sonradan Mühacirler daha çok hale geldiler.
Cabir devam ediyor ve
diyor ki: Ömer (r.a.) Peygamber (s.a.v.)'e: -Beni bırak da şu münafığın boynun
vurayım, dedi. Peygamber (s.a.v.) de ona: "Bırak onu da insanlar
(arkamızdan): 'Muhammed arkadaşlarını öldürüyor' diye konuşmasınlar"
buyurdular.
Tahric: Buhari, Menakıb:
3518; Müslim, Bir ve Sıla: 2584 / 63.
1276- ... Abdullah b.Harun
el-Medeni şöyle anlatıyor: Abdullah b. Abdullah b.Übey ibn Selül babasına şöyde
dedi:
- Allah (c.c.)'a yemin
ederim ki, Peygamber (s.a.v.) güçlü, ben güçsüzüm, deyinceye kadar Medine'ye
giremezsin.
Ebu Harun sözüne şöyle
devam etti: Übey ibn Selül'ün oğlu Peygamber (s.a.v.)'egelerek:
- Ey Allah'ın elçisi!
Kulağıma babamı öldürtmek istediğiniz geldi. Sizi hak dinle gönderen Allah
(c.c.)'a yemin ederim ki, korkumdan ve saygımdan (şimdiye kadar) babamın yüzüne
bakmadım, ama siz onun başını getirmemi isterseniz, elbette getiririm. Zira ben
babamın katilini görmekten nefret ederim, dedi.
Tahric: Buhari, Menakıb:
3518; Müslim, Bir ve Sıla: 2584/63.
1277- ... Muhammed ibn
Münkedir şöyle dedi: Cabir ibn Abdullah (r.a.)'ın şöyle dediğini işittim: Bir
köylü Arap Medine'ye gelerek Peygamber (s.a.v.)'e hicret edeceğine söz verdi.
Sonra sıtmaya yakalandı ve Peygamber (s.a.v.)'e gelerek:
- Ey Allah'ın elçisi!
Sözümden dönmeme müsaade et, dedi. Peygamber (s.a.v.) ona:
- "Olmaz"
cevabını verdiler. Sonra sıtması arttı, Peygamber (s.a.v.)'e gelerek:
- Ey Allah'ın elçisi!
Sözümden dönmeme müsaade et, dedi. Peygamber (s.a.v.) gene:
- "Olmaz"
cevabını verdiler. Sonra sıtması yine arttı, Peygamber (s.a.v.)'e gelerek:
- Ey Allah'ın elçisi!
Sözümden dönmeme müsaade et, dedi. Peygamber (s.a.v.) gene:
- "Olmaz"
cevabını verdiler. Bunun üzerine adam, kaçarak Medine'den çıktı. Bunu öğrenen
Peygamber (s.a.v.): 'Medine ateş körüğü gibidir, kötülerini sürüyor, iyilerini
seçiyor" buyurdular.
Tahric: Buhari,
F.Medine: 1883; Müslim, Hac: 1383.
1278- ... Amr b. Dinar
anlattı, şöyle dedi: Ben Cabir ibn Abdullah (r.a.)'ı şöyle anlatırken işittim:
Bizi Peygamber (s.a.v.) üç yüz atlı (binekli) halinde gönderdi. Komutanımız Ebu
Ubeyde ibn Cerrah'dı, Kureyş'in bir kervanını gözetliyorduk. O esnada çok
şiddetli bir şekilde açlık çekiyorduk. Hatta ağaçlardan silkelediğimiz
gazelleri bile yemiştik. Bu yüzden o birliğe gazel birliği adı verilmiştir.
Cabir şöyle devam ediyor: Önümüze bir deniz geldi, deniz kenarında adına Anber
denilen bir hayvana rasladık. (İçinde bulunduğumuz açlıktan dolayı) yarım ay
(onbeş gün) boyunca onu yiyip içtik (ekmeğimize katık ettik), onun et ve
yağıyla yağlandık, hatta bedenlerimiz eski gücüne kavuştu. Cabir yine devam
ediyor: Ebu Ubeyde hayvanın kaburga kemiklerinden birini alarak dikti,
birlikteki en uzun kimseyi ve en iri deveyi arayıp buldu, adama deveye binip
kaburga kemiğinin altından geçmesini emretti. Adam da öyle yaptı. Ardından
Peygamber (s.a.v.)'e gelerek durumu kendilerine haber verdik. Bunun üzerine
Peygamber (s.a.v.): "Yanınızda ondan bir şey (bir parça) varmı?" diye
sordular. Biz de: Hayır, yok dedik.
Tahric: Buhari, Şirket:
2483; Müslim, es-Saydu ve'z•Zebaih: 1935.
1279- ... Ebu Zübeyr
Cabir ibn Abdullah kanalıyla Peygamber (s.a.v.)'tan bu olayın benzerini (metin
olarak aynısını) rivayet etmiştir. Ancak: "Aramızda hurma dolu heybesi
olan bir adam vardı. Bize avuç avuç hurma veriyordu. Sonra tane tane verir oldu.
Hurma bitince heybenin boşunu bulduk" cümlesini ekledi.
Tahric: Buhari, Şirket:
2483; Müslim, Sayd ve Zebaih: 1935.
1280- ... Ebu Bekr
el-Humeydi: Bunu Süfyan, Ebu Zübeyr'den işitmemiştir, dedi. Amr'ın anlattığına
göre o, Cabir (r.a.)'in şöyle dediğini işitmiş:
Aramızda bir adam vardı,
açlık ağır basınca üç deve (ya da semiz koyun) kesti, sonra üç tane daha kesti,
sonra üç tane daha kesti, sonra Ebu Ubeyde ibn Cerrah hayvan kesmeyi ona
yasakladı.
Tahric: Buhari, Şirket:
2483; Müslim, Sayd ve Zebaih: 1935.
1281- ... Amr'ın Ebu
Salih'den, onun da Kays ibn Sa'd ibn Ubade'den naklen anlattığına göre Kays ibn
Sa'd ibn Ubade şöyle dedi: Babama: Ben gazel birliğindeydim (kuru ağaç yaprağı
yemek zorunda kalan birlik), insanlar aç kaldılar. Babam bana:
- (deve) kes, dedi. Ben
de: Kestim, dedim. Sonra şiddetle aç kaldılar.
