HAKİM el-Müstedrek |
HUDUD |
3378- Ubeyrik Oğullarının Çaldığı Rifaa'ya Ait Eşyanın
Çalınması 3379- Hırsızlık Hususunda Ubeyrik Oğullarının Gerçeği
Saptırmaya Çalışmaları ve Bu Hususta Vahyin inmesi |
8225- *Bize Ebu'l-Abbas
Muhammed b. Yakub tahdis etti. Bize Ahmed b. Abdulcebbar tahdis etti. Bize
Yunus b. Bukeyr tahdis etti. Bana Muhammed b. İshak tahdis etti. Bana Asım b.
Ömer b. Katade babasından tahdis etti. O dedesi Katade b. en - Numan (r.a)’dan
şöyle dediğini nakletti: Ubeyrik oğulları Zafer oğullarından bir topluluktu.
Bunlar Beşir, Bişr ve Mübeşşir adında üç kardeşti. Beşir'in künye si de Ebu
Tuğme idi. Şairdi ve münafık birisi idi. Söylediği şiirlerle Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ın ashabını hicveder sonra da bunu filan kişi
söylemiştir derdi. Onun söylediklerine kendilerine ulaşınca bu sefer: Allah'ın
düşmanı yalan söylüyor. Bunları ondan başka söyleyen olmamıştır derlerdi.
Kendisi de bunun üzerine şöyle demişti: "Başkaları bir kaside söyledikleri
her seferinde
Bunu bana yamayıp,
Ubeyrik bunu söylemiştir derler Burunları damgalı olarak sanki onlardan
korkuyormuşum gibi Burunlarını koparsın da ilah ayırsın onları
yerlerinden"
Ubeyrik oğulları
cahiliye döneminde de, İslam döneminde de fakir ve yoksul kimselerdi. Benim
amcam Rifaa b. Zeyd de varlıklı birisi idi. İslam da onu yetişmiş
(kurtarmıştı). Allah'a yemin ederim bununla birlikte ben onun Müslümanlığında
bir şeyler (kusurlar) görüyordum. Kişi varlıklı olduğu zamanda kervanlar da
beyaz un ve benzeri erzaklarla gelecek olursa kendisi için hoşuna giden şeyleri
satın alırdı. Aile fertlerine gelince, onları da arpa ile beslerdi. Bir
seferinde bir erzak kervanı gelmişti. Bunlar enbat idi ve bu kervanda da beyaz
un yükleri vardı. Rifaa iki yük arpa satın aldı ve onları evindeki yüksekçe bir
odada koydu. O odada ayrıca iki tane de zırhı ve bunlarla beraber kullanılacak
başka aletleri de vardı. Beşir geceleyin onun evine girip, yüksekçe odayı arka
tarafından deldi. Önce yiyecekleri aldı sonra da silahı aldı. Amcam sabah olunca
bana birisini gönderdi. Ben de onun yanına gittim. Bana: Bu gece evimiz basıldı
ve yiyeceğimiz ve silahımız alınıp götürüldü dedi. Beşir ve kardeşleri: Allah'a
yemin olsun ki sizin bu eşyanızı alan kişi ancak Lebid b. Sehl'dir dedi. Dediği
bu adam bizden konumu iyi ve salih bir kişi idi. Bunu haber alınca Allah'a
yemin ederim ki kılıcımı kınından sıyırıyorum dedi sonra da şunları ekledi: Ey
Ubeyrik oğulları ben mi hırsızlık yapmışım. Allah'a yemin ederim ki şı kılıç
sizi doğrayacaktır yahutta bu hırsızlığı kimin yaptığını açıklamalısınız dedi.
Onlar: Bırak bizi git, Allah'a yemin olsun ki sen böyle bir hırsızlık yapmaktan
uzak birisisin dediler ama kendisi: Kesinlikle kabul etmiyorum çünkü siz böyle
bir iddiada bulunmuştunuz dedi.
