HAKİM el-Müstedrek |
FİTEN VE MELAHİM |
3522- Ölülerin Diriltilmesi ve Sura Üfürülmesi Hakkında 3523- Allah'ın Müslümanlara Görünmesi 3524- Nebi (s.a.v.)'in Şefaatine ve Makam-ı Mahmud'a Dair |
8566- ... Bize Süfyan, Seleme b. Kuheyl'den tahdis etti. O Ebu'z-Za'ra’dan şöyle dediğini tahdis
etti: Abdullah b. Mesud (r.a)'un yanında idik.
Yanında Deccal'in sözü geçti. Abdullah b. Mesud şöyle dedi: Ey insanlar o çıkacağı için siz üç
fırkaya bölüneceksiniz. Bir fırka onun arkasından gidecek, bir fırka atalarının
toprağı olan yavşan otunun bitip yetiştiği topraklara gidecek, bir fırka Fırat
nehrine doğru gidecek. O onlarla, onlar da onunla savaşacaklar. Sonunda mÜminler Şam kasabalarında toplanacaklar. Onlara aralarında
kahverengi ve ablak bir ata binmiş bir atlının da bulunduğu bir birlik
gönderecekler. (Abdullah b. Mesud) dedi ki:
Birbirleriyle savaşacaklar ve o gönderilenlerden hiçbir insan geri dönmeyecek.
Seleme dedi ki: Bana Ebu Sadık Rabi b. Nacid’den tahdis ettiğine göre
Abdullah b. Mesud sadece kahverengi bir at dedi.
Abdullah dedi ki: Kitap ehli Mesih'in Deccal için ineceğini iddia ediyorlar.
(Rabia) dedi ki: Ben onu kitap ehlinden bundan başka bir hadis zikrederken
dinledim.
Sonra Ye'cuc ile Me'cuc çıkacak. Onlar yeryÜzÜnde şımarıkça dolaşacak ve orada fesat
çıkartacaklar. Sonra Abdullah: "Onlar her bir yÜksek
tepeden hızlıca inecekler" (Enbiya, 96) buyruğunu okudu. (Devamla) dedi
ki:
Sonra Allah onların
Üzerine şu develerin burunlarındaki kurtçuklara benzer bir hayvancık
gönderecek, bu kurtçuk kulaklarına ve burun deliklerine girecek ve ondan dolayı
ölecekler. YeryÜzÜ onların pis kokusu ile dolacak. YÜce Allah'a yalvarılacak, o da yeryÜzÜnÜ
onlardan temizleyecek bir su gönderecek.
(Abdullah b. Mesud devamla) dedi ki: Sonra Allah soğuk zemheriri bulunan bir rÜzgar
gönderecek, yeryÜzÜnde o kokudan kendisini
kurtarmadığı tek bir mÜmin bırakmayacak. (Abdullah b.
Mesud) dedi ki: Sonra kıyamet insanların en
şerlilerinin başına kopacak. Sonra sura Üfleyecek olan melek yer ile gök
arasında kalkacak sura Üfleyecek. Sur ise bir boynuzdur. Göklerde ve yerde
-Rabbinin diledikleri mÜstesna- ölmedik hiçbir
yaratılmış kalmayacak sonra sura iki üfürüş arasında Allah'ın dilediği olacak. Ademoğullarından kendisinde ondan bir şey bulunmayan hiçbir
kimse yoktur.
(İbn
Mesud devamla) dedi ki: Allah arşın altından erkeğin
menisi gibi bir su gönderecek. O sudan etleri ve bedenleri yerde nemli
topraktan bitkinin yeşerdiği gibi yeşerecek. Daha sonra Abdullah: "Allah
odur ki rüzgarları gönderip, bulutları kaldırır sonra
onu ölmüş bir beldeye süreriz, o su ile o yeri ölümünden sonra canlandırırız.
İşte ölümden sonra diriliş de böyledir" (Fatır,
35/9) buyruğunu okudu. (Devamla) dedi ki: Sonra sura üfleyecek olan melek gök
ile yer arasında ayağa kalkacak ve sura üfleyecek. Her bir nefis kendi cesedine
giderek cesedinin içine girecek sonra ayağa kalkacaklar. Her birisi alemlerin Rabbinin huzuruna ayakta tek bir adamın hayat
bulması gibi (hep birlikte) hayat bulacaklar.
(Abdullah) dedi ki:
Sonra yüce Allah yaratılmışlara görünecek. Onlara karşı duracak. Allah'tan
başka herhangi bir şeye ibadet etmiş olan her bir kimse mutlaka onun huzuruna
kaldırılmış ve onun peşinden gidecek. Yahudilerle karşılaşacak, kime ibadet
ediyorsunuz diyecek. Yahudiler: Biz Uzeyr'e ibadet
ederiz diyecekler. (Allah): Su sizi memnun eder mi diyecek, onlar: Evet,
diyecekler. Onlara cehennemi serap şeklinde gösterecek. Sonra Abdullah: "O
gün kafirleri cehennemle yüzyüze
getiririz." (el-Kehf, 100) buyruğunu okudu.