Babam bana:
- (deve) kes, dedi. Ben
de: Kestim, dedim. Sonra yine şiddetle aç kaldılar. Babam bana:
- (deve) kes, dedi. Ben
de: Kestim, dedim. Sonra babam bana:
- (deve) kes, dedi. Ben
de:
- Kesmem yasaklandı,
dedim.
Tahric: Buhari, Megazi:
4361; Hafız ibn Hacer, Fethü'l-Barı: VIII / 8l.
1282- ... Amr b. Dinar
şöyle anlatıyor: Ben Cabir ibn Abdullah (r.a.)'ın kulaklarını göstererek şöyle
dediğini işittim: Ben tanıklık ederim ki, şu iki kulağımla Peygamber
(s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu işittim: "Şu bir gerçek ki insanlar, ateşten
çıkıyor Cennet'e giriyorlar. "
Tahric: Buhari, Rikak:
6558; Müslim, İman: 191.
1283-" .Amr b.
Dinar şöyle dedi: Ben Cabir ibn Abdullah (r.a.)'ın şöyle anlattığını işittim:
Muaz ibn Cebel (r.a.) yatsıyı Peygamber (s.a.v.)'le birlikte kılıyor, sonra
dönüp geliyor ve kavmi ne kıldınyordu.
Cabir şöyle devam etti:
Bir gece Peygamber (s.a.v.) yatsıyı geciktirdi, Muaz da O'nunla birlikte kıldı.
Sonra dönüp kavmine imam oldu, Bakara suresini okumaya başladı,
arkasındakilerden bir adam kenara çekilerek namazı yalnız kıldı. Sonra namazı
bitirdi ve oradakiler ona:
- Sen münafık oldun,
dediler. O da:
- Hayır, ben münafık
olmadım, zira gidip durumu Peygamber (s.a.v.)'e haber vereceğim, dedi. Ardından
Peygamber (s.a.v.)'e gelerek:
- Ey Allah'ın elçisi!
Siz dün yatsı namazını geciktirdiniz, Muaz sizinle namazı kıldı, sonra dönüp
bize imam oldu. Bakara suresini okumaya başladı. Bunu görünce ben, geriye
çekilip namazı yalnız kıldım. Bizler su taşıyan develerin sahipleriyiz.
Elimizin emeğiyle geçiniriz, dedi. Bunu işiten Peygamber (s.a.v.) Muaz'a
dönerek:
- "Muaz! Sen bir
fitneci misin? Sen bir fitneci misin? Şu ve şu sureleri oku" buyurdu ve
Muaz'ın okuması gereken sureleri saydı.
Hadisin ravisi olan
Süfyan şöyle dedi: Ebu Zübeyr kendi rivayetinde hadise şu eklemede bulundu:
Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: (...) ayetleriyle başlayan sureleri oku. '
Yine Süfyan şöyle dedi:
Ebu Zübeyr Amr b. Dinar'a şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular:
(...) ayetleriyle başlayan sureleri oku. (Ne dersin, bu doğru mu?) diye sordum.
O da bana:
-Ya onu ya da benzerini
söyledi, cevabını verdi.
Tahric: Buhari, Ezan:
700, 701; Müslim, Salat: 465
1284- ... Amr'ın
anlattığına göre o şöyle dedi: Cabir ibn Abdullah'ın şöyle dediğini işittim:
Peygamber (s.a.) çukuruna (maşatına) konulduktan sonra Übey ibn Selül'e gelerek
onun çukurundan çıkarılmasını emretti, çıkarıldı ve onu dizlerinin üzerine
koyarak (kendi) gömleğini ona giydirdi, üzerine tükrüğünden üfledL Yine de
Allah (c.c.), her şeyi daha iyi bilir.
Tahric: Buhari, Cenaiz:
ı270; Müslim, Sıfatü'l-Münafıkin: 2773.
1285- ... Ebu Harun,
Musa ibn Ebu İsa anlattı şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.)'in üzerinde iki elbise
varken Abdullah b. Abdullah b. Übey Peygamber (s.a.v.)'e: Ey Allah'ın elçisi!
Ona (babama) cildinize dokunan (içinize giydiğiniz) gömleği giydiriniz, dedi.
Tahric: Vakidi,
el-Meğazi
1286- ... Amr'ın
anllatığına göre o, Cabir ibn Abdullah (r.a.)'ın şöyle dediğini işitmiş: Uhud
günü Peygamber (s.a.v.)'e bir adam gelerek:
- Ey Allah'ın elçisi!
Ben Allah (c.c.) yolunda öldürülünceye kadar savaşsam nerede olacağım konusunda
ne buyurursunuz? diye sordu. Peygamber (s.a.v.) de bu soruya: "Cennette
olursun" cevabını verdiler. Ravi diyor ki: Bunun üzerine adam, elinde
bulunan meyveleri attı, sonra savaşmaya başladı, öldürülünceye kadar savaştı ve
sonunda öldürüldü.
Tahric: Buhari, Megazi:
4046; Müslim, İmare: 1899.
1287- ... Amr b. Dinar
şöyle anlatıyor: Ben Cabir ibn Abdullah (r.a)'ın şöyle dediğini işittim:
Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular:
- "Ka'b ibn
Eşref'in hakkından kim gelecek? O, Allah (c.c.) ve Rasulüne eziyet etti."
Bunu işitenlerden Muhammed ibn Mesleme:
- Ey Allah'ın elçisi!
Onu öldürmemi ister misiniz? diye sordu. Peygamber (s.a.v.)
