HAKİM

el-Müstedrek

TEFSİR

 

1192- Rasulullah (s.a.v.) Size Her Birinizin Kendisine Öğretildiği Gibi Okumasını Emretmektedir

 

2940- * ... Bize İsrail, Asım’dan haber verdi. O Zin’den, o Abdullah (r.a)'tan şöyle dediğini nakletti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ha, Mim suresini bana okuttu ve akşam vakti mescide gitti. Yanıma birkaç kişi oturdu. Onlardan birisine: Bana (Kur'an) oku dedim. Bir de baktım ki o benim öğrenmediğim şekilde okumaktadır. Kendisine: Bu şekilde okumayı sana kim öğretti? dedim. O: Bana Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) öyle okumamı öğretti dedi. Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ın yanına gittik. Onun yanında bir başka kişi de vardı. Ona:

Kur'an okuyuşumuzda ihtilafa düştük dedim. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'a ihtilafı söyleyince, yüzünün değişikliğe uğradığını ve içinde (bir rahatsızlık) hissettiğini gördüm."Gerçek şu ki sizden öncekileri ihtilaf helak etti" buyurdu. Sonra Ali'ye gizlice bir söz söyledi. Ali dedi ki: Şüphesiz Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sizlere her birinizin kendisine öğretildiği şekilde (Kur'an'ı) okumanızı emrediyor. Biz de her birimiz diğer arkadaşının okuduğundan farklı bir şekilde okuyarak aynIdık.

 

Diğer Tahric: Buhari bu hadisi tahriç etmiş olmakla birlikte Hakim'in de dediği gibi başka ifadelerle zikretmiştir. Bundan dolayı ben de bu hadisi "zevaid" arasında kaydettim. Hakim'in bu senedi hasendir. Hadisin Buhari'deki şekli için bk. 2410; Ebu Davud et-Tayalisi, Müsned, 387; İbn Ebi Şeybe, Musannef, X, 529; İbn Hibban, Sahih, 747 ve başkaları.

 

 

 

2941 - ... Bize Ebu'l-Velid et-Tayalisi tahdis etti, bize Ebu Avane, Asım’dan tahdis etti. Hadisi kendi senediyle buna yakın olarak zikretti. Hadisi rivayetinde şunları da söyledi: Bizler Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ın yanına gittiğimizde yanında bir kişinin bulunduğunu gördük. Zin dedi ki: Onlar (bir adam sözleriyle) onu yani Ali'yi kastediyorlardı.

 

Bu senedi sahih bir hadis olmakla birlikte Buhari ve Müslim bu hadisi bu lafızlarla tahriç etmemişlerdir.

 

 

 

2942- * ... Bize Süleyman b. Davud el- Haşimi tahdis etti. Bize Abdullah b. Ebi'z-Zinad babasından tahdis etti. O Harice b. Zeyd'den, o babası Zeyd b. Sabit (r.a)’dan: Kıraat yedi (kıraat)dir dediğini nakletti: Süleyman dedi ki: O bununla tabi olmak hususunda kendi görüşüne dayanarak insanlara muhalefet etmemesini kastetmektedir.

 

Bu senedi sahih bir hadis olmakla birlikte Buhari ile Müslim bunu tahriç etmemişlerdir.

 

Diğer Tahric: Taberani, el-Kebir, 4855; Beyhaki, es-Sünenu'l-Kübra, II, 385. Her iki kaynakta "yedi" yerine "altı" şeklindedir. Mecmau'z-Zevaid'de de aynı şekilde "altı"dır. Heysemi şunları da söylemektedir: Senedinde İbn Ebi'z-Zinad vardır ki o zayıfbir ravidir. (II, 115) Derim ki: Hayatının son dönemlerinde (hafızası) değişikliğe uğramıştır.

 

 

 

2943- * ... Bize Yahya b. Adem tahdis etti. Bize İsrail, Ebu İshak'tan tahdis etti. O Abdurrahman b. Yezid’den, O Abdullah (r.a)'tan şöyle dediğini nakletti: Bizler Mekke'de mufassal sureleri senelerce okuduk. Bunlar arasında "Ey iman edenler" hitabı yoktu.

