HUMEYDİ

 

10- Abdullah İbn Mes'ud (r.a.) Hadisleri

 

86- ... Ebu Ma'mer'in Abdullah b. Mes'ud (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre o şöyle der: Fetih günü Peygamber (s.a.v.) Mekke'ye girdi, Ka'be çevresinde üç yüz altmış put vardı, elindeki değnekle onlara dokunuyor ve şöyle buyuruyodardı: "De ki: "Hak geldi; artık batıl ne yeniden başlar, ne de geri gelir." (Sebe 49) "Hak geldi, batıl yok oldu. Şüphesiz batıl, yok olmaya mahkumdur." (İsra 81)

 

Ebu Ma'mer'in Abdullah b. Mes'ud (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre o şöyle der: Peygamber (s.a.v.) zamanında ay ikiye ayrıldı, bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Şah id olun! Şahid olun!" ...

 

Bize Humeydi anlattı şöyle dedi: Süfyan şöyle dedi: İbn Ebi Necih bu iki hadisi Ebu Ma'mer'den rivayet ettiğini bize isbat etti.

 

Tahric: Bulıari, Sahih: (3836) 10, 349; Mevsili, Müsned: 3, 376, 378

 

 

 

87- ... Ebu Ma'mer'in Abdullah bin Mes'ud'dan rivayet ettiğine göre o şöyle anlattı: Ka'be'nin yanında üç kişi toplandı, ikisi Kureyşli birisi Sakifli, ya da ikisi Sakifli biri Kureyşli idi. Bunlar kalplerinin kavrayışı az, karınlarının içyağı çok olan (kalın kafalı ve iri gövdeli) insanlardı. Birisi şöyle dedi: -Allah (cc.)'ın söylediklerimizi işittiğini düşünüyor musunuz? Diğeri şöyle dedi: Sesli söylersek işitir, sessiz söylersek işitmez. Üçüncüsü de şöyle dedi: Sesli söylediklerimizi işitiyorsa, sessiz söylediklerimizi de işitir. İbn Mes'ud der ki: Bu konuşmalar üzerine Yüce Allah: "Siz (günahları işlerken) kulaklarınızın, gözlerinizin ve derilerinizin, aleyhinize şahitlik etmesinden sakınmıyordunuz. Lakin yaptıklarınızın çoğunu Allah'ın bilmediğini sanıyordunuz" (Fussilet 22) ayet-i kerimesini indirdi. 

 

Süfyan bu hadisle ilgili olarak önceleri onu Mansur, ibn Ebi Necih veya Humeyd el-A'rac'dan biri veya bunlardan ikisi rivayet etti, derken sonradan Mansur üzerinde karar kıldı.

 

Tahric: Buhari, Sahih: (3836) 12, 145; Müslim, Sahih, İnşikakü'l-Kamer: 8, 133

 

 

 

88- ... Abdurrahman b. Abdullah b. Mes'ud (r.a.)'un babasından rivayet ettiğine göre babası şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Benim sözümü işitip, koruyup, (anlayıp, kavrayıp), ezberleyip aynen aktaranın yüzünü Allah (Cc.) ak eylesin. Çünkü fıkıh (konularını içeren hadisi) taşıyan nice kimseler vardır ki, (kendileri) fakih (derin kavrayışa sahip) değillerdir. Nice hadis taşıyıcıları vardır ki, kendilerinden daha fakih (derin kavrayışa sahip) olanlara hadis taşırlar. Üç haslet vardır ki, bunlar oldukça mü'min'in kalbi kin ve düşmanlık taşımaz: Ameli Allah (cc.) rızası için ihlaslı yapmak, müslüman yöneticilere öğüt vermek ve müslümanların cemaatine devam etmek. Çünkü müslümanların duaları cemaate katılanların hepsini kuşatır. ''

 

Tahric: M.Zevaid, 1, 137,139

 

 

 

89- ... Yahya b. Abdullah el-Cabir, Ebfı Macid el-Hanefi'nin şöyle anlattığını işitmiş: Ben Abdullah b. Mes'fıd (r.a.)'un yanındaydım, ona bıyıklı bir adam geldi. Onu görünce Abdullah b. Mes'fıd (r.a.): Adamın ağzını koklayın veya (elindeki sıvının tadına bakın) dedi. Ebfı Macid der ki: Adamın ağzı koklandı ve sıvı test edildi, adamın sarhoş olduğu anlaşıldı. Sarhoş olduğu ortaya çıkınca Abdullah b. Mes'fıd (r.a.): Onu hapse- . din, dedi ve adam hapsedildi. Ertesi gün ben de geldim adam da getirildi. Abdullah b. Mes'fıd (r.a.) bir çubuk (kırbaç) getirilmesini istedi. Ucunda meyvesi bulunan bir çubuk getirildi. Kesilmesi emredildi ve çubuk kesildi. Ucu dövülerek ufalanmış hale getirildi. İbn Mes'ud şöyle parmağıyla işaret ederek vuran adama: Vur ve elini geri çek, her organın hakkını ver, dedi. Kırbaçlanan adamın üzerinde gömlek ve etek (peştamal) ya da gömlek ve şalvar bulunuyordu. Sonra Abdullah b. Mes'fıd (r.a.) şöyle dedi: Yönetimin başındaki kimse, önüne uygulanması gereken bir ceza getirildiği zaman mutlaka o cezayı uygulamalıdır. Allah (cc.) affedicidir ve affetmeyi sever.

