HAKİM el-Müstedrek |
MA’RİFETU’S-SAHABE |
2221- Ebu Zerr'in Geniş Bir Düz Yerde Vefat Etmesi ve
Bir Topluluğun Gelmesi |
5521- * ... Bize Ali b.
Abdullah el-Medini tandis etti. Bize Yahya b. Süleym et-Taifi tahdis etti. Bize
Abdullah b. Osman b. Huseyn, Mücahid'den tahdis etti. O İbrahim b.
el-Eşter'den, o babasından, o Um Zerr'den şöyle dediğini nakletti: Ebu Zerr'in
vefatı yaklaşınca ağladım. Bana: Neden ağlıyorsun dedi. Ben: Sen ıssız bir düz
yerde ölüyorsun da ben nasıl ağlamayayım. Üstelik yanımda ne bana, ne sana
kefen olarak yetecek bir elbisem de yok. Üstelik senin naaşın için böyle bir
kefen zorunludur dedim. O şöyle dedi:
Müjde olsun sana (sevin)
ve ağlama çünkü ben Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ı şöyle buyururken
dinledim: "İki Müslüman kişinin iki yahut üç çocuğu ölür de ecrini
Allah'tan bekleyecek olurlarsa ebediyen cehennemi görmeyeceklerdir." Yine
ben Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ı benim de aralarında bulunduğum
bir topluluğa şöyle buyururken dinledim: "Andolsun ki aranızdan bir adam
ıssız düz bir yerde ölecek, müminlerden bir topluluk da onun yanında hazır
bulunacaklardır." Böyle hitap ettiği o topluluktan bir kasabada ve bir
topluluk arasında ölmedik hiç kimse yoktur. İşte bahsettiği o tek kişi benim. Allah'a
yemin olsun ki ben yalan söylemiyorum, bana yalan da söylenmiş değildir. Haydi
yola bir bak. Ben: Kimi nasıl görebilirim ki hacılar gitmiş bulunuyor, yolda
yolcu namına kimse kalmadı deyince, o: Git ve iyice bak dedi. (Um Zerr devamla)
dedi ki:
Ben de önce hızlıca kum
yığınlarına doğru gidiyor sonra gelip hasta olduğu için ona bakıyordum. Ben ve
o bu halde iken develeri üzerinde adeta kartallar gibi bineklerini koşturan
birtakım adamlar görüverdim. (Ravilerden) Ali (b. Abdullah el-Medeni) dedi ki:
Ben Yahya b. Suleym'e (hızlıca koşan anlamındaki fiili): Tecuddu mu yoksa
tehubbu mu (şeklindedir?) diye sordum. o: Dal harfi (tecuddu) iledir dedi. (Um
Zerr devamla) dedi ki: Ben elbisemle (onlara) işaret ettim. Onlar da hızlıca
yanıma doğru geldiler ve nihayet yanımda durup: O kim dediler. Ben: O Ebu
Zerr'dir dedim. Onlar: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ın arkadaşı
(Ebu Zerr mi?) dediler. Ben evet dedim. Babalarının, annelerinin ona feda
olmasını dilediler, hızlıca yanına giderek bulunduğu yere girdiler. Ebu Zerr
onlara: Müjde olsun size çünkü ben Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ı
benim de aralarında bulunduğum bir topluluğa şöyle dediğini dinledim dedi:
"Sizden bir adam düz tenha bir yerde ölecek, müminlerden bir topluluk onun
ölümünde hazır bulunacaklardır." İşte o şekilde hitap ettiği şahıslardan
bir kasaba ya da bir topluluk arasında ölmedik kimse kalmadı. Allah'a yemin
ederim ben de yalan söylemiyorum, bana yalan da söylenmiş değildir. Siz de şunu
işitip duyuyorsunuz ki eğer benden bana yahut hanımıma kefen olarak yetecek bir
elbise bulunsaydı, kesinlikle bana yahut ona ait olmayan bir elbise ile
kefenlenmezdim. Allah adına size and veriyorum sonra yine Allah adına size and
veriyorum. Aranızdan emir yahut arif yahut berid ya da nakib unvan ve
vazifesine sahip olmuş bir kimse beni kefenlemesin. O topluluk arasında onun
dediği görevlerden birisini yapmamış kimse yoktu. Sadece ensardan bir genç bu
işlerden birisini yapmamıştı. O genç: Amca ben seni şu ridam ile ve annemin
yünden dokuduğu heybemde bulunan iki elbise ile kefenleyeceğim dedi. Ebu Zerr:
Beni sen kefenle dedi. Onun yanında bulunan o grup arasındaki o ensara mensup
genç onu kefenledi. Kalkıp, onun namazını kıldılar ve hepsi de Yemenli olan bir
topluluk arasında onu defnettiler.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
2222- Habib b. Mesleme el-Fihri (r.a)'ın Menkıbeleri