DELAİLU NÜBÜVVE |
RESULULLAH'IN (S.A.V.) HASTALANMASI, VEFATI VE BUNLARDA
PEYGAMBERLİĞİNE VE DOĞRULUĞUNA İŞARET EDEN ŞEYLERE DAİR BÖLÜMLER |
Allah Resulü'nün
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kendisinden Sonra Kimin Halife Olacağını Bildirmemesi,
Ümmetinin İdaresi Hakkında Özel Olarak Kimseye Vasiyette Bulunmaması ve
Zikrettiğimiz Gibi Sadece Namaz Konusunda Namazı Kıldıracak Kişiyi Bildirmiş
Olması
ibn Ömer der ki: Babam
suikasde uğradığı zaman yanına gittim. Ashab kendisine övgüde bulunarak:
"Allah seni hayırla mükafatlandırsın!"
deyince:
"Uman ve
korkan" karşılığını verdi. Ashab: "Yerine halife olarak birini
seçsen" deyince: "Ben istedim ki, hilafetteki nasibim başa baş olsun,
ne lehime ne de aleyhime. Yani işinizi diri iken de, ölü iken de ben mi
yükleneyim? Eğer halife olarak birini seçecek olursam (bu caizdir, zira) benden
daha hayırlı olan Ebu Bekr seçmişti. Eğer seçmeyecek olursam (bu da caizdir,
zira) benden daha hayırlı olan Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) seçmemişti"
karşılığını verdi.
Abdullah der ki:
"Babam, Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zikredince anladım ki
yerine birini seçmeyecektir."
Müslim, Sahih'de Ebu
Kureyb kanalıyla Ebu Usame'den ve Buhari ise Sevrl kanalıyla Hişam'dan rivayet
etmiştir.
Abdullah bin Ömer'in
bildirdiğine göre Hz. Ömer şöyle demiştir: "Eğer halife olarak birini
seçecek olursam (bu caizdir, zira) benden daha hayırlı olan Ebu Bekr seçmişti.
Eğer seçmeyecek olursam (bu da caizdir, zira) benden daha hayırlı olan Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) seçmemişti."
Buhari, Muhammed bin
Yusuf el-firyabı'den aktarmıştır. Buhari ve Müslim, Salim kanalıyla ibn
Ömer'den rivayet etmişlerdir.
Amr bin Süfyan der ki:
Hz. Ali, Cemel günü zafer kazandığı zaman şöyle dedi: "Ey insanlar!
Yönetim konusunda Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize verilmiş
herhangi bir söz yoktur. Biz kendi yanımızdan böyle bir şeye talip olduk. Ancak
Ebu Bekr halife olarak seçildi. Allah ona rahmet etsin, hem başkalarını, hem de
kendisini doğru yolda tutmuştur. Ondan sonra Ömer halife seçildi. O da hem
başkalarını, hem de kendisini doğru yolda tutmuştur. Bu şekilde de din
sağlamlaşmıştır. Sonra bazı kavimler bu dünyayı taleb etmiş ve Allah'ın takdir
ettiği şeyler olmuştur."
Ebu Vail der ki: Ali bin
Ebi Talib'e: "Bize halife olarak birini seçmeyecek misin?" denilince:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) halife olarak birini seçmedi ki
ben de seçeyim. Ancak Allah insanlara hayrı murad ederse peygamberlerinden sonra
onları hayır üzere topladığı gibi benden sonra da onları hayır üzere
toplayacaktır" karşılığını verdi.
Sabit (sahih) olan bir
sonraki hadis te bunun şahididir.
Abdullah bin Abbas
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ölümüne sebep olan
hastalığında iken Ali bin Ebi Talib yanından çıktı ve insanlar kendisine:
"Ey Ebu'l-Hasan! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) nasıl
sabahladı?" dedi kleri nde: "Allah'a hamd olsun ki iyi olarak
sabahladı" karşılığını verdi. Abbas bin Abdilmuttalib, Ali'nin elini tutarak:
"Vallahi üç gün sonra sen asanın kulu (başkasının memuru) olacaksın.
