HUMEYDİ

 

115- İmran b. Husayn (r.a.) Hadisleri

 

851- ... Ebü Kıtibe'nin amcasından, onun da İmran b. Husayn (r.a.)'den rivayet ettiğine göre İmran b. Husayn (r.a.) şöyle anlatıyor: Cahiliye döneminde Ukayl oğulları Sakif kabilesinin müttefiki idiler. Sakif kabilesi müslümanlardan iki kişiyi esir almıştı. Sonra müslümanlar yamnda kendi devesiyle birlikte Ukayl oğullarından bir adamı esir aldılar. Onun devesi cahiliye döneminde birkaç kez hacca önlerde giden develerdendi. Böyle hacca önden giden develere cahiliye döneminde otlama ve su içme yasaklanmaz, istediği yerde otlar, gezer ve istediği yerden su içerdi. Adam Peygamber (s.a.v.)'in huzuruna getirildi ve:

- Ey Muhammed (s.a.v.)! Neye dayanarak beni ve hacca önden giden deveyi yakaladımz? diye sordu. Peygamber (s.a.v.) de:

- "müttefiklerin olan Sakif'in işlediği suç yüzünden" cevabını verdi. Ravi şöyle devam ediyor: Adam Peygamber (s.a.v.)'in uğrayacağı bir yerde hapsedildi. Daha sonra Peygamber (s.a.v.) adama uğradığında adam:

- Ey Muhammed (s.a.v.)! Ben müslümamm, dedi. Peygamber (s.a.v.) de ona:

- "Önceden hürriyetin elindeyken söyleseydin ya, o zaman problem kökten çözülürdü (büsbütün kurtulurdun)" buyurdular. Ravi şöyle devam ediyor:

Daha sonra Peygamber (s.a.v.) adama bir kez daha uğradı, bu sefer adam:

- Ey Muhammed (s.a.v.)! Ben açım, beni doyur. Ben susuzum, bana su ver, dedi. Peygamber (s.a.v.) de ona:

- "Tamam, ihtiyaçların giderilecek" buyurdular. Daha sonra Peygamber (s.a.v.) adama bir kez daha göründü. Adam, Sakif'in esir aldığı iki kişiye karşılık olarak verildi. Ancak deveyi Peygamber (s.a.v.) kendisi için alıkoydu. Sonra Medine'ye bir düşman saldırdı, Peygamber (s.a.v.)'e ait bir sürüyü aldı, içinde o devede vardı. Düşmanların arasında (daha önceden) esir aldıkları müslümanlardan bir kadın bulunuyordu, geceleri hayvanları ahıra getirirlerdi, bir gece kadın hayvanların arasına girdi, herhangi bir hayvana yaklaştığında hayvan bağırırdı, ancak o gece devenin biri ses çıkarmadı, o da devenin üzerine binerek oradan kurtuldu. Medine'ye geldiğinde insanlar (deveyi tanıdılar) ve: AdM.! Adba! diye bağrıştılar. Ravi diyor ki: Kadın şöyle dedi:

- Eğer Allah (c.c.) beni bunun üzerinde kurtarırsa bunu (deveyi) kurban

edeyim, diye adakta bulundum.

 

Ravi şöyle devam ediyor:

Bu kadına hitaben Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Ona ne kötü bir ödül verdiniz? Allah (c.c.)'a isyan sayılan işlerde ve insanın mülkiyeti dışındaki şeylerde adak yerine getirilmez."

 

Tahric: Müslim, Nüzur: 1641; Beyhaki, Siyer: 9, 68.

 

 

 

852- ... Bize Süfyan anlattı şöyle dedi: Bize dört veya beş kişi anlattı onlardan biri de Ali b. Zeyd b. Cüd'an'dır. Hasen b. Umran b. Husayn (r.a.)'den naklen şöyle anlatır: Bir adam ölümü sırasında kendisine ait olan altı köleyi azad etti, onların dışında hiçbir malı yoktu. Peygamber (s.a.v.) köleler arasında kura çekerek iki tanesini azad etti, diğer dördünü ise köle olarak bıraktı ve: "Eğer ona yetişseydim namazını kılmazdım" buyurdu.

 

Tahric: Müslim, İman: 1668; İbn Hibban: 4320, 4542 ve 5075.