(Devamla) dedi ki: Sonra hristiyanlar ile karşı
karşıya gelecek, kime ibadet ediyordunuz diyecek, onlar Mesih'e diyecekler. Su
sizi sevindirir mi buyuracak. Onlar, evet diyecekler. Allah onlara cehennemi
serap gibi gösterecek. Sonra aynı şey Allah'tan başka herhangi bir şeye ibadet
eden herkese yapılacak. Sonra Abdullah: "Ve durdurun onları çünkü onlar
sorgulanacaklardır." (es-Saffat, 37/24)
buyruğunu okudu.
(Devamla) dedi ki: Sonra
yüce Allah yine mahlükata görünecek ve Müslümanların
yanına gidecek. Onlara: Kime ibadet ediyordunuz diyecek, onlar biz Allah'a ona
hiçbir şeyi ortak koşmaksızın ibadet ederiz diyecekler. İki ya da üç defa
şiddetle onları azarlarcasına kime ibadet ediyordunuz diyecek. Onlar: Allah'a
ona hiçbir şeyi ortak koşmaksızın ibadet ediyorduk diyecekler. Allah: Rabbinizi
tanıyor musunuz diyecek, onlar: Onu her türlü eksiklikten tenzih ederiz. O bize
kendisini tanıtırsa biz de onu tanırız diyecekler. (İbn
Mesud devamla) dedi ki: İşte o vakit bacağın üzeri
açılacak, Allah'a secdeye kapanmadık mümin hiçbir kimse kalmayacak. Münafıklar
ise sırtlarına adeta demir çubuklar geçirilmişcesine
sırtları tek bir parça halinde kalakalacaklar. Onlar Rabbimiz diyecekler,
Allah: Sizler sağlıklı iken secde etmeye çağrılıyordunuz diyecek. Sonra
Allah'ın emriyle sırat cehennem üzerine konulacak. İnsanlar amellerine göre
zümreler halinde geçecekler. Şimşek çakması gibi sonra rüzgarın
akıp gitmesi gibi sonra kuşun geçmesi gibi sonra en hızlı koşan hayvan gibi
sonra böyle sürüp gidecek. Nihayet adam koşarak sonra yürüyerek geçecek, en
sonuncuları ise karnı üzerinde debelenen bir adam olarak geçecek. O kişi:
Rabbim beni niye geciktirdin diyecek, yüce Allah: Ben seni geciktirmedim, seni
amelin geciktirdi buyuracak.
(İbn
Mesud) dedi ki: Sonra yüce Allah şefaate izin
verecek. İlk şefaatçi Ruhu'l-Kuds
Cebrail (salat ve selam ona) olacak sonra İbrahim Halilullah sonra Musa sonra İsa A.S. şefaat edecek. Sonra
sizin nebiniz dördüncü olarak ayağa kalkacak ve onun şefaatçi olacağı hususta
ondan sonra hiç kimse şefaat etmeyecek. Bu husus ise şanı yüce ve mübarek olan
Allah'ın: "Umulur ki Rabbin seni övülmüş bir makama gönderir." (İsra, 79) buyruğunda sözünü ettiği Makam-ı Mahmud'dur.
(İbn
Mesud devamla) dedi ki: Cennetteki bir eve yahut
cehennemdeki bir eve bakmayan hiçbir kimse olmayacak. İşte o gün hasret günüdür.
Çünkü cehennemlikler cennetteki evi görecekler sonra: Eğer amel etseydiniz (bu
ev sizin olacaktı) denilecek. Bu sebeple onları bir hasrettir alacak.
Cennetlikler de cehennemdeki evi görecekler eğer Allah size lutfetmemiş
olsaydı (orada olacaktınız) denilecek.
(İbn
Mesud devamla) dedi ki: Sonra melekler, nebiler,
şehitler, Salihler ve müminler şefaat edecek. Allah onların şefaatlerini kabul
edecek sonra Allah şöyle buyuracak: Ben erhamu'r-rahiminim böyle diyerek cehennem ateşinden bütün
yarattıklarından çıkarılanlardan daha fazlasını rahmetiyle çıkartacak. Sonra:
Ben erhamu'r-rahiminim
buyuracak. Sonra Abdullah: "Sizi sekara ne
sürükledi. Derler ki: Biz namaz kılanlardan değildik, yoksullara yedirmezdik.
Biz de dalanlarla birlikte dalardık, din gününü de yalanlardık." (elMüddessir, 74/42-46)
buyruklarını okudu.