Vallahi gördüğüm kadarıyla Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu
hastalığından dolayı vefat edecektir. Çünkü ben Abdulmuttalib oğullarının ölüm
esnasında yüzlerinin nasıl bir hal aldığını bilmekteyim. Şimdi birlikte
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidelim ve kendisine bu işin
(halifeliğin) kimde olacağını soralım. Eğer bu iş bizde ise bunu şimdiden
(Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sağ iken) bilelim. Eğer
bizden başkasında olacaksa kendisine söyleyelim de bu işi bize vasiyet
etsin" deyince, Ali: "Vallahi eğer biz bunu Resulullah'tan
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ister ve Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizi
bundan men ederse, Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sonra insanlar
(bunu delil sayarak) bu işi (hilafeti) bize asla vermez. Vallahi bundan
dolayı bunu Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) istemem"
karşılığını verdi.
Buhari, Sahih'de ishak
bin Bişr bin Şuayb kanalıyla rivayet etmiştir.
Abdullah bin Abbas
bildiriyor: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ölümüne sebep olan
hastalığında iken ve vefat ettiği gün Ali bin Ebi Talib yanından çıktı."
Sonrasında ravi söz konusu hadisi asa'nın kulu olması kısmını zikretmeksizin nakletti.
Hadisin sonunda da: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o gün kuşluk
vaktinde vefat etti" dedi.
ibn Abbas der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ölümüne sebep olan hastalığında iken
Abbas ve Ali bin Ebi Talib yanından çıktılar. Bir adam: "Ey Ebu'l-Hasan!
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) nasıl sabahladı?" deyince, Ali:
"iyi olarak sabahladı" karşılığını verdi. Bunun üzerine Abbas Ali'ye:
"Üç gün sonra sen asa'nın kulu (başkasının memuru) olacaksın" dedi.
Sonra Ali ile bir tarafa çekilerek: "Ben, Abdulmuttalib oğullarının ölüm
esnasında yüzlerinin nasıl bir hal aldığını bilirim. Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bu hastalığından dolayı vefat etmesinden korkmaktayım. Eğer
bu iş bizde ise bunu şimdiden (Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sağ
iken) bilelim. Eğer bizden başkasında olacaksa kendisine söyleyelim de bu işi
bize versin" dedi. Bunun üzerine Ali: "Eğer biz bunu istersek ve
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu işi bize vermezse ne olacak? Daha
sonra insanlar bunu bize verir mi?" Vallahi bundan dolayı bunu
Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) istemem" karşılığını verdi.
Abdurrezzak der ki:
Ma'mer bize: "Sizce hangisi (Ali'nin görüşü mü yoksa Abbas'ın görüşü mü)
daha doğrudur?" diye sorardı. Biz de: "Abbas'ın görüşü"
dediğimizde bunu kabul etmez ve: "Eğer Ali bunu Resulullah'tan (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ister ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu işi
kendisine verdiği halde insanlar onu bundan men ederse küfre girerlerdi"
derdi.
Abdurrezzak der ki: Bu
hadisi ibn Uyeyne'ye anlattığımda şu karşılığı verdi: "Bu konuda Şa'bi:
‘‘Eğer Ali, bunu kendisinden istemiş olsaydı bu kendisi için malından ve
çocuklarından daha hayırlı olurdu’‘ dedi."
Şa'bi der ki: Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) hastalanınca, Abbas, Ali bin Ebi Talib'e:
"Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yüzünden ölüm anı geldiğini
anlamaktayım. Birlikte kendisine gidelim ve kendisine halifeliğin kimde
olacağını soralım. Eğer bu iş bizde ise bunu şimdiden (Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) sağ iken) bilelim. Eğer bizden başkasında ise (kendisine
söyleyelim de) bu işi bize vasiyet etsin" dedi. Bunun üzerine Ali, Abbas'a
ağır bir söz söyledi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat edince,
Abbas, Ali'ye: "Elini uzat ta sana biat edelim" dedi. Ancak Ali elini
geri çekti.
Amir der ki: "Eğer
Ali, Abbas'a iki görüşünden birinde itaat etseydi, kendisi için kırmızı
develerinin olmasından daha hayırlı olurdu."
Amir der ki: "Eğer
Abbas, Bedir savaşında bulunmuş olsaydı görüş ve akıl sahibi olarak hiç kimse
ondan daha üstün olmazdı."
Esved der ki: Hz.
Aişe'ye: "Söylenene göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
halifelik için Ali'ye vasiyette bulunmuştur" denilince, Hz. Aişe:
"Ali'ye ne zaman vasiyette bulundu ki! Ben Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) göğsüme yaslamışken kendisi idrarını yapmak için bir leğen istedi. O
sırada kucağımda düşüp vefat etti ve ben vefat ettiğini bile hissetmedim.
