HAKİM

el-Müstedrek

MA’RİFETU’S-SAHABE

 

2097- el-Haris b. Hişam el-Mahzumi (r.a)'ın Menkıbeleri

2098- Haris b. Hişam'ın Amevas Taununda Vefat Etmesi

 

5260- *Bize Ebu Abdullah el-Asbahani tahdis etti. .. Bize Muhammed b. Ömer tahdis edip dedi ki: el-Haris b. Hişam b. el-Muğire b. Abdullah b. Ömer b. Mahzum'dur.

Bana Selid b. Müslim de Abdullah b. İkrime’den şöyle dediğini tahdis etti: Mekke fethedildiği günü el-Haris b. Hişam ile Abdullah b. Rabia, Ebu Talib'in kızı Um Hani (r.anha)'ın yanına girdiler ve kendilerini himayesine almasını isteyip: Biz senin himayene girdik dediler. O da onları himayesine altına aldı. Ali b. Ebi Talib (r.a) ikisinin (el-Haris ile Abdullah'ın) yanına girdi. Onlara baktı ve kılıcını çekip, üzerlerine atılınca Um Hani onun boynuna sarıldı ve: Bütün insanlar arasından bunu bana sen mi yapacaksın. Onlardan önce beni öldürmelisin dedi. Ali müşrikleri mi himayene alıyorsun deyip, dışarı çıktı. Um Hani dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ın yanına gittim ve ey Allah'ın Rasulü kardeşim Ali’den bu çektiğim nedir? Nerdeyse onun elinden kurtulamayacaktım. Müşriklerden iki kaynımı himayeme aldım, Ali kılıcını sıyırıp onları öldürmek üzere üzerlerine hücum etti. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunun üzerine şöyle buyurdu: "Onun bunu yapmaya hakkı yoktu. Biz senin himayene aldığın kimselere himaye veriyoruz, senin eman verdiğin kimselere de eman verıyoruz. ''

 

Daha sonra Um Hani onların yanına döndü ve her ikisine de (olanı biteni) haber verince onlar da evlerine gitti. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'a: el-Haris b. Hişam ile Abdullah b. Ebi Rabia meclislerinde zaferanla boyanmış elbiseler içerisinde oturup, tartışıp duruyorlar. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onlara (zarar vermeye) imkan yoktur çünkü biz onlara eman vermiş bulunuyoruz" buyurdu.

el-Haris b. Hişam dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni görür diye utanmaya başlamıştım. Onun müşrikler arasındaki her bir konumunda beni gördüğünü hatırlamaya sonra da onun ne kadar iyi, ne kadar merhametli olduğunu anmaya başlamıştım. Mescide girerken onunla karşılaştım, güleryüzle beni karşıladı, onun yanına gidinceye kadar durdu. (Gidip) ona selam verdim ve hak şahedeti getirdim. O: "Sana hidayet veren Allah'a hamdolsun. Senin gibi birisi İslam'a karşı bilgisiz kalmamalıydı" buyurdu. Haris dedi ki: Allah'a yemin ederim ki İslam gibi cahil kalınan bir şey görmedim dedi.

 

Birinci senette zikredilen (Muhammed) b. Ömer dedi ki: Bana ed-Dahha b. Osman da tahdis etti. Bana Abdullah b. Ubeyd b. Umeyr haber verdi, be Abdullah b. el-Haris b. Hişam'ın babasından şöyle dediğini tahdis ederke dinledim: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ı hac ettiği vakit devesi üzerinde durup, şunları söylerken gördüm: "Allah'a yemin ederim ki şüphesiz sen yeryüzününe hayırlı yerisin. Yeryüzünde Allah'ın en sevdiği yersin. Eğer ben senden Çı kartılmamış olsaydım çıkmazdım." (el-Haris) dedi ki: Ben: Keşke yapmamı olsaydık, haydi oraya dön. Çünkü orası senin yetiştiğin ve doğduğun yerdi dedim. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: Ben aziz ve celil olan Rabbimden dilekte bulunarak: "Allah'ım sen beni, benim en sevdiğim arzından çıkardın Beni en sevdiğin arzına yerleştir dedim. O da benim Medine'ye inmen sağladı" buyurdu.

 

(Muhammed) b. Ömer (devamla) dedi ki: el-Haris Müslüman oldukta sonra Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat edinceye kadar Mekke'de ikamet etmeye devam etti. Ebu Bekr es-Sıddık (r.a)'ın Bizanslılara gaza düzenlemek üzere Müsh manların seferberliğe katılmalarını isteyen mektubu gelince (el-Haris) b. Hişam, İkrime b. Ebi Cehm ve Suheyl b. Ebi Amr Medine'ye Ebu Bekir'in yanın gittiler. O da kaldıkları yerde yanlarına vardı, onlara hoş geldin deyip, kend lerine selam verdi, geldiklerinden ötürü sevindiğini ortaya koydu. Sonra ga: olarak Müslümanlarla birlikte Şam'a çıkıp gittiler. el-Haris b. Hişam, Fihl, Ecnadin'e katıldı. Şam'da Amevas taununda 18 h. yılında vefat etti. Ömer ı el-Hattab onun karısı olan el-Velid b. el-Muğire'nin kızı Fatıma ile evlend Fatıma, Abdullah b. el-Haris'in annesi idi. Abdurrahman şöyle derdi: Ömer b. el-Hattab'tan hayırlı bir üvey baba görmedim. Abdurrahman b. el-Haris Hişam da Kureyş'in eşrafındandır.