 

Bu Buhari ve Müslim'in şartına göre sahih bir hadis olmakla birlikte bunu tahriç etmemişlerdir.

 

Diğer Tahric: Ebu İshak tedlis yapmamış ise senedi sahihtiL

 

 

 

2944- ... Bize Şu'be, Asım’dan tahdis etti. O Zin’den, o Ubey b. Ka'b (r.a)’dan şöyle dediğini nakletti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Gerçek şu ki Allah bana sana Kur'an okumamı emir buyurdu." Sonra bana şunları okudu: "Kitap ehlinden ve müşriklerden kafir olanlar ... ayrılmayacaklardı." (el-Beyyine, 1) Bu surede yer alan nitelikler arasında şunlar da vardı: "Ademoğlu bir vadi dolusu bal dilese, ben de onu kendisine versem, ikincisini ister. Ona ikinci bir vadi dolusu mal versem üçüncüsünü ister. Ademoğlunun karnını topraktan başkası doldurmaz. Allah da tövbe edenin tövbesini kabul eder. Şüphesiz Allah'ın yanında geçerli olan din Yahudilik ve hristiyanlık değil, hanifliktir. Kim bir hayır işleyecek olursa onun bu yaptığı asla mükafatsız bırakılmayacaktır."

 

Bu senedi sahih bir hadis olmakla birlikte Buhari ve Müslim bunu tahriç

etmemişlerdir.

 

Kütüb-i Sitte arasında yalnızca Tirmizi Ubey (r.a.)'ın faziletini sözkonusu ederken -4153 nolu hadiste- münferid olarak böylece zikretmiştir. Tuhfe'de belirtildiği gibi hadis hasendir.

 

 

 

2945- ... Bize Ebu Avane, el-Esved b. Kays'dan tahdis etti. O Nubeyh el-Anezi’den, o İbn Abbas (r.a)’dan şöyle dediğini nakletti: Medine yollarından birisinde yürümekte iken aziz ve celil olan Allah'ın kitabından bir ayet okuduğum sırada arkamdan bir adamın bana: İbn Abbas tabi ol dediğini duydum. Dönüp baktığımda müminlerin emiri Ömer olduğunu gördüm. Ben de: Sana Ubey b. Ka'b'ın (bundan dolayı) peşinden gitmeni söylüyorum dedim. Ömer: Senin okuduğunu duyduğum şekilde o mu sana öğretti dedi. Ben evet dedi= (İbn Abbas devamla) dedi ki: Benimle birlikte bir elçi gönderdi ve şöyle de: Onunla birlikte Ubey b. Ka'b'ın yanına git, Ubey'in bu şekilde okutup okutmadığına bir bak dedi. (İbn Abbas devamla) dedi ki: Ben ve onun elçisi Ubey b. Ka'b'ın yanına gittim. Ey Ubey Allah'ın kitabından bir ayet okudum. Ömer b. el-Hattab arkamdan bana ey İbn Abbas tabi ol dedi. Ben: Sana Ubey b. Ka'b'a tabi olmanı söylüyorum dedim. O da benimle birlikte elçisini gönderdi. Okuduğum şekilde bu ayeti bana sen mi okuttun? dedim. Ubey: Evet, dedi. (İo= Abbas devamla) dedi ki: Elçi Ömer'in yanına geri döndü. Ben de işimi görmek üzere gittim. (İbn Abbas) dedi ki: Ömer de Ubey'in yanına gitti. Başını yıkamayı bitirmiş olduğunu, cariyesinin de elindeki demir tarakla sakalını taramakta olduğunu gördü. Ubey: Merhaba ey müminlerin emiri ziyaretçi olarak mı geldin yoksa bir şey istemek için mi geldin? dedi. Ömer: Bir şey istemek üzere geldim dedi. (İbn Abbas) dedi ki: Beraberinde iki azatlısı da bulunduğu helde oturdu. Nihayet Ubey sakalını (taranmasını) da bitirdi. Cariyesi omuzlarına kadar sarkan saçlarının sağ tarafını taradıktan sonra ona sol tarafını da tarattı. Nihayet işini bitirince yüzünü Ömer'e çevirerek: Müminlerin emirinin isteyi ne? dedi. Ömer: Ey Ubey sen hangi esasa göre insanları ümitsizliğe sevkediyorsun dedi. Ubey şu cevabı verdi: Ey Müminlerin Emiri! Ben Kur'an-ı Kerim'i Cebrail’den henüz taze gelmişken öğrendim dedi. Ömer şöyle dedi: Allah'a yemin ederim sen (yaptığından) vazgeçmiyorsun, ben de artık dayanamıyorum dedi ve bu sözlerini üç defa tekrarladıktan sonra kalkıp gitti.

