HAKİM el-Müstedrek |
MA’RİFETU’S-SAHABE |
2596- ibn ez-Zubeyr'in Husayn b. Numeyr ile Savaşması |
6395- * ... Bize
Muhammed b. Ömer tahdis etti, bana Mesleme b. Abdullah b. Urve b. ez-Zubeyr tahdis
edip dedi ki: Babamı şöyle derken dinledim: İbn ez-Zubeyr, el-Huseyn b.
Numeyr'e haber göndererek onu teke tek çarpışmaya çağırdı. el-Husayn benim
seninle karşılaşmamı engelleyen bir korkaklık değildir. Zaferi kimin
kazanacağını da bilemiyorum. Eğer sen muzaffer olursan ben, benim arkamdan
gelenleri telef etmiş olurum. Eğer ben muzaffer olursam tedbirsizlik etmiş
olurum. Eğer (bize müsaade eder de Kabe'yi) tavaf edersem sözün geri kalan
kısmına döneriz (devam ederiz) dedi.
İbn ez-Zubeyr de
mescitte büyükçe bir çadır kurdurdu. O çadırda yaralılara su verip onları
tedavi eden, açlara yemek yediren ve yaralıları toplayan kadınlar da vardı.
Husayn dedi ki: Bu çadırdan adeta ininden çıkan bir arslan hep karşımıza çıkıp
duruyor. Benim adıma onun hakkından kim gelir. Şam ahalisinden bir adam ben
dedi. Gece karanlığı bastırınca mızrağının ucuna bir mum koyup atını mahmuzladı
sonra da mızrağını çadıra sapladı. Çadır alevaldı. Kabe o gün için hafif tüylü
örtülerle kaplı idi. Üst tarafından da iplerin bağlandığı kazık vardı. Rüzgar
alevi Kabe'ye kadar ulaştırdı ve nihayet Kabe de yandı. O gün İshak'a fidye
olarak gönderilen koçun boynuzları da Kabe'deydi onlar da yandı.
Muhammed b. Ömer
(el-Vakidi) dedi ki: Yezid b. Muaviye öldü ve bundan dolayı Husayn b. Numeyr de
kaçtı. Yezid b. Muaviye ölünce Mervan b. el-Hakem kendisine (bey'ate) çağrıda
bulundu. Hıms ahalisi, Ürdün ve Filistin halkı da onun çağrısını kabul etti.
İbnu'z-Zubeyr ona ed-D ah hak b. Kays el-Fihri'yi yüz bin kişi ile gönderdi.
Merc Rahid
. denilen yerde
karşılaştılar. Mervan da o gün Ümeyye oğulları, onların azatlıları (mevalileri)
ve Şamlılardan onlara tabi olan beş bin kişi ile karşı karşıya geldiler. Mervan
kendisinden hoşlanmayan bir azatlısına şöyle dedi: İki taraftan istediğine
hamle yap. O azatlısı: Bunlar bu kadar çok oldukları halde nasıl onlara hamle
yapabileceğiz. Mervan şöyle dedi: Bunların kimi zorla getirilmiş, kimi ücretle
tutulmuştur. Anasız kalasıca onlara hamle yap, fayda sağlayan ve güzel mızrak
saplamalar senin için yeterli olacaktır. Halbuki onlar kendi canlarıyla sana
karşı çıkacaklar. Bunlar ancak dinar ve dirhemin köleleridir. Bunun üzerine
onlara bir hamle yaptı ve onları yenilgiye uğrattı. ed-Dahhak b. Kays da dönüp
geldi ve ordu da bölünmüş oldu. İşte Zufer b. el-Haris bu hususta şunları
söylemektedir:
"Ömrüm hakkı için
yemin ederim Vahid vakası neticesinde Mervan('ın taraftarları) birçok kimseyi
ölü yere yıktı ve esirler aldılar Silahım etkili bir şekilde faaloldu hay
babasız kalasıca!
Şüphesiz ki ben savaş
esnasında (silahı) ancak sürekli (etkisi) artıp duran
birisiyim Bazen izler
bulunan toprak üzerinde meranın da bittiği olur Ve arzu duyan canların gözleri
(istekleri) olduğu gibi kalır." Yine bu hususta şöyle diyor:
"Hak uğrunda mı
Bahdel ve Bahdel'in oğlu Hayatta kalacak İbnu'z-Zubeyr de ölecek mi?
Yalan söylediniz
Allah'ın evi hakkı için onu öldürmeyecekler Bembeyaz ak bir gün daha gelmedi Ve
sizin meşarif yapımı kılıçlarınızın aranızda Yükseldiği zaman güneşin nuru gibi
parıltısı da yok."
(Muhammed b. Ömer devamla)
dedi ki: Sonra Mervan öldü ve Abdulmelik kendisine bey'at için çağrıda bulundu.
