HUMEYDİ

 

50- Ubey İbn Ka'b (el-Ensari r.a.) Hadisleri

 

375- ... Amr b. Dinar'ın haber verdiğine göre Said b. Cübeyr (r.a.) şöyle anlatır: İbn Abbas (r.a.)'a dedim ki: Nevf el-Bikali, Hızır (a.s.)'ın arkadaşı olan Musa'nın İsrailoğullarına gönderilen Musa (a.s.) olmadığını, onun başka bir Musa olduğunu iddia ediyor. Bunun üzerine b. Abbas (r.a.):

-o Allah (cc.) düşmanı yalan söylemiş, bize Übey b. Ka'b anlattı, o Peygamber (s.a.v.)'in şöyle buyurduklarını işitmiş:

-"Musa (a.s.) İsrailoğullarına hitap etmek üzere ayağa kalktı, insanları en bilgilisi kimdir? Sorusuna muhatap oldu. Soruya:

- İnsanların en bilgilisi benim, cevabını verince, Allah (cc.) bilir demediği için Yüce Allah kendisini uyardı (kınadı) ve şöyle buyurdu: "İki denizin birleştiği yerde benim bir kulum var, o senden daha bilgili." Bunu işiten Musa (a.s.):

-"Ey Rabbim! Ona nasıl ulaşabilirim? diye sordu. Yüce Allah da:

"Bir balık alır, onu bir sepete koyar sonra yürümeye başlarsın, balığı nerede kaybedersen o kulum oradadır" buyurdu.

 

Musa (a.s.) da bir balık aldı ve onu bir sepete yerleştirdi. Sonra yola koyuldu, yanındaki genç yardımcısı Yuşa' b. Nun da onunla birlikte yola çıktı. Kayaya ulaştıklarında başlarını koyup uyudular, bu esnada sepetteki balık harekete geçip sepetten atlayarak denize düştü ve: "Balık denizde bir yol tutup gitti." Yüce Allah balığın tuttuğu yolu, suyun yüzeyinde belirleyerek adeta bina üzerindeki tavan gibi sabitledi. Musa (a.s.) uyandığında arkadaşı ona balığı haber vermeyi unuttu. Günün kalan kısmını ve geceyi yürümekle geçirdiler, ertesi gün olduğunda Musa (a.s.) arkadaşına:

- "Azığımızı çıkar, andolsun bu yolculuğumuzdan yorgun düştük." Dedi. İbn Abbas (r.a.) der ki:

Musa (a.s.) Yüce Allah'ın emrettiği noktayı geçinceye kadar yorgunluk hissetmedi. Arkadaşı Musa (a.s.)'a:

- «Bak sen! Kayalığa vardığımızda balığı unutmuştum. Bana onu hatırlamamı unutturan ancak şeytandır. Balık şaşılacak şekilde denizde yolunu tutup gitmiş» dedi.

İbn Abbas (r.a.) diyor ki: Balığın tuttuğu sırlı yol, Musa (a.s.) ve arkadaşı için bir merak konusu olmuştu. Musa (a.s.):

-«İstediğimiz de zaten buydu, dedi. Hemen geldikleri yoldan izleri üzerine geri döndüler." İbn Abbas (r.a.) der ki:

Musa (a.s.) ve arkadaşı izleri üzerine geri dönüp kayaya ulaştıklarında bir elbiseye bürünmüş bir adam gördüler. Musa (a.s.) ona selam verdi, adam (Hızır (a.s.):

- Selamın bilinmediği bir yerde sen nasıl selam verirsin? Dedi. Musa (a.s.) kendisini tanıtarak: Ben Musa'yım, dedi. O da:

- İsrailoğullarına gönderilen Musa mısın? diye sordu. Musa (a.s.):

- Evet, diye cevap verdi ve:

- Sana öğretilenlerden öğrenmeye geldim, diye de ekledi. Hızır (a.s.):

- Yaptığım işlere dayanamazsın ey Musa! Çünkü sen, Yüce Allah'ın ilminden sana öğrettiği benim bilmediğim bilgilere sahipsin ben de Yüce Allah'ın bana öğrettiği fakat senin bilmediği n bilgilere sahibim dedi. Bunun üzerine Musa (a.s.):

- "İnşallah sabrettiğimi göreceksin, sana hiçbir konuda baş kaldırmayacağım» dedi. Hızır (a.s.) da:

- «O halde, bana uyacaksan, ben sana anlatniadıkça herhangi bir şey hakkında bana soru sormayacaksın» dedi.