(Ebu'z-Za'ra) dedi ki: Abdullah eliyle dört parmağını kapattıktan
sonra şöyle dedi: Sizler bunlarda hayır namına bir şey görebilir misiniz? Oraya
kendisinde bir hayır bulunan hiçbir kimse inmeyecektir. Aziz ve celil olan
Allah oradan birisinin çıkmasını istemeyecek olursa onların yüz ve renklerini
değiştirir. (Cehennemdeki tanıdığına şefaat edecek olan adam) gelir, bakar, hiç
kimseyi tanımayınca o (tanıdık adam) ona seslenerek: Ey filan ben filan kişiyim
diyecek, o: Ben seni tanımıyorum diyecek. İşte o vakit o kişi: "Rabbimiz
bizi buradan çıkar. Eğer bundan sonra bir daha dönersek şüphesiz biz zalim
kimseleriz." (Muminun, 107) diyecek (yüce Allah
da) işte o vakit: "Yıkılın içerisine bana da bir söz söylemeyin" (Muminun, 108) buyuracak. Bunu da söyledi mi artık cehennem
üzerlerine kapatılacak ve onlardan hiçbir insan dışarı çıkmayacak.
Bu Buhari
ve Müslim'in şartına göre sahih bir hadis olmakla birlikte bunu tahriç etmemişlerdir.
Diğer Tahric: Taberani, Kebir, 9761 SÜfyan yoluyla böylece rivayet etmiştir. Heysemi, Mecma, X, 330'da bunu
zikrederek mevkuftur, sahih hadise ve Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Ben ilk şefaatçiyim"
buyruğuna muhaliftir demektedir.
8567- * ... Bize Zuheyr b. Muaviye tahdis etti. Bize Mutarrif b.
Tarif, elMinhal b. Amr’dan tahdis etti. O Nuaym b. Decace’den şöyle dediğini nakletti: Ali (r.a)'nin yanında oturuyordum. Ona Ukbe Ebu
Mesud geldi. Ali kendisine: Ey Ferruh böyle diyen
-yahut insanlara fetva veren müfti- sen misin dedi. O
şu cevabı verdi: Ben onlara sonu haber veriyorum. Son ise bir şerdir. (Sonra)
dedi ki: Sen bize Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'ı yüz(üncü yıl) hakkında
söylediğini duyduğun hadisi naklet dedi. (Ebu Mesud) dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ı
şöyle buyururken dinledim: "Yüz yıloldu mu
yeryüzünde (şimdi yaşayanlardan) gözünü kırpacak hiçbir kimse olmayacak."
Ali şöyle dedi: Sen ilk verdiğin fetvada hata ettin, başkalarını da hataya
sürükledin. Bu ancak o gün hayatta olanlar içindir. Yoksa bolluk ve kurtuluş
yüzyıldan sonra değil mi?
Diğer Tahric: İmam Ahmed, Müsned, 714, 71S el-Minhal
yoluyla böylece rivayet etmiştir. Sahih bir hadistir.
8568- * ... Bana Ebu Şureyh, Abdurrahman
b. Şureyh tahdis edip dedi
ki: Said b. Ebi Şemir eş-Şeybani'yi şöyle derken
dinledim: Süfyan b. Vehb
el-Havlani'yi şöyle derken dinledim: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ı şöyle buyururken dinledim: "Yüz yıl geçti mi
yeryüzünde (şimdi yaşayanlardan) kimse kalmayacaktır." Dedi ki: Ben bunu İbn Huceyra'ya tahdis ettim. Dedi ki: Abdurrahman
b. Huceyra, Abdulaziz b. Mervan'ın yanına girdi. Süfyan'ı
yaşı büyük bir ihtiyar olduğu halde taşıdı. Abdulaziz
ona bu hadise dair soru sordu, o da ona hadisi nakledince Abdulaziz
şöyle dedi: Muhtemelen kendisiyle beraber olanlardan kimse yüzüncü yıla kadar
kalmayacaktır demek istemiştir. Süfyan dedi ki: Ben Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ın böyle buyurmuş
olduğunu dinledim dedi.
Bu senedi sahih bir
hadis olmakla birlikte Buhari ve Müslim bunu tahriç etmemişlerdir. Müminlerin emiri
Ali b. Ebi Talib (r.a)'in Ebu Mesud Ukbe b. Amr el-Ensari'ye söylediği ve Abdulaziz b. Mervan'ın da Süfyan b. Vehb elHavlani'ye söylediğinin doğru olduğunun açık deliline
gelince:
Diğer Tahric: Taberani, Kebir, 6404, MOS'de bu yoldan ve başka yollardan rivayet etmişlerdir. Mecma, 1, 198'de: Ravilerinin
sika olduğu söylenmiştir demektedir. Ayrıca el-İsabe,
II, S8'de bunun Hasan b. Süfyan ve İbn Şahin tarafından rivayet edildiğini belirtmekte ve
hadis hakkında bir değerlendirmede bulunmamaktadır. Önceki ne ve sonrakine
bakınız.