Şamlılar kalkıp onun çağrısını kabul etti, minbere çıkıp hutbe verince İbn
ez-Zubeyr'in hakkından kim gelecek dedi. el-Haccac ben müminlerin emiri dedi
onu susturdu. Tekrar aynı şeyi söyledi yine onu susturdu, tekrar aynı şeyi
söyledi yine onu susturdu. Tekrar aynı şeyi söyleyince Haccac da: Ey müminlerin
emiri ben onun hakkından gelirim çünkü ben rüyamda bir zırh çıkartıldığını ve
kendimin onu giydiğini gördüm dedi. Bunun üzerine Abdulmelik ona komutanlık
sancağını verdi ve onu Mekke'ye -yüce Allah onu himaye etsin- ordu ile birlikte
gönderdi. Nihayet İbn ez-Zubeyr üzerine giderek Mekke'ye vardı ve Mekke'de
onunla savaştı. İbn ez-Zubeyr Mekkelilere:
Şu iki dağı iyice koruyun
çünkü onlar bu iki dağı ele geçiremedikleri sürece siz hayır ile ve güçlü
kalmaya devam edeceksiniz dedi. (Muhammed b. Ömer devamla) dedi ki: ancak fazla
bir zaman geçmeden Haccac ve beraberindekiler mescitte göründüler. İbn
ez-Zubeyr'in öldürüldÜğü sabah vakti İbn ez-Zubeyr annesi Ebu Bekr (r.a)'ın
kızı Esma (r.anha)'ın yanına girdi. Esma o gün yüz yaşında idi, tek bir dişi
dahi dökülmemiş, görmesi işitme si de hiç bozulmamıştı. Oğluna ey Abdullah
savaşında ne yaptın dedi. Abdullah: Şuraya şuraya kadar ulaştılar dedi.
(el-Vakidi) dedi ki: İbn ez-Zubeyr güldü ve şöyle dedi: Şüphesiz ki ölümde de
bir rahat vardır. Annesi şöyle dedi: Oğulcağızım belki sen ölümü benim için
temenni ettin ama senin iki halinden birisi gerçekleşip de öyle yanına gelmek
istiyorum, başkası hoşuma gitmez. Ya sen muzaffer olup bununla gözüm
aydınlanacak yahutta sen öldürüleceksin ve ben bunun ecrini (Allah'tan)
bekleyeceğim dedi.
(Vakidi) dedi ki: Sonra
annesiyle vedalaştı. Annesi ona: Oğulcağızım sakın öldürülmek korkusuyla dininden
herhangi bir taviz vermeye kalkışma dedi. ez-Zubeyr yanından çıkıp mescide
girdi. Mancınık(tan atılanlar) isabet etmesin diye Hacer-i Esved'in üzerine iki
kanat(lı bir kapı) yaptırmıştı. İbn ez-Zubeyr'e zemzemin yanında oturuyorken
birisi gelerek şöyle dedi: Sana Kabe'yi açsak ve sen de Kabe'ye çıksan olmaz
mı? Abdullah ona bakıp sonra ona şöyle dedi: Sen kardeşini nefsi dışında her
şeyden koruyabilirsin. Bununla onu eceline karşı koruyamayacağını kastetmişti.
Hem Kabe'nin bu mekanın sahip olmadığı bir hürmeti (saygınlığı) var mıki?
Allah'a yemin ederim ki bunlar sizi Kabe'nin örtülerine asılmış bulsalar bile
yine sizi öldüreceklerdir.
Ona: Barış hususunda
onlarla konuşmayacak mısın dedi. O: Şimdi barış yapılacak zaman mı ki? Allah'a
yemin ederim ki sizi onun içerisinde bulsalar dahi hepinizi yine keseceklerdir
deyip sonra şu beyitleri okudu:
"Ben hayatı
herhangi bir bedele satacak değilim
Ölüm korkusuyla da bir
merdivene tırmanacak değilim Mücadele ediyorum ve fazla uzakta değil
Ölüm hangi tarafa yöneleceksek
(yönelelim)"
Sonra ez-Zubeyr'in aile
halkına dönerek onlara öğüt vermeye başladı (ve dedi ki): Sizden her birinizin
kılıcı yüzü ne şekilde olacaksa öyle olsun. Kesinlikle kılıcını eğmesin. Bir
kadınmış gibi kendisini müdafaaya (böylelikle) kalkışmasın. Allah'a yemin
ederim ki ne zaman üzerimize gelen bir birlikle karşılaştıysam mutlaka ilk
bölük içerisinde olmuşumdur ve ne kadar yara aldımsa tedavinin acısı dışında
hiçbir acı duymadım. (Vakidi devamla) dedi ki:
Onlar bu halde iken ve
kendileri yetmiş kişi oldukları halde üzerlerine girildi. Onunla ilk karşılaşan
kişi el-Esved oldu. Ona kılıcıyla bir darbe indirdi ve ayağını koparınca
el-Esved ona: Ah ey Saniye'nin oğlu dedi. İbn ez-Zubeyr ona: Ey Hamm'ın oğlu
güzel konuş sen Esma'ya mı zaniye diyorsun dedi. Sonra onları mescitten dışarı
çıkardı ve ayrılıp gitti. Bu sefer Sehm oğulları kapısından giren bir
toplulukla karşılaştı, bunlar kim dedi. Bunlar Ürdünlü ahalidendir denildi.
Onlara şu beyiti okuyarak hamle yaptı:
"Seni andıran bir baskın
(yakında) görmedim Bunun tozu geceye kadar açılmayacak"
(Vakidi) dedi ki: Onları
da mescitten çıkardıktan sonra geri döndü. Bu sefer Mahzum oğulları kapısından
giren bir toplulukla karşılaştı. Onlara da şu beyiti okuyarak hamle yaptı:
"Boynuzum tek
olsaydı dahi ona yeterdim Onu ölüme kadar götürür ve onu boğazlardım."
(Vakidi) dedi ki:
Mescidin damı üzerinde yardımcıları arasından düşmanına kireç ve başka şeyler
atanlar da vardı. Onlar üzerine bir hamle yapınca tam tepesine bir kireç isabet
etti ve bu kireç başının saçlarını tıraş etti. Ayakta durduğu halde şöyle
diyordu:
"Yaralarımızın
kanları arkadan topuklarımıza akanlardan değiliz Ama ayaklarımızın üzerine
kanlar akar bizim"
Vakidi (devamla) dedi
ki: Sonra ayakta dikildi ve üzerine iki azatlısı şöyle diyerek kapandı: Köle
efendisini korur ve elbette korur diyorlardı. (Vakidi) dedi ki: Sonra onun
üzerine yürüdüler ve başı koparıldı. Allah ondan razı olsun.
6396- * ... Bize Ziyad
b. el-Hassas, Ali b. Zeyd’den tahdis etti. O Mücahid'den şöyle dediğini
nakletti: Abdullah b. Ömer bana dedi ki: İbn ez-Zubeyr'in bulunduğu yere bir
bak. (Mücahid) dedi ki: Benimle birlikte onun bulunduğu yerden geçti ve: Bu
çocuk yanıldı dedi. (Mücahid) dedi ki: Bir de baktım ki İbn Ömer asılmış
bulunan İbn ez-Zubeyr'e bakıyordu. Üç defa: Allah sana mağfiret etsin dedi (ve
şöyle devam etti): Allah'a yemin olsun ki ben seni çokça oruç tutan, çokça
namaz kılan, çokça akrabalık bağlarını gözeten bir kişi olman dışında bir
şahsiyet olarak tanımadım ama Allah'a yemin ederim ki sana isabet eden bunca
kötülüklerle birlikte artık bundan sonra seni ebediyen azaplandırmayacaktıL
Sonra bana dönerek şöyle dedi: Ebu Bekr es-Sıddık (r.a.)'ı şöyle derken
dinlemiştim:
Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'ı şöyle buyururken dinledim: "Kim bir kötülük işlerse
dünyada onun karşılığında cezalandırılır."
Diğer Tahric: Ebu
Ya'la, Müsned, XVIII; Taberani, 10522. Senedinde Ali b. Zeyd vardır ki zayıf
bir ravidir. Ancak bu hadisin son kısmı Tirmizi, 3218'de geçmektedir: Ebu Bekr
bu ayeti Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'a sorunca ona şöyle cevap
vermişti: "Sana gelince ey Ebu Bekir sen ve müminler dünya hayatında bunun
karşılığını göreceksiniz ... " Bu hasen bir hadistir.
6397- * ... Bize Said b.
Müslim el-Yeşkuri tahdis edip dedi ki: Ben eş-Şabi'yi şöyle derken dinledim:
Abdulmelik b. Mervan, Abdullah b. ez-Zubeyr'in başını Horasan'da bulunan
Hazim'e gönderdi. O da onu kefenleyerek üzerine namaz kıldı.
eş-Şabi dedi ki: Hata
etmiştir çünkü başın üzerine namaz kıbnmaz.
Dedi ki: Bize Hişam da
tahdis etti, bize Musa tahdis etti, bize İbn Uleyye, İbn Ebi Necih'ten tahdis
ettiğine göre İbn ez-Zubeyr öldürüldükten sonra hazineleri üç yıl boyunca
Abdulmelik b. Mervan'a taşındı.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
2597- Haccac'ın,
Esma (r.anha)'a Kötü Davranması