- "Evet"
cevabını verdiler. Muhammed ibn Mesleme:
- Öyleyse bana izin
verin onu öldüreyim, dedi. Ravi şöyle devam ediyor:
Peygamber (s.a.v.) ona
izin verdi. Bunun üzerine Muhammed ibn Mesleme Ka'b'a gelerek şöyle dedi:
- (Peygamber (s.a.v.)'ı
kastederek) Bu adam bizden sadaka istedi ve bizi zora soktu. Ben de senden
ödünç para istemeye geldim. Bunu işiten Ka'b:
- İyi ya, yemin olsun
sen de onu sıkıntıya sokarsın, dedi. Muhammed ibn Mesleme de: O'na uymuş
bulunduk, ne yapacağını ve işin nereye varacağını bilmeden onu bırakmak da
istemiyoruz, dedi. Bunun üzerine Ka'b:
- Madem borç
istiyorsununz, öyleyse karşılığında bana rehin bırakın, dedi. Muhammed ibn
Mesleme ve arkadaşları:
- Peki, neyi rehin
bırakalım? diye sordular. Ka'b:
- Oğullarınızı rehin
bırakın, dedi. Muhammed ibn Mesleme de ona:
- Oğullarımızı rehin
bırakırsak bizim çocuklarımıza "Sizler iki deve yükü hurma karşılığında
rehin bırakılanlarsınız" diye hakaret ederler, (bu leke bizden silinmez)
dedi. Ka'b:
- Öyleyse hanımlarınızı
rehin bırakın, dedi. Bunun üzerine oradakiler:
Sen Arapların en
yakışıklısısın, (kadınların gönlü akıverir), onun için biz sana hanımlarımızı
değil de silahlarımızı rehin bırakalım, dediler. Bunun üzerine Ka'b:
- Olur, cevabını verdi.
Ka'b, silahlarını getirmek üzere Muhammed ibn Mesleme'ye zaman verdi. Ravi
şöyle devam ediyor: Sözleşenler dört kişiydiler Amr bunlardan ikisini, Muhammed
ibn Mesleme ile Ebu Naileyi söyledi, silahlarını getirdiler, Ka'b'dan güzel
kokular yayılıyordu. Muhammed:
- Bu geceki gibi güzel
koku duymadık dedi. Ka'b da:
- Yanımda Arapların en
güzel kokan hanımı var, dedi. Bunun üzerine Muhammed ibn Mesleme:
- Başını koklamama izin
verir misin? dedi. Ka'b da:
- Kokla, dedi. Kokladı
ve tekrar koklayabilir miyim? dedi.
Muhammed koklamaya
başladı ve bu bahaneyle Ka'b'ın başını sıkıca yakaladı. Yanındakilere vurun
başını, dedi. Bunun üzerine başını vurarak onu öldürdüler.
Tahric: Buhari, Rehin:
2510; Müslim, Cihad: 1801.
1288-" . Ayşi'nin
İkrime'den rivayet ettiğine göre İkrime şöyle dedi: Hanımı Ka'b'a: -Kendisinde
kan kokusu duyduğum bir ses işitiyorum. Ka'b da hanımına:
-o benim kardeşim Ebu
Nchlenin sesidir, beni uyur bulsa uyandırmaz.
Hem şerefli bir insan
vuruşmaya çağrılsa bile mutlaka katılır, dedi. Daha sonra İkrime, Muhammed ibn
Meslemeyle birlikte Ka'b'a gelenleri saydı. Bunlar Ebu Naile, Abbad ibn Bişr,
Ebu Abs ibn Cebr ve Haris ibn Muaz idiler.
Tahric: Buhari, Megazi:
4037; Müslim, Cihad: 1801.
1289- ... Süfyan anlattı
şöyle dedi: Amr b. Dinar'a: -Cabir ibn Abdullah(r.a.)'ın Peygamber (s.a.v.)
akları yanında iken mescid'e uğrayan bir adama: "Okların temrenlerini tut.
(Demirlerine sahip ol, kimseye zarar vermesinIer)" buyurdular dediğini
işittin mi? diye sordum. O da bana: Evet, cevabını verdi.
Tahric: Buhari, Salat:
451; Müslim, Birr ve Sıla: 2614.
1290- ... Amr'ın haber
verdiğine göre o, Cabir ibn Abdullah(r.a.)'ı şöyle derken işitmiş: "Sizden
iki kabile ayrılmak istedi" (Al-i İmran 122) ayet-i kerimesi bizim
hakkımızda geldi. Bozulmaya yüz tutan topluluklar bizlerdik. Bizler, Beni
Harise ve Beni Seleme'den oluşan iki kabileyiz. Ancak: (ı ~.t,:j J.ı~)
"Yalnızca Allah (c.c.) onların dostlarıdır" (Al-i İmran 123) ayetinden
dolayı bu ayetlerin hakkımızda inmemiş olmasını istemezdim.
Tahric: Buhari, Megazi:
4051; Müslim, F.Sahabe: 2505.
1291- ... Amr anlattı
şöyle dedi: Bize Cabir ibn Abdullah şöyle anlattı: Peygamber (s.a.v.) at
etlerini yememize izin verdi, ancak eşek etilerini yememizi yasakladı.
Tahric: Buhari, Megazi:
4219; Müslim, Sayd: 1941.
1292- ... Amr b. Dinar
anlattı, şöyle dedi: Cabir ibn Abdullah şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.) Muhabere
(çıkacak üründen alınacak pay karşılığı boş araziyi kiraya vermek)'yi
yasakladı.
Süfyan der ki: Amr b.
Dinar'dan işittiğim her sözde o bize, Cabir'den işittim, dedi. Ancak bu iki
hadiste, yani at etleri ve muhabere hadislerinde böyle demedi. Öyle olunca ben,
bu iki hadiste Amr b. Dinar'la Cabir arasında başka birinin bulunup
bulunmadığını bilmiyorum. Fakat "Oklarla ilgili hadis"e gelince, ben
Amr'a:
- Bu hadisi Cabir'den
sizin aktardığınız şekliyle işittin mi? diye sordum.
Tahric: Müslim, Büyü':
1536; Beyhaki, Sünen: VI / 12S.
1293- ... Amr b. Dinar
anlattı şöyle dedi: Süleyman ibn Yesar'ın bize haber verdiğine göre Tarık,
Medine'de Vali idi ve ömürlük (ömür boyunca oturmak üzere) verilen evin
vereseye intikaline hükmetti. Bu hükmü verirken Cabir ibn Abdullah'ın Peygamber
(s.a.v.)'tan aktardığı hadise dayandı.