 

 

5261- * ... Bize el-Esved b. Şeyban, Ebu Nevfel b. Ebi Akreb'den şöyle dediğini bildirdi: el- Haris b. Hişam Mekke'den çıkınca Mekkeliler de bundan ötürü ileri derecede üzüldüler. Onu uğurlamak üzere Mekke'nin dışına çıkmayan hiçbir kimse kalmadı. Nihayet Batha'nın üst tarafına yahut oranın dilediği bir yerine geldiği vakit durdu. İnsanlar da etrafında durup ağlamaya koyuldular. İnsanların tahammül edemediklerini görünce şöyle dedi: Ey insanlar kendimi size tercih ettiğim için veya herhangi bir şehri sizin şehrinize tercih ettiğim için çıkmadım ama bu emir gelmiş bulunuyor ve Kureyş'ten birtakım kimseler de bu emre uygun olarak çıkıp gitmiş bulunmaktadır. Allah'a yemin ederim onlar buranın ileri gelenleri arasında da değildi, ileri gelen ailelerden de değildi ama Allah'a yemin ederim ki öyle bir haldeyim ki eğer Mekke'nin dağları altın olsa, biz de onları Allah yolunda harcasak, onların günlerinden bir gününe (sevabına) dahi erişemeyiz. Allah'a yemin olsun ki eğer onlar bu dünyada bizi geçmiş iseler ahirette onlara ortak olmanın yollarını mutlaka aramalıyız. Bu sebeple gazaya gitmek üzere çıkan bir kimse Allah'a karşı takvalı hareket etmiş olur.

Böylece gazaya katılmak üzere Şam'a çıktı ve şehit oldu.

 

Diğer Tahric: Ravileri sika olup, hadisi el-İsabe, I, 293'te belirtildiği üzere ez-Zubeyr b. Bekkar bildirmiş İbn Abdilberr, el-İstiab, I, 303; İbn Asakir, IV, 71/a; Zehebi, Siyeru A'lami'n-Nubela, IV, 420'de de kaydetmiştir.

 

 

 

5262- ... Bize Mus'ab ez-Zubeyri babasından şöyle dediğini tahdis etti el-Haris b. Hişam müşriklerle birlikte Bedir'e katılanlar arasında idi. O d, bozguna uğrayıp kaçanlandandi. Bu sebeple Hassan b. Sabit onu ayıplayarak şöyle demişti:

"Bana söylediklerinde yalancı isen eğer

Sen de el-Haris b. Hişam'ın kurtulduğu gibi kurtulasın

Sevdikleri uğrunda terk etti savaşmayı

Ve hızlı koşan bir atın başı ve yuları ile kurtardı kendisini."

 

el-Haris b. Hişam (r.a) o gün için kaçışının mazeretini açıklamak üzere

şöyle demişti:

"Allah bilir ki bırakmadım onlarla savaşmayı

Atımın üzerine ağzı köpüklü kırmızı bir atı sürünceye kadar

Anladım ki eğer tek başıma savaşacak olursam

Öldürüleceğim ve benim bu kahramanlığımın düşmana zararı olmayacak

Bu sebeple onlardan başka yöne döndüm sevdiklerim aralarında olduğu halde

Beklediğim bir gün onları cezalandırmak ümidiyle"

 

Sonra müşriklerle birlikte Uhud gazasına katıldı. Mekke'nin fethedildiği günü Müslüman oluncaya kadar da şirke bağlılığını sürdürdü. Allah ondan razı olsun.

Aişe (r.anha) el-Haris’den rivayet nakletmiştir.

 

el-İsabe'de de bu şekildedir.

 

 

 

5263- ... Bize Amir b. Salih ez-Zubeyri, Hişam b. Urve’den tahdis etti. O babasından, o Aişe’den, o el- Haris b. Hişam’dan rivayet ettiğine göre elHaris Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'a: Vahiy sana nasıl iniyor? diye sordu. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Çıngırak sesi gibi. Benden (bu ses ve bu hal) ayrılınca (meleğin) söylediklerini bellemiş oluyorum. Bu ise benim için en ağır gelen şekildir. Bazen de melek bana gelir ve bana görünerek benimle konuşur, ben de onun söylediğini bellerim."

 

Ben bu hadisi rivayet edenler arasında Amir b. Salih'ten başka bir kimsenin Aişe’den, o el- Haris’den diye rivayet ettiğini bilmiyorum. Hişam'ın ashabı onu babasından, o Aişe’den diye el- Haris b. Hişam sordu deyip, hadisi rivayet etmişlerdir.

 

Diğer Tahric: Taberani, Kebir, 3243; Mecmau'z-Zevaid, VIII, 356'da: İki rivayetin birisinin ravileri sikadırlar. Hadis Hakim'in zikredeceği gibi Aişe'den el-Haris'in aradan düşürülmesi ile mahfuzdur (bellenmiştir). Nitekim Buhari, 2; Müs!im, 2233; İmam Malik, Muvatta, 1, 160; Tirmizi, 3713; Nesai, II, 146; Humeydi, Müsned, 256 ve diğer kaynaklarda da böyledir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

2099- Salebe b. Suayr el-Adevi (r.a)'ın Menkıbeleri