 

Kırbacı vuran adam (kırbaç vurduğu adam hakkında) dedi ki: Ey Ebu Abdurrahman! Bu benim kardeşimin oğludur, benim çocuğum yoktur, kendi çocuğuma acıdığım gibi ona da acınm. Bunun üzerine Abdullah: Ne kötü! Allah (cc.)'a yemin olsun ki yetimin velisi sen isen, onu iyi eğitmemiş ve kusurunu örtmemişsin, dedi. Sonra şöyle devam etti: Ben Peygamber (s.a.v.)'in elini ilk kestiği adamı biliyorum. Ensar'dan bir adam getirildi, hırsızlık yapmıştı, Peygamber (s.a.v.) onun elini kesti. Peygamber (s.a.v.)'in yüzü değişti ve karardı, sanki yüzüne toz saçılmıştı. Bu esnada Süfyan avucuyla yüzünü işaret etmiş ve yüzünü bir miktar avuçlamıştı. Onu görenler: Ey Allah'ın elçisi! Sanki hoşlanmadınız, dediler. Bunun üzerine O da: "Sizlerin kardeşiniz aleyhine şeytan (aleyhilla'ne)'ye yardımcı olmanız beni alıkoymuyor. Yönetimin başındaki kimse, önüne uygulanması gereken bir ceza getirildiği zaman mutlaka onu uygulamalıdır. Allah (cc.) affedicidir, affetmeyi sever" buyurdular. Sonra da "Onlar affetsinler, vazgeçip iyi muamelede bulunsunlar. Allah'ın sizi bağışlamasını arzu etmez misiniz? Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir" (Nur 22) ayet-i kerimesini okudular.

 

Süfyan şöyle dedi: Ben Yahya el-Cabir'e geldim. Bana: Levhalarını çıkar, dedi. Ben de: Benim yanımda levhalar yok, dedim. Bunu işitince bana bu hadisi ve beraberinde başka hadisleri rivayet etti. Ben bu hadisi ezberleyemedim, sonunda bana tekrarladı. Süfyan şöyle devam etti: Ben bu hadisi (ancak) iki parçada ezberle (yebil) dim.

 

Tahric: Ahmed b. Hanbel, 6, 33, 100

 

 

 

90- ... Bize Humeydi anlattı, bize Süfyan anlattı, Ata bin Saib -onunla Mekke'de karşılaşmıştık- bize şöyle dedi: Ebu Abdirrahman es-Sülemi'nin yanına girdim, (hastalığında) onu ziyaret ediyordum. (Bakıcısı durumunda bulunan) yanındaki genç onu tedavi etmek istedi, ancak ben bunu yasakladım. Bunun üzerine Ata b. Saib şöyle dedi: Bırak onu, ben Abdullah b. Mes'ud (r.a.)'un Peygamber (s.a.v.)'tan haber vererek şöyle dediğini işittim: Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Allah (Cc.) dermanını yaratmadığı hiçbir derdi yaratmamıştır." Bazen Süfyan (bu) hadisi: "Bilenin bildiği, bilmeyenin bilmediği bir şifadır" şeklinde söyler.

 

Tahric: Ahmed b. HanbeL, 5, 20L.

 

 

 

91- ... EbÜ Vail şöyle der: Ben Abdullah b. Mes'üd (r.a.)'un şöyle dediğini işittim: Şu Kur'an'ı korumayı gözetin (tekrar ve müzakere edin), onun insanların belleğinden çıkıp kaybolması, hayvanın bağından kurtulup kaçmasından daha hızlıdır. İbn Mes'ud şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: ''Birinin, ben Kur'an'ın şu şu ayetlerini unuttum demesi ne kötüdür. Belki o, kendisine unutturulmuştur."

 

Tahric: Ahmed b. Hanbel, 9, 65; Buhari, Kur'an'ın faziletleri, 1778

 

 

 

92- ... Vail b. Mühane'nin Abdullah b. Mes'üd (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre o şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Ey kadınlar topluluğu! Zinetinizden de olsa sadaka veriniz. Zira sizler, cehennemliklerin çoğunluğusunuz." Peygamber (s.a.v.) böyle buyurunca halktan (Yüksek sınıftan olmayan) bir kadın ayağa kalkarak:

- Neden ey Allah'ın Rasülü? diye sordu. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.): "Sizler laneti çok okur, kocalarınıza nankörlük edersiniz." Sonra Abdullah b. Mes'üd (r.a.) şöyle dedi: Yetki sahibi erkeklerin işlerine akıl ve din yönünden eksik bulunan kadınlardan daha çok karışan ve müdahale eden yoktur.

