HAKİM

el-Müstedrek

MA’RİFETU’S-SAHABE

 

2085- Muaz "Başlı Başına Bir Ümmetti. Allah'a itaatkardı" (en-Nahl, 120)

 

5237- ... Bize İsmail b. Uleyye, Mansur b. Abdurrahman’dan tahdis etti. O eş-Şabi'den: Bana Ferve b. Nevfel el-Eşcai tahdis edip dedi ki: İbn Mesud dedi ki: Şüphesiz ki Muaz "Başlı başına bir ümmetti. Allah'a itaatkardı, hanifdi" (Nahl, 120) dedi. Ben kendi kendime: Ebu Abdurrahman yanlış yaptı. Aziz ve celil olan Allah "Gerçekten İbrahim başlı başına bir ümmetti, Allah'a itaatkardı" (en-Nahl, 120) buyurmuştu dedim. Abdullah b. Mesud: Ümmetin ne demek olduğunu ve itaatkarın (kanitin) ne demek olduğunu biliyor musun dedi. Ben: Allah en iyi bilendir dedim. O şöyle dedi:

Ümmet hayrı bilen kişidir. Kanit (itaatkar) ise Allah'a ve Rasulüne itaat eden kimsedir. İşte Muaz b. Cebel de böyleydi. O hayrı öğreten birisi idi, Allah'a ve Rasulüne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) itaat eden idi.

 

Bunu Şube, Firas'dan, o eş-Şabi'den, o Mesruk'dan, o Abdullah'tan diye böylece rivayet etmiş ve sonunda bunu müsned olarak da rivayet etmiştir.

 

Diğer Tahric: Ebu Nuaym, Hilyetu'l-Evliya, I, 230; Buhari bunu kısmen Nahl suresinin tefsirinde muallak olarak zikretmiş; Hafız İbn Hacer'in de VIII, 384'de buna dair açıklamalarına bakınız. Hadis ayrıca Mecmau'z-Zevaid, IX, 311 ve el-Metalibu'I-Aliye, 2879 ile 3665'de belirtildiği üzere başkaları tarafından da rivayet edilmiştir.

 

 

 

5238- Bunu bize Ahmed b. Cafer el-Katıi haber verdi. .. Bize Şube tahdis etti. Ben Firas'ı, eş-Şabi’den tahdis ederken dinledim. O Mesruk'tan, o Abdullah'tan şöyle dediğini nakletti: Şüphesiz ki Muaz "Başlı başına bir ümmetti, itaatkardı" (en-Nahl, 120) dedi. (Mesruk) dedi ki: Kendisine Ferve b. Nevfel denilen Eşca'lı bir adam ona: O senin sözünü ettiğin kişi İbrahim (a.s)'dır deyince, Abdullah (b. Mesud): Unutan unutmuştur, bizler onu İbrahim'e benzetirdik dedi. Abdullah'a "ümmet"in anlamı sorulunca, o:

Hayn öğreten kişi demektir. "Kanit" ise Allah'a ve Rasulüne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) itaat eden kimse demektir dedi.

 

Buhari ve Müslim'in şartına göre sahih olmakla birlikte bunu tahriç etmemişlerdir.

 

 

 

5239- *Bana Ebu'l-Kasım el-Hasan b. Muhammed es-Sekuni Kufe'de tahdis etti. Bize Ubeyd b. Gannam b. Hafs b. Gıyas en-Nehai tahdis etti. Bana babam babasından tahdis etti. O el-A'meş’den, o Ebu Vail’den, o Abdullah (r.a)’dan şöyle dediğini nakletti: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ruhu kabzedilip de (ashab-ı kiram) Ebu Bekr (r.a)'ı halife seçince -Rasuluilah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Muza'ı Yemen'e göndermiş bulunuyordu.- Ebu Bekr (r.a) da bundan dolayı hac mevsimine (hac emiri olarak) Ömer'i görevlendirdi. Ömer Mekke'de beraberinde köleler bulunduğu halde Muaz ile karşılaştı. Bunlar nedir? deyince, Muaz: Bunlar bana hediye olarak verildi, bunlar da Ebu Bekir'e aittir dedi. Ömer ona şu cevabı verdi: Benim senin için uygun gördüğüm bunları (hepsini) Ebu Bekir'e götürmen şeklindedir. (Abdullah devamla) dedi ki: Ertesi günü onunla karşılaştı ve şöyle dedi: Hattab'ın oğlu dün ben kendimi cehennem ateşine doğru giderken görmüş ve sen beni belimden yakalamış olduğunu (rüyamda) gördüm. Artık sana itaat etmekten başka bir şeyi uygun bulmuyorum dedi. (Abdullah) dedi ki: Muaz da onları alıp Ebu Bekir'e götürdü. Muaz: Bunlar bana hediye verildi, bunlar da senindir dedi. Ebu Bekr şöyle dedi: Bizler sana hediye edilene ilişmeyeceğiz dedi. Muaz namaza çıktı, o kölelerin de arkasında namaz kıldıklarını gördü. Muaz: Namazı kimin için kılıyorsunuz? diye sordu. Onlar: Aziz ve Celil Allah için deyince, Muaz: O halde siz onun için (hürsünüz) deyip, onlara hürriyetlerini verdi.

 

Buhari ve Müslim'in şartına göre sahih olmakla birlikte bunu tahriç etmemişlerdir.

 

 

 

5240- ... Bize Musa b. Ali b. Rebah el-Lahmi babasından tahdis ettiğine göre Ömer b. el-Hattab (r.a) insanlara hutbe verip şöyle dedi: Kur'an'a dair soru sormak isteyen Ubeyy b. Ka'b'a gitsin. Helal ve harama dair soru sormak isteyen Muaz b. Cebel'e gitsin. Feraiz (İslam Miras Hukuku)'e dair soru sormak isteyen de Zeyd b. Sabit'e gitsin. Mal talebinde bulunmak isteyen de bana gelsin çünkü o malın hazinedarı benim.

 

Buhari ve Müslim'in şartına göre sahih olmakla birlikte bunu tahriç etmemişlerdir.

 

 

 

5241- * ... Bize Hişam b. Yusuf, Ma'mer'den tahdis etti. O ez-Zühri'den, o Abdurrahman b. Ka'b b. Malik’den, o babasından şöyle dediğini nakletti:

Muaz b. Cebel (r.a) oldukça halim (tahammülkar), müsamahakar, kavminin gençlerinin en üstünlerinden bir genç idi. Bir şey tutmaz (cimrilik etmez)dı. Malının tümü borca batıncaya kadar borç alıp, durdu. Alacaklıları Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'a geldi. Eğer alacaklılar (alacaklarından vazgeçerek) birisini herhangi bir kimsenin hatırı için terk edecek olsalardı hiç şüphesiz Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)’dan ötürü Muaz'ı bırakırlardı. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onların lehine Muaz'ın malını sattı ve nihayet Muaz hiçbir şeysiz kalakaldı.

 

Bu Buhari ve Müslim'in şartına göre sahih bir hadis olmakla birlikte bunu tahriç etmemişlerdir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

2086- Muaz'ın Oğlunun Vefat Etmesi ve Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Oğlu Dolayısıyla Ona Taziyede Bulunması