HAKİM el-Müstedrek |
MA’RİFETU’S-SAHABE |
2132- en-Numan b. Mukarrin'in Komutası Altında
Asbahan'ın Fethedilmesi 2133- Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Zaferin
Gerçekleşmesi için Savaşta Yaptıkları |
5330- ... Bize Ebu İmran
el-Cevni, Alkame b. Abdullah el-Müzeni'den tahdis etti. Onun Makil b. Yesar’dan
rivayet ettiğine göre Ömer b. el- Hattab (r.a.) Asbahan, Faris (İran) ve
Azerbaycan ile ilgili olarak el-Hürmüzan ile istişare etti. Hürmüzan ona şöyle
dedi: Müminlerin emiri Asbahan baş, Faris ve Azerbaycan ise iki kanattır. İki
kanattan birisini kesecek olursan geriye bir baş, bir kanat ile kalır. Eğer
başı kesecek olursan her iki kanat da yere düşer. Bu sebeple sen işe
Asbahan'dan başla. Sonra Ömer b. el-Hattab mescide girdi. Mescitte en-Numan b.
Mukarrin'in namaz kılmakta olduğunu gördü. Namazını bitirinceye kadar onu
bekledi. Ona: Ben seni görevlendireceğim dedi. Numan: Eğer zekat
toplamak üzere göndereceksen hayır ama gazi olarak göndereceksen evet dedi.
Ömer: Seni gazi olarak göndereceğim dedi ve onu görevlendirdi. Kufe halkına da
ona gerekli yardım ve desteği vermelerini, ona (asker olarak) katılmalarını
emretmek üzere (birisini) gönderdi. Bunlar arasında Huzeyfe b. el-Yeman,
el-Muğire b. Şube, ez-Zubeyr b. el-Avvam, elEş'as b. Kays, Amr b. Madi Kerib,
Abdullah b. Amr da vardır. Numan onlara (İranlılara) gitti. Kendisiyle onlar
arasında bir ırmak vardı. Onlara Muğire b. Şube'yi elçi olarak gönderdi.
Hükümdarları Zulcenaheyn arkadaşlarıyla istişare ederek şöyle dedi: Ne dersiniz
onlara karşı savaş kıyafeti ile mi çıkıp oturayım yoksa hükümdar kıyafeti ve
göz alıcı kılığı ile mi çıkayım dedi. Sonra hükümdar kıyafeti ve göz alıcılığı
ile tahtı üzerine oturdu. Tacı da başına koydu. Etrafında iki saf da (ayakta)
durmuştu. Üzerlerinde atlas giyecekler, küpeler, bilezikler vardı.
Muğire b. Şube gelerek
pazularını yakaladı. Elinde mızrak ve kalkan vardı. İnsanlar etrafında bir
yaygı üzeride iki saf oturmuştu. (Muğire) o yaygıyı (halıyı) elindeki
mızrağıyla dürtmeye başladı ve onu -kötü beklentiler içerisine girsinler diye-
deldi. Zulcenaheyn ona şöyle dedi: Siz ey Araplar galiba ileri derecede aç
kaldınız ve çaresiz düştünüz. Bunun için çıkıp geldiniz. Dilerseniz size bir
miktar azık veririz, siz de topraklarınıza geri dönersiniz.
Muğire söze başladı.
Allah'a hamd-u senada bulunduktan sonra şöyle dedi: Biz Araplar leşi ve meyteyi
(şer'i usule göre kesilmemiş olan hayvan etini) yerdik. İnsanlar bizi ayaklar
altında çiğner, biz onları çiğneyemezdik. Sonra Allah bizden bir ra sul
gönderdi. O Rasul aramızda şerefli, bizim en asil ailemizden en doğru sözlümüz
idi. O bizlere buraların bizim fethedeceğimizi vaat etti. Bize bütün
vaatlerinin gerçek olduğunu gördük. Şüphesiz ki ben burada çok güzel elbiseler,
mefruşat ve kılık kıyafetler görüyorum. Etrafındakilerin de bunları almadan
geri dönecekleri kanaatinde değilim. Muğire dedi ki: Nefsim bana: Elbiselerini
toplayıp bir atılıp, onunla birlikte tahta otursan diye telkin etti. Ansızın
onların bir gafletlerini (boş anlarını) yakaladım. Ancak beni bu işten alıkoyarak
azarladılar ve onu da kışkırtmaya koyuldular. Ben: Benim bir ahmaklık yaptığımı
düşünebilirsiniz ama böyle bir şeyelçilere yapılmaz. Sizin elçileriniz bize
gelecek olurlarsa onlara böyle davranmayız dedim. Bu sefer (Zu'l-cenaheyn bana)
isterseniz siz nehri geçerek yanımıza gelirseniz, dilerseniz biz nehri geçip
yanınıza gelelim dedim. Ben:
Hayır, biz nehri geçip
size gelelim dedim ve nehri geçip onların yanına geçtik. Onlara karşı saf saf
dizildik. Her yedi kişi ile beş kişi kaçmasınlar diye bir zincire bağlandı.