 

Bu senedi sahih bir hadis olmakla birlikte Buhari ve Müslim bunu tahric etmemişlerdir.

 

Diğer Tahric: Buhari, 47ı9'da bu kıssanın şahit olan bölümünün anlamını tahriç etmiş bulunmaktadır bunda Ömer'in: "Bizler Ubey'in lahninden (doğru okumadıklarından) pek çoğunu terk ediyoruz" dediği, aynı şekilde Ubey'in de: "Ben bunu Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ın ağzından öğrendim. Hiçbir sebep dolayısıyla bunu terk etmeyeceğim" dediğini de kaydetmektedir. Hakim'in senedinciraviler Nubeyh dışında imamdır. O da makbul bir ravidir.

 

 

 

2946- * ... Bize Abdullah b. el-Ala b. Zebr, Busr b. Ubeydullah'tan tahdis etti. O Ebu İdris'ten, o Ubey b. Ka'b (r.a)'dan (el-Feth, 26. ayetini) şöyle okurdu diye rivayet etmektedir: "Hani kafirler kalplerinde o taassup ve kibiri yani cahiliye taassup ve kibirini koymuşlardı." Eğer sizler onların gösterdikleri kibir ve taassubun aynısını gösterecek olsanız Mescid-i Haram fesada boğulurdu da "Allah da hemen huzur ve sükununu Rasulünün ... üzerine indirmişti." (el-Feth, 26)

Bu husus Ömer'e ulaşınca ona çok ağır geldi. Ona bir elçi gönderdi. O sırada bir dişi devesine (uyuza karşı) katran sürüyordu. (Ubey gelip) Ömer'in huzuruna girdi. Aralarında Zeyd b. Sabit'in de bulunduğu arkadaşlarından bir grup kişiyi çağırdı ve: Aranızdan Fetih suresini okumayı bilen kim var dedi. Zeyd bizim bugün okuduğumuz surette okudu. Ömer de ona ağır konuşunca Ubey kendisine: Ben konuşabilir miyim? dedi. Ömer konuş dedi. Ubey dedi ki:

Sen de biliyorsun ki ben Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ın huzuruna girer, siz kapıda duruyorken o bana Kur'an okuturdu. Eğer insanlara bana okuttuğu şekilde okutmayı arzu ediyorsan okuturum, değilse hayatta kaldığın sürece bir harf (kimseye) okutmam dedi. (Ömer) hayır, insanlara okut diye cevap verdi.

 

Bu Buhari ve Müslim'in şartına göre sahih bir hadis olmakla birlikte bunu tahriç etmemişlerdir.