 

Vail b. Mühane şöyle devam eder: Denildi ki: Ebu Abdurrahman! Kadının aklının ve dininin eksikliği ne demektir? Bunun üzerine Abdullah b. Mes'ud (r.a.) şöyle dedi: Akıl eksikliği, Allah (cc.)'ın iki kadın şahidi bir erkek şahide denk tutmasıdır. Din eksikliği de; (belli günlerinde) bu şekilde bir gün geçirdiği halde, namaz kılmamasıdır (Allah (cc.)'a secde etmemesidir).

 

Tahric: Müslim: 2, 92; Mavsili, Müsned: 5112; İbn Hibban, Sahih: 3323

 

 

 

93- ... Ebu Vail'in Abdullah b. Mes'ud (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre o şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: ''lvIaZının zekatını vermeyen hiç kimse yoktur ki, onun malı beyaz başlı bir yılana benzetilerek boynuna dolanmasın."

 

Ardından da Allah (cc.)'ın kitabından bunu doğrulayan şu ayet-i kerimeyi okudular ''Allah'ın kendilerine lütfundan verdiği nimetlerde cimrilik edenler, bunun, kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. liayır! O kendileri için bir şerdir. Cimrilik ettikleri şey kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır" (Ali İmran 180).

 

Tahric: Ahmed b. Hanbel, S, 200

 

 

 

94- ... Ebu Vail'in Abdullah b. Mes'ud (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre o şöyle anlattı: Habeşistan'a gitmeden önce bizler namazda Peygamber (s.a.v.)'e selam verirdik, O da selamımızı alırdı. Buradan döndükten sonra namazda iken kendilerine selam verdim ancak selamımı almadı, böyle yapınca beni bir telaş sardı, ben de Peygamber (s.a.v.) namazı kılıp bitirinceye kadar oturup bekledim, bitirince kendilerine: Ey Allah (cc.)'ın elçisi! Namazdayken size selam verdim selamımı almadınız, dedim. Bunu işitince: "Allah (cc.) dilediği kuralı koyar, koyduğu kurallardan biri de namazda konuşmamanızdır" buyurdular.

 

Süfyan şöyle dedi: Bu hadis, bu konuda Asım'ın (ravinin) yanında bulduğumuz (aktardığına tanık olduğumuz) en güzel hadistir.

 

Tahric: Buhari, el•Amelü fi's-Salat: 1199; Müslim, Mesacid: 538

 

 

 

95- ... Ebu Vail'in Abdullah b. Mes'ud (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre o şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Bir kimse yalan yere yeminle bir müslümanın malını ele geçirirse, Allah Teala kendisine kızgın iken O'na kavuşur."

 

Abdullah şöyle dedi: Sonra Peygamber (s.a.v.), Allah (cc.)'ın kitabından bizlere kendi sözünü doğrulayan şu ayet-i kerimeyi okudular: "Şüphesiz, Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir karşılığa değişenler var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur. Allah, kıyamet günü onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için elem dolu bir azap vardır" (Al-i İmran 77).

 

Tahric: Buhari, Tevhid: 7445; Müslim, İman: 138

 

 

 

96- ... Mansur'un bizlere İbrahim ve Alkame yoluyla birden fazla anlattığına göre Abdullah b. Mes'ud (r.a.) selamdan sonra sehiv secdelerini yaptı ve Peygamber (s.a.v.)'in da bu secdeleri selamdan sonra yaptığını aktardı.

Süfyan şöyle dedi: Bu hadis (aslında daha) uzundu (ancak) benim ezberleyebildiğim bu kadardır.

 

Tahric: Buhari, Salat: 104; Müslim, Mesacid: 572

 

 

 

97- ... Mansur'un İbrahim ve Alkame kanalıyla aktardığına göre Esedoğullarından bir kadın İbn Mes'ud (r.a.)'a gelerek ona:

- Bana ulaştığına göre sen, şöyle şöyle kimselere ve dövme yapana da yaptırana da la'net etmişsin. Oysa iki kapak arasındakini (Kur'an-ı Kerim'i) okudum, senin dediğin şeyi bulamadım. Öyle sanıyorum ki, senin ailende de o dövmeden vardır, dedi. Bunu işiten Abdullah b. Mes'ud (r.a.) kadına:

-Gir içeri bak, dedi. O öyle deyince kadın içeri girdi ve Abdullan b. Mes'ud (r.a.)'ın ailesine baktı, ancak öyle bir şey göremedi. Bunun üzerine Abdullah b. Mes'ud (r.a.) kadına:

-Sen: (~\j ~ r-t'+i ~j ~)lli jr'; i ~0T ~) "Peygamber size ne getirdiyse onu alınız, size neyi yasakladıysa ona son veriniz." (Haşr 7) ayetini okumadın mı? dedi. O da:

-Evet, okudum, diye cevap verdi. Bu cevap üzerine Abdullah b. Mes'ud (r.a.) kadına:

-İşte senin aradığın (bulamadığın ve yokluğunu ileri sürdüğün) odur (yani Kur'an-ı Kerim'de delili vardır), dedi.

