EL-ESNA

Fİ ŞERHİ ESMAİLLAHİ’L-HÜSNA

VE SIFATİHİL ULYA

 

6- EL-HASİB

 

Kur'an-ı Kerim'de nekire bir sıfat olarak varid olmuştur.

 

Allah Teala buyuruyor ki: "Hasib olarak Allah yeter."(Nisa, 6) Ebu Hüreyre hadisinde de geçmiş, ümmet de üzerinde icma etmiştir. Kul için nekira bir sıfat olarak kullanımı ihtilaf olmaksınızın caizdir. Müşterek bir lafızdır. Bazan etkin sıfat manasında olur. "Elim"in elem verici, "nezir"in uyarıcı, "Basir"in gören, görücü, "Kerim"in ikram edici manasında olması gibi. Buna göre manası, kafi gelen, ihtiyaçları kapatan, gideren, demektir. Allah Teala'nın, "Hisab bir bağış"(Nebe, 36) buyruğu bu manadadır. "Hisab" yani yeterli.

 

Yine buyuruyor ki: "Ey Peygamber! Allah senin ve sana tabi olan mü'minlerin "hasbi"dir."(Enfal, 64) Manası: Ey Peygamber! Allah, sana da sana tabi olan mü'minlere de kafidir. Kifayet de muhtaç olanın ihtiyacını gidermek, ona zarar verecek, kötülük getirecek şeyleri defetmek yoluyla olur. Allah Teala şöyle buyurur: "Allah bize kafidir. O ne güzel vekildir."(Al-i İmran, 173) Simak b. Harb'dan aktarılan "misafirimi 'hasb' edin" sözü de bu manadadır. Yani, ihtiyaç duyduğu her şeyi verin, her türlü kötülüğü de giderin. "Hasb"ın ikram manasında olması da muhtemeldir. Muhasib manasında olması da. Allah Teala şöyle buyurmaktadır: "Onlara mallarını teslim ettiğiniz zaman şahitler tutun. Hasib olarak Allah yeter."(Nisa, 6) Yani "muhasib: hesap gören." Saymak manasında da olabilir.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurur: "Muhakkak ki bizler yazmayan, hesap tutmayan" bir ümmetiz. Allah Teala'nın, "Hisab bir bağış"(Nebe, 36) "Bugün nefsin senin için "nasib" olarak yeter."(İsra, 14) buyrukları bir yönden bu manaya alınabilir. Bu konuda, "hisbe" "hüsban" denilir. Manası "başkasını hesaba katma" demektir. Allah Teala buyuruyor ki: "Hasib olarak Allah yeter."(Nisa, 6) Yani "amelini onu hesaba alarak, katarak işleyen için iyiliklerin ve kötülüklerin miktarlarının, amellerinin işlendiği yerlerinin sayısının hesap gören olarak Allah yeter. Allah Teala buyuruyor ki: "Kim mü'min olduğu halde herhangi bir salih amel işlerse çabası zayi edilmez. Ve muhakkak ki biz onu yazıcılarız."(Enbiya, 94)

 

"Hasib" kelimesi ile şeref, mertebe de kastedilebilir. "Hasib bir zat" yani atadan dededen asil, şerefli biri demektir.

 

Bu kalıbın temeli "hesap" madolesinden gelir. Şöyle ki bu vasfa sahip olan kişi bu özellikte birkaç tane dedesini sayar. Yüce Mevla'nın "Hasib" isminin ise bu izahla hiçbir bağı yoktur. İbn Es-Sikkit der ki: "Haseb ve Kerem" şerefli ataları olmasa da kişide bulunur. "Şeref ve mecd" ise ancak atalar yoluyla gelir. Bu husus "el-Mecid" ism-i şerefinin izahında geçmişti.

 

Bu müşterek manalardan Yüce Mevla'ya nispeti sahih olan manalar üç tanesidir. Şeref (üstünlük), kıyafet, ilminde sayılı olan miktarları muhafaza. Bu manaların hepsi de ona ait olan kemal, celal ve tenzih sıfatlarına döner. Bu sıfatlar da, herhangi bir kaydı olmayan, bir şey sayesine kazanılmayan mutlak şeref. Bütün mümkin varlıkların sayısını, hangisinin önce hangisinin sonra geleceğini, ziyadesini eksikliğini ilmi ile kuşatır, muhafaza eder. Bununla beraber muhtaç olan varlıkların ihtiyaçlarını karşılar. Buna göre hem zat sıfatlarından hem fiil sıfatlarından olur. "Muhasebe" yani hesaba çekme manasında da olur. Şöyle buyurmaktadır:

 

"Bir hardal tanesi ağırlığında olsa biz onu getiririz. Hesap görücü olarak bizler yeteriz."(Enbiya, 47) Buna göre bu manaların hepsi O'na layıktır.

 

Bir grup Alim dedi ki: "Hasib" Alim demektir. Bu kelamın manası, şahit olmak demektir. Örneğin bir zat bir adama: "Allah yaptığın zulmü bilmekte ve ona göre seni cezalandıracak."

 

Binaenaleyh her mükellefin, Allah'ın zikretmiş olduğumuz bütün manalar cihetiyle "Hasib" olduğunu, bu vasfın yalnız ona ait olduğunu bilmesi vaciptir. Kendisi açısından da hesaba çekilmedennefsini hesaba çekmesi, Allah'ın kendisine kifayeti ile yetinmesi gerekir.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bize yediren, içiren, kafi gelen ve bizi barındıran Allah'a hamdolsun! Niceleri vardır ki kafisi de yoktur, barındıran da yoktur." Ayrıca bakmakla yükümlü olduğu, kimselere kafi gelecek şekilde nafakalarını karşılaması gerekir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

 

"Bakmakla yükümlü olduklarını ihmal etmek, (zayi etmek) kişiye günah olarak yeter."

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

7- ET-TAMM