HAKİM el-Müstedrek |
MA’RİFETU’S-SAHABE |
2698- Kays b. Asım'ın Çocuklarına Vasiyeti |
6624- *Bize Ebu Cafer
Hafız Ahmed b. Ubeydullah b. İbrahim el-Esedi Hemdan'da tahdis etti. Bize
Muhammed b. Zekeriya el-Gallabi tahdis etti. Bize el-Ala b. el-Fadl b.
Abdulmelik b. Ebi Seviye el-Minkari tahdis etti. Bana Ebu'l-Fadl b. Abdulmelik
babası Abdulmelik b. Ebi Seviye el-Minkari'den şöyle dediğini tahdis etti:
Vefatı esnasında çocuklarına vasiyet ederken Kays b. Asım'ın yanında idim.
Çocuklarını bir araya getirip, topladı. 32 erkek kardeş idiler. Şöyle dedi:
Oğullarım ben öldükten sonra yaşça en büyüğünüzü efendiniz yapınız. Böylelikle
atalarınıza halef olur (onları yerini tutmuş olur) sunuz. En küçüğünüzü
efendiniz yapmayınız. Bu ise sizin benzeriniz ve denkleriniz arasında
küçülmenize sebep olur. Benim için ağıt yakan bir kadın tutmayınız. Çünkü ben
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ın ağıt yakılmasını yasakladığını
duydum. Malı ıslah etmeye bakınız. Çünkü mal kerim (asil ve cömert) kimseler
için yükseltici bir sebeptir, onunla da bayağı kimselere muhtaç olmaktan
kurtulunabilinir. Develeri hak etmedikleri yerde verip tüketmeyiniz, hak olan
yerlerden de onları alıkoymayınız. Her kötü damardan sakınınız. Bir gün sizi
sevindirecek olsa dahi size celb edeceği üzüntü daha büyüktür. Düşmanlarınızın
çocuklarına karşı da tedbirli olunuz. Çünkü onlar babalarının yolu üzere size
düşmanlık ederler. Ben öldükten sonra beni şu Bekr b. Vail kabilesinden kimsenin
beni görmeyeceği bir yere defnediniz. Çünkü cahiliye döneminde benimle onlar
arasında birtakım kanlı olaylar olmuştu. Bu sebeple kabrimi açmalarından
korkarım. Bunun sonucunda siz onların aleyhine dünyalarını ifsad edersiniz,
onlar da sizin aleyhinize olmak üzere ahiretinizi ifsad ederler.
Daha sonra ok torbasının
getirilmesini istedi. Adı Ali olan en büyük oğluna emir vererek ok torbamdan
bir ok çıkart dedi. O da çıkardı. Onu kır dedi, kırdı. Sonra: İki ok çıkart
dedi, iki ok çıkarttı. Onları kır dedi, onları kıramadım. Bu sefer şöyle dedi:
İşte oğullarım sizler de toplu halde kalırsanız böyle olursunuz, dağılacak ve
ayrılacak olursanız öbür türlü olursanız. Sonra şu beyitleri okamaya başladı:
"Şan şeref denilen
şey gerçek babanın inşa ettiğidir Evladının da yaptıklarını diri tutmasıdır
Şan, şeref, kahramanlık ve hilm (cahilce davranışları bağışlamak) iffet ile
cömertlikle süslenecek olursa yeter elbet Ey otuz evladım sizler Zamanın
musibetlerine karşı birlik olursanız Zamanın şiddetli (sapasağlam) bir şekilde
bağladığı Otuz tane oka benzersiniz Kırılamaz ama oklar parçalanacak olurlarsa
Hepsinin topluluğu darmadağın olur O takdirde silahları olanlar ile mert ve
insan olan kimselerin Başa getirilmeleri size göre daha layıktır En küçük
olanları baliğ oluncaya kadar bütün küçüklerinizi Olanca gayretinizle korumakla
görevlisiniz."