 

Tahric: Buhari, Tefsiru Sureti'l-Haşr: 4886; Müslim, Libas: 2125

 

 

 

98- ... Ebu'l-Ahvas der ki: Abdullah b. Mes'üd (r.a.)'un şöyle dediğini işittim: Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Şu bir gerçek ki şeytan (aleyh illa 'n e), sizin şu arazinizde veya şu bölgenizde putlara tapılmasından ümidini kesti. Ancak o, küçük görülen, önemsenmeyen davranışlarınızdan memnundur. Önemsenmeyen davranışlarınızdan sakının, zira onlar helak eden şeylerdendir. Bunun bir örneğini haber vereyim mi? Bunun örneği bir çöle konan bir kervan gibidir. Orada odun (yakacak) yoktur, (farklı yönlere) dağılırlar, (her birisi) bir ağaç, bir kemik ve bir gübre getirirler, sonunda (gerekli malzemeleri toplar) istediklerini pişirirler .. İşte günahlar da böyledir (Birike birike sonunda büyür ve yakar.)"

 

Tahric: Ahmed b. HanbeL, 5, 312; M.Zevaid: 10, 189

 

 

 

99- ... Kays b. Ebi Hazım şöyle der: Abdullah b. Mes'üd (r.a.)'un şöyle dediğini işittim: Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "İki kişi dışında hiçbir kimseyi kıskanmak yoktur. Birisi, Allah (cc.)'ın kendisine verdiği malı hak yolunda harcayan, diğeri ise Allah (cc.)'ın kendisine verdiği hikmetle (bilgi ve ilimle) hüküm veren veya onu (başkalarına) öğreten kimsedir."

 

Tahric: Buhari, İlim: 73

 

 

 

100- ... Kays b. Ebi Hazım şöyle der: Abdullah b. Mes'üd (r.a.)'un şöyle dediğini işittim: Bizler Peygamber (s.a.v.)'la birlikte savaşırdık, yanımızda kadınlar yoktu, kendimizi hadım etmek istedik, ancak Peygamber (s.a.v.) bunu bize yasakladı.

 

Tahric: Buhari, Tefsir: 4582; Müslim, Salatü'l-Müsafirin: 800

 

 

 

101- ... Mesudi'nin Kasım'dan bize aktardığına göre o şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.) Abdullah b. Mes'üd (r.a.)'a; "Oku" buyurdular. Abdullah b. Mes'üd (r.a.): Ey Allah'ın Rasıdü! Kur'an-ı Kerim size indirildiği halde onu size ben mi okuyacağım? dedi. Peygamber (s.a.v.): "Ben onu başkasından dinlemekten hoşlanıyorum" buyurdular. Abdullah b. Mes'üd (r.a.) der ki: O'na Nisa suresini okudum, "Ifer ümmete bir şah id getirdiğimiz ve seni de bunlara şahid getirdiğimiz vakit durumları nasılolacak?" (Nisa 41) ayetine gelince Peygamber (s.a.v.)'in gözleri yaşardı. Kasım şöyle devam eder: Abdullah, Peygamber (s.a.v.)'in gözlerinin yaşardığını görünce okumayı bıraktı.

 

Tahric: Buhari, Tefsir: 4582; Müslim, Salatü'I•Müsafirin: 800

 

 

 

102- ... Amr b. Hureys'in babasından, onun da Abdullah b. Mes'üd (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre Abdullah şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: ''Aralarında bulunduğum sürece bunlara ben şahidim, ruhumu aldığın zaman da onları sen gözetirsin. Sen her şeyi hakkıyle görensin."

 

Tahric: Buhari, Tefsir: 4477; Müslim, İman: 87

 

 

 

103- ... Ebu Amr eş- Şeybani şöyle der: Abdullah b. Mes'ud (r.a.)'un şöyle dediğini işittim: Peygamber (s.a.v.)'e: - Hangi amel daha üstündür? diye sordum. Buyurdular ki:

- "Allah (ccYa iman ve Allah (Cc.) yolunda cihad" dedim ki:

- Sonra hangisi? Buyurdular ki:

- "Vaktinde kılınan namazdır" dedim ki:

- Sonra hangisi? Buyurdular ki:

- 'ftna babaya iyilikte bulunmak." Daha sonra dedim ki:

- Büyük günahlardan hangisi en büyüktür? buyurdular ki:

- "Seni yarattığı halde herhangi bir varlığı Allah (cc.)'a denk kabul et-

mendir." Abdullah b. Mes'ud (r.a.) der ki:

- Sonra hangisi? diye sordum. Buyurdular ki:

- "Seninle birlikte yemek yediği için kendi çocuğunu öldürmendir."

- Sonra hangisi? diye sordum:

- "Komşunun hanımıyla ilişkide bulunmandır" buyurdular. Sonra "Onlar, Allah ile beraber başka bir ilaha kulluk etmeyen, haksız yere, Allah'ın haram kıldığı cana kıymayan ve zina etmeyen kimselerdir. Kim bunları yaparsa ağır azaba uğrar" (Furkan 68) ayet-i kerimesini okudular.

