HAKİM el-Müstedrek |
KÜSUF |
459- Küsuf Namazı Her Bir Rekatta
Bir Rüku ve iki Secde Olmak Üzere iki Rekat Olup, Kıraat Açıktan Yapılmaz |
1270- *Bize Ebu'l-Abbas
Muhammed b. Yakub tahdis etti, bize el-Has en b. Mukrim tahdis etti, bize
Ebu'n-Nadr tahdis etti, bize Zuheyr tahdis etti.
Bize adaletli Ali b.
Hamşaz da tahdis etti, bize Ali b. Abdulaziz tahdis etti. Bize Ebu Nuayl tahdis
etti, bize Zuheyr el-Esved b. Kays'dan tahdis etti. Bana Salebe b. Abbad
el-Abdi Basrahlardan tahdis ettiğine göre o bir gün Semura b. Cundub'un bir
hutbesine tanık olmuş. Hutbesinde bazı hususları sözkonusu ederek Semura şöyle
demiş: Ben bir gün ensardan bir çocuk ile birlikte Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) döneminde bir hedefe ok atıyorken nihayet güneş de bakanın
gözüne göre ufuktan iki ya da üç mızrak kadar yukarıda iken birden karardı.
Adeta küçük bir bitkiyi andıracak hale döndü. Birimiz diğerine:
Haydi mescide gidelim,
Allah'a yemin olsun ki güneşin bu durumu sebebiyle Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'a ümmeti arasında yeni bir şey meydana getirilecektir. Böyle
deyip, mescide gittik. Onun çıkmakta olduğunu gördük. Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) insanların yanına çıkınca ona rastladık. (Semura) dedi ki:
Allah Rasulü öne geçti ve bize daha önce ayakta hiçbir namazda durmadığı kadar
uzun durup, bize namaz kıldırdı. Onun sesini de duymuyorduk. Sonra bizimle daha
önce hiçbir namazda durmadığı kadar en uzun bir rüku yaptı. Onun sesini
duymuyorduk. Sonra bizi daha önce hiçbir namazda yapmadığı kadar uzun bir secde
yaptı. Onun sesini de duymuyorduk. (Semura devamla) dedi ki: Sonra ikinci
rekatta da bunun aynısını yaptı. (Semura) dedi ki: Güneşin açılması onun ikinci
rekattaki oturuşuna denk geldi. (Semura devamla) dedi ki: Sonra selam verdi, Allah'a
hamd ve senada bulunduktan sonra Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına da
şehadet getirdi. Kendisinin onun kulu ve Rasulü olduğuna da şehadet getirdi.
Sonra şunları söyledi: "Ey insanlar! Ben ancak bir beşerim ve Allah'ın
Rasulüyüm. Size Allah'ı hatırlatarak şunu söylüyorum: Eğer ben Rabbimin
risaletlerini tebliğ hususunda herhangi bir kusur işlediğimi biliyorsanız
mutlaka onu bana haber vermelisiniz ta ki Rabbimin risaletlerini tebliğ
edilmeleri gereken surette tebliğ edebileyim ve eğer sizler Rabbimin
risaletlerini eksiksiz tebliğ ettiğimi biliyorsanız mutlaka bunu bana haber
veriniz." (Semura devamla) dedi ki: İnsanlara ayağa kalkarak şöyle dedi:
Şahitlik ederiz ki sen Rabbinin risaletlerini tebliğ ettin. Ümmetine
samimiyetle öğüt verdin ve üzerindeki görev ne ise onu eksiksiz yerine
getirdin. (Semura) dedi ki: Sonra sustular. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) da devamla şöyle buyurdu: "Şimdi (asıl maksadımıza gelince) bazı
kimseler bu güneşin tutulmasını, bu ayın tutulmasını, bu yıldızların doğdukları
yerlerden ayrılmasını, yeryüzündeki büyük adamların ölümü sebebiyle olduğunu
iddia etmektedirler. Şüphesiz ki bunlar yalan söylüyorlar ama bunlar Allah'ın
ayetlerindendir. Allah bunlarla kullarını sınamaktadır. Böylelikle onlardan
kimin yeniden tövbe edip, kendisine döneceğini ortaya çıkarmak istiyor. Allah'a
yemin ederim ki namaza durduğum andan itibaren dünyanızda ve ahiretinizde karşı
karşıya kalacağınız her bir şeyi gördüm. Şüphesiz ki -Allah'a yemin ederek
söylüyorum- sonuncuları sol gözü silme kör, tek gözlü deccal olan 30 tane büyük
yalancı ortaya çıkmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Onun silme kör olan bu sol
gözü -ensardan bir yaşlı kişi olan- Ebu Yahya'nın gözünü andırıyor. İşte bu tek