Tahric: Buhari, Hibe:
2625; Müslim, Hibat: 1625.
1295- ... Amr'ın
Ata'dan, onun da Cabir ibn Abdullah (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre Cabir
(r.a.) şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.) de aramızdayken bizler azil yapıyorduk.
Bir yan-
dan da Kur'an-ı Kerim
inmeye devam ediyordu.
Tahric: Buhari, Nikah:
5207; Müslim, Nikah: 1440.
1295-, .. Urve ibn
iyaz'ın Beni Seleme'nin kardeşi Cabir ibn Abdul• lah'tan rivayet ettiğine göre
bir adam Peygamber (s.a.v.)'e gelerek: Ey Allah'ın elçisi! Benim bir cariyem
var ve ben ona azil (doğum kontrolü) uyguluyorum, dedi. Bunu işiten Peygamber
(s.a.v.):
- "Dikkat et! Bu
davranışın Yüce Allah'ın takdir ettiği hiçbir şeyi engellemez" buyurdular.
Ravi diyor ki: Adam gitti, çok geçmeden geri geldi ve Peygamber (s.a.v.)'e: Ey
Allah'ın elçisi! Biliyor musunuz, bahsettiğim cariye hamile kaldı, dedi. Buna
karşılık Peygamber (s.a.v.) de: "Ben Allah (c.c.)'ın kulu ve
elçisiyim" buyurdular.
Tahric: Buhari, Tefsir:
4628; İbn Hibban: 7220.
1296-., .Amr'ın
anlattığına göre o, Cabir ibn Abdullah (r.a.)'ın şöyle dediğini işitmiş:
"De ki: Allah'ın size üstünüzden (gökten) bir azap göndermeğe gücü
yeter" ayeti inince, Nebi (s.a.v.): "Rabbim, Senin Zatına
sığınırım"buyurdular. (...) "Veya ayaklarınızın altından (yerden) bir
azap göndermeye gücü yeter." ayeti inince, Nebi (s.a.v.) yine:
"Rabbim, Senin Zatına sığınırım" buyurdular. (....j "Ya da
birbirinize düşürüp kiminize kiminizin hıncını tattırmaya gücü yeter"
(En'am 65) ayeti inince de: "Bu ikisi daha hafif veya daha kolaydır"
buyurdular.
Tahric: Buhari, Hac:
1719; İbn Hibban: 930, 5931.
1297- ... Ata ibn Ebu
Rebah'ın Cabir ibn Abdullah (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre o, şöyle dedi:
Bizler Peygamber (s.a.v.)'in zamanında Medine'ye (giderken) kurban etlerini azık
olarak (yanımıza) alırdık.
Tahric: Buhari, Hac:
1719; İbn Hibban: 930, 5931.
1298- ... Muhammed ibn
Münkedir anlattı, şöyle dedi: Cabir ibn Abdullah (r.a.)'ın şöyle dediğini
işittim: Uhud savaşında babam şehit edildi, (cenazesi) getirilip Rasululullah'ın
önüne konuldu. Vücudu kesilerek tanınmaz hale getirilmişti. Yüzünü açıp bakmak
istedim, akrabalarım beni engellediler. Ben hep açıp bakmak istiyordum, ancak
yakınlarım beni engelliyodardı. Sonunda Peygamber (s.a.v.) emretti, cenaze
kaldırıldı. Bu arada ağlayan bir kadın sesi işitildi. Bunu işiten Peygamber
(s.a.v.):
- "Bu ağlayan kadın
kimdir?" diye sordular. Oradakiler:
- Amr'ın kızı ya da kız
kardeşidir, dediler. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.):
- ''Ağlamayın ya da niye
ağlıyorsunuz, cenaze kaldırılıncaya kadar sürekli melekler onu
gölgeliyorlardı" buyurdular.
Tahric: Buhari, Cenaiz:
1244; Müslim, F.Sahabe: 2471.
1299- Humeydi'nin
Süfyan'dan aktardığına göre Süfyan şöyle dedi: Muhammed ibn Münkedir bu hadisle
ilgili sürekli şüphe içinde oldu.
1300- ... Muhammed ibn
Münkedir şöyle dedi: Ben Cabir ibn Abdullah (r.a.)'ın şöyle dediğini işittim:
Yahudiler: "Bir kimse hanımına arkadan yaklaşırsa doğacak çocuğu şaşı
olur" diyorlardı, bunun üzerine Yüce Allah: ''Kadınlarınız sizin tarlanızdır,
tar anıza
istediğiniz gibi
gelin" (Bakara 223) ayetini indirıi.
Tahric: Buhari, Tefsir:
4528; Müslim, Nikah: 1435.
1301- ... Ca'fer ibn
Muhammed'in babasından, onun da Cabir ibn Abdullah (r.a.)'dan rivayet ettiğine
göre Cabir şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.) cünüpken (yıkanması zorunlu iken)
başına üç hapaz (üç kez) su dökünürdü"
Tahric: Buhari, Gusül:
252; Müslim, Hayz: 328.
1302- ... Abdullah b.
Muhammed ibn Akil ibn Ebu Talib'in Cabir ibn Abdullah (r.a.)'dan rivayet ettiğine
göre Cabir şöyle diyor: Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular:
- "Ey Cabir!
Biliyor musun, Allah (c.c.) babanı diriltti ve ona:
- Dile benden vereyim,
buyurdu. Baban da:
- Yeniden diriltilip
Senin yolunda tekrar ölmeyi dilerim, dedi. Yüce Allah da:
- Ben, ölenlerin yeniden
dünyaya dönmeyeceklerine (önceden) karar
verdim, buyurdu."
Tahric: Mavsıl!: ıV / 6.
No: 2002; İbn Hibban: 7022.
1303- ... Abdullah b.