 

Tahric: İbn Hacer, Fethü'l-Bari: 13, 378

 

 

 

104- ... Ebu Vail'in İbn Mes'ud (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre o şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: ''Müslümana sövmek günahkarlıktır, müslümanı öldürmek dinden çıkmaktır." Ziyad b. Ebu Meryem'in Abdullah b. Ma'kil'den rivayet ettiğine göre o şöyle anlattı: Babamla birlikte Abdullah b. Mes'ud (r.a.)'un yanına girdim, babam ona: Sen Peygamber (s.a.v.)'in: "Pişmanlık tevbedir" buyurduğunu işittin mi? diye sordu. Abdullah b. Mes'ud (r.a.) da: Evet, ben Peygamber (s.a.v.)'in: "Pişmanlık tevbedir" buyurduğunu işittim, cevabını verdi.

 

Tahric: İbn Hacer, Fethü'l-Bari: 1, 83. İbn Mace, Sünen: 2, 1420

 

 

 

105- ... Süfyan şöyle dedi: Bize Ebu Sa'd, Abdullah b. Ma'kil ve Abdullah b. Mes'ud kanalıyla Peygamber (s.a.v.)'dan hadisin benzerini (metin olarak aynısını) aktardı. Ancak Abdülkerim'in bize aktardığı benim için daha sevimlidir. Çünkü Abdülkerim'in hafızası Ebu Sa'din hafızasından daha güçıüdür.

 

Tahric: Darakutni, İlel: 5, 192

 

 

 

106- ... Zir b; Hubeyş'in Abdullah b. Mes'ud (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre b. Mes'ud (r.a.) şöyle anlattı: Peygamber (s.a.v.)'la birlikte mağaradaydım, kendilerine: (~j> ,?~~\j) ''Ard arda gönderilenlere" (Mürselat 1) ayeti indi. Onu kendi ağzından ezberledim, (sureyi okumasından dolayı) henüz ağzı kurumamıştı. "Onlar artık ondan (Kur'an'dan) sonra hangi söze inanacaklar?" (Mürselat 50) ayetiyle mi yoksa "Onlara, "Rüku edin (namaz kılın)" dendiği zaman rüku etmezler" (Mürselat 48) ayetiyle mi sona erdiğini bilmiyorum. İbn Mes'ud (r.a.) der ki: Bir delikten bir yılan çıktı, onu görünce ürküp kaçtık, o da başka bir deliğe girdi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.): "Siz onun kötülüğünden korundunuz, o da sizin kötülüğünüzden korundu" buyurdular.

 

Tahric: Ahmed b. Hanbel, 5, 199

 

 

 

107- ... Bize Humeydi anlattı, şöyle dedi: Bize Süfyan anlattı, şöyle dedi:

Bize A'meş anlattı, şöyle dedi: Ben Ebu Vail Şakik b. Seleme'nin şöyle dediğini işittim: Bizler oturmuş Abdullah b. Mes'ud'u (r.a.) beklerken Yezid b. Muaviye en-Nahai yanımıza geldi ve:

- Ne yapıyorsunuz? diye sordu. Biz de:

- İbn Mes'ud'u (r.a.) bekliyoruz dedik. Bize:

- Sizce o nerededir? diye sordu. Biz de:

- Evde olduğunu düşünüyoruz, dedik.

- Gidip çıkarayım mı? diye sordu ve gitti. Ebu Vail der ki: Çok geçmeden ibn Mes'ud (r.a.) evden çıkarak beraberinde Yezid b. Muaviye ile yanımıza geldi. Abdullah b. Mes'ud (r.a.) şöyle dedi: Meclisinizden kesinlikle haberdardım (beklediğinizi biliyordum), beni sizin yanınıza gelmekten alıkoyan tek şey, size usanç vermekten hoşlanmayışımdır. Zira Peygamber (s.a.v.) usanç vermekten hoşlanmadığından öğütlerini vermek üzere bizlere farklı günlerde konuşma yapardı.

 

Tahric: Buhari, İlim: 68; Müslim, Sıfatü'l-Münafıkin: 2821

 

 

 

108- ... Ebu Velil'in Abdullah b. Mes'ud (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre o şöyle dedi: Denildi ki: -Ey Allah (cc.)'ın elçisi! Cahiliye döneminde yaptıklarımızdan dolayı cezalandırılacak mıyız? Bunu işiten Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular:

- "Sizden iyilik yapanlar, cahiliye döneminde yaptıklarından dolayı ceza almayacaklar, ancak kötülük yapanlar hem öncekinden hem de sonrakinden ceza alacaklardır."

 

Tahric: Buhari, el-Mürteddfın: 6921

 

 

 

109- ... Ebu Velil'in Abdullah b. Mes'ud (i-.a.)'dan Peygamber (s.a.v.)'e ulaşan bir senede rivayet ettiğine göre o şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Üç kişinin bulunduğu bir ortamda iki kişi kendi aralarında gizlice konuşmasınlar, zira bu davranış, üçüncü kişiyi üzer."