Sonra bizler evde soruşturduk,
araştırdık. Nihayet bize: Allah'a yemin olsun ki bu gece Ubeyrik oğulları ateş
yaktılar. Kanaatimizce sizden aldıkları yiyecekler için o ateşi yakmış
olmalıdırlar. Başka bir sebebi yoktur denildi. Bizler nihayet bu işi yapanların
onlar olduğuna tam inanacakken ben de RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'ın yanına geldim ve onunla onlar hakkında konuşarak şöyle dedim: Ey
Allah'ın Rasulü bizden olan fakat yoksulluk çeken, bununla birlikte akılsızca
işler yapan bir aile halkı amcamın evine gidip onun yüksekçe bir odasını
arkasından oyup, delmişler ve oradan yiyecek ve silah alıp götürmüşler.
Aldıkları yiyeceğe ihtiyacımız yok ama silahı bize geri versinler dedim.
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben bu hususu bir inceliyeyim"
buyurdu. Onların da Esir b. Urve adında bir amca çocukları vardı. Kavminin
adamlarını toplayarak RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'a geldi ve şöyle
dedi: Rifaa b. Zeyd ve onun kardeşinin oğlu Katade b. en-Numan bizden şanlı
şerefli ve salih bir aile halkını oldukça çirkin bir şekilde itham ettiler ve
herhangi bir delil ve şahit olmaksızın onlara hırsızlık yaptıkları iddiasında
bulundular. Böyle diyerek Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ın huzurunda
Allah'ın dilediği şeyleri söyleyip durdu sonra da çekip gitti. Ben de
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'a gelip onunla konuşunca,
yaptıklarımdan dolayı beni şiddetli bir şekilde azarlayıp: "Ne kötü bir iş
yaptın, ne kötü bir iş yaptın! Sen aramızdan şan, şeref ve salih olan bir aile
halkına hırsızlık yaptıkları ithamında bulunuyorsun ve herhangi bir delil ve
ispat olmadan onlara iftira ediyorsun" buyurdu. Böylece ben Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'tan hoşuma gitmeyen sözler de işitmiş oldum. Bu
haliyle onu bırakıp yanından ayrıldım. Böyle bir duruma düşmektense malımın
tamamen elimden gitseydi de onunla konuşmasaydım diye temenni ettim. Eve
döndüğüm vakit amcam bana kardeşimin oğlu ne yaptın diye haber gönderdi. Ben:
Allah'a yemin ederim malımın tamamını verseydim de Rasulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) ile bunun hakkında konuşmasaydım diye temenni ettim. Allah'a yemin
ederim bir daha onun yanına (bu iş için) gitmeyeceğim dedim. Amcam: Yardımcımız
Allah'tır dedi sonra da Kur'an-ı Kerim'in: "Muhakkak biz sana kitabı
Allah'ın sana gösterdiği şekilde insanlar arasında hükmetmen için hak olarak
indirdik. Hainlerin bir savunucusu olma." (Nisa, 105) buyruğu indi. Kasıt
ise Tuğme b. Ubeyrik idi. Yüce Allah'ın: "Kim bir hata işler yahut büyük
bir günah kazanırsa sonra da onu bir suçsuzun üstüne atarsa" (Nisa, 112)
buyruğuna kadar okudu ki burada suçsuzdan kasıt Lebid b. Sehl'dir. "Eğer
senin üzerinde Allah'ın lütfu ve rahmeti olmasaydı onlardan bir zümre seni
saptırmaya çalışırlardı." (Nisa, 113) Bununla da (Ubeyrik oğullarını
savunan amcalarının çocuğu olan) Esir b. Urve ve arkadaşlarını kastetmektedir.
Sonra yüce Allah: " ... Onların fısıldaşmalarının birçoğunda hayır
yoktur." (Nisa, 114) buyruğundan: "Ondan başkasını ise dileyeceğine
mağfiret eder." (Nisa, 116) buyruğuna kadar (indi). Yani eğer o kimsenin
günahı şirkten daha aşağıda ise (Allah dilerse günahını bağışlar). Kur'an-ı
Kerim nazil olunca o da kaçıp Mekke'ye sığındı. Rasulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) iki zırhın ve onlarla birlikteki diğer araç ve gereçlerin alınması
için birisini gönderdi sonra da bunları Rifaa'ya geri verdi.