Diğer Tahric:
Mecmau'l-Bahreyn'de olduğu üzere Taberani, Evsat, 181; Kebir, XVIII, 871'de
el-Gallabi yoluyla böylece rivayet etmiştir. el-Gallabi hakkında tenkitler
yapılmıştır. el-Ala b. el-Fadl'ı bazıları Heysemi, Mecmau'z-Zevaid, IV, 222'de
el-Mizzi'den naklettiği üzere zayıf raviler arasında zikretmişlerdir.
6625- * ... Bize Zeyyad
b. el-Cessas el-Hasen’den tahdis etti. Bana Kays b. Asım el-Minkari (r.a)
tahdis edip dedi ki: Rasulullah (s.arın huzuruna vardım. O beni görünce onun:
"İşte bu çadırda yaşayanların (göçebelerin, bedevilerin) efendisidir"
buyurduğunu dinledim. Bineğimden indikten sonra yanına gittim, onunla konuşmaya
başladım. Ey Allah'ın Rasulü bana gelen misafirden ve sayıları çok olan aile
fertlerimden ötürü bende sorumluluğa sebep teşkil etmeyecek olan malın mahiyeti
nedir? dedim. Şöyle buyurdu: "Kırk ve azami altmışa kadar mal ne iyidir.
Yüzlercesine sahip olanların ise vay haline! Darlık zamanında ve kolaylık
zamanında (bol bol) veren (ihsan eden), sırtını (başkasının yükünü taşıtması
için) karşılıksız veren, dilenen dilenmeyen fakire yediren kimse
müstesna." Ey Allah'ın Nebisi bu söylediğin ahlaki değerler ne kadar
üstün, ne kadar güzeldir dedim. (Devamla) ey Allah'ın Nebisi develerimin
çokluğundan ötürü kimse tarafından gelinip, vadiye girilemiyor dedim. Allah
Rasulü: "Peki nasıl yapıyorsun?" buyurdu. Ben şöyle dedim: Sabah
insanlar da, develer de etrafa yayılıyorlar. Dileyen bir devenin başını tutar,
onu alır gider dedim. Allah Rasulü: "Peki, onların sırtlarından
(karşılıksız) yararlanmayı ne yapıyorsun?" diye sordu. Ben: Küçük develeri
sırtlarına binilsin yahut yük vurulsun diye vermem, kaçıp giden develeri de
boğazlayıp kesmem dedim. Allah Rasulü sordu: "Kendi malını mı daha çok
seversin yoksa yakınlarının malını mı?" Ben: Kendi malımı, yakınlarımın
malından daha çok severim dedim. O şöyle buyurdu: "Senin malından senin
olan kısmını yiyip tükettiğin yahut giyinip eskittiğin yahutta verip de (sevabını)
gerçekleştirdiğin kısımdır. Aksi takdirde o mal senin yakınlarınındır."
Bunun üzerine ben şöyle dedim: Allah'a yemin olsun ki hayatta kalırsam hepsini
tüketeceğim dedim.
el-Hasen dedi ki:
Allah'a yemin olsun ki dediğini yaptı. Kays'ın vefatı yaklaştığı vakit çocuklarına
vasiyet edip şöyle dedi: Sakın dilenmeye kalkmayın ız çünkü kişinin en son
kazanç yoludur çünkü kim dilenmeye kalkışırsa mutlaka kazanç yollarına
başvurmayı da terk eder.
Diğer Tahric: Temmam,
Fevaid, 1512; İbn Hibban, es-Sikal, VI, 320; Buhari, el-Edebu'l-Müfred, 953;
Taberani, Kebir, XVIII, 870; el-Ehadisu'I-Tıval, s. 20. Bu hadisin sözü geçen
bu kaynaklarda tenkitten uzak kalmayan çeşitli lafız ve rivayet yolları vardır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
2699- Amr b.
el-Ehtem el-Minkari (r.a)'a Dair