(Makil) dedi ki: Bize ok atıp durdular, öyle ki hızlıca bize zaiyat
verdirdiler. Muğire, Numan'a şöyle dedi: Bunlar bize çabuk zaiyat verdirdi.
Haydi, hamle yap. Numan: Sen menkıbelere sahip bir kimsesin ve şüphesiz ki sen
de Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte (gazalarda) bulundun.
Ancak ben de Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte bulundum.
Eğer günün ilk saatlerinde savaşmayacak olursa savaşı güneş zevale erinceye, rüzgarlar esinceye ve yardım ininceye kadar ertelerdi. Sonra
Numan şöyle dedi: Ey insanlar! Ben (bayrağı) üç defa sallayacağım. İlk
sallayışımda herkes ihtiyacını görsün, ikincisinde kişi silahına, kılıcına
baksın. Üçüncüsünde ben hamle yapacağım, siz de hamle yapınız. Bir kimse
öldürülecek olursa sakın kimse kimseye dönüp bakmasın. Şayet ben öldürülecek
olursam bana da dönüp bakmayın. Ben Allah'a bir dua edeceğim ve sizden her
birinizin bu duama amin demesini and vererek isteyeceğim. Sonra şöyle dua etti:
Allah'ım bugün Numan'a Müslümanlara zafer getirecek bir şehitlik nasip et,
onları zafere kavuştur. Askerler de (hep birlikte) amin dedi. Numan bayrağını
üç defa salladı sonra hamle yaptı. İlk şehit düşen o oldu. -Allah ondan razı
olsun- Onun vasiyetini hatırladığımdan ötürü dönüp onun tarafına gitmedim.
Ancak yerine bir işaret koydum. Bizler onlardan bir kişiyi öldürdüğümüz
takdirde arkadaşları bizi bırakıp onunla uğraşıyor, çekiyorlardı. Zü'l-cenaheyn
de beyaz katınndan düştü ve karnı yarıldı. Allah da Müslümanlara zafer nasip
etti.
Numan'ın yanına henüz
nefes alıp veriyorken vardım, ona su götürdüm.
Suyu yüzüne dökmeye ve
yüzünden toprağı yıkamaya başladım. Bu kim dedi. Ben Makil b. Yesar dedim.
İnsanlar ne yaptı dedi. Ben Allah onlara zafer verdi dedim. O: Elhamdulillah
bunu Ömer'e yazın dedi ve ruhunu teslim etti.
İnsanlar el-Eş'as b.
Kays'ın etrafında toplandılar. (Makil) dedi ki: Biz onun Um Veled'inin
(kendisinden çocuğu olmuş cariyesinin) yanına gittik. Sana herhangi bir ahitte
(vasiyette) bulundu mu dedik. O: Hayır, ancak onun içinde bir mektup bulunan
küçük bir kutusu vardır dedi. O mektubu okudum mektubunda filan öldürülürse
filan, filan kişi öldürülürse filan (komutan olsun) yazıyordu.
Hammad dedi ki: Bana Ali
b. Zeyd tahdis etti, bize Ebu Osman enNehdi'nin tahdis ettiğine göre o Ömer
(r.a)'ın yanına gitti. Numan b. Mukarrin ne yaptı? diye sordu. Ebu Osman
öldürüldü dedi. Ömer: İnna lillah ve inna ileyhi raciun dedi. Daha sonra: Filan
kişi ne yaptı dedi. Ben öldürüldü ey müminlerin emiri ayrıca tanımadığımız daha
başkaları da. (Ebu Osman) dedi ki: Ben: Evet, biz onları bilmeyiz ama Allah
onları bilir dedim.
Derim ki: Bu
kaynaklardan hiçbirisinde buradaki gibi rivayetin tamamı yoktur. Bazılarında da
oldukça muhtasardır. Hadisin ravileri sikadır, senedi muttasıldır. Her ne kadar
Alkame dolayısıyla Buhari ve Müslim'den birisinin şartına uygun olmasa dahi
çünkü Buhari ve Müslim, Alkame'nin rivayetini tahriç etmemişlerdir.
Diğer Tahric: İmam
Ahmed, Müsned, V, 445; Ebu Davud, 2655; Tirmizi, 1613 hasen, sahihtir diyerek;
Buhari, Cihad'da muallilk olarak zikrettikten sonra el-Cizye ve'l-Muvadaa
bölümünde de 3159 ve 3160'da mevsul olarak rivayet etmiştir. Ayrıca bk.
Fethu'l-Bari, VI, 259
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
2134- Numan'ın
Kardeşi Suveyd b. Mukarrin'e Dair