Öyleyse Ali'ye ne zaman vasiyette bulunmuştur ki böyle demekteler"
karşılığını verdi.
Buhari, Sahih'de
Abdullah bin Muhammed kanalıyla Ezher'den ve Buhari ile Müslim, ibn Uleyye
kanalıyla ibn Avn'dan rivayet etmişlerdir. İbrahim, Yezid bin Şerik
et-Teymi'nin oğludur.
Erkam bin Şurahbil der
ki: ibn Abbas ile birlikte Medine'den bir yolculuğa çıktım. Kendisine:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vasiyette bulundu mu?" diye
sorduğumda şu karşılığı verdi: "Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
vefatına sebep olan hastalığı sırasında Hz. Aişe'nin evindeydi. Bir ara: ‘‘Bana
Ali'yi çağırın’‘ buyurdu. Hz. Aişe: ‘‘Ey Allah'ın Resulü! Ebu Bekr'i de
çağıralım mı?’‘ deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
‘‘çağırın’‘ buyurdu. Hafsa: ‘‘Ey Allah'ın Resulü! Ömer'i de çağıralım mı?’‘
deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘çağırın’‘ buyurdu.
Ümmü'l-Fadl: ‘‘Ey Allah'ın Resulü! Amcan Abbas'ı da çağıralım mı?’‘ deyince,
Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘çağırın’‘ buyurdu. Hepsi toplandığı
zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başını kaldırdı, ancak
(aralarında Ali'yi göremedi ve) susup bir şey demedi. Ömer: ‘‘Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanından kalkın, eğer bir ihtiyacı olsaydı bize
söylerdi’‘ dedi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu hareketini (başını
kaldırıp Ali var mı yok mu diye bakmayı) üç defa tekrarladı. Sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Ebu Bekr halka namaz kıldırsın’‘ buyurdu.
Sonrasında ravi namaz konusundaki hadisi zikretti ve hadisin sonunda:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir şey vasiyet etmeden vefat
etti" dedi.
Talha bin Musarrif der
ki: ibn Ebi Evfa'ya: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vasiyette
bulundu mu?" diye sorduğumda: "Hayır" karşılığını verdi. Ona: "O
zaman niye bize vasiyet etmeyi emretti?" dediğimde: "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Allah'ın Kitab'ını vasiyet etti"
karşılığını verdi.
Talha bin Musarrif
Hüzeyl bin Şurahbil'in şöyle dediğini nakletmiştir: "Ebu Bekr,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vasisi olarak Ali'yi görmekte idi.
Ebu Bekr, bu konuda Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir ahitname
bulup da kendini, onun hükmü altına almayı çok arzu etti.''
Buhari, Sahih'de Firyabı
kanalıyla Malik bin Miğvel'den ve Müslim ise Abdurrahman bin Mehdi ve başkası
kanalıyla Malik'ten rivayet etmiştir.
İbrahim et-Teymi'nin
bildirdiğine göre babası şöyle demiştir: Hz. Ali bize hutbe verip şöyle dedi:
Yanımızda Allah'ın Kitabı'ndan başka içinde (zekat
olarak alınacak) deve yaşlarından bahsedilen ve birtakım yaralamalara ait
hükümler içeren sahifeden başka bir şeyolduğunu söyleyenler muhakkak ki
yalancıdırlar. Sahifede Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştu: "Medine, Air ile Sevr arası olmak üzere haremdir. Kim bir
bidat ortaya çıkarır veya bidatçiyi barındırırsa, Allah'ın, meleklerin ve bütün
insanların laneti onun üzerinedir. Kıyamet gününde Yüce Allah böylesi birinden
farz olsun nafile olsun hiçbir ibadeti kabul etmez. Her kim babasından başka
birinin babası olduğunu iddia ederse veya bir köle kendini azat eden
kimselerden başkasına nispet ederse Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların
laneti onun üzerinedir. Yüce Allah böylesi birinden farz olsun nafile olsun
hiçbir ibadeti kabul etmez. Müslümanlar eman konusunda birbirleriyle
eşittirler. Onlardan en alt seviyede olanlar dahi hepsi adına eman verebilir.
Kim Müslüman birinin vermiş olduğu emanı ihlal ederse, Allah'ın, meleklerin ve
tüm insanların laneti üzerine olsun. Yüce Allah böylesi birinden farz olsun
nafile olsun hiçbir ibadeti kabul etmez. ''
Buhari, Sahih'de başka
bir kanalla A'meş'ten ve Müslim ise Züheyr bin Harb ve başkası kanalıyla Ebu
Ma'mer'den rivayet etmiştir.