8569- Bize Hafız Ebu Abdullah Muhammed b. Yakub tahdis etti ... Bize Abdullah b. Mesleme b. Kaneb tahdis edip dedi ki: Bize el-Mutemir
b. Süleyman babasından tahdis etti. Bize Ebu Nadra Cabir (r.a)’den tahdis etti. O Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)’den rivayet ettiğine göre
vefatından bir ya ya da ona yakın bir süre önce şöyle
buyurdu: "Bugün nefes alıp veren her bir canın üzerinden yüz yıl geçtiği
halde o gün kimse hayatta kalmayacaktır."
Müslim bu hadisi bu isnad ile sahihte rivayet etmiştir.
Diğer Tahric: Müslim, 2538. Hadis ile ilgili değerlendirmesinde Hakim lafzı tanımakta yanıimıştır
çünkü her iki lafız da Müslim'de vardır.
8570- Bize Ebu Abdullah Muhammed b. Yakub da
tahdis etti ... Bana İbrahim
b. Akil b. Makil b. Münebbih babası Akil’den tahdis etti. O Vehb b. Münebbih’den şöyle dediğini nakletti: Bu benim Cabir b.
Abdullah (r.a)'a sorduğum bir sorudur. O da bana Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ı
vefatından bir ay önce şöyle buyurduğunu dinlediğini bana haber verdi:
"Sana kıyamet hakkında soru soruyorlar. Halbuki
onun ilmi Allah'ın yanındadır. Allah'a yemin ederek söylüyorum ki bugün
yeryüzünde nefes alıp veren hiçbir canın üzerinden yüz sene
geçmeyecektir."
Bu senedi sahih bir
hadis olmakla birlikte Buhari ve Müslim bunu bu makul
ve anlaşılır lafızIa tahriç
etmemişlerdir. Buna göre Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)
o gün için doğmuş yeryüzünde bulunan herhangi bir kimse üzerinden Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
kendilerine bu şekilde hitap ettiği zamandan itibaren (yüz sene sonra kimsenin
hayatta kalmayacağını söylemiş olmaktadır) yoksa bu yıldan sonra yaşayacak olan
kimselerin yüz yıl yaşamayacağını kastetmiş değildir. Nitekim müminlerin
emirinin (r.a) bu hususta Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ın ashabından hatta ashabın büyüklerinden olan (Allah
hepsinden razı olsun) Ebu Mesud
el-Ensari'ye ağır sözler söylediğini görüyoruz.
8571- *Yine bizim
söylediğimizin doğru olduğunu bize el-Huseyn b.
el-Hasan b. Eyyub haber verdi ...
Bize Muhammed b. el-Kasım el-Hımsi tahdis edip dedi ki: Ben Abdullah b. Busr
(r.a.)'ı şöyle derken dinledim: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebu Bekir ile birlikte evimizi ziyarete geldi. (Abdullah b.
Busr) dedi ki: Ben de annemle babam arasında gidip
geliyordum. Ona bir yemek hazırladık, yemeği yedi ve bize (şu anda) ezberimde
olmayan bir dua yaptı sonra eliyle başımı sıvazlayarak: "Bu çocuk bir asır
yaşayacak" buyurdu. (Muhammed b. el-Kasım): Yüz yıl yaşadı dedi.
Diğer Tahric: Temmam, Fevaid, 1414; Buhari, et-Tarihu'l-Kebir, I, 323; İmam Ahmed,
Müsned, IV, 189; Taberani,
836; Beyhaki, Delailu'n-Nubuvve, VI, 503. Hadis çeşitli rivayet yolları ve
şahitleriyle sahihtir. Ev ziyareti konusu sabittir. Bunun Müslim, III, 1616'da
yer almış olması yeterlidir.
8572- * ... Bize Şureyh b. en- Numan, İbrahim b. Muhammed b. Ziyad el-Hani’den tahdis etti. O
babasından, o Abdullah b. Busr (r.a)’dan rivayet ettiğine göre Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) kendisine: "Bu çocuk bir asır
yaşayacak" buyurdu. (Muhammed b. Ziyad) dedi ki:
O da yüz yıl yaşadı. Yüzünde siğil vardı. Allah Rasulü:
"Bu (çocuk) yüzündeki siğil gitmeden ölmeyecek" buyurdu ve siğil
gitmeden ölmedi.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
3525- Kişinin
Geçimini Sağlamakla Yükümlü Olduğu Ailesinin Zayi Etmesi Ona Yeter
3526- Ye'cuc
ve Me'cuc'dan Olan Bir Kimse Bin çocuğu Doğmadan
Ölmez