gözü kör deccal ortaya çıkacağı vakit kendisinin Allah olduğunu iddia
edecektir. Ona iman edip, onu tasdik eden, ona tabi olan bir kimseye geçmişte
yapmış olduğu hiçbir salih amelin faydası olmayacaktır. Onu inkar edip, onu
yalanlayan bir kimse de geçmişte işlemiş olduğu hiçbir amelinden dolayı
cezalandırılmayacaktır. Şüphesiz ki o deccal yeryüzünün tamamına karşı üstünlük
sağlayacaktır. Harem bölgesi ve Beytu'l-Makdis müstesna. O Beytu'l-Makdis'te
müminleri muhasara edecekler, kendileri de çok şiddetli bir şekilde bir
sarsıntıya uğrayacaklardır. Meryem oğlu İsa aralarında ortaya çıkacak, Allah
onu ve ordularını hezimete uğratacaktır. Hatta yıkılmış duvarın geri kalan
kısmı ve ağaçların gövdeleri bile: Ey mümin işte bu benim arkamda saklanıp
gizlenen bir kafirdir. Gel de onu öldür diye seslenecektir." (Nebi -s.a- devamla)
buyurdu ki: "Ama bütün bunlar sizin kalbinizde durumları oldukça azamedi
bir hal alacak birtakım işleri görünceye kadar olmayacaktır. Kendi aranızda da:
Nebiniz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sizlere bunlardan bir şekilde söz etmiş
miydi? diye kendi kendinize soracaksınız ve hatta birtakım dağlar bulundukları
yerden yok olacaktır. Sonra bunun akabinde (ruhların) kabzedilme(si)
gerçekleşecektir." (Semura) eliyle işaret edip: Sonra bir hutbeye daha
şahit oldum dedi. (Semura ya da Salebe) dedi ki: Bu hadisi zikretti ve (bu
hutbenin) sözlerini ne öne aldı, ne de geriye bıraktı.
Bütün bu rivayetler
Salebe b. Abbad yoluyla gelmiştir. İbnu'l-Medini kendisini "el-Mecahil
(hadis rivayeti ile tanınmamış kimseler)" de zikretmiş bulunmaktadır.
İbnu'l-Kattan, İbn Hazm, el-Mizan'da Zehebi de böyle demşitir. et-Telhis, I,
334'te birkaç hadis sonra şöyle demektedir: İbn Hacer ise İbn Hibban'ın sika
olduklarını belirttiği kimseler hakkındaki adeti üzere makbul birisidir
demektedir. Tirmizi de rivayetinin sahih olduğunu belirtmiştir ama bu kabul
edilemez. Doğrusu onun zayıf olduğunu söyleyenlerin görüşüdür. Çünkü Salebe'nin
meçhul bir ravi oluşu ortadan kalkmamıştır. Çünkü kendisinden el-Esved dışında
rivayet nakleden yoktur.
Bu Buhari ve Müslim'in
şartına göre sahih bir hadis olmakla birlikte bunu tahriç etmemişlerdir.
Diğer Tahric: Ebu
Davud, 1184; Nesai, III, 140. Hadisin baş taraflarını "Onun kulu ve Rasulü
olduğuna ... " bölümüne kadar kaydetmişler, hutbenin bundan sonraki
bölümünü zikretmemişlerdir. Ayrıca bk. İbn Huzeyme, Sahih, 1397; Beyhaki,
es-Sünenu'l-Kübra, III, 339; İbn Huzeyme, Sahih, II, 327; İbn Hibban, Sahih,
2856; Taberani, el-Kebir, 6798; İmam Ahmed, Müsned, V, 19; İbn Mace, 1264 ve
başkaları.
1271 - ... Bize Müslim
b. Halid, İsmail b. Umeyye'den tahdis etti. O Nafi'den, o İbn Ömer'den rivayet
ettiğine göre Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ın oğlu İbrahim'in vefat
ettiği gün güneş tutuldu. İnsanlar güneşin ancak onun ölümü dolayısıyla
tutulduğunu zannetti. Bundan dolayı Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalkıp
şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Güneş ve ay Allah'ın ayetlerinden iki
ayettir. Herhangi bir kimsenin ölümü dolayısıyla da, yaşaması dolayısıyla da
tutulmazlar. Bu hali gördüğünüz takdirde namaza, Allah'ı zikretmeye kalkınız,
dua ediniz, tasadduk ediniz."
Bu Müslim'in şartına
göre sahih bir hadis olmakla birlikte Buhari ile bunu tahriç etmemişlerdir.
Diğer Tahric: Buhari,
1042; Müslim, 914; Nesili, III, 125; İbn Hibban, Sahih, 2828. Buhari ve Müslim
bu hadisin yalnızca merfu olan kısmını tahriç etmişlerdir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
460- Güneşin
Tutulması Halinde Köleleri Hürriyete Kavuşturmanın Emredilmiş Olduğu