 

Tahric: Buhari, İstrzan: 6290; Müslim, Seıam:2l84

 

 

 

110- ... A'meş'in Ebu Vail' den, onun da b. Mes'ud (r.a.)'dan naklettiğine göre o şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.) bir paylaştırma yaptı, adamın biri:

- Bu paylaştırma Allah (cc.) rızasını amaçlayan bir paylaştırma değildir, dedi.

Ebu Vail der ki: Abdullah b. Mes'ud (r.a.) şöyle dedi: Kendime helkim olamadım, Nebi (s.a.v.)'e gelerek durumu haber verdim, Nebi (s.a.v.)'in yüzü değişti -ya da rengi değişti- dedi. Abdullah dedi ki: Keşke o gün müslüman olsaydım diye içimden geçirdim. Abdullah şöyle devam etti: Sonra Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: ''Musa (a.s.)'a bundan daha ağır eziyet edildi de o sabretti."

 

Tahric: Buhari, Farzu'l•Hums: 3150; Müslim, Zekat: 1062

 

 

 

111- ... Bize Süfyan anlattı. Şöyle dedi: Ben A'meş'in şöyle dediğini işittim: Ben Haccac b. Yusuf'un şöyle dediğini işittim: Bakara suresi veya şöyle şöyle sure demeyiniz. Onun bu sözünü İbrahim b. Yezid en-Nahai'ye zikrettim. Bunu işitince şöyle dedi: Bana Abdurrahman b. Yezid şöyle haber verdi. O 'Batn-ı Vadi' denilen yerde Abdullah b. Mes'ud (r.a.)'la yürüdü, 'Cemre' denilen yere gelince Cemre'yi sağına aldı, sonra Cemre'nin başına geldi ve hemen ona taş attı. Bunu görünce ona şöyle dedim: Ebu Abdurrahman! İnsanlar Cemreye taşı üzerinden atıyorlar. O da bana şöyle dedi:

Kendisinden başka ilah olmayan Allah (cc.)'a yemin ederim ki: Kendisine Bakara suresi indirilen zatın buradan attığını gördüm,

 

Tahric: Buhari, Sahih: c. 3, S. 377; Alımed b. Hanbel, 6,20

 

 

 

112- ... A'meş İbrahim, Alkame'den naklen şöyle anlattı: Abdullah b. Mes'ud (r.a.) Şam'a geldi ve "Yusuf" suresini okudu. Bunu işiten bir adam ona: (Bu sure) bu şekilde inmedi, dedi. Alkame, Abdullah b. Mes'ud (r.a.)'un şöyle dediğini söyledi: Sana yazıklar olsun, ya da vah sana! Ben bunu Peygamber (s.a.v.)'e (bu şekilde) okudu m da O bana: "Güzel okudun" buyurdular. Bir ara adama döndüğünde Abdullah adamdan içki kokusu aldı, bunun üzerine adama:

 

- Sen içki içiyor da Kur'an'ı yalanlıyor musun? Sana dayak atılıncaya kadar bu işin peşini bırakmayacağım, dedi ve adama içki cezası uygulandı.

 

Tahric: Buhari, Fedailü'l-Kur'an: 5001; Müsliın, Salat: 801

 

 

 

113- ... Ebu'l-Ahvas, Abdullah b. Mes'üd (r.a.)'un şöyle dediğini birden fazla anlattı: Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Bütün dostların dostluğundan uzağı m, eğer bir dost edinecek olsaydım, elbette Ebu Bekir (r.a.)'i edinirdim, şu bir gerçek ki arkadaşınız, kesinlikle Allah (cc.)'ın dostudur." Yani kendisini kastediyor.

 

Tahric: Müslim, Fedailü's-Sahabe: 2383

 

 

 

114-H.Abdurrahman b. Yezid'in Abdullah b. Mes'ıld (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre o şöyle dedi: Müzdelife hariç Peygamber (s.a.v.)'in vakti dışında bir namaz kıldığını görmedim. Peygamber (s.a.v.) akşam ve yatsı namazlarını birleştirdi, o esnada sabahı da vakti dışında kıldı.

 

Süfyan şöyle dedi: Yani daha önce kıldığı vaktin dışında kıldı.

 

Tahric: Buhari, Hac: 1675; Müsliın, Hac: 1289

 

 

 

115-H.Abdurrahman b. Yezid'in Abdullah b. Mes'ıld (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre o şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Gençler topluluğu! Evlenmeye gücü yeten evlensin, evlenmek, gözü ve iffeti haramdan en çok koruyan şeydir. Evlenmeye gücü yetmeyen de oruç tutsun, zira oruç kalkandır (onun şehvetini önleyicidir)."

 

Tahric: Buhari, Savm: 1905; Müslim, Nikah: 1400

 

 

 

116- ... Mesruk şöyle anlatır: Abdullah b. Mes'frd (r.a.)'a şöyle denildi: Mescitte bir adam var diyor k: Kıyamet günü olduğu zaman insanlara bir duman isabet edecek, kafirlerin işitme duygularını yok edecek, müslümanlara da grip gibi etki edecek. Bu esnada yaslanmakta olan b. Mes'frd (r.a.) oturarak şöyle dedi:

Ey insanlar! İçinizde bir şey bilen varsa söylesin. Bilmeyen de bilmediği şey için Allah (Cc.) bilir, desin. Kişinin bilmediği şey için Allah (cc.) bilir demesi onun ilmindendir. Allah (cc.) Peygamberine: «De ki: ''Buna karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Kendiliğimden bir şey iddia eden kimselerden de değilim" (Sad 86) buyurdu. Kureyş, Peygamber (s.a.v.)'in İslamı yaymasını yavaşlatınca, Peygamber (s.a.v.): «Allahım! Yusuf (a.) un yedisi (yedi yıl kıtlığı) gibi bir yediyle (bir yedi yıl kıtlıkla) onları benden sav" buyurdu. Bunun üzerine Kureyşlilerin başlarına her şeyi silip süpüren bir kıtlık yılı geldi. Öyle ki, kemikleri bile yemek zorunda kaldılar, hatta adam gökyüzüne baktığında kendisiyle gökyüzü arasını bir duman gibi gördü. Cenab-ı Hak: "O halde gözet o Semanın açık bir duman ile geleceği günü. Ki insanları saracaktır; bu acı bir azaptır." (Duhan 10, 11) ve ''Biz azabı birazcık kaldıracağız, ama siz yine (eski halinize) döneceksiniz" (Duhan 15) buyurdu. Bunlar dünyada olanlar, acaba kıyamet gününde onlardan azabı kaldıracak mı? Sonra Abdullah dedi ki: Duhan olayı geçti, Lizam olayı geçti, Ay'ın yarılması olayı geçti, Rum olayı geçti ve Batşe olayı geçti.

 

Tahric: İbn Hacer, Fethü'l-Bari: 2,337

 

 

 

117- ... Süfyan der ki: A'meş'in bize anlattığına göre Müslim b. Subayh şöyle dedi: Bizler Yesar b. Nümeyr'in evinde Mesruk'la birlikteydik. Mesruk, evin girişinde resimler (heykeller) gördü. Bunun üzerine şöyle dedi:

Ben Abdullah b. Mes'ıld (r.a.)'un şöyle dediğini işittim: Ben Peygamber (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu işittim: "Kıyamet günü insanların en ağır ceza görecek olanları heykeltraşlardır."

 

Tahric: Müslim, Libas: 2109

 

 

 

118- ... Mesruk'un Abdullah b. Mes'ıld (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre o şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "IIiç kimse yoktur ki haksız yere öldürülsün de IIz.Adem(a.s.)'in (öldüren) ilk oğlu (Kabil) ondan pay (günah) almasın. Çünkü öldürme yolunu ilk önce o açtı."

 

Tahric: İbn Hacer, Fethü'l-Bari: 12, 156

 

 

 

119- ... Mesruk'un Abdullah b. Mes'ıld (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Allah (cc.)'tan başka ilah olmadığına ve benim Allah (cc.)'ın elçisi olduğuma tanıklık eden müslüman bir kimsenin kanı helal olmaz, ancak müslüman olduktan sonra dininden dönen, evlendikten sonra zina eden ve öldürdüğü adamın cezası olarak öldürülen adam bunun dışındadır."

 

Tahric: Buhari, Diyilt: 6878; Müslim, Kasame: 1676.

 

 

 

120- ... Mesruk'un Abdullah b. Mes'ıld (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre o şöyle dedi: Dikkat ediniz! Bizler şehitlerin ruhlarını sorduk da şöyle denildi: O ruhlar Arş'ın altındaki kandillere sığınan yeşil kuşların kamına yerleştirilmişlerdir. Cennetten diledikleri yerlerde uçarlar, Rabbin onların durumlarını görüp dururken:

- "Benden daha fazla bir şey ister misiniz? Artırayım" diye sorar. Derler ki:

- Bizler cennette dilediğimiz yere uçarken Senden daha ne isteyelim ki?

Sonra Rabbin onların durumlarını bilip dururken yine:

- "Benden daha fazla bir şey ister misiniz? Artırayım" diye sorar. Bunun üzerine mutlaka Rablerinden bir şey istemeleri gerektiğini anlayınca derler ki:

- Ruhlarımızı bedenlerimize geri döndür de bir kez daha Senin yolunda ölelim."

 

Tahric: Müslim, İmare: 1887; Tirmizi, Tefsiru'l-Kur'an: 3014

 

 

 

121- ... Ebü Ubeyde Abdullah'tan benzerini rivayet etmiş, ona: "Bizden Peygamber (s.a.v.) Efendimize selam götürürsün, toplumumuza bizim hoşnut olduğumuzu ve bizden hoşnut olunduğunu haber verirsin" cümlesini eklemiştir.

 

Tahric: Tirmizi, Tefsirü'l-Kur'an: Al-i İmran suresi, 5/231

 

 

 

122- ... Muğira b. Sa'db. Ahram'ın babasından, onun da b. Mes'ud (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre b. Mes'ud (r.a.) şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.) bize şöyle buyurdular: "Mal (arazi, bağ bahçe) edinmeyin, dünyaya meyledersiniz."

