DELAİLU NÜBÜVVE |
RESULULLAH'IN (S.A.V.) KENDİSİNDEN SONRA MEYDANA GELECEK
OLAYLARI HABER VERMESİ |
Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Torunu Hüseyin bin Ali bin Ebi Talib'in Öldürüleceği
Haberini Vermesi, Bu Olay Gerçekleşirken Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) Peygamberliğine işaret Eden Kerametlerin Görülmesi
Ümmü Seleme bildiriyor:
Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyumak için uzandı ve bir ara
telaşlı bir şekilde uyandı. Sonra tekrar uzanıp uyudu ve bir öncekinden daha az
telaşlı bir şekilde uyandı. Sonra tekrar uzanıp uyudu. Uyandığında elinde
kırmızı toprak vardı ve onu öpüyordu. "Ey Allah'ın Resulü! Bu toprak da
nedir?" diye sorduğumda: "Cebrail bana bunun -Hüseyin'in- Irak'ta
öldürüleceğini haber verdi. Cebrail'e: ‘‘Bana öldürüleceği yerin toprağını
göster’‘ dedim. İşte bu, o yerin toprağıdır" karşılığını verdi.
Musa el-Cuheni bunu
Salih bin Zeyd en-Nehai kanalıyla Ümmü Seleme'den, Eban da Şehr bin Havşeb
kanalıyla Ümmü Seleme'den rivayet ederek mutabaat etmişlerdir.
Ümmü'l-Fadl
binti'l-Haris bildiriyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına
girdim ve: "Ey Allah'ın Resulü! Dün gece çok kötü bir rüya gördüm"
dedim. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ne gördün?" diye sorunca,
ona: "Ama çok kötü" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yine: ''Ne gördün?" diye sorunca, ona: "Bedeninden bir parçanın
kesilip kucağıma konulduğunu gördüm" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): ''Hayırlı bir şey görmüşsün! İnşaallah Fatıma bir erkek çocuğu
doğuracak ve bu çocuk kucağına konulacaktır" buyurdu.
Daha sonra Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) dediği gibi Hz. Fatıma, Hüseyin'i doğurdu ve onu
kucağıma verdiler. Bir gün Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına
girdim ve Hüseyin'i kucağına koydum. Bir ara baktığımda Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) gözlerinden yaşlar aktığını gördüm. Ona: "Ey
Allah'ın Resulü! Anam babam sana feda olsun! Ne oldu?" diye sorduğumda:
''Cebrail yanıma geldi ve ümmetimin bu çocuğumu öldüreceğini söyledi"
karşılığını verdi. Ona: "Bu çocuğu mu?" diye sorduğumda, Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Evet! Öldürüldüğü yerden de bir parça kırmızı
toprak getirdi" karşılığını verdi.
Enes bin Malik der ki:
Yağmur meleği Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelmek üzere
(Rabbinden) izin isteyince izin verildi. Nebi de (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Ümmü Seleme'ye: "Kapıda dur da kimsenin yanımıza girmesine izin verme''
buyurdu. Hüseyin bin Ali gelip sıçrayarak içeriye girdi. Girince Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) omuzlarına çıkmaya başladı. Melek, Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onu seviyor musun?" diye sorunca,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet!" karşılığını verdi.
Melek: "Ancak ümmetin onu öldürecek; istersen öldürüleceği yeri de sana
gösterebilirim" dedi ve elini uzatıp bir avuç kırmızı toprak gösterdi.
Ümmü Seleme bu toprağı aldı ve giysinin bir kenarına sarıp kaldırdı. Biz onun
Kerbela'da öldürüleceğinin söylendiğini işitirdik. --- Ahmed, Müsned (3/242,
265).
Şeyban bin Ferruh da
bunu Umara bin Zazan'dan bu şekilde rivayet etmiştir.
Ebu Seleme bin Abdirrahman
der ki: Hz. Aişe'nin biraz yüksekçe bir odası vardı ve Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), Cebrail ile görüşmek istediği zaman bu odaya çekilirdi. Bir
gün Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunun için bu odaya çıktı ve Aişe'ye
yanına kimseyi bırakmamasını tembih etti. Odaya çıkan merdivenler de Aişe'nin
odasının yanından başlıyordu. Hüseyin bin Ali eve girdi ve odaya çıktı. Aişe
yukarı çıkana kadar da bunun farkına varamadı. Cebrail: "Bu kim?"
diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Torunum!"
karşılığını verdi ve Hüseyin'i alıp dizine oturttu. Cebrail: "Öldürülecek!