 

Diğer Tahric: Tirmizi ve Ebu Davud, 2934, 3986'da "fi aynin hamietin: kara çamurlu bir pınarda" (el-Kehf, 86) buyruğunun okunuşu ile ilgili -bu ayeti değil- tahriç etmişlerdir- Hadisin Hakim'deki senedi ceyyiddir. Ayrıca bk. Hakim, Müstedrek, II, 244

 

 

 

2947- * ... Bize Ebu İmran el-Cevni, Cündeb'ten şöyle dediğini tahdis etti:

İlim öğrenmek maksadıyla Medine'ye gittim. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ın mescidine girince orada insanların halkalar halinde oturmuş birbirleriyle konuştuklarını gördüm. (Cündeb) dedi ki: Aralarında üzerinde (altlı ve üstlü) iki elbise bulunan, rengi soluk bir adamın bulunduğu bir halkaya varıncaya kadar yürüyüp durdum. Bu zat sanki bir yolculuktan gelmiş gibiydi. Onun şöyle dediğini dinledim:

Kabe'nin Rabbine yemin ederim ki akit sahipleri ölüp gitti. Onlar için de üzülmüyorum. O Kabe'nin Rabbine yemin ederim akit sahipleri öldü, Kabe'nin Rabbine yemin ederim akit sahipleri öldü, Kabe'nin Rabbine yemin ederim akit sahipleri öldü diye üç defa tekrarladı. (Cündeb) dedi ki: Onun yanına oturdum ve kendisi için takdir edilen şeyleri söyledikten sonra kalktı (gitti). Kim olduğunu sordum. Bu insanların efendisi Ubey b. Ka'b'dır dediler. (Cündeb) dedi ki: Ben de onun arkasından gittim. Nihayet evine vardı. Evinin oldukça eski olduğunu, elbiselerinin (ev mefruşatının) eski olduğunu, kılık kıyafetinin eski olduğunu gördüm. (Kısacası) onun durumlarının her biri diğerine benziyordu. Ona selam verdim, selamımı aldı. Sonra bana: Kimlerdensin? diye sordu. Ben: Irak ahalisindenim dedim. O: Herkesten çok soru soranlar(dan) dedi ve kızdı. (Cündeb) dedi ki: Bunun üzerine ben kıbleye döndüm ve dizlerimin üzerine çökerek ellerimi şöyle kaldırdım -ve bu arada kollarını uzattı- ve dedi ki: Allah'ım onları sana şikayet ediyoruz. Bizler ilim öğrenmek maksadıyla paralarımızı harcıyor, bedenlerimizi yoruyor, bineklerimize yük vurup geliyoruz. Onlarla karşılaşınca da bize surat asıp çıkışıyorlar ve bizlere (birtakım) sözler söylüyorlar. (Cündeb) dedi ki: Ubey bunun üzerine ağladı ve benim gönlümü etmeye koyularak şöyle dedi: Ne oluyor sana! Ben o kadarını söylemek istememiştim dedi. Sonra Ubey şunları söyledi: Eğer bana Cuma gününe kadar mühlet verecek olursan o hususta kınayacak kimsenin kınamasından korkmaksızın Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'tan işittiklerimi söyleyeceğim. (Cündeb) dedi ki: Sonra onun yanından ayrılıp gittim ve Cuma gününü beklemeye koyuldum. Perşembe günü gelince bir ihtiyacımı görmek üzere dışarı çıktım. Yolun insanlarla dopdolu olduğunu gördüm. Hangi sokağa girdimse mutlaka insanlar karşıma çıkıyordu. (Cündeb) dedi ki: İnsanlara ne oluyor? diye sordum. Onlar: Sanırız sen bir yabancısın dediler. Evet deyince, şu cevabı verdiler: Müslümanların efendisi Ubey b. Ka'b öldü dediler. (Cündeb) dedi ki:

 

Irak'ta Ebu Musa ile karşılaştım ve ona (olanları) anlatınca: Onun söylediklerini bize ulaştırabilmen için keşke hayatta kalsaydı dedi.

 

Bu Müslim'in şartına göre sahih bir hadis olmakla birlikte Buhari ile bunu tahriç etmemişlerdir.

 

Diğer Tahric: Bu rivayetin tahrici ileride Marifetu's-Sahabe, (5379 numaralı hadiste) gelecektir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

1193- Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ın Müslümanların Durumu ile ilgili Olarak Ebu Bekr (r.a)'in Yanında Gece Konuşması