Muhammed ibn Akil'in anlattığına göre o, Celbir ibn Abdullah (r.a.)'ın şöyle
dediğini işitmiş: Nebi (s.a.v.) Ensar'dan bir hanımın evine geldi, hanım daha
önceden toplanmış olan hurmaları kendilerine sundu ve bir de Nebi (s.a.v.) için
koyun kesti. Peygamber (s.a.v.) o hurma ve koyundan yediler, bu esnada öğle
namazı vakti geldi, Peygamber (s.a.v.) kalkıp abdest aldılar ve öğle namazını
eda ettiler. Daha sonra etin kalan kısmı getirildi, ondan yediler ve sonra
ikindi namazını kılmak için kalktılar, abdest yenilemediler. Sonra ben Ebu
Bekir (r.a.)'e geldim o, evdekilere:
- Yanınızda (yiyecek)
bir şey var mı? diye sordu, onlar da:
- Hayır, dediler. Bunun
üzerine Ebu Bekir (r.a.):
- Kuzulayan koyununuz
nerede? diye sordu. Onlar da koyunu getirdiler, Ebu Bekir (r.a.) koyunu sağdı,
bizim için ağız (yavrulayan hayvandan ilk sağılan süt) hazırladı. Ebu Bekir
(r.a.) de bizler de o ağızdan yedik. Sonra Ebu Bekir (r.a.) kalkıp namaz kıldı
ve abdest yenilemedi. Sonra Ömer ibn Hattab (r.a.)'a geldim, orada Ömer
(r.a.)'e iki kase getirildi, biri önüne diğeri arkasına konuldu, O da yedi
bizler de yedik, sonra namaz kıldı, abdest yenilemedi.
Tahric: Mavsılt: IV /
116. No: 2160; İbn Hibban: 1130 vd.
1304- ... Ca'fer ibn
Muhammed'in babasından, onun da Cabir ibn Abdullah (r.a.)'dan rivayet ettiğine
göre Peygamber (s.a.v.) Ka'be'yi tavaf edip Makam-i İbrahim'in ardında iki rekM
namaz kılınca, Hacer-i Esved'e dönüp onu selamladı, sonra Safa'ya çıkarak:
"Yüce Allah'ın: "Şüphesiz Safa ile Merve Allah'ın
nişanelerindendir" (Bakara 158) ayetinde yaptığı gibi biz de Safa'dan
başlayacağız" buyurdular.
Tahric: Müslim, Hac:
1218; Mavsili: IV/23. No: 2027.
1305- ... Ca'fer ibn
Muhammed'in babasından, onun da Cabir ibn Ab• dullah (r.a.)'dan rivayet
ettiğine göre Cabir (r.a.) şöyle dedi: Vadide Peygamber (s.a.v.) ayaklarını yere
basar basmaz, vadiyi geçinceye kadar Remel yaptı (hızlı ve dar adımlarla
yürüdü).
Tahric: Müslim, Hac:
1218; Nesai, Menasik: V / 243.
1306- ... Ca'fer ibn
Muhammed'in babasından, onun da Cabir ibn Abdullah (r.a.)'dan rivayet ettiğine
göre Cabir (r.a.) şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.) kurban etmek üzere yüz deve
ayırdı. Ali (r.a.) Yemen'den döndü. Peygamber (s.a.v.) onu da üçte bir oranında
kurbanına ortak etti. Kendisi altmışaltı kadarını kesti ve kalan otuz dördünü
kesmesini Hz. Ali (r.a.)'ye emretti. Hz. Ali (r.a.) kalan otuz dördü kesti.
Daha sonra Peygamber (s.a.v.) her deveden birer parça alınmasını emretti. Bu
parçalar alınarak pişirildi. Peygamber (s.a.v.) ve Ali (r.a.) çorba içip bu
etten yediler.
Tahric: İbn Mace, 3158;
İbn Hibban: 3943, 3944.
1307- ... Ebu Zübeyr
(r.a.) anlatıyor. O, Cabir ibn Abdullah (r.a.)'ın şöyle dediğini işitmiş:
Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Köylü adına şehirli satış yapmasın,
insanları (serbest) bırakın, Allah (c.c.) kimi insanları kimileri vesilesiyle
rızıklandırır. "
Tahric: Müslim, Büyu:
1522; İbn Hibban: 4960 vd.
1308- ... Ebu Zübeyr
(r.a.) anlattı, şöyle dedi: Cabir ibn Abdullah (r.a.)'ın şöyle dediğini
işittim: Peygamber (s.a.v.) Cirane'de Huneyn savaşında elde edilen ganimetleri
dağıtıyordu, altın torbası da Hz. Bilal (r.a.)'in kucağındaydı- kendisine bir
adam gelerek:
- Ey Muhammed! Adaletli
davran, zira sen adaletli davranmadın, dedi.
Bunu işiten Peygamber
(s.a.v.) de:
- "Yazıklar olsun!
Ben adaletli davranmadıysam kim adaletli davrandı? buyurdular. Bunu gören Ömer
ibn Hattab (r.a.) ayağa kalkarak:
- Ey Allah'ın elçisi!
Bırak da şu münafığın boynunu vurayım, dedi. Bunun üzerine Nebi (s.a.v.):
- "Bırak onu, o,
arkadaşlarıyla birliktedir (yalnız değildir), onlar Kur'an'ı okurlar ama gırtlaklarından
öte geçmez. Onlar, okun avın arka yüzünden çıktığı gibi dinden çıkarlar"
buyurdular.
Tahric: Buhari,
Farzu'l-Humus. 3138; Müslim, Zekat: 1063.
1309- ... Ebu Zübeyr
(r.a.)'in birden fazla anlattığına göre o, Cabir ibn Abdullah (r.a.)'ın şöyle
dediğini işitmiş: Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Hanginizin bir
arazısı ya da hurması (ya da hurmalığı) olursa, ortagına gösterinceye (teklif
edinceye) kadar onu satmasın. "
Süfyan şöyle dedi:
KMeliler Ebu Zübeyr (r.a.)'e gelerek ona bu hadisi sorarlar ve: Bu hadisi
senden bize ibn Ebu leyla rivayet etti, derlerdi.
Tahric: Buharı, Büyü:
2213; Müslim, Müsakat: 1608.
1310- ... Ebu Zübeyr
(r.a.)'in anlatıyor. O, Cabir ibn Abdullah (r.a.)'ın şöyle dediğini işitmiş:
Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Gece karanlığı bastığında
çocuklarınızı koruma altına alınız. Gece ayaklar kesildikten sonra sohbetten
uzak durunuz. Zira Yüce Allah'ın yaratıklarından hangilerini dağıttığını bilemezsiniz.
Öyle olunca kapıları kilitleyiniz. Işıkları söndürünüz, kapları(n ağızlarını)
kapatınız. Tulumları(ın ağızlarını) bağlayınız."
Tahric: Mavsili: No:
2221; İbn Hibban: 5517, 5518.
1311- ... Ebu Zübeyr
(r.a.) anlatıyor. O, Cabir ibn Abdullah (r.a.)'ın şöyle dediğini işitmiş:
Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Bir müslüman herhangi bir zirai
ürünü ekip dikip yetiştirir de ondan insan, cin, kuş, vahşi hayvan, yırtıcı
hayvan, ya da başka bir varlık yerse, yediği ürün, yetiştiren için mutlaka sadaka
olur. "
Tahric: Müslim, Müsakat:
1552; Mavsili: No: 2213.
1312- ... Ebu Zübeyr
(r.a.) anlatıyor. O, Cabir ibn Abdullah (r.a.)'ın şöyle dediğini işitmiş: Biz
Peygamber (s.a.v.)'le ölmek üzerine değil, kaçmamak üzerine sözleştik.
Tahric: Müslim, İmare:
1856/68; Mavsili: III / 369. No: 1838.
1313- ... Ebu Zübeyr
(r.a.)'in Cabirden naklen anlattığına göre Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdular:
"Namazın en üstünü, kıyamı uzun alanıdır. Cihadın en üstünü, kanı akıtılan
ve atı öldürülendir. Sadakanın en üstünü yoksulun (emeği karşılığı kazanıp)
verdiği yahut zenginin (cimrilik duygusunu yenerek) tasadduk ettiğidir."
Tahric: Müslim,
S.Müsafirin: 756; Mavsili: IV / 98, 99. No: 2131.
1314- ... Ebu Zübeyr
(r.a.)'in Cabir ibn Abdullah (r.a.)'dan naklen anlattığına göre Cabir (r.a.)
şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.) insanları sözleşmeye (bey'at'e) davet etti.
Bizden adına Ced ibn Kays denilen bir adamı devesinin koltuğunun altına
gizlenmiş buldu.
Tahric: Mavsili: No:
1908.
1315- ... Ebu Zübeyr
(r.a.) anlattı, şöyle dedi: Cabir ibn Abdullah (r.a.)'a sarımsak sorulmuştu
şöyle cevapladığını işittim: O gün için bizim bölgemizde sarımsak yoktu, ancak
Peygamber (s.a.v.)'in yasakladığı soğan ve pırasadır.
Tahric: Buhari, Ezan: 854;
Müslim, Mesacid: 564.
1316- ... Süfyan
anlatıyor ve şöyle diyor: Ebu Zübeyr (r.a.) kanalıyla Cabir ibn Abdullah
(r.a.)'dan işittiğime göre Peygamber (s.a.v.) afet ve salgın sonucu görülen
zararın bir şekilde düşüleceğinden (tarla sahibine ait olduğundan) söz etti.
Süfya der ki: Ben bunu hatırlayamadım. Ancak Cabir ibn Abdullah bundan
bahsetti. Ben bu zararın kiracıdan ne kadarının düşüleceğini de hatırlayamadım.
Tahric: Müslim, Müsakat:
1544.
1317- ... Süleyman ibn
Atik, Cabir ibn Abdullah (r.a.) kanalıyla Peygamber (s.a.v.)'tan benzerini
(metin olarak aynısını) rivayet etmiştir.
Tahric: Müslim, Müsakat:
1544.
1318- ... Süleyman ibn
Atik'in Cabir ibn Abdullah (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre Peygamber (s.a.v.) ağacın
vereceği bir ya da birkaç yıllık meyveyi önceden satmayı yasakladı.
Tahric: Müslim, Büyü:
1536; Mavsili: III / 374. No: 1844.
1319- ... Ebu Zübeyr
(r.a.), Cabir kanalıyla benzerini (metin olarak aynısını) rivayet etmiştir.
Tahric: Müslim, Büyü:
1536; Mavsili: III / 374. No: 1844.
1320- ... Ebu Zübeyr
(r.a.)'in Cabir (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre Peygamber (s.a.v.) için
tulumda içecek (meyve suyu) bulundurulurdu. Tulum yoksa taştan yapılmış
bardakta bulundurulurdu.
Tahric: Müslim, Eşribe:
1999; Mavsili: III / 303. No: 1769.
1321- ... Ebu Zübeyr
(r.a.)'in Cabir (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre Nebi (s.a.v.) hacamatçı'ının
kazancı hakkında: "Onu devene yeni alniak için kullan" buyurdular.
Tahric: İbn Hibban:
5154; Mavsili: IV / 87. No: 2114.
1322- ... Ebu Zübeyr
(r.a.)'in Cabir (r.a.)'den rivayet ettiğine göre o, şöyle dedi: Ben bir
yolculukta Peygamber (s.a.v.)'le birlikteydim, bana yetişti, ben bizim bir
devemizin üzerindeydim, sanki Peygamber (s.a.v.):
- "Çok yavaş
gidiyor" der gibiydi. Ben de:
- Anası da öyleydi,
sürekli bizim kötü devemiz olmuştu, dedim. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) bir
sapa veya elindeki bastonla onu tahrik etti, baktım ki, bundan böyle onu hiçbir
şey geçemedi.
Tahric: Buhari, Salat: 443;
Müslim, Müsakat: 715.
1323- ... Ebu Zübeyr
(r.a.)'in Cabir (r.a.)'den rivayet ettiğine göre bir adam: -Ey Allah'ın elçisi!
Rüyamda sanki boynum vurulmuş gibi gördüm, dedi. Bunu işiten Nebi (s.a.v.) de:
- "Şeytan
(a.l.)'nin sizinle oynaniasını neden anlatırsınız ki?" buyurdular.
Tahric: Müslim, Rüya:
2268; Mavsili: III / 370. No: 1840.
1324- ... Muharib ibn
Dinar'ın Cabir ibn Abdullah (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre Cabir şöyle dedi:
(Bir ganimet paylaşımında veya bir anlaşmazlıkta) Peygamber (s.a.v.) benim
lehime hükmetti ve bana fazla verdi,
Tahric: İbn Hibban:
3183, 3184.
1325- ... Ca'fer ibn
Muhammed'in babasından, onun da Cabir (r.a.)'den rivayet ettiğine göre Cabir
şöyle dedi: İnsanlara Peygamber (s.a.v.)'in hacca gitmek istediği duyuruldu,
bunun üzerine Medine (insanlarla) doldu. Peygamber (s.a.v.) hac mevsiminde ve
hac tarihinde (yola) çıktı. Beyda denilen yere geldiğinde telbiye getirdi,
insanlar da O'nunla birlikte telbiye getirdiler.
Tahric: Müslim, Hac:
1218.
1326- ... Ca'fer ibn
Muhammed'in babasından, onun da Cabir (r.a.)'den rivayet ettiğine göre Cabir
şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.) Medine'den oruçlu olarak (yola) çıktılar.
"Bukaü'l-Gamim" denilen yere geldiklerinde bir kabı kaldırıp
avuçlarının içine koydular, kendileri binek üzerindeydiler. Arkalarındaki
kendilerine yetişinceye kadar öndekileri durdurdular. Sonra halk kendilerine
bakarken tutup (kaptakini) içtiler. Sonra halkın oruçlu oldukları (hala
oruçlarını bozmadıkları bilgisi) kendilerine ulaştı. Bunun üzerine Peygamber
(s.a.v.): "Onlar isyan edenlerdir" buyurdular.
Tahric: Müslim, Sıyam:
1114; Mavsili: III / 400, 401. No: 1880.
1327- ... Ata ibn Ebu
Rebah'ın Cabir ibn Abdullah (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre Peygamber (s.a.v.)
şöyle buyurdular: "(Evinizi ya da bir taşın mazınızı ölümü gözleyecek
şekilde, yani) ben ölürsem senin, sen ölürsen benim şeklinde (birine) vasiyet
etmeyiniz. Ömür boyu oturmak üzere de birine vermeyiniz. Zira böyle yapmak
mirasa (malınızın vasiyet ettiğiniz ya da verdiğiniz kimselerin yakınlarına
kalmasına) sebeptir.''
Tahric: Buharl, Hibe:
2625; Müslim, Hibat:1625.
1328- ... Ata ibn Ebu
Rebah'ın Cabir ibn Abdullah (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre Cabir (r.a.)'şöyle
dedi: Necaşi ölünce Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Bu gün salih bir
kul vefat etti. Kalkınız, Ashama üzerine namaz kılınız. "
Tahric: Buhari, Cenaiz:
1317; Müslim, Cenaiz: 952.
1329- ... Ata ibn Ebu
Rebah'ın Cabir ibn Abdullah (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre Cabir (r.a.) şöyle
dedi: Peygamber (s.a.v.) yaş hurmayı kuru hurmayla, yaş üzümü kuru üzümle
kilosu kilosuna ve başağı buğday karşılığı satmayı yasakladı. Meyvenin
olgunlaştığı anlaşılıncaya kadar satılmamasını, ayrıca dinar veya dirhem
dışında bir karşılıkla satılmamasını istedi. Arazinin üçte bir ve dörtte bir
hisse karşılığı kiraya verilmesini uygun görmedi. Ancak hurma veya üzümün ağaç
üzerinde satılmasına izin verdİ.
Tahric: Buhari, Zekat:
1487; Müslim, Büyü: 1536
1330- ... Ata ibn Ebu
Rebah'ın Cabir ibn Abdullah (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre Cabir (r.a.) şöyle
dedi: Çarşamba sabahı Mekke'ye geldik, Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdular:
"Hac aylarında Umre'nin olabileceğini şimdi hatırladığım gibi
hatırlasaydım, en başından kurbanımı göndermezdim." Ashabına ihra mda n
çıkmalarını emretti. Bunu işitenler
-İhramın hangi yasakları
kalkacak? diye sordular. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) şöyle cevap verdiler:
"İhramın bütün yasakları kalkacak, (bundan böyle) kıyamete kadar Umre
Hacca dahil olacaktır."
Tahric: Beyhaki,
el-Ma'rife: 7, 33. No: 9202; İbn Hibban: 3943.
1331 - ... Şa'bi'nin
Cabir ibn Abdullah (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre Cabir şöyle dedi: Fedek
halkından (yahudilerinden) bir adam zina etti. Fedek halkı Medine'deki
yahudilere mektup yazarak bunu Peygamber (s.a.v.)'e sormalarını istediler. Eğer
sopa vurulmasını emrederse uymalarını, taşlanmayı emrederse uymamalarını
söylediler. Medine'deki yahudiler de durumu Peygamber (s.a.v.)'e sordular.
Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.): "Bana aranızdan en bilgili iki adam
gönderiniz" buyurdular. Onlar da adına Suriya denilen şaşı bir adamla bir
başkasını gönderdiler. Peygamber (s.a.v.) gelenlere:
- "Kavminizin en
bilgilisi sizler misiniz?" diye sordular. Onlar da:
- Kavmimiz bu iş için
bizleri uygun görüp gönderdi, dediler. Bunu işiten Peygamber (s.a.v.) onlara:
- "Sizin katınızda
Tevrat yok mu? Onda Allah (c.c.)'ın hükmü vardır" buyurdular. Onlar bu
soruya:
- Evet, katımızda Tevrat
vardır, cevabını verdiler. Bunu işiten Peygamber (s.a.v.): "Öyleyse İsrailoğullarına
denizi yaran, üzerinize bulutları gölge yapan, sizleri Firavun hanedanından
kurtaran, İsrailoğullarına Bıldıreın ve kudret helvasını indiren Allah (c.c.)
adına sizleri konuşmaya davet ediyorum. (Zina edeni) taşlama konusunda Tevratta
ne görüyorsunuz?" diye sordular. Bu soruyu işiten iki kişiden biri
diğerine:
- Bu güne kadar asla
böyle bir yemine çağrılmadım, dedi. Daha sonra ikisi birden:
- Tevratta bakmak
zinadır, sarılmak zinadır ve öpmek zinadır. Zina edene tekrar tekrar bakmayı
gerekli görürüz. Buna göre dört kişi bu ikisinin bu fiilleri yaparlarken
gördüklerine tanıklık eder, erkeklik ve kadınlık organlarını sürmedanlığa girip
çıkan sürme çöpü gibi birbirine sokup çıkardıklarını gördük derlerse, bu
durumda bunların taşlanmaları zorunludur, dediler. Bunu işiten Nebi (s.a.v.):
-"İşte o hüküm
budur" buyurdular ve o kimselerin taşlanmasını emrettiler, onlar da
taşlandılar. Bu olayın ardından: "Ffer sana gelirlerse, ister aralarında
hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Onlardan yüz çevirecek olursan, sana asla
hiçbir zarar veremezler. Eğer hükmedecek olursan, aralarında adaletle
hükmet" (Maide 42) ayet - i kerimesi indi.
Tahric: Mavsili: III /
437. No: 1928; İbn Hibban: 4434, 4435.
1332- ... Şa'bi'nin
Cabir ibn Abdullah (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre Cabir, (y~ 0;'~)
"Onlar (Yahudiler) yalan uydurmak için (seni) dinlerler" ayetinde
kastedilenler Medine yahudileridir. (iJ;~ ~ J-?-\ i~ 0;'~) "sana gelmeyen
bir topluluk hesabına dinlerler" ayetinde kastedilenler Fedek halkıdır.
(~ıy ~ ~ r+<Jı 0)5i.) "Kelimelerin (ifade içindeki) yerlerini bildikten
sonra yerlerini değiştirir ve şöyle derler" ayetinde kastedilenler yine
Fedek halkıdır. (~Ji;J ılı r~) 0l 0)~) "Eğer size şu hüküm verilirse, onu
tutun" ayetindeki (ılı) yanı: "şu hüküm" sopadır. "O verilmezse sakının" (Maide 41)
ayetindeki "O" dan maksat ise recmdir, dedi.
Tahric: Tabari, Tefsir:
XVI / 237; Mavsili: III / 437. No: 1928.
1333- ... Şa'bi'nin
Cabir ibn Abdullah (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular:
"Dün gece kendimi rüyada gördüm. Bir adam ağzıma bir topak hurma koydu.
Topağı çiğnedim, içinde bir çekirdek buldum, beni rahatsız etti, ben de onu fı
rla tıp attım. Sonra bir topak daha yutturdu, onu da aynı şekilde çiğnedim ve
bir çekirdek de onda buldum, beni rahatsız etti ve fırlatıp attım. Sonra yine
başka bir topak yutturdu, onu da çiğnedim, yine ağzıma gelen bir çekirdek beni
rahatsız etti, onu da fırlatıp attım." Bunu dinleyen Hz. Ebu Bekir (r.a.):
- Ey Allah'ın elçisi!
Bırakın da bu rüyayı ben yorumlayayım, dedi. Peygamber (s.a.v.) de:
- "Tamam,
yorumla" buyurdular. Bunun üzerine Ebu Bekir (r.a.) şöyle dedi:
O hurma topağı
gönderdiğiniz ordudur. Allah (c.c.) onları selamete erdirecek ve onlara ganimet
verecek. Sonra bir adama raslayacaklar, adam sizin korumanız altında olacağına
dair onlara yemin ettirecek, onlar da adamı bırakacaklar. Sonra ardarda iki
adama daha raslayacaklar ikisi de aynı şekilde yemin ettirecekler. ikisini de
bırakacaklar. Bu yorumu dinleyen Peygamber (s.a.v.):
- "Ey Ebu Bekir!
Melek de aynen öyle dedi" buyurdular.
Tahric: Ahmed b. Hanbel,
III / 399; Darimi, Rüya
1334- ... Nübeyh el-Anzı
şöyle dedi: Cabir ibn Abdullah (r.a.)'ın şöyle dediğini işittim: Peygamber
(s.a.v.) bizlere yolculuk dönüşü gece kadınlara (evimize) gelmemizi yasakladı.
Bunun üzerine bizler de gecenin sonunda geldik.
Tahric: Buhari, Nikah:
5243; Müslim, İmare: 715/184.
1335- ... Nübeyh el-Anzı
şöyle dedi: Cabir ibn Abdullah (r.a.)'ın şöyle dediğini işittim: Peygamber (s.a.v.)
Uhud'da öldürülenlerin cenazelerinin Uhud'a başka yerlerde öldürülenlerin
cenazelerinin de öldürüldükleri yerlere götürülmelerini, emretti.
Tahric: Mavsili: III /
372. No: 1842; İbn Hibban: 3183, 3184.
1336- ... Ebu Zübeyr'in
Ccibir (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdular:
"Bu yeşillikleri (soğan ve sarımsak) yediğinizde mecliste bizimle
oturmayınız, insanların rahatsız oldukları şeylerden melekler de rahatsız
olurlar."
Tahric: Mavsili: III /
407. No: 1889; İbn Hibban: 2086.
1337- ... Salih ibn
Salih'in Şa'bi'den rivayet ettiğine göre Şa'bi şöyle dedi: Bir adama: Bize
lider ol, dediler. Adam da: Sizin lideriniz yiyecek bir şeyarayan, bulduğu
zaman oturan, aşırı hırslı, kirli ve siyah, ısrarcı, bulduğunu alan, al denildiğinde
hemen ısıran, ver denildiğinde vermeye yanaşmayan bir tiptir, dedi.
Bu, Rabbimin lütuf ve
ihsanındandır!
bitti