Sonra Abdullah şöyle dedi: Razan (daki o bahçe), Razan (daki o bahçe) nedir? (beni ne kadar oyaladı bilir misiniz?) Medine (deki o bahçe), Medine (deki o bahçe) nedir? (beni ne kadar oyaladı) bilir misiniz?

 

Tahric: Ahmed b. Hanbel, 2,136 ve 5, 201

 

 

 

123- ... Ebu Ubeyde (r.a.) şöyle dedi: Bana Mesruk şöyle dedi: Bana baban haber verdi. Bir ağaç Nebi (s.a.v.)'i cinlere karşı uyardı (gelmekte olduklarını haber verdi).

 

Tahric: Buhari, Menakıbü'l-Ensar: 3859; Müslim, Salat: 450,153

 

 

 

124- ... Abdullah b. Seleme'nin Abdullah b. Mes'ud (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre o şöyle dedi: Sizin Peygamberinize beş şey dışında her şey bildirildi. O beş şey şunlardır: "Kıyametin ne zaman kopacağı bilgisi şüphesiz yalnızca Allah katındadır. O, yağmuru indirir, rahimlerdekini bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Hiç kimse nerede öleceğini de bilemez. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, (her şeyden) hakkıyla haberdar olandır." (Lokman 34)

 

Tahric: Ahmed b. Hanbel,S, 241

 

 

 

12S- ... Ma'rur b. Süveyd'in b. Mes'ud (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre b. Mes'ud (r.a.) şöyle dedi: Ümmü Habibe şöyle dua etti: Allahım! Beni eşim Raslilüllah (s.a.v.), babam Ebli Süfyan (r.a.) ve oğlan kardeşim Muaviye (r.a.) ile (ömürlerini uzatarak) mutlu kıL. Bunu işiten Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Allah (cc.)'a belirlenmiş eceller, ulaşılmış izler (değişmesi mümkün olmayan kesinleşmiş kararlar) ve paylaştırılmış rızıklar için dua ettin. Onlardan hiçbiri zamanından öne alınmaz ve zamanından sonraya bırakılmaz. Eğer Allah Teala'dan seni cehennemdeki veya kabirdeki azaptan kurtarmasını isteseydin senin için daha hayırlı ve daha faziletli olurdu." İbn Mes'ud (r.a.) şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.)'e maymun ve domuzların insanlardan dönüştürülen maymun ve domuzların soyundan mı, yoksa daha önce var olanların soyundan mı geldiği soruldu. Bu soruya Peygamber (s.a.v.): "Hayır, dönüştürülen maymun ve domuzların soyundan değil, önceden var olan maymun ve domuzların soyundan gelmiştir. Şüphesiz ki Allah (cc.), helak ettiği bir kavmin kesinlikle soyunu keser ve devamını önler. Ancak şimdiki maymun ve domuzlar, helakten önce var olan (hayvan)ların soyundandır" diye cevap verdiler .

 

Tahric: Ahmed b. Hanbel, Müsned: 6, 128; Müslim, Kader: 2663

 

 

 

126- ... Zeyd b. Vehb'in aktardığına göre: Abdullah b. Mes'üd (r.a.) şöyle dedi: Doğru olan ve doğruluğu tasdik olunan Peygamber (s.a.v.) bizlere şöyle anlattılar: "Sizden birinizin anasının karnındaki yaratılışı kırk günde toplanır şöyle bir kan pıhtısı haline gelir. Sonra şöyle bir (çiğnem) et parçası haline gelir, sonra Allah (cc.) dört emirle ona meleği gönderir. liayatta hangi işleri yapacağını, ecelinin ne zaman olacağını, iyi bir insan mı, kötü bir insan mı olacağını yaz, der. Sonra ona ruhu üflenir." Sonra da şöyle buyurdular: "Canım elinde (kontrolü altında) olan Allah (cc.)'a yemin ederim ki, adam cehennemliklerin yaptığı işleri yapar, öyle ki, cehennemle kendisi arasında bir kulaç (mesafe) kalır, kitap onu geçer (takdir-i ilahi işlemeye başlar) ve döner cennetliklerin yaptığı işleri yapar cennete girer. Adam cennetliklerin yaptığı işleri yapar, kendisiyle cennet arasında bir kulaç kalır, kitap onu geçer, cehennemliklerin yaptıklarını yapar ve cehenneme girer."

 

Tahric: Buhari, Kader, c. ll, S. 383

 

 

 

127- ... Esved b. Yezid'in Abdullah b. Mes'üd (r.a.)'den rivayet ettiğine göre b. Mes'üd şöyle dedi: Sizden biriniz namazdan ayrılırken kesinlikle sağına dönmeyi kendisine zorunlu kılarak namazından şeytan'a (aleyhilla'ne) bir pay ayırmasın. Zira ben Peygamber (s.a.v.)'in namazdan ayrılırken çoğu zaman soluna döndüklerini gördüm.

 

Tahric: Buhari, Ezan: 852; Müslim, Salatü'l-Müsafirin: 707

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki başlığa tıklayın:

 

11- Ebu Zer' El-Gifari (r.a.) Hadisleri