Ebu Hassan bildiriyor: Hz.
Ali bir şeyemrettiğinde bu emri yerine getirilir ve kendisine: "Şöyle
şöyle yaptık" denilirdi. Bunun üzerine Ali de: "Allah ve Resulü doğru
söylemiş" derdi. (Bir gün) kendisine: "Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), has olarak sadece sana söylediği bir şey mi var?"
denildiğinde:
"Kendisinden
işitmiş olduğum ve kılıcımın kınında bulunan şu şey dışında insanlardan ayrı
has olarak bana bir ahitte bulunmadı" karşılığını verdi. Sonra kılıcının
kınından bir yazı çıkarıp bize okudu. içinde şöyle yazıyordu: ''Kim bir bidat
ortaya çıkarır veya bidatçiyi barındırırsa, Allah'ın, meleklerin ve bütün
insanların laneti onun üzerinedir. Yüce Allah böylesi birinden farz olsun,
nafile olsun hiçbir ibadeti kabul etmez. İbrahim Mekke'yi haram bölge kıldı.
Ben de Medine'nin kara taşlık iki tepesi arasını haram bölge kılıyorum. Oranın
otu koparılmaz, avı ürkütülmez, sahibini bulmak dışında yitiği kimse tarafından
el uzatılıp alınamaz, kişinin devesini yemlemesi için olanı dışında ağaçları
kesilmez, orada savaş için silah taşınmaz. Müslümanlar canları konusunda
birbirlerine eşittirler. Onlardan en alt seviyede olanlar dahi hepsi adına em
an verebilir ve başkalarına karşı tek bir el gibidirler. Kafir karşılığında
(kısas olarak) bir mümin öldürülemez. Aynı şekilde azınlık teba da bu anlaşma
süresince kafir karşılığında öldürülemez.'' --- Ebu Davud, menasik (2035).
Cafer bin Muhammed,
babası kanalıyla dedesinden bildiriyor: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem), Ali bin Ebi Talib'e: "Ey Ali! Sana bir vasiyette bulunacağım ki
onu aklında tut. Ey Ali! Vasiyetimi aklında tuttuğun müddetçe hayır içinde
olacaksın. Ey Ali! Mümin kimsenin üç alameti vardır. Bunlar namaz, oruç ve
zekattır." Sonrasında ravi uzunca bir hadis zikretti.
Bu uydurma bir hadistir.
Kitabın ilk kısmında da uydurma olduğunu bildiğim hadisleri zikretmeyeceğimi
söylemiştim (bu sebeple de hadisin devamını zikretmedim).
Yahya bin Main der ki:
"Hammad bin Amr en-Nasıbı, yalan söyleyip hadis uyduranlardan
birisidir." Ebu Abdillah el-Hafız'a el-Medhal kitabının başında kıraat
ettiğimiz gibi Hammad bin Amr en-Nasibi, Nasıbin ahalisinden birisi olup
güvenilir ravilerden onlara dayanDirarak uydurma hadisler rivayet eden biridir.
Onun rivayetleri kesinlikle aktarılamaz. Derim ki: Hammad bin Amr'ın müsned ve
mürsel isnadla gelmiş bir kıssası da mevcuttur.
Mekhul eş-Şami der ki:
"Huneyn savaşı dönüşünde Nebi'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Nasr Suresi
nazil olduğu zaman Ali bin Ebi Talib'e işte böyle demişti." Sonrasında
ravi uzun bir hadis rivayet etti. Ancak münker bir hadistir ve aslı yoktur. Bu
konuda sahih olan rivayetler yeterlidir. Doğruya ulaşmak, Allah'ın
sayesindedir.
Ubeydullah bin Abdillah
bin Utbe der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat edeceği
zaman sadece üç konuda vasiyette bulundu. Rehavi kabilesine Hayber
hurmalığından yüz vesak hurma verilmesini, Dari kabilesine Hayber hurmalığından
yüz vesak hurma verilmesini, Şenei kabilesine Hayber hurmalığından yüz vesak
hurma verilmesini, Eş'arı kabilesine Hayber hurmalığından yüz vesak hurma
verilmesini vasiyet etti. Diğeri Usame bin Zeyd komutasından ordunun
çıkarılmasıydı. Bir diğeri de Arap yarımadasında İslam'dan başka bir dine izin
verilmemesiydi."
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: