HAKİM

el-Müstedrek

DELAİLU'N-NÜBÜVVE

 

1635- Adem (a.s)'in Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ın Hakkı ile Mağfiret Dilemesi

 

4286- ... Bize Ebu'l-Haris Abdullah b. Müslim el-Pihri tahdis etti, bize İsmail b. Mesleme tahdis etti, bize Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem babasından bildirdi. O dedesinden, o Ömer b. el- Hattab (r.a)’dan şöyle dediğini nakletti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Adem günahı işleyince: Rabbim! Senden Muhammed'in hakkı için bana mağfiret etmeni diliyorum dedi. Allah: Ey Adem! Sen kendisini daha yaratmadığın halde Muhammed'i nasıl bildin? dedi. Adem: Rabbim. Çünkü beni elinle yarattığın ve ruhundan bana üflediğin vakit başımı kaldırdım, arşın bacakları üzerinde La İlahe illallah Muhammedu'r-Rasulullah yazılı olduğunu gördüm. Ben de senin kendi ismine ancak yarattıkların arasında en çok sevdiğin kişinin ismini ekleyeceğini bildim (de onun için adını zikrederek yalvardım) dedi. Bu sefer Allah şöyle buyurdu: Ey Adem! Doğru söyledin şüphesiz ki o yarattıklarım arasında en sevdiğimdir. Bana onun hakkı ile dua et, ben artık sana (günahını) bağışladım. Muhammed de olmasaydı zaten seni de yaratmayacaktım."

 

Bu senedi sahih bir hadistir ve Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem'in bu kitapta zikrettiğim ilk hadisidir.

 

 

 

4287- *Bize Ebu'l-Abbas Muhammed b. Yakub tahdis etti. Bize el-Abbas b.

Muhammed ed-Duri tahdis etti, bize Kurad Ebu Nuh tahdis etti. Bize Yunus b. Ebi İshak, Ebu Bekr b. Ebi Musa’dan bildirdi. O Ebu Musa’dan şöyle dediğini nakletti: Ebu Talib Şam'a gitti. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) da onunla birlikte Kureyş'ten ileri gelen bazı yaşını başını almış kimselerle birlikte gitmişti. Rahibin yanına yaklaştıklarında konakladılar ve yüklerini de indirdiler. Rahip onların yanına çıkıp geldi. Daha önceleri yine onun yanından geçtikleri halde onların yanına çıkıp gelmen, onlara doğru bakmazdı bile. (Ebu Musa) dedi ki: Onlar yüklerini çözerlerken o da aralarından yürümeye başladı. Nihayet gelip Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ın elinden tuttu ve şöyle dedi: Bu alemlerin efendisidir, bu alemlerin Rabbinin rasulüdür. Bunu Allah alemlere rahmet olmak üzere gönderecektir. Kureyş'ten ileri gelen bazı yaşlılar: Sen bunu nereden biliyorsun? dedi. O şu cevabı verdi: Sizler Akabe tarafından (yokuştan) aşağı gelmeye başladığınız vakit secdeye kapanmadık ne bir ağaç, ne bir taş kaldı ve bunlar ancak bir nebiye secde ederler. Hem ben onu nübüvvet mührü ile tanıyorum. Bu onun omuzu üzerindeki kıkırdağın altında elmayı andırır. Sonra rahip geri döndü, onlara bir yemek hazırladı. Yanlarına geldi. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) da develeri otlatmakta idi. (Ebu Musa) dedi ki: O'na birisini gönderdiler, O da üzerinde kendisini gölgelendiren bir bulut bulunduğu halde geldi. (Rahip) dedi ki: Bakın ona bir bulut onu gölgelendiriyor. Arkadaşlarının yanına yaklaştığında onların ağacın gölgesine kendisinden önce varmış olduklarını gördü. O oturunca ağacın gölgesi de O'nun üzerine eğildi. (Rahip) dedi ki: Bakın, ağacın gölgesi O'nun üzerine eğildi dedi. Gölge onun üzerinde duruyorken rahip de onlardan O'nu RumIarın (Bizanslıların) bulunduğu yerlere götürmemeleri için yalvarıyordu. Çünkü Rumlar onu görecek olurlarsa niteliklerinden onu tanır, O'nu öldürürler (diyordu). Derken bir de baktı ki Bizanslılardan yedi kişi geliyor. Onları karşıladı ve: Gelmenizin sebebi nedir? dedi. Onlar: Bizler şunun için geldik. İşte bu nebi bu ayda çıkacak, birtakım kimselerin gönderilmediği hiçbir yol bırakılmadı. Biz de bu yola gönderildik. Rahip de onlara: Peki, hiç geriye sizden daha hayırlı kimse bırakıp geldiniz? mi dedi. Onlar, hayır dediler ve şöyle devam ettiler: Bize ona dair haber verildi bu sebeple biz senin bulunduğun bu yola gönderildik, dediler. (Rahip) dedi ki: Söyleyin bana Allah'ın gerçekleştirmesini istediği bir husus olursa insanlardan kimse onu geri çevirebilir mi? dedi. Onlar hayır dediler. Bu sefer: O halde ona bey'at edin dedi. Onlar da ona bey'at ettiler ve onunla birlikte ikamet ettiler. (Ebu Musa) dedi ki: Sonra rahip onların yanına geldi ve: Allah adına size ant veriyorum bunun velisi kimdir? dedi. Ebu Talib dedi ki: Adam ona o kadar çok ant verip durdu ki nihayet onu geri çevirdi ve Ebu Bekr de onunla birlikte Bilal'i gönderdi. Rahip de ona birtakım çörek ve yağı azık olarak verdi.

 

Bu Buhari ve Müslim'in şartına göre sahih bir hadis olmakla birlikte bunu tahriç etmemişlerdir.

 

Diğer Tahric: Tirmizi, V, 590. Hasen, garib bir hadistir. Biz bunu ancak bu yoldan biliyoruz diyerek; Beyhaki, Delailu'n-Nubuvve, II, 24'te de yine bu yoldan. Ayrıca bundan sonra el-Abbas 'ın şı: sözlerini de kaydetmektedir: Dünyada Kurad'ın dışında tahdis eden hiçbir mahluk yoktur Bunu Ahmed ve Yahya b. Main de Kurad'dan dinlemiştir. Sonra Beyhaki şunları söylemektedir: Bununla ancak bu isnadıyla mevsul rivayeti kastetmiştir. Olaya gelince bu Meğaz; bilginleri nezdinde meşhurdur. Derim ki: Evet, öyledir. Bk. İbn Hişam,Sire, i, 203; Ebu Nuaym, Delailu'n-Nubuvve, ı25; el-Mevahibu'l-ledunniyye, r, ı90; el-Hasaisu'l-Kübra, r, 85 no başka kaynaklar. Zehebi de hadis hakkında şöyle demektedir: Bu mevzudur, bir kısmı da batıldır. Hafız İbn Kesir de bunu el-Bidaye ve'n-Nihaye, II, 286'da zikretmiş ve rivayetinde gariplikler vardır demiştir. Derim ki: Kurad sika olmakla birlikte hata da eden birisidir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

1636- Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ın Göğsünün Yarılması