Ümmetin onu öldürecek!" deyince, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Ümmetim mi?" diye sordu. Cebrail: "Evet! istersen hangi bölgede
öldürüleceğini de söyleyeyim!" dedi ve lrak'taki Taf bölgesine doğru
işaret etti. Sonra oradan bir avuç kırmızı toprak alıp Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) gösterdi. --- Ahmed, Müsned (6/294).
Yahya bin Eyyub bunu
Umara bin Gaziyye'den bu şekilde mürsel olarak rivayet etmiştir. İbrahim bin
Ebi Yahya ise bunu Umara'dan naklederken "Muhammed bin İbrahim, Ebu
Seleme'den, o da Aişe'den" diyerek mevsul olarak aktarmıştır.
Şa'bi der ki: ibn Ömer,
Medine'ye geldiği zaman ona Hüseyin bin Ali'nin Irak'a doğru yola çıktığı söylendi.
ibn Ömer hemen peşinden çıktı ve Medine'ye iki üç günlük bir yol mesafesinde
ona yetişti. Ona: "Nereye gidiyorsun?" diye sorunca, Hz. Hüseyin:
"Irak'a" karşılığını verdi. Yanında da bir tomar mektup vardı. ibn
Ömer: "Onların yanına gitme!" deyince, Hz. Hüseyin: "Bunlar beni
davet eden mektupları ve bana ettikleri biatın belgeleri" karşılığını
verdi. ibn Ömer: "Yüce Allah, Peygamberinin (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
dünya ile ahiret arasında tercih yapmasını isteyince dünyayı istemeyip ahireti
tercih etti. Siz de Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir
parçasınız! Vallahi sizden hiç kimse dünyaya sahip olamayacaktır. Yüce Allah da
daha hayırlı olan bir şey için dünyayı sizden uzak tutmuştur. Geri dönün!"
deyince, Hz. Hüseyin yine: "Bunlar beni davet eden mektuplar ve bana
ettikleri biatın belgeleri" karşılığını verdi. Bunun üzerine ibn Ömer ona
sarıldı ve: "Öldürülmekten koruması için seni Allah'a emanet
ediyorum" dedi.
ibn Abbas der ki:
"Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rüyamda gördüm. Gün ortasıydı,
saçı başı dağınıktı. Elinde de içi kanla dolu bir şişe vardı. Ona: "Ey
Allah'ın Resulü! Anam babam sana feda olsun! Bu ne?" diye sorduğumda:
"Hüseyin ile arkadaşlarının kanı! Bu kanı bugüne kadar arayıp duruyordum''
karşılığını verdi.
Ravi der ki: "(ibn
Abbas'ın bahsettiği) söz konusu o gün akıllarda tutuldu. Hüseyin'in de aynı
günde öldürüldüğü anlaşıldı." --- Ahmed, Müsned (1/243, 283) ve İbn Kesir,
el-Bidaye ve'n-nihaye (6/231).
Nadra el-Ezdiyye der ki:
"Hüseyin bin Ali öldürüldüğü gün gökten kan yağdı ve her yer kanla
doldu."
Ma'mer der ki: Velid bin
Abdilmelik'in meclisinde Zühri'nin ilk konuşmasında, Abdulmelik: "Hüseyin
bin Ali'nin öldürüldüğü gün Beytu'l-Makdis'teki taşların durumunu içinizden kim
biliyor?" diye sormuştu. Zühri de: "Bana bildirilene göre o günü
kaldırılan her bir taşın altında taze kan görüldü" demişti.
Ali bin Müshir,
ninesinden bildiriyor: "Hz. Hüseyin'in öldürüldüğü günlerde henüz genç bir
kızdım ve birkaç gün gökyüzü kan rengine bürünmüştü."
Süfyan, ninesinden
bildiriyor: "Hüseyin'in öldürüldüğü gün sofranın küle döndüğünü, kesilen
etlerin içinden sanki ateşlerin çıktığını gördüm."
Humeyd bin Murra der ki:
"Hz. Hüseyin'in öldürüldüğü gün onun askeri karargahında buldukları develeri
kesip pişirdiler. Ancak tadı çok acı olduğu için ondan bir şey
yiyemediler."
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: