HUMEYDİ

 

176- Sehl b. Sa'd Es-Saidi (r.a.) Hadisleri

 

953- ... Zühri şöyle dedi: Sehl b. Sa'd es-Saidi (r.a.)'in şöyle dediğini işittim: Bir adam Peygamber (s.a.v.)'in odasına bir delikten baktı, o sırada Peygamber (s.a.v.)'in elinde kendisiyle saçların düzeltildiği bir demir vardı ve onunla başını kaşıyordu. Onu görünce: "Senin baktığını bilseydim, elimdekini gözüne sokardım/şu elimdekiyle gözünü oyardım, zira izin isteme zorunluluğu gözler için (gözler harama bakmasm diye) getirilmiştir" buyurdular.

 

Tahric: Buhari, Libas: 5924; Müslim, Edeb: 2156

 

 

 

954- ... Süfyan şöyle anlattı: Ebu Hazim'in bize aktardığına göre o, Sehl b. Sa'd es-Saidi'nin şöyle dediğini işitmiş: Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Ben ve kıyamet şöylece (şu iki parmak gibi birlikte) gönderildim." Süfyan bunu rivayet ederken işaret ve orta parmağını yan yana tutmuştu.

 

Tahric: Buhari, Tefsir: 4936; Müslim, Fiten: 2950.

 

 

 

955- ... Süfyan (r.a.) şöyle dedi: Bize Ebu Hazim şöyle dedi: Sehl ibn Sa'd (r.a.)'a:

-Peygamber (s.a.v.)'in minberi nedendi? diye sordular. O da cevap olarak: İnsanlardan bunu benden daha iyi bilen biri kalmadı, o, (Mekke ve Medine arasındaki özel bir) ormandan (getirilen) bir ılgın ağacındandı, onu Peygamber (s.a.v.)'e falan hanımın (Ensarlı Aişe) kölesi falan adam (Hz. Meymun) yapmıştı. Peygamber (s.a.v.)'in minbere çıktığında kıbleye dönüp tekbir aldığını, sonra kıraatte bulunduğunu, sonra rüku yaptığını, sonra minberden geri geri inerek secde ettiğini, sonra tekrar minbere çıktığını, yine kıraatte bulunduğunu, sonra rüku yaptığını ve yine geri geri inerek secde yaptığını gördüm, dedi.

 

Tahric: Buhari, Salst: 377; Müslim, Salat: 544

 

 

 

956- ... Ebu Hazim şöyle dedi: Sehl b. Sa'd (r.a.)'in şöyle anlattığını işittim: Peygamber (s.a.v.) Amr b. Avf'le (başkaları) arasında meydana gelen bir meseleden dolayı onları barıştırmak için çıktı. Öyle ki, birbirlerine taş (bile) atmışlardı. O sırada namaz vakti geldi. Hz. Bilal (r.a.) ezan okudu. Peygamber (s.a.v.) konuyla ilgilendiği için namaza gecikti. Bunun üzerine halka namaz kıldırmak üzere Ebu Bekir (r.a.) öne geçti. Ancak Peygamber (s.a.v.) mescide döndüler, safları yararak ilerlediler. Ebu Bekir (r.a.)'in bulunduğu safın arkasına gelince insanlar el çırpmaya başladılar. Ebu Bekir (r.a.) namazda kımıldayan (etrafına bakınan) birisi değildi, ancak (cemaatin fazlaca) el çırptıklarını işitince kımıldama (etrafına bakma) gereği duydu ve Peygamber (s.a.v.)'in geldiğini gördü, Peygamber (s.a.v.) kendisine yerinde kalmasını işaret etti. Ancak Ebu Bekir (r.a.) başını göğe kaldırarak (ve ellerini açarak Peygamber (s.a.v.)'in kendisine yaptığı işaretten dolayı) Cenab-ı Hakk'a şükürde bulundu. Ardından da geri çekilerek bir arka safta yerini aldı. O çekilince Peygamber (s.a.v.) öne geçerek namazı kıldırdılar. Namazı bitirince Hz. Ebu Bekir (r.a.)'e:

- "Ey Ebu Bekir! Ben yerinde kalmanı işaret ettiğim halde neden geri çekilme gereği duydun? diye sordular. Bunun üzerine Ebu Bekir (r.a.):

- Cenab-ı Hakk'ın, ibn Ebu Kuhafe'yi (Kendisini kastediyor) Peygamber (s.a.v.)'in önünde görmesi uygun düşmez diye düşündüm, cevabını verdi. Daha sonra Peygamber (s.a.v.) halka dönerek şöyle buyurdular:

"Ey insanlar! Size ne oldu da namazda bir olumsuzluk yaşadığınız zaman el çırpmaya başladınız (ve uzun bir süre devam ettiniz)? Zira (namazda başınıza bir şey geldiğinde) el çırpmak kadınlara, (Sübhanellah) diyerek tesbihte bulunmak da erkeklere ait bir davranış (olmalı) dır. Bir kimse (bir erkek) namazında bir olumsuzluk yaşarsa (başına bir şey gelirse), tesbih ederek (Sübhanellah diyerek) uyarıda bulunsun" buyurdular.

 

Tahric: Buhari, Ezan: 684; Müslim, Salat: 102,421

 

 

 

957- ... Ebli Hclzim'in anlattığına göre o, Sehl b. Sa'd es-Saidi (r.a.)'nin şöyle dediğini işitmiş: Ben Peygamber (s.a.v.)'in huzurundaki topluluk arasında bulunuyordum. Peygamber (s.a.v.)'e bir kadın gelerek:

- Ey Allah'ın elçisi! Ben kendimi size adadım, bu konuyu düşünüp (bana cevap veriniz), dedi. Bunu işiten bir adam ayağa kalkarak:

- Ey Allah'ın elçisi! Sizin ihtiyacınız yoksa bu kadını bana nikclhlayınız, dedi. Ravi diyor ki. Peygamber (s.a.v.) sustular. Daha sonra kadın ayağa kalkarak aynı şekilde konuştu. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) adama:

- "Yanında kadına vere(bile)ceğin bir şey var mı?" diye sordular. Adam:

-Hayır, diye cevap verdi. Bunu işiten Peygamber (s.a.v.):

- "Git, araştır, (verecek bir şey) bulmaya çalıŞ" buyurdular. Adam gitti, sonra gelerek:

- Ey Allah'ın elçisi! Bir şey bulamadım, dedi. Peygamber (s.a.v.):

- "Git (yeniden) araştır, demir bir yüzük de olsa bulmaya çalış" buyurdular. Adam gitti, bir süre sonra dönüp geldi ve:

- Ey Allah'ın elçisi! Ne bir şey bulabildim, ne de demir bir yüzük, dedi.

Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.):

- "Ezberinde Kur'an'dan bir şey var mıdır?" diye sordular. Adam:

- Evet, şu ve şu sureler ezberimdedir, diye cevap verdi. Bunu işiten Pey-

gamber (s.a.v.):

- ''Ezberindeki o sureler karşılığında bu kadını sana nikahladım, (alıp) gidebilirsin" buyurdular.

 

Tahric: Buharı, Nikah: 5149, Vekalet: 2310; Müslim, Nikah:76, 1425.

 

 

 

958- ... Ebu Hazim öyle anlattı: İnsanlar Uhud günü Peygamber (s.a.v.)'in yarasının neyle tedavi edildiği konusunda görüş ayrılığına düştüler ve bu konuyu Sehl b. Sa'd es-Saidi (r.a.)'e sordular. Sehl (r.a.), Peygamber (s.a.v.) 'ın Medine'de kalan son sahabelerindendi. O şöyle dedi: İnsanlardan bu konuyu benden daha iyi bilen biri kalmadı. Fatıma (r.a.) Peygamber (s.a.v.)'in mübarek yüzlerindeki kanı yıkıyor, Hz. Ali (r.a.) de kalkanıyla ona su taşıyordu. (Hz. Fatıma suyun kanı daha çok akıttığını görünce) Bir hasır alınıp (Hz. Fatıma tarafından) yakıldı, Peygamber (s.a.v.)'in yüzündeki yaraya (külü yapıştırılarak) yarası kurutulmaya çalışıldı.

 

Tahric: Buhari, Vudu: 243; Müslim, Cihad: 101, 1790

 

 

 

959- ... Ebu Hazım'ın Sehl b. Sa'd (r.a.)'den aktardığına göre Sehl şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Cennet'te bir kamçılık yer (ebedi olduğu için fani olan) dünyadan ve içindekilerden daha hayırlıdır."

 

Tahric: Buhari, Cihad: 2794; Müslim, İmare: 1881. Tirmizi, Tefsiru'l-Kur'an, (Al-i İmran 185) c. 5, s. 232 (H. No: 3013)

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki başlığa tıklayın:

 

177- Ğarib Es-Sekafi (r.a.) Hadisi