EL-ESNA Fİ ŞERHİ ESMAİLLAHİ’L-HÜSNA VE SIFATİHİL ULYA |
12. BÖLÜM |
Şeyh Ebü'l-Hasen (rahimehullah) der ki: Kaderiyye mezhebinin hilafına Allah Teala'nın
"Delil" diye isimlendirilmesi ve bu isimle çağırılması kendisine dua
edilmesi caiz değildir.
Bu konuda delilimiz
şudur: Delil, gerçekte delalet eden manasında değildir. Bilakis o delile
fiilinin mastarıdır. "Delle" fiilinin faili
"delil" değildir. Madem bu tespit edildi ve delil ile delaletin aynı
manada olduğu ortaya çıktı o zaman bunun manasının yol ve hüccet olması
gerekir. Bari Teala'nın ise hüccet veya yol ile
nitelendirilmesi caiz değildir. Manası "Kadim"e yakışmayan ve
hakkında nas varid olmayan
her lafız, Bari Teala'ya isim olarak kullanılması icma ile caiz değildir.
Şayet derlerse ki: ümmet
Bari Teala'yı vasfederken
"Ey şaşkın olanların delili" ifadesini kullanmıştır.
Deriz ki: Bu yollarda
dolaşan ve bir şeyler isteyen dilencilerin sözüdür. Hakkında şeriat varid olması meselesine gelince böyle bir şey yoktur.
Derim ki: Akleşi (rahimehullah), el-Enba fi Hakaik el-Esma adlı
eserinde elif harfi bölümünde "Allah" ismini anlatırken Allah'ı
bilenin hükmü hakkında ilmi bir faideden bahseder.
(Der ki): "Kalbi şühüd (müşahade
) aleminde kaim olmalı. Sükuna
göre hayretten daha çok le zzet
almalı. Nitekim İmam Şibli (rahimehullah)
şöyle derdi: Ey hayrette olanların delili! Hayretimi artır! Bu makamda ziyadeyi
istemiştir. Çünkü bu konuda derinlere daldıkça ona vacibul-vücuddan manalar parıldar ve nezdinde bütün varlık alemi son bulur, tek maksadı da Allah olur. İşte o esnada
Allah'tan kendisine gelen lütufların miktarı karşısında hayretler içinde kalır,
kalbinin askerleri mahiyetindeki azaları ona boyun eğer. Dili de kalbinin
gördüklerini konuşmaya başlar ve "Allah, Allah" der. Dilinden başka
kelime çıkmaz. Bazen kalbine bereket nurlarından o kadar çok lütuf, feyiz
boşalır ki artık dili konuşamaz hale gelir. Aklını, hissiyatInı
kaybeder."
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: