DELAİLU NÜBÜVVE |
RESULULLAH'A (S.A.V.) VAHYİN İNİŞ ŞEKLİ, VAHYİN
GELDİĞİNİN RESULULLAH'IN (S.A.V.) YÜZÜNDEN BELLİ OLMASI, CİBRİL'İ GÖREN
SAHABİLER VE RESULULLAH'IN (S.A.V.) PEYGAMBERLİĞİNE İŞARET EDEN BAŞKA ŞEYLERE
DAİR |
Vahyin Bir Müddet Kesilmesi
ve; "Kuşluk vaktine and olsun; Sükun erdiği
zaman geceye and olsun ki, Rabbin seni ne bıraktı ve
ne de sana darıldı"[Duha 1-3],
" ... Biz ancak Rabbinin buyruğu ile ineriz ...
"[Meryem 64], "Senin gönlünü açmadık mı? Belini büken yükünü
üzerinden almadık mı? Senin şanını yükseltmedik mi?"[İnşirah 1-3] Ayetleri
Cundub bin Abdillah der ki: Cebrail'in Nebi'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelmesi gecikince Kureyş'ten
bir kadın: "Şeytanı ona gelmekte gecikti" dedi. Bunun üzerine: "Andolsun kuşluk vaktine ve sükuna erdiğinde geceye ki
Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı"[Duha
1-3] ayetleri indi.
Buhari bunu Sahih'te Muhammed bin Kesir'den rivayet etmiştir.
Cundub bin Süfyan der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iki veya üç gün hasta kalınca kadının biri gelip:
"Ey Muhammed! Şeytanının seni terk etmiş olmasını umarım, zira iki veya üç
gündür yanına yaklaştığını görmedim" dedi. Bunun üzerine Yüce Allah:
"Andolsun kuşluk vaktine ve sükuna erdiğinde
geceye ki Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı"[Duha
1-3] ayetlerini indirdi.
Buhari bunu Sahih'te Ahmed bin
Yunus'tan, başka bir yolla da Züheyr'den rivayet
etmiştir.
Hişam bin Urve'nin babasından
bildirdiğine göre Hz. Hatice, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
vahiy gelmekte gecikince bundan çok endişelendi. Diyor ki: Ben onun endişesini
görünce: "Rabbin senin endişeni görünce seni bıraktı" dedim. Bunun
üzerine: "... Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı"[Duha 1-3] ayetleri indi.
Hadisin isnadında
kopukluk vardır. Eğer hadis sahihse Hz. Hatice bu sözü Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)
soru olarak (bıraktı mı?) sormuştur veya ona verdiği önemden dolayı endişelenip
böyle demiştir.
ibn Abbas dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Cibril'e: "Neden bizi daha çok ziyaret etmiyorsun?'' diye sorunca,
"...Biz ancak Rabbinin buyruğu ile ineriz ... "[Meryem 64] ayeti
nazil oldu.
Bu hadis başka bir
kanalla da nakledilmiştir.
Buhari Sahih'te Ebu Nuaym'
dan, Ömer bin Zer'den aynı manada bir rivayette bulunmuştur.
Ali bin Abdillah bin Abbas'ın babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Benden sonra ümmetimin fethedeceği
yerler bana köy köy gösterildi de çok sevindim''
buyurunca, Yüce Allah: "Andolsun kuşluk vaktine
ve sükuna erdiğinde geceye ki Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı ...
Rabbin şüphesiz sana verecek ve sen de hoşnut olacaksın"[Duha 1-5] ayetlerini indirdi. Yüce Allah Cennette ona
inciden yapılmış, toprağı miskten olan bin tane saray verdi. Her sarayda da ona
yaraşır şekilde eşler ile hizmetçiler ihsan etti.
Ebu Abdillah der ki: Ebu Ali el-Hafız şöyle dedi: Bu hadisi Sevri'den
sadece Kabisa nakletmiştir. Yahya bin el-Yeman ise bunu Sevri'den mevkuf
olarak aktarmıştır.
Derim ki: Ahmed bin Muhammed bin Eyyub bunu
İbrahim bin Sa'd kanalıyla Süfyan'dan
merfu olarak nakletmiştir.
Bu hadis başka bir
kanalla Ali bin Ubeydillah bin Abbas'tan mürsel olarak nakledilmiştir.
Musa bin Ali bin Rebah der ki: Babamın şöyle dediğini işittim: Mesleme bin Muhalled el-Ensari'nin yanındaydım. O zaman Mesleme,
Mısır valisiydi. Abdullah bin Amr bin el-As ta onunla
oturmaktaydı. Bir ara Mesleme, Ebu
Talib'den bir şiir okudu ve: "Şayet Ebu Talib şu anda Yüce Allah'ın
bize bahşettiği nimetler ile değeri görseydi o zamanlar yeğeninin birçok
hayırlara vesile olacak bir efendi olduğunu anlardı" dedi. Abdullah:
"O zamanlar da efendi, değerli ve pek çok hayırlara sahipti"
karşılığını verdi. Mesleme: "Ama Yüce Allah:
‘‘Seni yetim bulup barındırmadı mı? Şaşırmış bulup da yol göstermedi mi? Seni
fakir bulup zengin etmedi mi?''[Duha 6-8] buyurmuyor
mu?" diye sorunca, Abdullah: "Yetim olması anne baba tarafından yetim
olmasıdır. Fakirliğe gelince ise Arapların sahip olduğu tüm mallar bir
azınlığın elindeydi" dedi.
ibn Abbas'ın bildirdiğine göre Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Rabbim! Benden
önce ölüleri dirilten peygamberlerin oldu. Rüzgarı emrine verdiğin
peygamberlerin oldu'' diyerek Rabbimden bir şey istedim ancak keşke
istemeseydim. Buna karşılık Yüce Allah bana: ‘‘Seni şaşırmış bulup da yol
göstermedim mi?’‘ diye sordu. Ben: ‘‘Rabbim! Evet, yaptın’‘ cevabını verince:
‘‘Seni yetim bulup barındırmadım mı?’‘ diye sordu. Ben: ‘‘Rabbim! Evet,
yaptın’‘ cevabını verince: ‘‘Göğsünü ferahlatmadım mı? Belini büken yükünü
hafifletmedim mi? Senin şanını yüceltmedim mi?’‘ diye sordu. Ben de: ‘‘Rabbim!
Evet, yaptın’‘ cevabını verdim."
Hadisin lafzı Süleyman
bin Harb'a aittir. Arim hadisin sonunda: "Keşke
ondan istemeseydim'' ibaresini eklemiştir.
Mücahid: "Senin şanını yüceltmedik mi?"[İnşirah Sur. 4]
ayetini açıklarken şöyle demiştir: "Ben anıldığım zaman sen de benimle
birlikte anılacaksın, anlamındadır. Bu da; ‘‘Allah'tan başka ilah olmadığına,
Muhammed'in de Allah'ın Resulü olduğuna şahadet ederim’‘ şeklindeki söz
iledir."
Şafii der ki:
"Allah en doğrusunu bilir; ancak burada kastedilen, iman ederken ve ezan
okunurken adının zikredilmesidir. Kur'an okurken,
itaat ederken ve isyandan kaçınırken adının zikredilmesi de olabilir."
Katade; "Senin şanını yüceltmedik mi?"[İnşirah Sur. 4]
ayetini açıklarken de şöyle demiştir: "Yüce Allah hem dünya, hem de ahirette onun şanını yüceltmiştir. Zira gerek hutbe veren,
gerek şahadet getiren, gerekse namaz kılan her bir kişi ‘‘Allah'tan başka ilah
olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın Resulü olduğuna şahadet ederim’‘ der."
ibn Abbas: "Doğrusu bu, hem senin hem de kavmin için bir
öğüttür ... "[Zuhruf 44] buyruğunu: "Bu Kur'an hem senin hem de kavmin için bir şeref ve onurdur,
anlamındadır" şeklinde açıklamıştır. "Andolsun,
size, içinde zikriniz bulunan bir kitap indirdik ... "[Enbiya Sur. 10]
ayetini açıklarken ise: "Zikriniz ifadesinden kasıt şerefiniz ve
onurunuzdur" demiştir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Ben-i
Kurayza Günü Cibril'i Rüyasında Gören Kişi