 

 

 

853- .. .İbn Cüd'an şöyle diyor: Ben Hasan'ın şöyle dediğini işittim: Bize İmran b. Husayn (r.a.) anlattı şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.)'in yaptıkları bir yolculukta kendileriyle birlikte bulunuyorduk. Kendilerine: "Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir" (Hac 1) ayeti indi, bunun üzerine Peygamber (s.a.v.):

- "Onun hangi gün olduğunu biliyor musunuz?" diye sordular. Oradakiler:

- Allah ve Rasulü daha iyi bilir, dediler. Bunu işiten Peygamber (s.a.v.):

- "O gün Allah (c.c.)'ın Adem (a.s.)'a: "Ey Adem! Kalk, cehennemlik fırka-

yı gönder" diyeceği gündür. Adem (a.s.) sorar:

- Ey Rabbim! Cehennemlik fırkayı göndermek ne demektir? Cenab-ı Hak:

- "Her binden dokuz yüz doksan dokuzu ateşe, bir tanesi cennete" diye cevap verir. Husayn şöyle devam eder: Müslümanlar ağlamaya başladılar. Bunu gören Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Kesinlikle hiçbir İslam yoktur ki, andan önce bir cahiliye dönemi almasın. Bu sayı cahiliye döneminden başlatılır, eğer yeterli olmazsa münafıklardan tamamlanır. Sizin kıyamette diğer topluluklar arasındaki durumunuz, hayvanın kalunun iç kısmındaki tüysüz bağum veya bir devenin böğründeki bir ben gibidir." Peygamber (s.a.v.) deha sonra şöyle buyurdular: "Sizlerin cennetliklerin dörttebiri alacağınızı umuyarum." Oradakiler tekbir aldılar. Daha sonra Peygamber (s.a.v.): "Cennetliklerin üçte biri alacağınızı umuyarum" buyurdular. Yine tekbir aldılar. Sonra Peygamber (s.a.v.): "Cennetliklerin yarısı alacağınızı umuyorum" buyurdular. Bunun üzerine oradakiler yine tekbir aldılar. Süfyan şöyle dedi: Hafızama yarıya düştü, Bilmiyorum ama Rasülüllah (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Sizin, cennet ehlinin üçte birisi alacağınızı umuyarum" Ya da başka bir şey söylediler.

 

Tahric: Tirmizi, Tefsir: 3167; Nesai, Kübra: 6, 409 (H. No: 11339) Hac Süresinin Tefsiri

 

 

 

854- .. .İbn Cüd'an Hasan'dan o da İmran b. Husayn (r.a.)'dan naklen anlattı. İmran b. Husayn (r.a.)şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Bana gelince, ben (yemeği bir yere) yaslanarak yemediğim halde o (yani Deccal), caddelerde yürürken yer."

 

 

Tahric: Ahmed b. Hanbel, 4, 444; Tabarani, Kebir: 18,155. (H. No: 339)

 

 

 

855- .. İbn Cüd'an'ın Hasen'den o da İmran b. Husayn (r.a.)'den naklettiğine göre Ömer b. Hattab (r.a.) insanlara and verdi ve:

- Kim Nebi (s.a.v.)'in dedenin mirascı olması hakkında bir şeye hükmettiğini işittiyse haber versin, demesi üzerine bir adam kalkarak:

- Ben tanıklık ederim ki, Nebi (s.a.v.) dedeye üçtebir hisse verdi, dedi.

Bunu işiten Ömer ibn Hattab (r.a.): 

- Bu olaya kiminle birlikte tanıklık ettin? Ya da:

- Dedeye kiminle birlikte üçtebir verdi? diye sordu. Adam:

- Onu bilmiyorum, dedi. Hz. Ömer (r.a.) de:

- Öyleyse sen anlamamışsın, karşılışığını verdi.

 

Tahric: Ahmed b. Hanbel, 4, 444; İbn Ebi Şeybe, 11,291. (H. No: 11260)

 

 

 

856- ... Bize Süfyan anlattı şöyle dedi: Bir başkasi Hasan ve İmran b.

Husayn kanalıyla olayın şöyle olduğunu anlattı: Hz. Ömer (r.a.) and verince bir başkası daha kalkarak:

- Ben Nebi (s.a.v.)'in dedeye altıdabir verdiğine tanıklık ederim, dedi.

Hz. Ömer (r.a.) aynı soruyu ona da yöneltti, o da aynı cevabı verdi. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.) ona da aynı sözü söyledi.

 

Tahric: İbn Ebi Şeybe, ll, 291. (H. No: 11260); İbn Mace, Feraİz: 2723. 

 

 

 

857- ... Zürarre ibn Evfa'nın İmran b. Husayn (r.a.)'den rivayet ettiğine göre İmran (r.a.) şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.) öğle namazını kıldırdı, namazı bitirince:

- "Sizden biriniz (J;-\rı ~,) ~\ ~) ayetini okudu mu?" diye sordu. Adamın biri:

- Evet, ben okudum, diye cevap verdi. Bunu işiten Peygamber (s.a.v.):

-"Gerçekten anladım ki biriniz onu benim ağzımdan aldı"buyurdular.

 

Tahric: Müslim, Sahih: 398; İbn Hibban: 1845, 1847

 

 

 

858- ... Şa'bi'nin İmran b. Husayn (r.a.)'den rivayet ettiğine göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Göz değmesi, zehir(lenme) veya (akrep) sokma(sı) dışında rukye (okunup üflenmek) yoktur."

 

Tahric: Buhari, Tıp: 5705; Tirmizi, Tıp: 2058; Ebü Davud, Tıp: 3884.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki başlığa tıklayın:

 

116- Temimi'd-Dari (r.a.) Hadisi