Deniz kenarında yürümeye başladılar. Bulundukları yere bir gemi uğradı. Gemidekilerle kendilerini de almaları için konuştular, gemidekiler Hızır (a.s.)'ı tanıdılar ve ikisini de ücretsiz olarak gemiye aldılar. Musa (a.s.) ansızın Hızır (a.s.)'ın keserle geminin tahta levhalarından birini söktüğünü gördü. Bunun üzerine ona:

- Onlar bizi ücretsiz olarak gemilerine aldılar, sense onları boğmak için gemilerini delmeye mi çalışıyorsun? "Doğrusu şaşılacak bir şey yaptın» dedi. Hızır (a.s.):

- «Ben sana yaptığıni işlere dayananiazsın deniedini nii?» dedi. Musa (a.s.) da ona:

- «Unuttuğuni için bana çıkışnia, gücüniün yetniediği şeyden beni sorUnilu tutnia» dedi. İbn Abbas (r.a.) diyor ki: Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "İlk olay Musa (a.s.)'dan sadır olan bir unutkanlık sonucuydu."

 

İbn Abbas (r.a.) şöyle devam ediyor: O esnada geminin güvertesine bir kuş kondu, denizden gagasıyla bir yudum su aldı. Hızır (a.s.) Musa (a.s.)'a:

- Seninle benim bilgilerimizin toplamı, şu kuşun denizden eksilttiği su kadar eksiltmez, dedi.

 

Sonra gemiden çıktılar, sahilde yürürlerken bir ara Hızır (a.s.) çocukların arasında oynayan bir oğlan çocuğu gördü, başını tutup eliyle vücudundan kopararak çocuğu öldürdü. Musa (a.s.) ona:

- «Bir cana karşılık olniaksızın niasum bir cana mı kıydın? Doğrusu pek kötü bir iş yaptın» dedi. Hızır (a.s.) da Musa (a.s.)'ya:

- «Ben sana yaptığıni işlere dayananiazsın deniedini nii?» dedi. Musa (a.s.):

- Bu öncekinden de ağır bir şeydi, dedi ve ekledi:

- «Bundan sonra sana bir şey sorarsani bana arkadaş olnia, o zanian

benini tarafınidan niazur sayılırsın»

 

İbn Abbas (r.a.) devamla şöyle dedi: Yine yola koyuldular; sonunda vardıkları bir kasaba halkından yiyecek istediler. Kasaba halkı, bu ikisini misafir etmek istemedi. İkisi, şehrin içinde yıkılmağa yüz tutan bir duvar gördüler, Musa'nın arkadaşı onu doğrultuverdi; Musa:

- «Bir topluluk ki, onlara geldik, bizi doyurmadılar ve misafir edinmediler, dileseydin buna karşı bir ücret alabilirdin» dedi.

 

Hızır (a.s.) Musa (a.s.)'ya:

- «İşte bu, seninle benim ayrılmamızı gerektiriyor; dayanamadığın işlerin yorumunu sana anlatacağım» dedi.

 

İbn Abbas (r.a.) diyor ki: Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "İsterdik ki, Musa (a.s.) sabretse de başlarından geçenleri bize anlatsaydı." Said b. Cübeyr (r.a.) şöyle dedi:

İbn Abbas (r.a.): "Gemi, denizde çalışan birkaç yoksula aitti; onu kusurlu kılmak istedim, çünkü peşlerinde her sağlam gemiye zorla el koyan bir hükümdar vardı" ayetini ve: "Oğlana gelince; onun ana babası inanmış kimselerdi. Çocuk (kafirdi) ve onları azdırmasından ve inkara sürüklemesinden korkmuştuk" ayetini okurdu.

 

Tahric: Buhari, İlim: 122; Müslim, Faziletler: 2380

 

 

 

376- ... Said b. Cübeyr (r.a.), İbn Abbas (r.a.)'tan ( t;l.:;., ~y.( 2:ıL5j) ayetiyle ilgili olarak şöyle dediğini nakleder: Yüce Allah o ikisini (ana babayı), kendi ana babalarının salih oluşları nedeniyle korudu. Ancak onlardan bir iyilik anmadı.

 

Tahric: Hakim, Müstedrek: II / 369; Tabari, Tefsir...

 

 

 

377- ... Muhammed b. Sılka, Muhammed b. Münkedir (r.a.)'in şöyle dediğini nakleder: Şu bir gerçek ki Allah (cc.), iyi bir kimseyi korumasıyla onun çocuğunu ve torununu koruduğu gibi içinde bulunduğu evini ve çevresindeki evleri de korur. Hepsi de sürekli Yüce Allah'ın koruması altındadırlar.

 

Tahric: İbn Mübarek, Zühd: 330; Ebu Nuaym, Hilyetü'l•Evliya: III / 148

 

 

 

378- ... Zir b. Hubeyş şöyle anlatır: Übey b. Ka'b (r.a.)'a Felak ve Nas surelerini sordum, şöyle dedim: Ebu Münzir! Kardeşin İbn Abbas (r.a.) o sureleri Mushaf'tan kazıyor (siliyor, bu konuda ne dersin?) O da dedi ki: Ben Peygamber (s.a.v.)'e sordum, O şöyle buyurdu: "Bana 'söyle' denildi, ben de söyledini." Öyleyse biz de Peygamber (s.a.v.)'in söylediği gibi söyleriz.

 

Tahric: Buhari, Tefsir: 4977; Beyhaki, Namaz: II/394

 

 

 

379- ... Zir b. Hubeyş şöyle anlatır: Übey'e şöyle dedim: Kardeşin İbn Mes'ud (r.a.) şöyle diyor: Bir kimse (bütün sene) geceleri ibadet ederse kadir gecesini yakalar. Übey bunu işitince şöyle dedi: Allah (cc.) Abdurrahman'ın babasına merhamet etsin, o yalnızca insanların (ibadetlerine) güvenmemelerini kastetmiştir. O da biliyor ki, kadir gecesi Ramazan ayının son on gecesindedir ve o, yirmi yedinci gecedir. Sonra yemin etti, o gecenin tekrarlanmayacağını, sadece yirmi yedinci gece olduğunu ifade etti. Biz de dedik ki: Münzir'in babası! Bunu nereden bildin? Peygamber (s.a.v.)'in bize haber verdiği belge ve bilgilerden, cevabını verdi. O bize şöyle haber verdi: "O günün sabahında güneş doğar, (ancak) ışınları yoktur."

 

Tahric: Müslim, Sıyam: 762; Beyhaki, Sıyam: IV/312

 

 

 

380- ... Ebu Osman en-Nehdi (r.a.)'in Übey b. Ka'b (r.a.)'den rivayet ettiğine göre Übey şöyle anlatır: Benim, evi uzak olan bir amcaoğlum vardı, ona dedim ki: Ya mescide yakın bir evedinsen ya da bir eşek alsan. Buna karşılık o da şöyle dedi: Evimin Hz. Muhammed (s.a.v.)'in evine bitişik olmasından hoşlanmıyorum. Müslüman olduğumdan bu yana bana daha ağır gelen başka bir söz işitmedim. O da (bana) adım başı verilecek sevapIardan söz etti. Hemen Peygamber (s.a.v.)'e gelerek aramızda geçen konuşmayı O'na aktardım. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Şüphesiz ki onun için, mescide doğru attığı her adım karşılığında bir derece vardır."

 

Tahric: Müslim, Mesacid: 663; Ahmed b. Hanbel, V / 384 Buhari, İsti'zan: 6237; Müslim, el-Bir ve's-Slla: 2560.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki başlığa tıklayın:

 

51- Ebu Eyyub El-Ensari (r.a.) Hadisleri