Katade dedi ki: Ben ona
zırhları ve diğer araçları getirince şöyle dedi:
Kardeşimin oğlu bunlar
aziz ve celil olan Allah yolunda (sadaka) olsun. Ben böylelikle amcamın
Müslümanlığının daha da güzelleştiğini ümit ettim. Halbuki benim onun
hakkındaki zannım başka türlü idi. Sonra İbn Ubeyrik çıkıp gitti ve Amr b. Avf
oğullarına mensup Sad b. Sehl'in kızı Selame'nin yanına misafir oldu. Kendisi
ise Mekke'de Talha b. Ebi Talha'nın nikahında idi. Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'a ve ashabına dil uzatıp, onlara ağır sözler söylemeye
koyulunca Hassan b. Sabit ona birtakım beyitlerle cevap vererek şunları
söyledi:
"Ey iki zırhın
hırsızı hatırlarsan eğer
Sen kendisiyle
ahitleştiğin kerem sahibi kimseler arasındaydın
Sad'in kızı misafir etti
seni ama sabah olunca
Kendisinin iç çamaşırını
ondan çekiştiriyor, o da senden onu almak istiyordu
Seni himaye edene -ümit
ederek- esir düşseydin de
Ona karşı çıkıp onunla
çekişmeseydin keşke
Yaptığınızın gizli
kalacağını sanmıştınız
Halbuki aramızda vahiy
alan vahyin yönlendirdiği Nebi vardır
Şayet sizden olup,
kendilerine sövüp saydığınız adamlar olmasaydı
Ki bunun belirtileri o
kişinin üzerinde görülmüştür
İthamlarınızla Ka'b'ı
dilinize dolasanız dahi
(Söyleyin bana) ayakları
olmayan bir deri, bir post var mıdır?
Onların sizden ümitvar
olduklarını gördüm,
Güzel toprağın ve ekinin
yağmuru beklediği gibi"
Hassan'ın bu şiiri
Selame'ye ulaşınca o da Ubeyrik'in eşyalarını alıp başının üzerine koydu ve götürüp
Abtah'a fırlatıp attı sonra da başını tıraş etti, feryat edip bağırdı,
elbiselerini yırttı ve evinde kapkara bir gece geçirdim ve bana Hassan b.
Sabit'in şiirinin hediye edilmesini sağladın. Sen hayır getirerek yanıma
konaklayacak değildin dedi. Selame onu dışarı çıkartıp atınca, o da Taif'e
gitti, orada kimsenin bulunmadığı bir eve girdi, ev üzerine yıkıldı ve öldü.
Bunun üzerine Kureyşliler de: Allah'a yemin olsun ki Muhammed'in ashabından
hayırlı olan bir kimse ondan ayrılmaz demeye koyuldular.
Diğer Tahric: Bunu
Tirmizi, 3039'da; Taberani, Kebir, XIX, ı5'te rivayet etmiştir. Her ikisi de
bunu el-Hasen b. Ahmed b. Şuayb yoluyla bana babam tahdis etti, bize Muhammed
b. Seleme, Muhammed b. İshak'tan tahdis etti diye böylece rivayet etmişlerdir.
Tirmizi: Gariptir, biz Muhammed b. Seleme el-Harrani dışında bunu Müsned olarak
rivayet eden kimse olduğunu bilmiyoruz demektedir. Yunus b. Bukeyr ve daha
başkaları bu hadisi Muhammed b. İshak'tan, o Asım b. Ömer b. Katade’den
mürselolarak rivayet etmişlerdir ve senedinde "babasından, o
dedesinden" ibaresini zikretmemişlerdir. (Tirmizi'nin ibareleri burada
sona ermektedir.)
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
3380- Allah'ın
Kitabındaki En Üstün Ayet: "Size isabet Eden Her Musibet ... "
(eş-Şura, 30) Ayetidir